Unutmadık seni BÜYÜK EFSANE!
Mustafa Yücedağ (25 Nisan 1966 Gaziantep doğumlu ) Türk futbolcudur. Ön libero mevkiinde oynamıştır.
Hollanda'da büyüyen Mustafa Yücedağ, Ajax'ta profesyonel olmuştur. Birçok kulüpte oynamış ancak sakatlığı nedeniyle futbolu bırakmıştır. Galatasaray'da ikinci Mustafa Denizli dönemininde oynamış ve 1991-1992 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek final oynayan kadroda yer almıştır.
1985-1986,1990-1991-1992 yıllarında Galatasaray'da yer almıştır.
Milletin gözünde Mustafa Yücedağ;
- Seksenlerde her futbolcu transfer görüşmesini kendi yaparken Türkiye'de sadece o Sarıyer'le görüşmesi icin menajerine talimat vermişti...
- Piontek zamanı bir izlanda deplasmanında (o zaman sanki izlanda ile lig oynuyoduk sürekli) attığı şut üst direkten dönmüştür, hiç unutamayacağım bir andı...
- Köln'de Galatasaray-fenerbahçe derbisiydi... O maçta Sn. Yücedağ fenerbahçe'ye attığı 2 golle takımımızın galip gelmesini sağlamıştı. Unutamadığım maçlar arasında...
Ve Mustafa Yücedağ ile Röportaj
1990`lı yılların başlarında hollanda`dan türkiye`ye gelen, hem galatasaray hem de fenerbahçe formaları giyen milli futbolcu mustafa yücedağ, ilginç bir o kadar da komik anılarını taha dağlı`ya anlattı.
futbolculuk kariyeriniz biraz karışık, birçok şaibe var önce hollanda`dan türkiye`ye geldiğiniz de söyleniyor, tam tersi de aslının anlatır mısınız?
-`hollanda`da doğup büyüdüm, ajax`ta futbola başladım oradan da türkiye`ye geldim uzun süre de türkiye ile hollanda arasında mekik dokudum.`
nasıl yani?
`17 yaşında ajax`ta profesyonel oldum sonra zwolle takımında 2 yıl kiralık oynadım daha sonra 1985 yılında galatasaray`a geldim ancak beni beğenmediler ve geri döndüm. 1988 yılında da fenerbahçe beni istedi 3 aylığına fenerbahçe`ye geldim. ancak fenerbahçe`ye tam transfer olurken ismini vermek istemiyorum bir yönetici benden dereağzı`nda 1000 kez top sektirmemi istedi, şaşırıp kaldım `ya bin kere top mu sektirilir` dedim sonra beni geri gönderdiler. tam hollanda`ya dönmeye hazırlanıyordum bu sefer sarıyer`den istediler, baktım top sektir diyen falan yok ben de kabul ettim ve sarıyer`e transfer oldum. ardından da önce galatasaray sonra fenerbahçe sonra tekrar sarıyer`de oynadım. bir yıl sonra tekrar hollanda`ya döndüm ve grafshaap takınma transfer oldum ama orada da tutturamayınca bu kez gaziantepspor`a transfer oldum, antep benim memleketim diye tercih ettim?`
bir saniye kafam karıştı, kaç takım oldu öyle bir git bir gel?
-`evet biraz karışık ama daha bitmedi gaziantepspor`dan sonra 1995 yılında tekrar sarıyer`e transfer oldum. sarıyer`de oynarken bulgaristan`ın lokomotif sofya takımına gidiyordum ancak yönetim izin vermedi, hoca da bana ihtiyacı olduğunu söyleyince çok gitmek istememe rağmen gidemedim fakat 3 ay sonra devre arasında sarıyer`de de takıştığım insanlar oldu yine ayrıldım tam hollanda`da bir takım bulmuştum gidiyordum, talihsiz bir sakatlık geçirdim. sakatlanınca almadılar tabi beni ben de mecburen 1996 yılında futbolu bıraktım.`
abi ne yaptın sen daha oynayacaktın yani, yaş kaç oldu bu arada?
-`ben 1966 doğumluyum futbolu bırakırken de 30 yaşındaydım gençtim yani daha`
pardon o kadar çok takım oldu ki ben de 40`a gelmişsindir sandım. neyse transferleri bir kenara bırakalım, milli takıma geçelim. kaç kez milli oldun?
