Yazarlarımızdan Veysi Deniz Baskın takımlara sezon sonu karnelerini verdi.
Bu Çocuk Okumaz Verin Sanayiye
Brooklyn : Nets için aslında işlerin iyi gitmeyeceği sezon başında bilinen bir gerçekti ama lige öyle kötü başladılar ki toparlanacak bir yerleri de kalmadı. Jack’in sezonu kapatmasıyla birlikte ellerindeki en guarda benzer adamı da kaybeden Nets , sezonu rezalet bitirdi. Joe Johnson’ın ayrılığı Nets’ten çok Johnson’ın kendisine yaramış gözüküyor. Ellerinde draft hakkı da olmadığını düşünürsek , seneye de bu listenin bu bölümünden bir yer alırlar gibi duruyor.
Philadelphia : Sixers da sezona hiç bir umut ile başlamayan takımlardan. Okafor , takımın yeni pivotunun sezonu kapatma geleneğini ligin sonlarında da olsa sürdürdü . Noel ise Okafor yokken verimini yükseltirken , Okafor ile birlikte oynadığı dakikalarda hiç rahat edemedi. Sezon ortası Ish Smith hamlesiyle sirkten basketbol takımına evrilseler bile bu sene gelişim adına bile birşey kaydedemeyerek sezonu çöpe attılar. Sezon sonu Hinkie’ye bye bye demek makul dursa da takımı Colangelolar’a bırakmak çok akıl karı değil gibi. D’Antoni Brett Brown’ın kuyusunu kazar ve head coach olur bahsine paranızı yatırın derim .
Phoenix: Sezonu olabildiğince kötü geçiren bir başka takım olan Phoenix , Beldsoe’nun sezonu kapatmasını bahane olarak öne sürebilir ancak bu onların olmamış çocuğa don biçer gibi Chandler hamlesi yapmasını , Morris krizini yönetememelerini ve boş yere Hornacek’i kovmalarını açıklayamaz.Len’in de önünü Chandler ile kapatmalarıyla birlikte o çok övündükleri genç çekirdekten , sakatlık geçmişi her sene daha da kabaran Bledsoe harici kayda değer kimse kalmamış oldu. Şu an ne hedef koyacak bir kadroları ne de gelişmesini umdukları bir çekirdekleri var. İyi başladıkları rebuildingi bu sene iyice rezil ederek artık çıkmaz bir sokak haline getirdiler. Bu kafa yapısıyla buralarda daha gezmeye devam ederler.
Lakers: Sezon boyunca bir sirk görünümündeydiler ve bunun artık alışılagelmiş olması bence en can yakıcı nokta. Bu sıradışı takım ortamının Kobe’nin emeklilik rüzgarına denk gelmesi ise organzasyonun bir şansı oldu. Young , koç Scott , Lou Williams gibi garip garip adamların arasında gençlerin olgunlaşmasını beklemek hiç mantıklı değil. Scott’ın palavraları , takımın halı saha takımıymışcasına geri koşma sorunu olması gibi abuk sabuk şeylerle sezonu bitirdiler. Eğer Kobe bu sakatlıkları yaşamamış olup da şu kadroyla oynasaydı , ondan cidden çok garip şeyler görebilirdik. Seneye en azından basket attıktan sonra fast break yemek gibi garip özelliklere sahip olmayacaklarını umuyorum ; ummak istiyorum.
