Evet hanımlar beyler, yazı dizimizin 2.ayağı ” Neydi, ne oldu ” ile tekrar karşınızdayız. Bu yazımızın konusu esas olarak yerli rotasyonu ve uzun transferinde yaşadığımız eksen kayması. İlk yazımızda Ergin Ataman’ın başarısının şifrelerini, oyunculara verdiği özgürlüğü ve olması gereken seçimleri makro pencereden aktarmıştık. Bir sonraki yazımızda nihayet oyuncu değerlendirmelerine geçiyoruz efendim. Şimdiden keyifli okumalar.
NEYDİ, NE OLDU?
i) Euroleague’in yeni formatının kesinleşmesinin ardından birçok basketbolsever sistemin eksik yönlerini kurcalamak yerine şimdiden 16 iyi takımın birbirleriyle yapacağı çetin maçların büyüsüne kapılmıştı. Oysa FB ve Efes taraftarlarında “A Lisans” güvencesi varken bizim elimizde ise sadece Euroleague/Eurocup’ı kazanma kartı bulunacaktı bu saatten sonra. Federasyonun Eurocup konusunda yaptığı sert çıkışı da hesaba katarsak ilerleyen yıllarda GS-Euroleague birlikteliğine dair olumlu hayaller kurmak pek mümkün değil, en azından şimdilik. Bu eleştirilerimizi dile getirsek de biz de taraftar içgüdüsüyle ” gsbasket.org ” olarak yeni sezonu beklemeye başladık.
Neyse fazla uzatmadan esas mevzuya geçelim; ilk sırayı Euroleague’in yeni formatıyla ilintili olarak yerli rotasyonundaki son durum alıyor. Eurocup şampiyonluğu ve Euroleague’deki değişim sonrası Ergin Ataman LİGTV stüdyolarında; İsmail Şenol, İhsan Bayülken ve Kaan Kural da NTVSPOR stüdyolarında takımlarımızın 2016/2017 kurgularında bu seneden farklı olarak muhakkak ekstra yerli takviyeleri yapmaları gerektiği üzerinde duruyordu. Şafak, Doğukan, Sinan, Göksenin, Ege ve Dusan ile geçtiğimiz yerli rotasyonunu Can, Sinan, Göksenin, Hacıyeva, Ege olarak devam ettiriyoruz. Nitelik ve nicelik olarak çok fazla üzerine koyamadığımız bir alan oldu yerli rotasyonu. Şahsi fikrim yeterliliklerinden emin olduğumuz bir veya iki hamle yapmak; sezon başlamadan evvel koyduğumuz hedefi yerine getirmek adına oldukça sağlıklı olacaktı. Ergin Ataman, rotasyonu ” rotasyon yapmak “ maksadıyla uygulayan bir koç değil. Bunun sebebi de basketbol felsefesinin temelinde yatan pragmatist bakış açısı. Ataman o gün, o an sahada nasıl kazanacaksa buna uygun hamleler yapmaktan kaçınmaz ve bunda ısrar eder. Sahada o gün kim iyiyse onu mümkün olduğunca tutmaya çalışır. Maça çok iyi başlayan 5’i kesintisiz 1 periyot sahada tutmaktan geri durmaz. Rotasyon ezberi yoktur, anı değerlendirir.
Şimdi koçun bakış açısına göz attıktan sonra gelin onun penceresine geçelim. Kadroda bulunan yabancı oyuncularla havuzdaki yerli oyuncular arasındaki kalite farkı ortada. Burada herşeyden biraz yapan yerli oyuncuları tercih etmek zamanla bu oyuncuları rotasyonun kenarına itmek anlamına gelecek zira yerli-yabancı arasında ciddi kalite farkı var. O halde bir yönü görece keskin yerlileri tercih etmek, koçun belirli dakikalarda onların bu yönlerinden faydalanması anlamına gelecek. (Bknz: 2015/2016 sezonunda Göksenin’in aldığı Şafak’ın alamadığı dakikalar.) Koçun Göksenin’i oyuna alması için bir sebebi var çünkü ondan beklentisi savunma, sertlik, rakibi psikolojik olarak yıldırma ve ceza şutları. Göksenin’den ilk etapta diğer alanlarda da etkili olmasını değil başarılı olduğu alanlarda daha da üstüne koymasını istiyor koç. Yani oyuncunun genetiği ile oynamak yerine iyi olduğu alanlarda uzmanlaşması üzerine yoğunlaşılan bir metod.