-`9 kez a milli takımda oynadım tabi bizim zamanımızda milli maçlar çok zordu, gelen geçen yeniyordu bizi, şimdi oynasak daha iyi olurdu.`
1980li yılların sonunda milli takım yenilirken bayağı da efsane gibi hikaye çıkıyormuş her mağlubiyetin ardından. sizin de öyle anılarınız var mı?
-`olmaz mı, biz 8-0`lık ingiltere mağlubiyetlerinin hikayeleri ile milli olduk. o anılar hep anlatılırdı, kaleci yaşar, abdülkerim, fatih uras`ın bombaları her milli maç öncesi kamp yaptığımız odada toplanır onların maceralarını dinlerdik, sonra makara yapıp maça çıkardık.`
sizin zamanınızda kamplarda böyle mi eğlenirdiniz? şimdiki futbolcular odalarına çekiliyor, i-pod ve lap-top ile vakit geçiriyorlar.
-`bizim zamanımızda yoktu tabi öyle şeyler, biz de her milli maç kampında birinin odasında toplanıp, kim bomba yapmış onları konuşur gülerdik, inanılmaz espriler dönerdi.`
en eğlenceli oda kimin odasıydı?
-`feyyaz ile recep`inkiydi. genelde onlarda takılırdık. feyyaz süper espriler yapardı.`
malzemesiz makara olmaz sizin malzemeler kimlerdi?
-`kaleci yaşar, deli nezihi, abdülkerim durmaz, çingene arif. ama en çok kaleci yaşar?`
kova yaşar diyordunuz herhalde ona. ingiltere`den 8 gol yedi diye.
-`lakabı kova yaşar`dı da biz ona yaşar abi diyorduk, hem sadece ingiltere`den yediği goller değil fenerbahçe`de de çok bomba yapardı o. bir sefer bir maç sırsında rakip kimdi hatırlamıyorum korner oldu, yaşar abi çıktı topa `bende` diye bağırdı sonra yere düştü, bi baktık top yaşar abi ile beraber kornerden gol olmuş, sonra yaşar abi kalktı ellerini göstererek `ulan bu koca ellerden o top nasıl geçti` diye söylenip durdu. yaşar abi ile sarıyer`de de birlikte oynadık orada da çok komik işler yapardı, yedek kaleci müler vardı sonra türk olup adını değiştirdi metin mert oldu, yaşar abi ile ikisi çok çekişirdi`
milli maçlara böyle mi hazırlanıyordunuz yani makara yaparak?
-`aslında komik ama gerçek, biz öyleydik inanır mısın bizim bir avusturya zaferimiz vardır, biz avusturya maçını bu esprilerle kazandık. yaşar abi takımın neşe ve motivasyon kaynağıydı, her takıma lazım bir adamdır kendisi, kopartırdı bizi gülmekten, arkadaşlık da çok güzeldi bu tür muhabbetler sayesinde. her maç öncesi biz o eski hikayeleri birbirimize anlatıp, gülerek motive olurduk.`
çok ilginç, bir de çingene arif var dediniz onun muhabbeti nasıldı?
-`dünyanın en muhabbetli adamıdır arif abi, bir de süper futbolcuydu, o topu eliyle alacakmış gibi yapıp göğsünde yumuşatması vardı, o hareketi ilk gördüğümde `bu adam dünyanın en iyi futbolcusu` demiştim. onun en iyi arkadaşı abdülkerim`di hep ikisi takılırlardı.`
onca karışık bir futbolculuk kariyerinin yanı sıra bir de abdülkerim gibi, arif gibi, sokak kültürünü iyi bilen, fırlama diye tabir edilen futbolcularla da ilişkilerin olmuş. oysa sen hollanda kültürü almış genç bir futbolcuydun bir anda hollanda`dan gelip böyle bir ortama nasıl uyum sağladın?
-`valla kolay olmadı tabi, ben frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman, johan cruyf`larla birlikteydim. çevrem onlardı, sonra türkiye`ye gelip böyle enterasan ama sıcak ilşikiler görünce biraz şaşırdım ama beni şaşırtan başka şeyler de olmuştu, örneğin galatasaray`a ilk geldiğimde benim adımı gizli tutmuşlar hani o dönemlerde futbolcu kaçırma olayları oluyor diye böyle bir önlem almışlar. birkaç gün sonra gazete okuyordum bir baktım `galatasaray gurbetçi futbolcu kamil dumanlı`yı transfer ediyor` diye bir haber, gazetedeki resme baktım, ben varım, isme baktım `kamil dumanlı yazıyor, `yahu bu ben değilim` dedim, sonra sorup soruşturdum meğer gazeteciler masörü sıkıştırmış `o futbolcu` kim diye, masör mehmet de yönetimin kaçırma olaylarına önlem aldığını bildiği için cevap vermemiş, gazeteciler sıkıştırınca da bir isim sallamış kamil dumanlı diye, onlar da yazmışlar.`
peki türkiye`ye geldiğine pişman oldun mu? ajax`ta kalsaydın daha iyi mi olurdu?
