KBL | Beşiktaş - Galatasaray

16/17 Bilyoner.com Kadınlar Basketbol Ligi 21. haftasında derbide Beşiktaş'a konuk oluyoruz. Yarın Akatlar Arena'da saat 17:00'da başlayacak maç TRT Spor'dan canlı yayınlanacak.

Takımımız oynadığı 20 maçta 15 galibiyet ve 5 mağlubiyetle 3. sırada yer alırken, rakibimiz 12 galibiyet ve 8 mağlubiyetle 5. sırada yer alıyor.

Öte yandan iki takımın arasında oynanan son 27 maçtan da gülen taraf Galatasarayımız oldu. Beşiktaş bize karşı en son galibiyetini 2008 yılında almıştı.

Sarayın Sultanları'na başarılar diliyoruz.
 
Formda bir Beşiktaş'a karşı oynayacağız. Umarım seriyi 28 maça çıkarırız.

İçeride bir karşı yaka galibiyeti alabilme ihtimalimizin değerli olması için kazanmamız gerektiğini düşünüyorum.
 
Çok kötü başladık maça. Zellous daha ilk yarı bitmeden 20 sayıyı geçti. Anderson bu maçta oynamayacaksa hangi maçta oynayacak acaba. Zaten Avrupa'da oynamıyor. 35 yaşındaki Traore'nin eline bakıyoruz.
 
Hoca kenarda acı çekiyor, oyuncular sahada bizler ise tv karşısında!!! Bu takımın bu hallere düşmesine sebep olan yöneticiler ne haldeler merak ediyorum doğrusu..
 
Anderson yerine Traore tercihi ile maçı yine verdi Marina hoca.
Canı sağolsun.
Moriah dışındaki bütün yabancıları göndersinler.
Ama bizim yönetim herkesi tutar Moriah'ı gönderir >=)
 
Pınar kötü düştü cidden. Umarım ciddi birşeyi yoktur.
Bu kadroyla bu maçtan çekiniyordum zaten çekindiğim oldu ne yazık ki :(
Beşiktaş ile 2 mağlubiyet fark kaldı geriden gelip yakalamazlar umarım. En kötü 3. sırada girsek bari playofflara.

Bir de maçın son periyotunun son 6-7 dakikasını izleyebildim sadece. Bu kadar tek pota teke tek maç yapıyormuş gibi oynamamız (Jefferson ile) beni üzdü.
 
Pınar'a geçmiş olsun, hiçbir sonuç sporcumuzdan önemli değil. Takımın ciddi defoları var, 27 maçtır yendiğimiz Bjk'ye bile yenildik bu sezon. Ydü maçları artık sezonun en önemli 2 maçı haline geldi. Umarız kafalar o maçta diye bu yenilgiyi almışızdır yoksa durum vahim.
 
Canınız sağolsun Sarayın Piranhaları,
sonuna kadar mücadele vardı yine , kadro yapımız sağlıksız olduğundan kaybettik , ayrıca fizik olarak çok yorgun gözüküyor oyuncularımız.
Pınar'a çok geçmiş olsun , Allahtan iyiymiş durumu
 
Bir spor takımını başarılı kılan dört ana unsur; 1) Taktik: Büyük ölçüde "coaching" ile ilgili; yani koçunuzun bilgi, beceri ve kişiliği büyük ölçüde belirleyici... 2) Kondisyon: Koç, kondisyoner ve hatta fizyoterapist iş birliği ile takımın iyi antrene edilmesine bağlı... 3) Motivasyon: Ehliyetli ehliyetsiz, görevli görevsiz, tüm camianın tutumunun belirleyici olduğunu söyleyebiliriz; hatta seyirci desteği bunların içinde en önemli olanı... 4) Yetenek: Genel anlamda, oyuncu atletizmi, size'si, oyun bilgisi gibi unsurların belirleyici olduğu gibi gözükse de, bu özelliklerin hepsini kullanabilmesini olası kılan bir oyun zekası ile ilgili.
Taktik, değiştirilebilir bir olgu; kondisyon, geliştirilebilir bir olgu; motivasyon, sağlanabilir bir olgu, hele hele Galatasaray gibi köklü ve seyircisi bol bir camiada; Peki ya yetenek?...
İşte bugün için GS'nin sorunu bu...!!! Ve bu yönetim anlayışı ile, bu sorunun çözülebileceğini hiç sanmıyorum... İddia ediyorum, oynadığımız ligdeki en zayıf kadro yapılanmalarından birine sahibiz. İtiraf etmeliyim ki; sezon başında, ikinci bir "2005" sendromu yaşar mıyız acaba diye endişeliydim. Ancak Marina Hoca, bu takımı ipten aldı. Lütfen, ayaklarımızı yere basalım ve olmayacak dualara amin deyip, Marina Hoca'yı da zor duruma düşürmeyelim. Şikayetlerimizin muhatabı bellidir; bunu herkes biliyor. Saygılarımla...
 