Sacramento : Sezona aslında kadro kalitesi olarak kesinlikle buraların takımı olarak başlamadılar ancak Rondo mükemmel bir sezon geçirmesine rağmen , takım sistemsizlikte son noktaya ulaşarak garipliğin kitabını yazdı. Sezonun başından beri var olan 4 ve 2 numara sorununu çözmek için hiçbir şey yapmadılar ve bu savunma yerleşimine yansıdı. 3. pivotu Willie Cauley Stein olan ve 3. oyun kurucusu Seth Curry olan bir takımın tek 4 numaraya benzer adamının Quincy Acy olması zaten durumu açıklıyor. Divac- Karl ikilisinin Cousins’i de kaybetmesiyle sanırım bu film sona erecek. Umarım daha garip ne yaparız temalı düşüncelerden vazgeçip çok geç olmadan düzgün bir 2 ve 4 numara bulmaya çalışırlar. Ayrıca Belinelli’nin top elindeyken değil , köşede şut beklerken verimli olduğunu lütfen birisi akıl etsin ; tabi takımda tutulacaksa…
İyiydi Aslında Ama Bu Sene Aklı Hep Başka Yerlerde
Washington : Wittman’ın oyunu hızlandırma girişiminin Nene’yi kesip Humpries’i ilk 5e almak olması aslında ne kadar yetersiz bir koç olduğunun kanıtı. Sezon boyunca çok fazla sakatlıkla uğraşmış olabilirler ancak sağlamken de herşeyin kötü gittiği bir gerçek. Wall etrafında koşan bir takım kurmak yerine herşeyi denediler ve sonuç olarak da hüsran oldu. Yine de bu sezonun bir senelik bir kaza olduğuna inanıyorum. Elinizde Wall olduğu zaman bir şey inşa etmek çok zor olmamalı diye düşünüyorum. Porter’ın rolünü sezon boyunca bir türlü takıma oturtamadılar ve bu onlara Porter’ı kaybetmek olarak döndü. Yine de seneye burada olmayacaklarını düşünüyorum.
Chicago : Fred Hoiberg Ncaa kariyerinde iyi bir koçluk potansiyeli gösterse de yapmak istediği değişimin sonucunun felaket olduğu bir gerçek. Hiçbir şey yapmayıp sadece Butler ve Gasol’ün sırtında gitse playoffa girebilecekken şu anda şezlongtan playoff izliyor takımı. Rose sezon boyunca en ufak bir hayat belirtisi göstermedi ve sanırım artık onu bu haliyle kabul etmek daha mantıklı bir çözüm olacaktır. Aynı şeyler malesef ki Noah için de geçerli. Koç değişikliği sonrası hücumda büyümeleri beklenirken ne hücumda büyüdüler ne de savunmalarındaki kuvvetli yönleri koruyabildiler. Butler’ın kişisel başarıları onlar adına sezonun sevindirici ender anları olarak kaldı.
Milwaukee: 3 çok iyi ve potansiyelli forvet oyuncusunun arkasına Monroe’yu alarak dikkatleri üstlerine çekmişlerdi ancak takımın guard ve şut sorununun yanına Kidd’in de takımdan uzak kalması eklenince kötü bir sezon geçirdiler. Antetokoumpo ve Middleton’ın iyi bir sezon geçirdiği , Jabari’nin de en azından daha sağlıklı bir sezon geçirdiği söylenebilir ancak takım kimyasının berbat bir duruma geldiği de aşikar. Bayless’ın değerli katkılar sunduğu anlarda biraz olsun guard ve şut sorununu çözdüler ancak bu kadar iddialı bir yapılanmanın da Bayless’a bağlı olarak ilerleyemeyeceği aşikar . Önlerinde olan Monroe ile devam edip etmeme tercihi , onların seneye bu listenin neresinde olacağını belirleyecek gibi duruyor.
Houston : Geçtiğimiz sezonu playoffta başarılı geçridiği söylenebilecek olan ve bu sene de üstüne koyması beklenen Rockets , sezon içinde dibi gördü ve Mchale ile yollar da ayrıldı. Fakat Mchale’in gönderilmesi , Rockets’ın sorunlarının Mchale özelinde oluşan sorunlardan çok daha fazlası olduğunu , hatta Mchale gibi çok iyi bir koç olmasa da babacan tavırlı bir koçun bu takımda baya sorunu absorbe ettiğini ortaya koydu. Bütün bunlar ışığında en azından playoffa kalan Rockets’ın sezonu felaketten hezimete doğru kurtardığı söylenebilir. Fakat bu asla başarı namına birşeyler göterdiklerini kanıtlamaz. 2 sene önceki batıda playoffa kalmak başlı başına başarıydı ancak elinde Harden olan bir takımın şu anki batıda playoff yapması zaten mecburi bir görev. Sezon sonunda Howard ile ilgili önemli bir karar vermek zorundalar. Howard’dan olası bir vazgeçme durumları , Howard’ın tek başına sırtladığı ”takımın eleştiri yükünün” başka omuzlara binmesi anlamına gelebilir ve yolunda gitmeyen diğer şeyler de açığa çıkabilir.