Tüm bunları baz alarak; set şutörü olarak kullanabileceği Mutaf; oyunu kontrol edip savunma katkısı alabileceği Kenan; atletik özellikleri ve pas kanallarına baskı, oyunu kaotikleştirme adına parkeye sürebileceği Doğuş ve 2-3 hatta 4 rotasyonuna esneklik, sertlik getirebilecek Simmons tercihlerimizden olabilirdi. Uzun rotasyonu için Oğuz Savaş’a tahmini 500-600k arası vermek yerine Sertaç Şanlı ve Ahmet Düverioğlu değerlendirilebilecek seçimlerdendi. Can Korkmaz iyi bir yıl geçirerek geliyor umarım faydalı olur fakat ilk tercihlerim yukarıda bahsettiğimiz oyunculardan ikisi olurdu ki kısa sürelerde daha net bir rol çizebilelim. Yerli rotasyonunu nitelik ve nicelik olarak yukarı çekmek gerekiyor fikriyle yola çıktığımız bir dönemde burayı bir şekilde pas geçmek “Neydi, ne oldu” bölümündeki yerini alıyor. Kişisel fikrim 8 yabancı ile başlayıp, Sinan ve Göksenin’e ilave rotasyona katabileceğimiz bir yerli daha alınması yönündeydi. Bu alandaki temel beklentimiz Ege Arar’ın geçen yıla göre daha kararlı olması ve rotasyondaki yerini kazıyarak alması. Her ne olursa olsun Sinan ve Göksenin gibi 2 milli oyuncumuz ve Ege gibi genç potansiyelimiz bizimle devam ediyor.
ii) Bu bölümün ikinci mevzusu uzun rotasyonunda yaşadığımız karmaşayla ilgili. Belki de bu dönemin en kritik hadiselerinin olduğu yer burası. 13 Haziran’da gelen Lasme ve yasaklı madde haberi; 15 Haziran’da Birch’ün teklifimizi reddedip Olympiakos’un yolunu tutuşu olası Lasme-Birch hattını bozduğu gibi koçun ” post up ” oynayan uzun sevdasını da yeniden filizlendiriyordu. 23 Haziran’da Lasme’nin 3 ay ceza alacağını öngörerek yaptığımız sözleşme yenileme çabaları ve yine aynı gün İsmail Şenol’un Austin Daye haberi Daye-Lasme hayalleri kurdurtsa da Lasme’nin FB maçı örnekleri hayallere şimdilik(!) nokta koyuyordu. Lasme varken Birch’e teklif yapıp burayı Lasme-Birch ile geçmek isteyen staff’ın Nenad Krstic hamlesi “Neydi, ne oldu” bölümündeki yerini alıyor. Nenad Krstic’in Efes yılında içinde bulunduğu ikili oyun savunmalarının %38’inin sayı ile sonuçlanmış olması ve sağlıklıyken dahi savunma problemlerine yol açıyor olması kurduğumuz kadro yapısı açısından ciddi soru işareti. Sezon ilerledikçe buraya yeni hamle yapma ihtiyacının iyice gün yüzüne çıkacağını düşünüyor, Lasme’nin 6 ay ceza alması halinde (13 Haziran-13 Aralık) ” bitsin artık bu hasret buluşalım gayrı” diyeceğimizi umuyorum.
Bir sonraki yazımızada nihayet parkeye iniyor, guard rotasyonunu ve Russ Smith, Justin Dentmon, Can Korkmaz transferlerini değerlendiriyoruz efendim. Takipte kalın…
Oğuzhan Günebakan