-`açıkçası çok pişman oldum çünkü dediğim gibi orada arkadaşlarım frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman`dı teknik direktörümüz de johan cruyf`du. cruyf beni çok severdi, hatta bir gün barcelona maçında neu camp`a çıkarken tünelde bana sarılmıştı, onunla sarmaş dolaş sahaya çıktık, kafayı kaldırdım 100 bine yakın seyirci `cruyf` diye bağırıyor, tüylerim diken diken olmuştu.`
o zaman sen neu camp gibi dünya çapında statlara alışıksın, oysa o dönemde türkiye`deki futbolcular, wembley`e ayak basmak için birbirleri ile yarışıyormuş, soyunma odasının havuzunu görünce şok yaşayanlar olmuş.
-`ben alışıktım öyle ortamlara sadece neu camp`ta değil, hollanda`dan da aşlığım. bizim ajax`ta soyunma odalarında bile havuz vardı, belimize kadar suya girip, vücudumuzu dinlendiriyorduk, sonra sarıyer`e gelince antrenman sonrası duş almak için tarabya otel`ine gitmek zorunda kalıyorduk. türkiye ile avrupa arasında böyle bir fark var maalesef.`
frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman? biri barcelona, biri psv, biri de hollanda milli takımının hocası, bu isimlerle hala görüşüyor musun?
`zaman zaman görüşüyorum hala muhabbetimiz var, beni çok iyi tanırlar, johan cruyf benim için `ben bir tane türk tanıyorum o da yücedağ` derdi. yıllar önce ordu milli takımı ile amsterdam`a gitmiştik, şehir merkezinde dolaşırken, frank rijkaard`a rastlamıştım, o da kız arkadaşı ile geziyordu, beni görünce sarılıp, sohbet ettik hatta bizim takımdaki arkadaşları da rijkaard ile tanıştırmıştım. bunların yanı sıra ajax kulübü bana her yıl sezonluk bilet gönderir, ayrıca ajax`ın veteranlar maçlarına da her yıl davet ederler, ben de gider eski futbolcularla birlikte oynarım.`
onların teknik direktörlüklerini nasıl buluyorsun?
-`rijkaard, cruyf`tan öğrendiği tecrübeler sayesinde başarılı teknik direktör oldu, van basten`in ise çok hataları var, örneğin geçen yaz dünya kupası maçında van basten`e çok kızmıştım. hollanda-portekiz maçında sırf şahsi meselesi nedeni ile ruud van nistelroy gibi büyük bir golcüyü oynatmadı, ruud oynatılmaz mı hiç, zaten cezasını da maçı kaybederek çekti. koeman`ı da başarılı buluyorum psv`de iyi işler yapıyor.`
tekrar türkiye`ye dönelim, futbolculuk yıllarında sigara, alkol kullanır mıydınız?
-`alkol içerdik de, sigaraya sonradan başladım, açıkcası biz alem yapardık, çoğu zaman takım halinde giderdik, tavernalara, diskolara falan çok takılırdık, bir de ben çiçek pasajına çok giderdim.`
gece hayatınız vardı yani, çapkınlık da yapar mıydınız?
-`tabiki yapardık, her bekar futbolcu yapardı, ben de çapkın biriydim. ama futbolcunun gece hayatı olmaz diye klişelerden kurtulmak lazım. futbolcu da insan, robot değil ki, gezecek, eğlenecek, hem içki içince, vücut bir antrenmanla alkolü atabiliyor yani o kadar zararı olmuyor. üstelik gece hayatı futbolcunun deşarj olmasıdır, benim için öyleydi, antrenmanları kaçırmadıktan sonra her futbolcu alem yapabilir, bu rahatlamadır, artık kalksın bu baskılar, kalksın ki türk futbolu ilerlesin. bana göre futbolumuzu geri kalışının bir nedeni de `futbolcu alem yapmasın` gibi baskılardır.`
hollanda`da uyuşturucu serbest, sizin zamanınızda uyuşturucu kullanan futbolcu var mıydı?
