Aylardır beklediğimiz özlediğimiz Euroleague macerasına dün maalesef kötü bir başlangıç yaptık. Günlerdir 16 Ekim’i sayıklayan , bu heyecanın başlaması için şafak sayan bizler için gece kötü sonuçlandı. Tabii konu Euroleague olunca mağlubiyetin üzüntüsü kendini daha derinden hissettiriyor , biz basketbolseverlerin ‘değerlisi’ çünkü Euroleague Arenası. Kombank Arena’da dün Kızılyıldız adına basketbol şöleni vardı. Atmosfer, maçı izleyen on binler harikaydı. Genç ,atletik bir takım hüviyetinde Kızılyıldız; taraftarı da arkalarına aldıklarında oynadıkları oyunla inanılmaz bütünleşiyorlar. Kızılyıldız taraftarını tebrik etmek gerekiyor, takım nasıl ateşlenir, salon nasıl doldurulur ders verdiler bir bakıma.
Bu mağlubiyetle hesaplar biraz da karıştı aslında grubumuzda. Önümüzde Laboral,Valencia ve Olympiakos gibi zorluk derecesi yüksek maçlar var. Evet, Kızılyıldız şu an için bizden daha hazır ve böyle bir atmosferde daha çok can yakacak kıvamdalar fakat bu oynadığımız oyuna mazaret değil asla. Takımda rollerin belirginleşmesi zaman alacak muhakkak fakat bir an evvel toparlanıp sahada ne yapmak istediğine karar vermiş daha düzenli bir takım olmak zorundayız.İç sahada oynacağımız maçlarda özellikle daha az hatayla sonuca gitmemiz gerekiyor. Maça ilk 5 dakika Carlos Arroyo’nun adamından (Marjanovic ile) tepe pick&roll’leriyle başladı Kızılyıldız ve son derece etkili oldu. Furkan Aldemir kısa bir süre sonra kenara geldi ama pota altında Ian Vougioukas’da çözüm olamadı. Moladan sonra Marjanovic’in kenara gelişi ve Furkan Aldemir’in tekrar oyuna girişiyle pota altı sertliğini artırdık ve maça dengeyi getirip Pietro Aradori’nin yüzdeli oyunuyla öne geçtik. Yine periyot sonlarına doğru Sinan Güler de devreye girip kısalar üzerinde baskıyı artırınca istediğimiz gibi sonuçlandı periyot. Geriye dönüp baktığımızda Marjanovic’in fark yaratan oyuncu olduğunu ve pota altında sertliği artırıp burada üstünlüğü rakiba vermediğimizde işlerin istediğimiz gibi gittiğini gördük. İlk periyot top kaybımızın olmayışı bir başka dikkat çekici noktaydı.
İkinci periyoda Kızılyıldız etkili başladı. Carlos Arroyo yerine Nolan Smith girdi ve çok kötü bir performans ortaya koydu. Oyunu kontrol etmekte ciddi biçimde zorlanıyor Nolan ve kritik anlarda, tercih hataları yapmaya müsait durumda. Cedevita’daki alışkanlıklarını sürdürüyor, ligde oynadığımız Uşak maçında da etkili bir oyun ortaya koyamadı zaten. Hazırlık karşılaşmalarında ve Türkiye Kupası’nda iyi işler yaptığı maçlara bakarsak genelde Arroyo’nun yokluğunda dümene geçtiği anlarda başarılı olduğunu gördük. Nolan Smith’in sorunu biraz da buradan kaynaklanıyor; topu sürekli eline aldığında ve rahat oynadığında performans veriyor. Nolan’ın öncelikle takımdaki rolünü benimsemesi ve Arroyo’lu Galatasaray’a adapte olması gerekecek. Önceliğini aldığı dakikaları doğru kullanmaya ve takımı adına maksimum verim sağlamaya vermesi gerekiyor. Savunmaya daha fazla konsantre olup oyuna girdiğinde penetre, orta mesafe ve savunma direncini belirli bir noktada tutmak zorunda. Topsuz oyunda etkisiz kalıyor, bu yıl Arroyo ile beraber sahada kalacağı dakikalar olacak. Mental olarak kendini hazırlamalı, şu an için biraz erken ama zamanla takım içi rolüne daha fazla alışacağı kanaatindeyim Nolan’ın. İkinci periyoda dönersek bu periyot takım olarak defomuz ortaya çıktı, maçın kırılma dakikalarıydı bu anlar. Öncelikle, penetre eden kısalara karşı ciddi bir caydırıcılık sorunumuz var. Pota altında ikinci bir çember savunucusunun olmayışı ciddi anlamda sıkıntı oluşturuyor. Pota altını topladığımız anlarda tekrar devreye giriyoruz, bu yıl bu sorunsalı atlatabildiğimiz veya atlatamadığımız ölçüde yönümüzü çizeceğimizi düşünüyorum. Çok fazla ‘fast break’ sayısı yedik ve geriye koşmakta ciddi zorlandık. Tempo yapan atletik takımlar karşısında zor anlar yaşamamız kuvvetle muhtemel. Kısa oyuncularımızın perdelere fazla takılıyor oluşu ve maçı geri getirecek karakteri sergilemiyor oluşu da mağlubiyete zemin hazırladı. Hücumda organize olamayıp top kaybı yaptığımızda psikolojik olarak çok düştük ve geriye koşmakta zorlandık. Hücuma ağırlıklı oyuncuların sayısının fazla oluşu bu sıkıntıyı doğuruyor.