Öncelikle Pınar'a geçmiş olsun, her şeyden önemli sağlıklı olması. Yerde kaldığı pozisyon çok korkutucuydu. O durumda korkmayıp 4'e 5 hücum fırsatını kaçırmayarak maçı bitiren basketi bulan Efendi Beşiktaş'ı da tebrik edelim. Maç boyunca taraftarlarının gösterdiği kulüp kültürlerini, o pozisyonda oyuncular da sahaya yansıttılar.

Yıllar sonra buraya bunları demek için gelmedim tabii ki. YDÜ BGD maçı şubenin geleceği açısından görünenden çok daha önemli iken aslında artık yapacak hiçbir şey kalmasa da biraz rahatlamak amacıyla iç dökmek istedim. Beni rahatsız edenen büyük etken, eğer takımda 3.5 tane basketbolcu varsa bunlardan 2.'si olan, kaptanımız Işıl'ın mental açıdan spor tarihinin en zayıf oyuncularından biri olması. Gözünü budaktan sakınmaz,yere atlar, pivota perde yapar hani futbolcu olsa tekmeye kafa sokar ondan şüphemiz yok da bu Işıl'ın ne yazık ki içindeki korkak tarafı saklayamıyor. Eğer dün ben Marina Maljkovic olsam, maçın sonlarında Jefferson'ın oyununu izleyen 4 oyuncumu herhalde parçalamak isterdim. Kabul edilemez bir durum. Denilebilir ki; “kendin de söylüyorsun, diğerleri dururken takımın en iyi 2 oyuncusundan birine neden takılıyorsun”. Hayatın gerçekleri var, ona göre beklentilerimiz var. Maçı 0 ribaund ile tamamlayan Vitola'ya, Traore'ye ne diyebilirim ki? Işıl Alben'in basketbolculuğu şüpheli değil ki onlar gibi, neden onlar kadar sorumluluk almaktan kaçar anlayamıyorum. Dün arkadaşlarına söylendi oyundan düştü, yeri geliyor hakemlere trip atıyor kopuyor, otobüs şoförüne kızıyor oyunu bozuluyor. Onlarca dış etken var onun oyununu bozabilen. O yüzden diyorum gördüğüm mental açıdan en zayıf oyuncu diye. (Dün için söylemiyorum) Rakip seni iki metreden savunur kaldırıp şut atmazsın, dün Mo delik deşik eder penetreleriyle, sen bir kere zorlamazsın. Süre biterken atmak zorunda kalıyorsun, sokunca “kaptan affetmedii!” boşken bunu yapmaya cesaret edemiyorsun. Benim gözümde cesur oyuncu fiziki mücadeleden kaçınmayan değil, sorumluluk almaktan çekinmeyendir. Şubenin en kariyerli, en çok para kazanan oyuncusu,hele ki kaptanından bu kadar şeyi istemek de hakkım. Hani turnike kaçır da belki bir faul alırsın, hiçbir beklentin yoksa kendinden en azından Mo iki nefes alsın. Cidden kıza (Mo) insanlık dışı muamele ediliyor Galatasaray'da.