-`kullanan yoktu ama uyuşturucu ile ilgili bir anım var. dediğiniz gibi hollanda`da uyuşturcu serbest hatta bir çok restoranın menüsünde esrar bile var. biz de bir gün sarıyer ile hollanda`da kamp yaparken, selçuk yula ile çarşıda geziyorduk, karnımız çok acıkmıştı, bir restorana girdik, garson menüyü verdi ben seçtim, sıra selçuk ağabeyye geldi, o dil bilmediği için meüden rastgele bir şey seçmiş sonra garson geldi elinde ufak bir çanta ile bir tepsi var, bana yemeğimi verdi, selçuk ağabeye de çantayı, ben anladım durumu ama çaktırmadım, selçuk abi çantayı açtı `bu ne biçim yemek ya` derken bir baktı esrarlı sigara çıktı, `ne oluyoruz lan` falan deyip, şok oldu.`
hep başka futbolcuların bombalarını konuştuk, senin başından geçen bir hikayen var mı?
-` var da çok rezillik benimkisi, tam aptallık yani, sarıyer`de oynarken pakistanlı bir futbol topu imalatçısı ile tanışmıştım. adama aracı olup bizim kulübe sponsor karşılığı onun toplarını aldık. sonra o toplarla ilk maça çıkacağız, soyunma odasında bir baktım hoca beni yedek bırakmış, inanılmaz yıkılmıştım yedek kalınca `sen misin lan beni oynatmayan` dedim aldım bizim o pakistanlının getirdiği topu, döndüm hocaya `top benim, beni oynatmazsan ben de topumu vermem` dedim. benimki salaklık işte çocukça bir hareket yapmıştım öyle ama soyunma odasındakiler `ne yapıyor bu` diye uzubn süre kendilerine gelememişlerdi.`
bir de çoğu futbolcunun lakabı vardır, seninki neydi?
-`benim lakabım pandaydı. galatasaray`da oynarken tugay ile arif takmıştı, bir arabam vardı o zaman aynı pandaya benziyordu, hatta tugay ile arif bana bir oyuncak panda almışlardı.`
son olarak türk futbolunu nasıl değerlendiriyorsun, sen bir orta saha oyuncusuydun, şu an türkiye`de bir çok takımın en büyük problemi orta sahası?
-`dediğiniz gibi orta sahada problem var bu tüm takımlara yansıyor, avrupa`daki takımlarımızın da hali ortada, ben ön libero oynardım ama şimdi bakıyorum bizim takımların çoğunda doğru düzgün bir ön libero yok. ben o mevkide çok iyi oynardım hatta sercan benim ona attırdığım goller sayesinde 30 yaşından sonra fenerbahçe`ye transfer olmuştu.
Son sözünü şöyle tamamladı efsane futbolcu '' futbol camiasında nankör çok insan var, paran varsa herkesle dost olurlar, paran yoksa kimse tanımaz,kimse telefonlarına çıkmaz. Bana kapısını her zaman açık tutan bir klup vardır; o da Galatasaray! Beni tanıyanlar vardır ve bilirler ki ne kadar fanatik Galatasaraylı olduğumu, hayatımın her alanında benim şu an bile Galatasaray var. 4 aylık şu an çocuğum var Elif Livza. İlk kıyafetini, Gs Store'den aldım,odasını Sarı-Kırmızı renklerle donattım,yatağından,perdesine kadar hatta ilk doğduğunda kulağına okunan ezandan sonra Galatasaray Marşını okutturdum defalarca, her ne kadar unutulsakta biz bu renklere gönül vermişiz, hatırlayan,hatırlamayan herkesin canı sağ olsun, kucak dolusu sevgilerle,esen kalın. ''
M.Yücedağ
http://img190.imageshack.us/img190/4024 ... ag1966.jpg
http://img190.imageshack.us/img190/3841/3985330.jpg
Facebook'ta grup oluşturduk, desteğinizi bekliyorum, ne kadar Sarı-Kırmızı'ya gönül veren varsa davet edelim, Mustafa Yücedağ'ın şu an desteğe ihtiyacı var. Bu destek ona büyük moral olacaktır.
http://www.facebook.com/group.php?gid=1 ... 548&ref=mf
Mustafa Yücedağ (25 Nisan 1966 Gaziantep doğumlu ) Türk futbolcudur. Ön libero mevkiinde oynamıştır.
