Sezon öncesi yazı dizimizin 3.ayağından hepinize merhabalar. “Mr.Ataman” ve “Neydi, Ne Oldu” dedikten sonra nihayet parkeye iniyoruz. Bu bölümde pozisyon pozisyon oyunculara dair kısa değerlendirmelerle sizlerle birlikteyiz. Sitemiz yazarlarından Engin Ağzıdeli’den de bol istatistikli bir yazı sözü aldık sezon öncesi yazı dizimiz için. Muhtemelen bu bölümün hemen akabinde rakamların dilinden konuşacak ve en son genel kadro değerlendirmeleriyle noktalayacağız. Yine yazar kadromuzdan Eren Akın’ın da gaza gelip “bir yazı da benden” dediğini öğrenmiş bulunmaktayız. Guard rotasyonu diyoruz efendim, keyifli okumalar.
GUARD ROTASYONU ( Justin Dentmon – Russ Smith – Can Korkmaz )
Russ Smith: Avrupa basketbolunda daralan yetenek havuzu NCAA ve D-League takibinin önemini gün geçtikçe katlıyor. Bu tip hamleler artık risk değil ihtiyaç. Tabi ki D-League’den oyuncu almak hala belirli riskler içeriyor fakat yetenek tavanınızı artırmak artık sadece Avrupa içi çözümlerle mümkün değil. 2015/2016 D-League sezonunun en iyi guardları Russ Smith, Bryce Cotton ve Quinn Cook‘tu. Kısa dönem gelip gidenler değil uzun süre kalanlara bakarsak bana göre bu üç oyuncu öne çıktı 1 numaralar içerisinde. Hatta Sean Kilpatrick ve Jordan McRae de uzun bir dönem “Avrupa’ya gelirsem yakarım.” mesajı veren skorer kanat oyuncularıydı fakat güzide Avrupa kulüplerimiz ne yazık ki bundan bihaberdi. (Kaliteli, Avrupa’ya uyum sağlayabilecek D-League oyuncularına dair raporlar çıkarma düşüncem vardı yaz başında, tembelliğime verin) Yani demem o ki Avrupa’da oyuncu bulmak özellikle de guard bulmak zorlaşmışken, skorer kısaların Çin’e gitme eğilimi artmışken artık Russ Smith gibi takip hamleleri oldukça değerli. Beşiktaş’ın Avrupa’ya en uyumlu D-League 4 numarası Earl Clark‘ı alışı gibi.
D-League goygoyumuzu döndürdükten sonra gelelim Russ Smith’e. Ölümcül penetreleriyle geliyor efendim, dikkat edin yakar. Russ Smith yüksek tempoya yatkın bir oyuncu. Yugoslav faulünün tedavülden kalkışı (sportmenlik dışı faul olarak sınıflandırılacak) ve Russ’ın geçtiğimiz yıl 4.6 ribaund ortalamasına sahip oluşu bu konuda elimizi güçlendiriyor.(tempo için tek veri bu değil tabi ki) Kontrolü Russ ve Dentmon’a vereceğimiz bir takımı kurmuşken bu konuda geçen sene Caleb Green’in sakatlığı sonrası düşen oyun ve set tempolarına geri dönüş yapmayacağız. Russ Smith Avrupa basketboluna ve topun değerinin arttığı nispeten daha düşük tempolara bir şekilde uyum sağlayacaktır lakin onu biraz daha verimli kullanmak adına potadan uzak oynayacağımız ikili oyunlar ve erken yerleşim üzerine kurguladığımız setler daha da önem kazanacak. Bu iki olguda da Russ Smith’in birincil partneri ayakları çabuk, koşan uzun olmak durumunda zira uzunun koşu mesafesini hem sette hem de tüm sahada artırıyorsunuz. Yani uzunda arayacağımız parametrelerden birisi ayak çabukluğu, atletizm (Erken yerleşim için koşan uzun; Tyus). Potadan uzak oynayacağımız ikili oyunlar için uzunda aradığımız diğer parametre şut performansı. Krstic ve Deon‘un orta mesafesi, Daye‘in dış şut tehditi bu oyunlarda bize katkıda bulunacak lakin iki parametreyi birlikte barındıran uzun olarak elde sadece Daye var. İşte Lasme bunun için önemliydi, sadece savunma bakanı değildi. Hem sete sette hem de açık alanda uygulanabilecek planların hemen hepsine uyum sağlıyordu. Russ Smith’in penetrelerinden maksimal verim almak adına -özellikle Dentmonla birlikteyken- bazı anlarda Russ’ı hand off’tan veya perdeden çıkararak topla buluşturmak set temposunu yukarı çekip doğru şutu bulmamızı kolaylaştıracaktır.
