Bağıran kitlenin bilinci ve etkinliğiyle,münferit diye adlandırabileceğimiz ailelerin niceliğiyle gayet güzel bir tribün vardı.Maçı kaybetmedik gibi geliyor hala,2 saat sonra yine oynasak bu sefer kazanırız diyorum.Öyle garip bir tatmin duygusu ve güven var içimde.Sporun karanlık yüzüyle karşılaştık,başka bir açıklama getiremiyorum sonuca.
İlk set her daim stratejik oluyor böyle maçlarda.İlk seti kazandık ama kalan 3 seti o kadar trajik kaybettik ki tasviri güç.İkinci sette hakem gayet güzel çalıştı,Eczacıbaşı için tampon farkı yarattı ama setin sonunda geri döndük.24-22'de 5 saniye düşündükten sonra verdiği karar ne kadar güzel bir insan olduğunu anlatır cinstendi.
Şu maç belirleyici bir maç olsa üçüncü sette 24-22 öndeyken verdiğimiz voleybol mucizesi sayı yaz boyu gözümüzün önünden gitmezdi.Eczacıbaşı'nın oyuncusu oradan sayı çıkarabileceğine gram inandıysa adam değilim.Bloğa çıkmasak belki de antene veya fileye gidecekti top.Rakip oyuncu nasıl dokundu,Özge-Calderon ikilisinin elleri arasından o top nasıl bizim sahada kaldı açıklaması yok.
Son sette 11-7'yi bulsak da Calderon'a yaptıkları blokta top onları sevdi ve aptal bir sayı kazandılar.Ardından Yamamay maçının yorgunluğu takımı kilitledi.Bilhassa konuşmamaktan birbirimize girip hediye ettiğimiz sayılar ve Lo Bianco'nun oyundan düşmesiyle maçı kaybettik.
Maçtan sonra taşıma Eczacıbaşı taraftarının avelliği hesaba katılarak salonda bekletildik.Maçın sonlarında gayet kuvvetli söylenen ''sen çok yaşa''nın tavan yapışı ve ''yenilsen de yensen de'' söylenerek takımın 2 kez tribüne çağrılması gayet güzeldi,en ufak eksiklik kalmadı içimizde.