Hollanda'da büyüyen Mustafa Yücedağ, Ajax'ta profesyonel olmuştur. Birçok kulüpte oynamış ancak sakatlığı nedeniyle futbolu bırakmıştır. Galatasaray'da ikinci Mustafa Denizli dönemininde oynamış ve 1991-1992 sezonunda Kupa Galipleri Kupası'nda çeyrek final oynayan kadroda yer almıştır.
1985-1986,1990-1991-1992 yıllarında Galatasaray'da yer almıştır.
Milletin gözünde Mustafa Yücedağ;
- Seksenlerde her futbolcu transfer görüşmesini kendi yaparken Türkiye'de sadece o Sarıyer'le görüşmesi icin menajerine talimat vermişti...
- Piontek zamanı bir izlanda deplasmanında (o zaman sanki izlanda ile lig oynuyoduk sürekli) attığı şut üst direkten dönmüştür, hiç unutamayacağım bir andı...
- Köln'de Galatasaray-fenerbahçe derbisiydi... O maçta Sn. Yücedağ fenerbahçe'ye attığı 2 golle takımımızın galip gelmesini sağlamıştı. Unutamadığım maçlar arasında...
Ve Mustafa Yücedağ ile Röportaj
1990`lı yılların başlarında hollanda`dan türkiye`ye gelen, hem galatasaray hem de fenerbahçe formaları giyen milli futbolcu mustafa yücedağ, ilginç bir o kadar da komik anılarını taha dağlı`ya anlattı.
futbolculuk kariyeriniz biraz karışık, birçok şaibe var önce hollanda`dan türkiye`ye geldiğiniz de söyleniyor, tam tersi de aslının anlatır mısınız?
-`hollanda`da doğup büyüdüm, ajax`ta futbola başladım oradan da türkiye`ye geldim uzun süre de türkiye ile hollanda arasında mekik dokudum.`
nasıl yani?
`17 yaşında ajax`ta profesyonel oldum sonra zwolle takımında 2 yıl kiralık oynadım daha sonra 1985 yılında galatasaray`a geldim ancak beni beğenmediler ve geri döndüm. 1988 yılında da fenerbahçe beni istedi 3 aylığına fenerbahçe`ye geldim. ancak fenerbahçe`ye tam transfer olurken ismini vermek istemiyorum bir yönetici benden dereağzı`nda 1000 kez top sektirmemi istedi, şaşırıp kaldım `ya bin kere top mu sektirilir` dedim sonra beni geri gönderdiler. tam hollanda`ya dönmeye hazırlanıyordum bu sefer sarıyer`den istediler, baktım top sektir diyen falan yok ben de kabul ettim ve sarıyer`e transfer oldum. ardından da önce galatasaray sonra fenerbahçe sonra tekrar sarıyer`de oynadım. bir yıl sonra tekrar hollanda`ya döndüm ve grafshaap takınma transfer oldum ama orada da tutturamayınca bu kez gaziantepspor`a transfer oldum, antep benim memleketim diye tercih ettim?`
bir saniye kafam karıştı, kaç takım oldu öyle bir git bir gel?
-`evet biraz karışık ama daha bitmedi gaziantepspor`dan sonra 1995 yılında tekrar sarıyer`e transfer oldum. sarıyer`de oynarken bulgaristan`ın lokomotif sofya takımına gidiyordum ancak yönetim izin vermedi, hoca da bana ihtiyacı olduğunu söyleyince çok gitmek istememe rağmen gidemedim fakat 3 ay sonra devre arasında sarıyer`de de takıştığım insanlar oldu yine ayrıldım tam hollanda`da bir takım bulmuştum gidiyordum, talihsiz bir sakatlık geçirdim. sakatlanınca almadılar tabi beni ben de mecburen 1996 yılında futbolu bıraktım.`
abi ne yaptın sen daha oynayacaktın yani, yaş kaç oldu bu arada?
-`ben 1966 doğumluyum futbolu bırakırken de 30 yaşındaydım gençtim yani daha`
pardon o kadar çok takım oldu ki ben de 40`a gelmişsindir sandım. neyse transferleri bir kenara bırakalım, milli takıma geçelim. kaç kez milli oldun?