New Orleans : Martı’nın önderliğinde bu sene çok şeyler beklenen Pelicans , sezon başını guardsız , ortasını kanat oyuncusuz , sonunu ise Martısız geçirdi. Bir türlü ideal kadrosunu koruyamamanın yanı sıra , takımda rollerin de yine bir klasik olarak iyi dağıtılmadığı gerçeği yine açığa çıktı. Dış oyuncuların birbirleriyle çakışan oyunu ve Davis’e köstek olan Ömer, Perkins , Ajinca üçlüsü ile ”Davis’e nasıl köstek olabiliriz” konulu bir tiyatro gösterisi , sezon sonunda sona erdi. Pelicans’ın başarılı olmak için adımlar atmaya çalıştığı bir gerçek ancak yanlışta diretmeleri de bir o kadar mantıksız. Holiday – Evans – Gordon – Anderson – Ömer çekirdeğinin , hepsi bir aradayken bile Davis için doğru bir yan yapılanma olmadığını görmek zor olmamalı. Davis de sezon boyunca çok eleştiri aldı ancak bunu Davis’ten beklenen olağanüstü performans beklentisine bağlamak da mümkün. Herşeye rağmen elinizde bu kadar büyük bir oyuncu varken seneye buralarda olmamak için çok da birşey yapmanıza gerek yok. Millet perini tamamlayabilecek okeyi bulamazken , Pelicans’ın okey taşını koyabileceği bir per yaratabileceğini ummak istiyorum.
Okuduğu Yere Kadar Okusun
Orlando : Ligin mücadeleci ve şanssız mağlubiyetlerinin takımı Orlando bence kısmen de olsa başarıyla sezonu bitirdi. Skiles geleneksel oyuncu kaybetme hakkını bu sene Oladipo ile kullandı ancak Fournier’yi kazandıkları da bir gerçek. Harris konusunda yanıldıklarını düşündüler ve en azından 2 adet biten kontrat alarak maaş boşluğu oluşturmayı başardılar. Ersan’ın da mevcut takım opsiyonunu kullanacaklarını ve Ersan’ın bu kontrat ile bulunabilecek en iyi oyunculardan biri olduğunu düşünüyorum. ( Baynes ile hemen hemen aynı parayı alıyor) Gordon’dan beklentilerini hala karşılayabilmiş değiller ancak Gordon’ın ilerleme kaydettiği görülebiliyor. Sezon boyunca kısa rotasyonunu denemekle geçirdiler ancak hala doğru kısa rotasyonunu bulabilmiş değiller. Bu da durumu , doğru kısa rotasyonunun mevcut kısalarla kurulamayacağı sonucuna getiriyor. Seneye Skiles ile girecekler ve bu genç kadro için 1 seneden fazla Skiles demek , bence tam bir felaket demektir. Takımı disiplinize etmek ilk başta mantıklı bir fikirdi ancak bunun bu genç çekirdeğin gelişimine ket vurması pek kabul edilebilir durmuyor. Kişisel olarak evlat kontenjanımda yer alan Elfrid Payton’ın da düzenli oynayıp oynamadığı , Skiles hakkındaki düşüncelerimi değiştirebilir . Sanırım bu konuda biraz taraflı olma hakkına sahibim.
New York : Karaktersizleri gönder adamları al gibi bir mottoyla yazı geçiren Knicks , sezona en azından katlanılabilir ve mücadele eden bir takım olarak girmişti. Ancak gerek kadrodaki bariz eksiklikler , gerek Fisher , gerek Phil Jackson’ın üçgen inadı bu sezon playoff dışı kalmayı sağladı. Ro-Lo ve Affalo gibi mahallenin harbi dellikanlılarını toplasalar da oyun kurucu ve yedek uzun problemlerini pek çözebilmiş değiller. Artık üstüne yatırım yapılcak bir çekirdek oluşturdukları söylenebilir ancak üçgen hücumda bu denli ısrar etmeleri kesinlikle mantıksız. Porzingis ise artık New York bilboardlarını süsleyen başarılı bir figür ve büyük bir gelecek projesi haline geldi ancak onu ve Melo’yu daha başarılı olacakları bir sisteme adapte etmek için uğraşıp uğraşmayacakları ( mesela Melo 4 – Porzingis 5 gibi bir modelde 5 şut atabilen oyuncu) onların seneye olacakları yeri belirleyecek.