Russ bana göre bu takımın en kritik oyuncusu konumunda. Onun genetiğiyle biraz oynamak zihinlerdeki “Bu takım topu nasıl paylaşacak?” sorusunun yanıtı olabilir lakin bu kolay değil. D-League’in en skorer 2.oyuncusunun bu gibi alışkanlıklarını değiştirmek epey zor zira arka arkaya 4-5 hücumda topu kendisinin kullandığı maçları var. Bunu ne kadar başarabiliriz bilmiyorum ama Russ’ı biraz törpülemek ve bireysellikten uzaklaştırmak takım olgusu için çok kritik nokta. Yeteneklerini salt kendi skorunu üretmek adına değil takımı işin içine dahil etmek adına kullandığında ciddi keyif veren bir ekip olacağımız kanaatindeyim. Russ’ı bu role itmek adına yapacağımız ilk iş onu ilk 5 başlatmamak olmalı. Bu hem ikinci 5’in sürükleyicisi olarak istediği imtiyazı alıp oyuna başlamasını sağlayacak hem de takıma kenardan patlayıcı güç getirecek. Dentmon’la birlikte sahadayken ise bahsettiğimiz o törpüleme mevzusunda ne kadar başarılı olacağımız sezonun gidişi adına oldukça kritik. Dentmon gibi şutuyla öne çıkan skorer guard ve Russ gibi penetre silahını üst seviye barındıran skorer guardın birbirleriyle uyumunun bizi büyütmesini umuyor, Russ Smith’e başarılar diliyoruz. Parkede 25 dakika civarı kalacağını düşünüyorum Euroleague’de.
Justin Dentmon: Ataman’ın kendisine vereceği özgürlük ile güzel bir uyum yakalayacağımıza inandığım şutörlerin şahı Justin Dentmon takımımızın bu yılki muhtemel lideri. Şutun her türlüsünü muazzam yüzdeyle atan Dentmon, 13/14 Zalgiris senesinde Euroleague’de maç başına 6.95 üçlük denemesinde bulunup %45’lik bir yüzde tutturdu. Takımın lideri olacaksınız, savunmalar özellikle sizi takip edecek, tüm zorlama toplar elinize kalacak ve %45 ile atacaksınız. Muhteşem bir şut performansı. Tek ayak üzerinden sağa kayarak attığı şutlar imzası. Bunun yanında daha çok kullandığı P&R sonrası şutlar ve dribling’ini kesip gönderdiği şutlarla her an skora ulaşabilecek bir oyuncu. Tüm bunları yaparken topu aşırı domine etmiyor ve pozisyonunu bekliyor. Yani daha çok şut üzerinden oynayan ve bunu yaparken pozisyonun, spacing’in gerekliliklerine dikkat eden bir saha içi lider Dentmon. (Dentmon’ın 13/14 sezonundaki true shooting yüzdesi %60.2) Savunmada ise liderlik ve skorerlik içgüdülerine kapılıp sinen oyunculardan değil.
Dentmon sahada her an çözüm sunabilecek değerli bir oyuncu. Anlık yaşadığı karar karmaşaları ve top kayıpları bazen takımı bambaşka noktaya sürüklese de genel olarak çok dağınık bir oyuncu değil. Sahada 30 dk civarında kalacak, Russ’la birlikte 10-15 dakika beraber oynayacaktır diye düşünüyorum. Basketbolun gittiği nokta ve Ataman’ın ona vereceği özgürlükle güzel bir sinerji yakalamamız kuvvetle muhtemel. Unutmadan; Austin Toros ve Zalgirisle yaşadığı şampiyonluklara geçtiğimiz yıl bir yenisini de Çin’de ekledi.
Can Korkmaz: Geçtiğimiz yıl başarılı bir sezon geçirdikten sonra Şafak Edge’nin yerine gelen yerli guard hamlemiz Can Korkmaz oldu. 2.yazı “Neydi, Ne Oldu” bölümünde yerli rotasyonu üzerinde durmuş; bu mevki için öncelikli tercihlerimin Kenan Sipahi ve Doğuş Balbay olduğundan bahsetmiştim sebepleriyle. Can ligde Russ Smith’i veya Justin Dentmon’ı tribüne yollayacağımız maçlarda daha aktif süre alacak muhtemelen. Umarım kendini ispatlar ve rotasyona dahil olur ligde. Can’ı tekrar aramızda görmekten mutluluk duyuyor kendisine başarılar diliyoruz.
Yazı dizimiz 2-3 numaralarla devam ediyor, görüşmek üzere. Takipte kalın…
Oğuzhan Günebakan