-`9 kez a milli takımda oynadım tabi bizim zamanımızda milli maçlar çok zordu, gelen geçen yeniyordu bizi, şimdi oynasak daha iyi olurdu.`
1980li yılların sonunda milli takım yenilirken bayağı da efsane gibi hikaye çıkıyormuş her mağlubiyetin ardından. sizin de öyle anılarınız var mı?
-`olmaz mı, biz 8-0`lık ingiltere mağlubiyetlerinin hikayeleri ile milli olduk. o anılar hep anlatılırdı, kaleci yaşar, abdülkerim, fatih uras`ın bombaları her milli maç öncesi kamp yaptığımız odada toplanır onların maceralarını dinlerdik, sonra makara yapıp maça çıkardık.`
sizin zamanınızda kamplarda böyle mi eğlenirdiniz? şimdiki futbolcular odalarına çekiliyor, i-pod ve lap-top ile vakit geçiriyorlar.
-`bizim zamanımızda yoktu tabi öyle şeyler, biz de her milli maç kampında birinin odasında toplanıp, kim bomba yapmış onları konuşur gülerdik, inanılmaz espriler dönerdi.`
en eğlenceli oda kimin odasıydı?
-`feyyaz ile recep`inkiydi. genelde onlarda takılırdık. feyyaz süper espriler yapardı.`
malzemesiz makara olmaz sizin malzemeler kimlerdi?
-`kaleci yaşar, deli nezihi, abdülkerim durmaz, çingene arif. ama en çok kaleci yaşar?`
kova yaşar diyordunuz herhalde ona. ingiltere`den 8 gol yedi diye.
-`lakabı kova yaşar`dı da biz ona yaşar abi diyorduk, hem sadece ingiltere`den yediği goller değil fenerbahçe`de de çok bomba yapardı o. bir sefer bir maç sırsında rakip kimdi hatırlamıyorum korner oldu, yaşar abi çıktı topa `bende` diye bağırdı sonra yere düştü, bi baktık top yaşar abi ile beraber kornerden gol olmuş, sonra yaşar abi kalktı ellerini göstererek `ulan bu koca ellerden o top nasıl geçti` diye söylenip durdu. yaşar abi ile sarıyer`de de birlikte oynadık orada da çok komik işler yapardı, yedek kaleci müler vardı sonra türk olup adını değiştirdi metin mert oldu, yaşar abi ile ikisi çok çekişirdi`
milli maçlara böyle mi hazırlanıyordunuz yani makara yaparak?
-`aslında komik ama gerçek, biz öyleydik inanır mısın bizim bir avusturya zaferimiz vardır, biz avusturya maçını bu esprilerle kazandık. yaşar abi takımın neşe ve motivasyon kaynağıydı, her takıma lazım bir adamdır kendisi, kopartırdı bizi gülmekten, arkadaşlık da çok güzeldi bu tür muhabbetler sayesinde. her maç öncesi biz o eski hikayeleri birbirimize anlatıp, gülerek motive olurduk.`
çok ilginç, bir de çingene arif var dediniz onun muhabbeti nasıldı?
-`dünyanın en muhabbetli adamıdır arif abi, bir de süper futbolcuydu, o topu eliyle alacakmış gibi yapıp göğsünde yumuşatması vardı, o hareketi ilk gördüğümde `bu adam dünyanın en iyi futbolcusu` demiştim. onun en iyi arkadaşı abdülkerim`di hep ikisi takılırlardı.`
onca karışık bir futbolculuk kariyerinin yanı sıra bir de abdülkerim gibi, arif gibi, sokak kültürünü iyi bilen, fırlama diye tabir edilen futbolcularla da ilişkilerin olmuş. oysa sen hollanda kültürü almış genç bir futbolcuydun bir anda hollanda`dan gelip böyle bir ortama nasıl uyum sağladın?
-`valla kolay olmadı tabi, ben frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman, johan cruyf`larla birlikteydim. çevrem onlardı, sonra türkiye`ye gelip böyle enterasan ama sıcak ilşikiler görünce biraz şaşırdım ama beni şaşırtan başka şeyler de olmuştu, örneğin galatasaray`a ilk geldiğimde benim adımı gizli tutmuşlar hani o dönemlerde futbolcu kaçırma olayları oluyor diye böyle bir önlem almışlar. birkaç gün sonra gazete okuyordum bir baktım `galatasaray gurbetçi futbolcu kamil dumanlı`yı transfer ediyor` diye bir haber, gazetedeki resme baktım, ben varım, isme baktım `kamil dumanlı yazıyor, `yahu bu ben değilim` dedim, sonra sorup soruşturdum meğer gazeteciler masörü sıkıştırmış `o futbolcu` kim diye, masör mehmet de yönetimin kaçırma olaylarına önlem aldığını bildiği için cevap vermemiş, gazeteciler sıkıştırınca da bir isim sallamış kamil dumanlı diye, onlar da yazmışlar.`
peki türkiye`ye geldiğine pişman oldun mu? ajax`ta kalsaydın daha iyi mi olurdu?