Minnesota : Aslında yazının bölümlerinde daha iyi bir yer hakettikleri iddia edilebilir ancak bunun bir Towns yazısı değil Minnesota değerlendirmesi olduğu unutulmamalı. Wiggins , Lavine , Towns üçlüsü güzel bir sezon geçirdi ancak organizasyonunun bu durumu takıma ne derece yansıttığı bence hala soru işareti. Bu durum hakkında en iyi ipucunu gelecek sezona başlayacakları koçun ismi verebilir. Çekirdek oluşturmanın önemli bölümünü geçtiler ancak çekirdeğin büyümesi kısmında bir çok organizasyonun kötü yönetildiği ve darmadağın olduğu unutulmamalı. Ellerinde modern basketbol denen şeyin uzun tanımını tam manasıyla karşılayan Towns adlı bir canavar var ve Wiggins dahil herkesi buna göre rollere adapte etmeliler. Bu seneyi alışma evresi olarak gayet de kabul edebilirim ancak seneye artık gözler üzerlerinde olacak. İnsanlara daha somut ve takımsal birşeyler göstermek ve herşeyden önemlisi de bir kimlik edinmeye başlamalılar. Sanırım velilerine ” gelişme var ama ben çocuğunuzun çok daha iyi olabileceğini düşünüyorum” demiş oldum.
Denver : Sezona benim için en izlenmesi gereksiz ve sevimsiz takım olarak girdiler ve benim için çok sevdiğim bir koç olan Malone hariç hiçbir çekicilikleri yoktu. Malone , takımın Yugoslav kökenli 2 uzunundan aynı anda olamasa bile genel olarak harika verim aldı ve Barton gibi bir oyuncuyu ön plana çıkarmaya başladı. Mudiay için de rahat rahat deneyerek öğrenebileceği bir seneyi planlamayı başardı. Denver’ın klasik sorunu olan çok fazla vasat üstü oyuncu bulundurma problemi tekrar başgösterebilir duruyor ve bu oyuncuları bütünletme fırsatını sezon boyunca bulamadılar . Açıkcası bu sezondan başarısal anlamda bir beklentileri de olmadığı için onları elelştiremiyorum. Seneye Mudiay üzerinden nasıl bir yapı kuracakları merak konusu ve Mudiay’siz bir yapı kurabilme ihtimalleri bile mevcut. Bu kadar takas parçası olan bir takım taraftarı olmak , özellikle takas senaryolarına kafa yoran birisi için harika bir durum olmalı.
Memphis: Gittiği yere kadar gitsin temasının en net örneği olan Memphis , Gasol’ü ve daha sonra da Conley’i uzun süreli kaybetmelerine rağmen yine bir şekilde playoffa girebildi. Jeff Green gibi bir basketbol ilüzyonunu verip karşılığında Lance’i hayata döndürdüler. Lance , Barnes , Zach Randolph , Tony Allen gibi çirkef ve Nba’in temel politikasında artık istenmeyen karakterdeki adamlarla dolu bir takım , özellikle eski toprak Nba severler için harika bir izlenilirlik sundu. Hatta Conley ve Gasol yokken bir çok maçlarını döve döve kazandıklarını söylemek mümkün. Bu karakterde olup , duygularını ön palana çıkaran , basmakalıp Nba oyuncusu açıklamaları yerine düşündüklerini net olarak ifade eden adamların başarılı olması beni açıkcası ciddi olarak mutlu etti. Sezon içinde Carter’ın sorumluluk alması , Tony Allen’ın hücum lideri olduğu maçlar çıkarması gibi kimi açıdan garip , kimi açıdan hatıraları canlandıran anlar ise sezona renk katan küçük detaylar oldu. Seneye kendilerini muhtemelen yine bu sıralarda görürüz. Conley giderse işler değişir mi ? Conley gibi uyumlu ve zeki birisinin simgeleşme fırsatını tepeceğine inanmıyorum.
Veysi Deniz Baskın / https://twitter.com/DenizBaskin41