Bu maç özelinde, maç hazırlığının iyi yapılmadığını düşünüyorum. Hücumda işler yolunda gittiğinde savunma direncini artıran bir takımız. Daha çok tepe pick&roll’lerini kullanmaya çalıştık fakat pick’ten sonra saha içi yerleşimini doğru yapamadık. Set tempomuz düşük ve spacingimiz zayıftı. Burada Marjanovic’in ayaklarının yavaş olduğunu ve çember altında ciddi bir tehdit olduğunu düşünürsek pick’leri biraz daha geriden oynayabilirdik. Takımda roller net olarak belirlenmiş değil. Carlos Arroyo’nun formsuz olduğu bir günde hemen hemen tüm kısalar liderliğe geçmeyi denedi. Takımda saha içi liderler ve tamamlayıcı parçalar belirlenmeli, burada rotasyonun geniş olması da bu açıdan baktığımızda bir dezavantaj oluşturuyor. Daha çok dar rotasyon ve doğru mühendislikle başarılı yıllar geçiren Ergin Ataman’ın elinde bu kez daha geniş bir kadro var. Bu kadrodan düzen oluşturmak kolay değil, takımın ve koç yönetiminin kuşkusuz zamana ihtiyacı var. Genelde rol oyunculardan çok geldikleri takımlarda lider, direksiyona geçen oyunculardan kuruluyuz. Oyun bilgisi yüksek oyunculardan kurulu fakat rollerin tam oturmadığı bir takım görünümünde şu an için takımımız.
Bugün Martynas Pocius ve Vladimir Micov’un forvetten oynadıkları ikili oyunları göremedik. Özellikle Pocius ve Sinan’ın oyunun her iki yönünde daha agresif olmasını bekliyoruz. Nolan Smith, Sinan Güler ve Pocius’un potaya düzenden çıkmayacak şekilde daha fazla penetre etmesi gerekiyor. Yaz boyunca post oyunu olan uzun arayışı içine girip şu ana kadar uzunların post oyunundan faydalanmamak da saçma geliyor bana. Özellikle Ian Vougioukas’ın oyunda olduğu dakikalarda Ian Vougioukas üzerinden alçak post oyunları oynayıp rahat pozisyon üretebilecekken faydalanmıyoruz. Ayrıca Vougioukas’ın hazırlık maçlarındaki pick&pop performansı da iyi seviyedeydi ve yine kullanmadık. Marcus Williams oyunu çok rahat kontrol etti ve tempoyu istediği gibi ayarladı. Kısalarımızın guard savunmasını daha agresif ve pas kanallarını kapatacak şekilde yapması gerekiyor. Pocius’un topsuz cut’ları belirli seviyede yapamayışı, Micov’un penetre açılarını Uşak karşısındaki gibi iyi seçememesi hücumumuzu durağanlaştırdı. Carlos Arroyo’nun üzerindeki yükü hafifletmek adına, Vladimir Micov ve Martynas Pocius’un ikili oyun becerilerini daha efektif kullanmaları gerekiyor. Sol forvetten ikili oyunları oynarken çok başarılı olan Martynas Pocius etkisiz kaldı. Genelde sol forvetten sola vurduğunda potaya gidiyor sağa vurduğunda pası kovalıyor, hücumda akışkanlığı sağlamak adına onun performansı önemli. Pietro Aradori’nin yüzdeli oyunu bugün adına sevindirici noktaydı. İlk hafta için çember savunması ve kısalarımızdaki mental düşüş kendi adıma en dikkat çekici noktalardı.
Her şeye rağmen Euroleague yolculuğumuz başladı. Mağlubiyet üzücü olsa da takımımızın defolarını görmek adına gerekli dersleri çıkarabiliriz. Rollerin belirginleşmesiyle daha iyi bir ekip olacağız. Beraber oynamaya alışması gereken bir takımımız var. Yenilmez Armada’ya bu yolculukta başarılar. Şu an için anahtar kelimemiz sabır,sabır, sabır…