-`açıkçası çok pişman oldum çünkü dediğim gibi orada arkadaşlarım frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman`dı teknik direktörümüz de johan cruyf`du. cruyf beni çok severdi, hatta bir gün barcelona maçında neu camp`a çıkarken tünelde bana sarılmıştı, onunla sarmaş dolaş sahaya çıktık, kafayı kaldırdım 100 bine yakın seyirci `cruyf` diye bağırıyor, tüylerim diken diken olmuştu.`
o zaman sen neu camp gibi dünya çapında statlara alışıksın, oysa o dönemde türkiye`deki futbolcular, wembley`e ayak basmak için birbirleri ile yarışıyormuş, soyunma odasının havuzunu görünce şok yaşayanlar olmuş.
-`ben alışıktım öyle ortamlara sadece neu camp`ta değil, hollanda`dan da aşlığım. bizim ajax`ta soyunma odalarında bile havuz vardı, belimize kadar suya girip, vücudumuzu dinlendiriyorduk, sonra sarıyer`e gelince antrenman sonrası duş almak için tarabya otel`ine gitmek zorunda kalıyorduk. türkiye ile avrupa arasında böyle bir fark var maalesef.`
frank rijkaard, marco van basten, ronald koeman? biri barcelona, biri psv, biri de hollanda milli takımının hocası, bu isimlerle hala görüşüyor musun?
`zaman zaman görüşüyorum hala muhabbetimiz var, beni çok iyi tanırlar, johan cruyf benim için `ben bir tane türk tanıyorum o da yücedağ` derdi. yıllar önce ordu milli takımı ile amsterdam`a gitmiştik, şehir merkezinde dolaşırken, frank rijkaard`a rastlamıştım, o da kız arkadaşı ile geziyordu, beni görünce sarılıp, sohbet ettik hatta bizim takımdaki arkadaşları da rijkaard ile tanıştırmıştım. bunların yanı sıra ajax kulübü bana her yıl sezonluk bilet gönderir, ayrıca ajax`ın veteranlar maçlarına da her yıl davet ederler, ben de gider eski futbolcularla birlikte oynarım.`
onların teknik direktörlüklerini nasıl buluyorsun?
-`rijkaard, cruyf`tan öğrendiği tecrübeler sayesinde başarılı teknik direktör oldu, van basten`in ise çok hataları var, örneğin geçen yaz dünya kupası maçında van basten`e çok kızmıştım. hollanda-portekiz maçında sırf şahsi meselesi nedeni ile ruud van nistelroy gibi büyük bir golcüyü oynatmadı, ruud oynatılmaz mı hiç, zaten cezasını da maçı kaybederek çekti. koeman`ı da başarılı buluyorum psv`de iyi işler yapıyor.`
tekrar türkiye`ye dönelim, futbolculuk yıllarında sigara, alkol kullanır mıydınız?
-`alkol içerdik de, sigaraya sonradan başladım, açıkcası biz alem yapardık, çoğu zaman takım halinde giderdik, tavernalara, diskolara falan çok takılırdık, bir de ben çiçek pasajına çok giderdim.`
gece hayatınız vardı yani, çapkınlık da yapar mıydınız?
-`tabiki yapardık, her bekar futbolcu yapardı, ben de çapkın biriydim. ama futbolcunun gece hayatı olmaz diye klişelerden kurtulmak lazım. futbolcu da insan, robot değil ki, gezecek, eğlenecek, hem içki içince, vücut bir antrenmanla alkolü atabiliyor yani o kadar zararı olmuyor. üstelik gece hayatı futbolcunun deşarj olmasıdır, benim için öyleydi, antrenmanları kaçırmadıktan sonra her futbolcu alem yapabilir, bu rahatlamadır, artık kalksın bu baskılar, kalksın ki türk futbolu ilerlesin. bana göre futbolumuzu geri kalışının bir nedeni de `futbolcu alem yapmasın` gibi baskılardır.`
hollanda`da uyuşturucu serbest, sizin zamanınızda uyuşturucu kullanan futbolcu var mıydı?
