Emeğimizin gasp edildiği, şampiyonluğumuzun çalındığı 2013-14 sezonu play-off finalinde uğradığımız haksızlıklar dün gibi aklımızda. Bo’nun Markoishvili’ye yaptığı (ve çalınmayan) son saniye faulü, aynı maçta Obradovic’in hakemlere “el ense” çekmesine rağmen teknik faul almaması, Abdi İpekçi’de olanlara “Demokles’in kılıcı” kesilip Ülker Arena’da yaşananlara gözünü kapayıp kulağını tıkayan federasyon rezaletleri… Üst üste ikinci kez şampiyon olmanın eşiğine gelmişken hepimizi isyan ettiren hukuksuzlukları basketbola gönül vermiş hangi Galatasaraylı unutabilir? Tüm “engel”lere rağmen 3 galibiyet aldığımız seriden maalesef şampiyonluk çıkartamamıştık…
Eurocup şampiyonu aslanlarımız ligde de çok kritik bir KSK serisini geçti geçen hafta. İki galibiyetin tur getireceği serilerde 0-1 geriye düşüp seri çevirmek kolay iş değildir. Lasme’nin son saniyelerdeki istifrasında cisimleşen o müthiş mücadele bize yarı finali getirdi. Sonuna kadar hak edilmiş bir tur oldu bizim için, karakter koyarak kazanıp, dar rotasyona da selam ederek yarı finale attık kendimizi. Rakibimiz FB ise, az sonra da ismini anmak zorunda kalacağım”steps yaptıııaaa” spikerinin de fazlasıyla üzüldüğü üzere Euroleague finalini kaybedip lige dönmüştü.
Yazıyı yazdığım an itibariyle henüz saatler geçti ilk maçın bitiminden, 93-79 kaybettik. Yine tribün rezaletlerine, yine zincirleme hakem skandallarına şahit olduk. Çifte standardın sinir bozucu yüzü karşımıza çıktı, eyyamın kallavisini de yenmek zorunda bırakıldık, maalesef kazanamadık.
****
Fotoğraf-1. Maç 34-28 ve o ana kadar da dengede gidiyor. “Tarlası sürülüp dikimi yapılmış” rakiplere alışık oldukları için kendilerine karşı dişe diş mücadele eden sporcuya tahammül edemeyen rakip takım taraftarı Göksenin’e küfrediyor. O sırada benchimizin önüne pet şişe atılıyor. Ergin Ataman anons istiyor, haliyle çok sinirli ama adalet dağıtması gereken hakem üçlüsü hocaya teknik faul çalıyor! Hocayı dinlemeye dahi tenezzül etmiyorlar! Bir bakıma edilen küfrü meşrulaştırıyorlar yani! Sonrasında gerilen atmosfer bizi oyundan düşürüyor, savunma direncimiz kırılıyor. Maçın kader anı belki de…
****
Fotoğraf-2. Ömrünün yarısını Galatasaray’ın tarihi zaferlerini izleyerek geçiren rakip takım başkanı Ergin Ataman’a parmak sallıyor. Çığrından çıkmış, tehdit ve hakaret içeren laflar sarf ettiğini tahmin etmek güç olmasa gerek. Hocanın yalnızca adalet istediğinin farkında bile değil. Farkında da olamaz zaten! Yıllardır Türk sporunu nasıl gerdiğini hepimiz biliyoruz! İlahi adaletin tecellisini defalarca yaşamasına rağmen öfke saçmaya devam ediyor. Eminim ki bu görüntüden de ceza almayacak bu şahıs, yine en iyi bildiği şeyi yapıp ortamı germeye devam edecek. Neyse ki önce ilahi adalet sonra da Galatasaray var!
****
Fotoğraf-3. Üçüncü periyoda harika başlamışız, fark 9 sayıya inmiş. Hızlı hücumda Mccollum üçlüğü buluyor, bir de Bogdanovic’in açık faulü var. Dört sayı çıkarabileceğimiz hücumdan hakem marifet(!)iyle boş dönüyoruz. Pozisyonun atış halinde olmadığına hükmediyorlar. Düdük onlarda nasılsa, alabildiğine kolluyorlar Fenerbahçe’yi. Euroleague finalinde Damir Javor’u çığlıklarla protesto eden, “hakemlik hayatı bitirilsin” diye naralar atan Murat Murathanoğlu sessiz. Pozisyonun aslında atış halinde olduğunu ancak tekrardan sonra kabullenebiliyor. Ya çok yaşlandı ve basketbol kurallarını unuttu, ya da çok sevdiği Fenerbahçe’sinin potasında sayı görmek işine gelmiyor Murathanoğlu’nun… Avrupalı hakemlere karşı “notu kıt aksi öğretmen” edalarında olan Murat Murathanoğlu, iki sezon önce Obradovic’in hakemlere el-ensesine laf edemeyişi gibi yine “olan biteni anlamakta güçlük çekiyorum” pozlarında anlatıyor maçı. Geçmişten gelen saygınlığını yerle bir ettiğinin, artık iyiden iyiye çirkinleştiğinin farkında mı acaba? “Mümkünse bir daha maçımızı anlatmasın” görüşü netleşiyor kafamızda, illallah ettiriyor…
Ergin Ataman ve Göksenin’e edilen küfürler TV yayınından duyuluyor, bench önüne pet şişe atılıyor. Anons yok… Hakemler sadece gözleriyle değil kulaklarıyla da adaleti katletmeyi başarıyor. Aynı tablo Abdi İpekçi’de olursa anonsların peşi sıra geleceğini hepimiz biliyoruz. Yıllardan beri kangren haline gelen adaletsiz yönetimlerini yine sürdürüyorlar…
****
1-0 geriye düştük seride. Tüm olumsuzluklara rağmen ikinci yarıdaki basketbol hepimize umut verdi. Karakter koyduk, savunmada sertliği arttırdık ve neredeyse maça ortak olacak noktaya da geldik. Cuma kazanırsak Pazar günü Abdi İpekçi’nin tarihi günlerinden birini yaşayacağını söylememe gerek bile yok. Hoş, 2-0 da geri düşsek Pazar günü o salon dolacak, cehennem atmosferi rakibin üstüne kabus gibi çökecek! Ve bize bir Avrupa kupası armağan eden aslan yürekli basketbolcularımızla omuz omuza olduğumuzu hissettirip yine haykıracağız;
CİMBOMBOMUM SEN ÇOK YAŞA!