Tadı damağımızda kalmıştı; o atmosfer, o heyecan, o mücadele, o maçlar..
İki sene sonra tekrardan vitrine çıkıyoruz, tekrardan “I feel devotion..” müziği ile o hissi yaşama fırsatını yakalıyoruz, rakip ise tanıdık; Montepaschi Siena.
2011-2012 Sezonu’nda Oktay Mahmuti’nin koçluğunu yaptığı takımla son sekizin kapısından dönerken, ilk gruplarda Siena ile de karşılaşmıştık. İki maçta da yenildiğimiz İtalyan ekip, özellikle kendi sahasında oynadığı basketbol ve kazandığı maçlarla her zaman tüm takımların çekindiği bir ekip olmuştur. Çoğu zaman ortalama bütçeler ile yola çıksa da takım yapısı ile aldığı oyuncuları değerlendiren, daha üste çeken bir takım olmuşlardır. Bu sene bütçe ve kadro anlamında daha da sıkıntılı bir dönem geçirdiler, uzun süre bir belirsizlik içindeydiler. Hazırlık döneminde 3 kez karşılaştık Siena ile, bu maçlardan 1 galibiyet çıkarabildik, ancak hazırlık sürecinde kadromuzun ne denli eksik olduğu herkesin malumu. Siena sezona iyi bir başlangıç yaptı, İtalya Süper Kupa’sında Varese’yi geçerek, zafere uzandılar. MVP ise geçen sezonu müthiş geçiren, takımın en önemli oyuncusu Daniel Hackett oldu. Ardından lige de galibiyetle başladılar.
Montepaschi Siena’nın kuşkusuz en önemli oyuncusu, geçen sene İtalya Kupası ve Play-Off Finaller MVP’si de olan Daniel Hackett. 1-2 pozisyonlarında oynayabilen ve oyunun her alanına katkıda bulunan Hackett, ilk çıkışını Scavolini’de Hickman ile beraber yapmıştı. Geçen sene de Bobby Brown ile iyi bir ikili oluşturmuştu. Genelde yanında daha skorer tarzda oyuncular ile oynayan, ancak sorumluluktan kaçmayan, yaratıcılıkta sıkıntı çekmeyen ve savunma yönü kuvvetli bir oyuncu. Bu seneki muhtemel partnerlerinden biri de Erick Green, bir ara Beşiktaş Integral Forex’in de gündemine gelen, kolej kariyerinde skorer yetenekleri ile öne çıkan bir oyuncu. Hazırlık maçlarında izlediğimiz bölümlerde bu konuda cidden yetenekli bir oyuncu olduğunu görebildik, bu sebeple dikkat edilmesi gereken isimlerden biri.
Takıma bu sene katılan ve ana skor opsiyonlarından olması beklenen diğer iki isim; Joshua Carter ve Kim English. Carter geçen seneyi Spartak St. Petersburg ile geçirdi ve 12.9 sayı 3 ribaund 1.9 asist ortalamaları yakaladı, ve bu istatistikleri yaparken oldukça iyi şut yüzdeleri de tutturdu. Siena’da ise ana skor opsiyonu olacak gibi gözüküyor, şu ana kadar oynanan maçlarda işin skor yönünde en çok öne çıkan isimlerden biri. Kim English de Green gibi ilk Avrupa deneyimini yaşayacak olanlardan, ligin ilk maçında 22 sayı ile takımın en skorer ismi olmuş. Siena’nın pota altında ise Othello Hunter, Tomas Ress, Spencer Nelson, Benjamin Ortner süreleri paylaşan esas isimler. Tecrübeli Ress, daha önce Sassari, Azovmash gibi takımlarda oynayan Hunter ve geçen seneyi Gran Canari’ada geçiren Nelson onlar adına önemli.
Siena özellikle pota altı rotasyonunda pek fizikli oyuncuları bulunmayan bir takım, bu konuda eğer doğru kullanabilirsek Jawai ile büyük fark yaratabiliriz. Kaldı ki çoğu kişinin hatırlayacağı gibi Jawai’nin kariyer maçlarından ikisi geçen sene Siena’ya karşıydı, TOP 16’da iki maçta da Siena pota altını dağıtmıştı, ki o zaman kadroda Benjamin Eze de vardı. Jawai her ne kadar henüz tam hazır olmasa da onu kullanacağımız kısa sürelerde, çok ciddi verim alabiliriz. Burada da iş “usta” Arroyo’ya düşüyor. Bunun dışında bizim adımıza dikkat edilmesi gereken noktalardan biri kısa savunması, zira Siena’nın en güçlü yanı kısalardan bulduğu skorlar. Green, Hackett, Carter, English.. Burada Gordon ve Göksenin gibi iki savunmacımıza çok iş düşecektir, özellikle kısaları kesinlikle ritme sokmamak lazım, kendi evinde oynayan bir Siena o havaya girerse, rakip kim olursa olsun başa bela olur. Efes maçının benzeri şekilde bulduğumuz doğru şutları yüzdeli sokabilirsek, işimiz yine kolaylaşır. Ama yine de ne olursa olsun Jawai’yi,ve ikili oyunlarla Furkan’ı devreye sokmamız gerekli olacaktır.
Bizim adımıza en değerli isimler ise zaten belli; Arroyo, bu sene daha da üstüne koyan Gordon.. Zaten oturmuş bir mekaniğimiz var, zamanla bunun üstüne çıkacağız, sakatlar ritm buldukça, o beklenen katkılar geldikçe, kazanma alışkanlığına sahip olan takımımız bir kaç level daha üste çıkacaktır.
Umarız bizim adımıza iyi bir başlangıç olur,
Ergin Ataman’a ve Yenilmez Armada’ya başarılar..
“I feel devotion..”