-`kullanan yoktu ama uyuşturucu ile ilgili bir anım var. dediğiniz gibi hollanda`da uyuşturcu serbest hatta bir çok restoranın menüsünde esrar bile var. biz de bir gün sarıyer ile hollanda`da kamp yaparken, selçuk yula ile çarşıda geziyorduk, karnımız çok acıkmıştı, bir restorana girdik, garson menüyü verdi ben seçtim, sıra selçuk ağabeyye geldi, o dil bilmediği için meüden rastgele bir şey seçmiş sonra garson geldi elinde ufak bir çanta ile bir tepsi var, bana yemeğimi verdi, selçuk ağabeye de çantayı, ben anladım durumu ama çaktırmadım, selçuk abi çantayı açtı `bu ne biçim yemek ya` derken bir baktı esrarlı sigara çıktı, `ne oluyoruz lan` falan deyip, şok oldu.`
hep başka futbolcuların bombalarını konuştuk, senin başından geçen bir hikayen var mı?
-` var da çok rezillik benimkisi, tam aptallık yani, sarıyer`de oynarken pakistanlı bir futbol topu imalatçısı ile tanışmıştım. adama aracı olup bizim kulübe sponsor karşılığı onun toplarını aldık. sonra o toplarla ilk maça çıkacağız, soyunma odasında bir baktım hoca beni yedek bırakmış, inanılmaz yıkılmıştım yedek kalınca `sen misin lan beni oynatmayan` dedim aldım bizim o pakistanlının getirdiği topu, döndüm hocaya `top benim, beni oynatmazsan ben de topumu vermem` dedim. benimki salaklık işte çocukça bir hareket yapmıştım öyle ama soyunma odasındakiler `ne yapıyor bu` diye uzubn süre kendilerine gelememişlerdi.`
bir de çoğu futbolcunun lakabı vardır, seninki neydi?
-`benim lakabım pandaydı. galatasaray`da oynarken tugay ile arif takmıştı, bir arabam vardı o zaman aynı pandaya benziyordu, hatta tugay ile arif bana bir oyuncak panda almışlardı.`
son olarak türk futbolunu nasıl değerlendiriyorsun, sen bir orta saha oyuncusuydun, şu an türkiye`de bir çok takımın en büyük problemi orta sahası?
-`dediğiniz gibi orta sahada problem var bu tüm takımlara yansıyor, avrupa`daki takımlarımızın da hali ortada, ben ön libero oynardım ama şimdi bakıyorum bizim takımların çoğunda doğru düzgün bir ön libero yok. ben o mevkide çok iyi oynardım hatta sercan benim ona attırdığım goller sayesinde 30 yaşından sonra fenerbahçe`ye transfer olmuştu.
Son sözünü şöyle tamamladı efsane futbolcu '' futbol camiasında nankör çok insan var, paran varsa herkesle dost olurlar, paran yoksa kimse tanımaz,kimse telefonlarına çıkmaz. Bana kapısını her zaman açık tutan bir klup vardır; o da Galatasaray! Beni tanıyanlar vardır ve bilirler ki ne kadar fanatik Galatasaraylı olduğumu, hayatımın her alanında benim şu an bile Galatasaray var. 4 aylık şu an çocuğum var Elif Livza. İlk kıyafetini, Gs Store'den aldım,odasını Sarı-Kırmızı renklerle donattım,yatağından,perdesine kadar hatta ilk doğduğunda kulağına okunan ezandan sonra Galatasaray Marşını okutturdum defalarca, her ne kadar unutulsakta biz bu renklere gönül vermişiz, hatırlayan,hatırlamayan herkesin canı sağ olsun, kucak dolusu sevgilerle,esen kalın. ''
M.Yücedağ
http://img190.imageshack.us/img190/4024 ... ag1966.jpg
http://img190.imageshack.us/img190/3841/3985330.jpg
Facebook'ta grup oluşturduk, desteğinizi bekliyorum, ne kadar Sarı-Kırmızı'ya gönül veren varsa davet edelim, Mustafa Yücedağ'ın şu an desteğe ihtiyacı var. Bu destek ona büyük moral olacaktır.
http://www.facebook.com/group.php?gid=1 ... 548&ref=mf