Sinan Güler'e de kızılıyor, Işıl'a da. Selçuk'a da kızıyoruz. Sonra “ulan bu kaptanlardan ne çektik” diyoruz da hepsinin bambaşka sebepleri var. Selçuk'u çıkarıyorum, onunla çok ayrı dertlerimiz var, Sinan-Işıl kıyası yapalım bir. Sinan hata yapıyor, misal felaket bir maç sonu oynadı en son Fenerbahçe maçında. Ama orada görülmesi gereken asıl nüans Ergin Ataman'ın, Sinan'a yüklediği yük. Adam yaşlandıkça gelişiyor, gittikçe gençliğinden yapamadığı şeyleri oyununa ekliyor ama Ergin Ataman, Sinan'dan yapamadığı şeyleri yapmasını bekliyor, takımın tüm yükünü sırtına bindiriyor. Her maç, her çeyrek. Sinan da “o kadar”iyi oyuncu değil en nihayetinde. Aynı şekilde Işıl da. Bu iki isim, -kadın basketbolunu çok takip etmiyorum, emin değilim- ligin en iyi yerli oyuncuları, milli takımda çok çok önemli taşlar, demek ki insan ilişkileri de iyi ki basın tarafından çok seviliyorlar. Bundan bir rahatsızlığımız yok da, basketbol yorumcuları o kadar gereksiz övgülere kaçıyorlar ki bazen,tahammül sınırlarını zorluyorlar. Belki de oyuncuların gerçek dünya ile bağlantılarını koparıyor bu gereksiz övgüler. Guard rotasyonunda Sinan kaldıramayacağı sorumlulukların altına itilirken, yanında Moriah Jefferson olan Işıl Alben ne yazık ki sorumluluktan kaçıyor. Geçmişte yakından şahit oldum, Işıl'ın kötü sezonu oldu, çok kötü sezonu oldu, iyi, çok iyi sezonları oldu. İlk kez bu kadar istikrarsız, iniş çıkışlı bir sezon geçiriyor.

Üstteki iki paragrafı çöpe atalım, tek bir cümle söylemek istiyorum:
Işıl oyna da kötü oyna, takımı sen yak. Ama az omuz ver Mo'ya.

Dünkü maça dönersek, çoğu şey sinir bozucu olsa da İrem'i kazandığımız maç olabilir. 13-14 yaşında izlemeye başladığınız biri sizin için her zaman farklı olur, belki biraz pembe gözlükle bakıyor olabilirim ama savunma açısından çok güzel işler yaptı. Hücumda 4'e 5 hücum ettik ama sorumluluktan kaçan o değildi, topu vermedi arkadaşları (belki hocası) 2 kere imkan geldi, ikisinde de şutu kaldırdı attı. Dün 20'ye çıkan farkın 6'ya inmesinde en önemli ikinci rol onundu. Çok büyük mutlulukla izledim. Şunu da ekleyeyim, yaşı 20 olmuş, artık aşama yapmak için tam zamanı.Daha önceki maçlarda sorumluluktan çok kaçtığını görüyordum o ve diğer genç oyuncularımızın. Emin olun şu yerli rotasyonunda kimseden eksiği yok bu kızların. Az kendilerine güvenmeleri lazım. Yoksa tren kaçar, çok yazık olur o potansiyellere.

Fenerbahçe'nin Candace Parker'ı getirdiği, ligde birkaç takımın bizden pahalı ve iyi kadro kurduğu sezonda, bizi Vitolalara mahkum eden vizyon fakirlerine inat, tekrar büyük denizde olmak için Eurocup'ı kazanabilmek çok önemli. Bu takıma her Galatasaraylı'nın vefa borcu var açıkçası, müzemize Kupa1'i getirebilen kaç şube var ki, hem de finalde favori Fenerbahçe'yi yenip. Eurocup yarı final ve finallerinde umarım dolu tribünler önünde, bu şubeyi ayakta tutma maçlarında taraftar yanında olur takımın. Maljkovic ve Jefferson'ı daha iyi imkanlarla görmemiz lazım, şu an aldığımızdan çok daha fazlasını vaat ediyorlar. Hoş birer hatıra olarak kalmasınlar aklımızda, müzeye katacakları çok şey var. Umarım hakettikler mkanlara sahip olurlar önümüzdeki sene.
 
Son düzenleme:
Bence Kaptan'a haksızlık olmuş biraz sözleriniz, evet dünkü maçta iyi değildi ama sebebi asla mental eksiklik,korkaklık olarak nitelendirilemez.
Yüzüne bakınca anlaşılıyor zaten kız yorgun , çok yorgun ,üstüne kötü bir günü de olabilir her oyuncunun.Tek maçla değil sezon olarak bakınca çok çok ekstra katkı veriyor bu sene Işıl'ımız.
Dolayısıyla bir maç kötü oynayacak kadar kredisi olsun müsaadenizle.
 

Üst