X Faktör
Galatasaray Doğa Sigorta, Eurocup 2. Maçında EWE Baskets Oldenburg’u 92-79 mağlup ederek grupta 2. Maçından da galibiyetle ayrıldı.
Maça başladığımız “Jones, Harrison, Göksenin, Moore ve Auguste” 5’i tahmin ettiğim şekilde rakip uzunları püskürtmek konusunda zayıf kaldı ve uzunların yönlendirdiği oyun üzerinden kısa oyuncuların çembere gidişini engelleyemeyince ilk çeyreği 11 sayı (13-24) geride kapattık.
İç saha avantajının, takımı geri döndüreceğini biliyordum ama bu dönüşün mevcut beş ile değil de benchten gelen oyuncuların katkılarıyla (özellikle Ege Arar ve Yiğit Arslan) olması ayrıca sevindirici nokta. Geçtiğimiz yılın önemli bir periyodundan itibaren ortaya koyduğumuz pas kanallarına presle rakibin sahaya yerleşimini bozarak savunmadan sonra tempoyu arttıran takım özelliğinin bugün de devam ettiğini gördük.
Özellikle Ege Arar’ın Mahalbasic üzerinde kurduğu hakimiyet EWE Basket kısalarını maçın dışına itti ve tamamen düzen dışı şutlara yöneltti. Bu dakikadan itibaren maç tamamen bizim kontrolümüzde geçti. Açık sahada Harrison ve Zach’in etkili oyunuyla bir ara farkı 15 sayıya kadar çıkaran takımımız her ne kadar yine yakalansa da maçı 13 sayı farkla kazanarak olası bir ikili averaj eşleşmesinde bence önemli bir avantaj elde etti. Doğru şutları atmamız da günün ayrı bir olumlu noktasıydı.
Neyi doğru, neyi yanlış yaptık kısmına bakarsak hücumda atılan 92 sayı her ne kadar iyi şeylere işaret etse de Ertuğrul Erdoğan da bu kısmın kendisi için pek bir şey ifade etmediğini söyledi. Bugün aslında kazanan şeyin sistem değil, bireysel yetenek olduğunu düşünmesi aslında kısmen doğru olsa da kafasındaki felsefeyi uygulatmak istemesi de bu nokta bizim için sevindirici bir durum.
Röpörtajımızda aslında bahsetmiştik; Yiğit Arslan’ın takımdaki rolüne dair düşüncelerini merak ediyordum hocanın. Onu Tofaş’ta ki rolünden biraz daha yeni bir role alıştırmak istediğini ve Yiğit’in zamana ihtiyacı olduğunu söylemişti. Bu konuşmanın üstünden çok süre geçmeden hocanın doğru uyarıları ışığında Yiğit’in performansı da aslında ondan ne beklediğinin kanıtı. Netice iyi bir galibiyet olsa da hedefimiz yüksek olduğu için daha gitmemiz gereken çok mesafe olduğunu unutmamak gerek.
Galibiyetin yanında Greg’in takımı bu kadar benimsemesi ve Ben Moore’nin de gittikçe takıma alışması da bizim için sevindirici bir durum. Bu her ne kadar saha içi kadar önemliyse saha dışında da o kadar önemli. Oyuncuların yeniden burayı tercih etmesi için bir sebep yaratmaya çalışıyoruz hep birlikte. Buraya geldiğinde iyi şeyler yapıp sınıf atlayan her oyuncunun aslında uzun vadede bize katkısı da oldukça büyük oluyor
Neleri yanlış yaptık konusuna gelirsek; maalesef geçen yıldan beri çözemediğimiz maç sonlarını oynama, üstünlüğü aldığımızda koruyamama gibi klasik sorunlarımız devam ediyor. Sistem ne kadar kusursuz olursa olsun oyuncunun karakterinin belirlediği bu tip nüanslarda en büyük eksiğimiz kuşkusuz yarı sahada oyunu kontrol edecek bir oyun kurucu. Sezon içinde bir hamle yapabilir miyiz bilmiyorum ama koyduğumuz hedefleri realiteye dönüştürmenin en kritik yolu sezon ortasında yapılabilecek bir guard hamlesi. Zira Webster da Jones da yetenek tavanları oldukça sınırlı oyuncular.
Maç maç bakıp, oyunumuzu geliştirmeye devam etmek istiyoruz pek ala. Ertuğrul Hoca’nın çağrısını yinelemekte fayda var. Takım büyüdükten sonra gelene de pek tabi kapımız açık. Bu takımı beraber büyütmeye çalışmanın verdiği keyif ise başka bir şey. Beşiktaş maçında görüşmek üzere.