Roland Garros 2020

COVID-19'un gölgesi altında tarihi değiştirilerek USOPEN'a da metrobüs misali dayanmış daha öncekilere benzemeyen koşullardaki Roland Garros başladı. Sadece erteleme değil mevzu tabii ki. Ertelendiği tarih sonbahara girişe rastgelince toprağın durumu da değişiyor elbette. Zeminin diğer kortlara göre en kendine has oyunu sunduğu toprakta bu faktörde çok belirleyici olacak ki tenişçilerden de benzeri açıklamalar geliyor. Ayrıca, toprak korta alışmak için de hiç zaman olmadı neredeyse. Uzaktan baktığımız kadar kolay olmayan bu süreç sadece Roland Garros'a kendini hazırlayıp US OPEN'a bile katılmayı es geçenler için bir avantaj da getirecektir.

Erkek tenisinde kariyerlerinin son demlerinde FEDERER'i Grand Slam şampiyonluğunda geçerek birbirlerinden ayırt edilemeyecek kadar değerli taşlar misali olan "En İyi Hangisi" yarışında nicel argümanı hayat boyu ele geçirebilmek için büyük bir yarış olacak. DJOKOVIC ve NADAL'ın bu yarışına çelme takacak, artık şampiyonluk baskısı da kalmayan bir THIEM'de söz konusu ki ben şanslarını eşit görüyorum. Kadınlardaysa iyi kura çekmesinin de getirisiyle 1 numaralı seribaşı Simona HALEP favori gibi.
 
Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen ve ilk tur karşılaşmalarıyla devam eden turnuvanın üçüncü gününde, tek kadınlarda 2 numaralı seribaşı Çek Karolina Pliskova, dünya 172 numarası Mısırlı Mayar SHERIF'i 6-7, 6-2 ve 6-4'lük setlerle 2-1 yenerek tur atladı. Pliskova, ikinci turda Letonyalı Jelena Ostapenko'nun rakibi oldu.

Bu yıl Avustralya Açık'ta kariyerinin ilk grand slam şampiyonluğuna uzanan 4 numaralı seribaşı ABD'li Sofia Kenin ise dünya 125 numarası Rus Liudmila Samsonova ile karşılaştı. Kenin, yağmur nedeniyle bir süre ara verilen maçta rakibini 6-4, 3-6 ve 6-3'lük setlerle 2-1 mağlup ederek ikinci turda Rumen Ana Bogdan ile eşleşti.

Turnuvaya elemelerden katılan 17 yaşındaki Danimarkalı Clara Tauson, bu yıl ABD Açık'ta yarı finale kalan 21 numaralı seribaşı Jennifer Brady'yi 6-4, 3-6 ve 9-7'lik setlerle 2-1 yenerek tek kadınlarda sürprize imza attı.

Tek erkeklerde 7 numaralı seribaşı İtalyan Matteo Berrettini ise klasmanın 76. sırasındaki Kanadalı Vasek Pospisil'i 6-3, 6-1 ve 6-3'lük setlerle 3-0 mağlup ederek ikinci tura yükseldi ve Güney Afrikalı Lloyd Harris'in rakibi oldu.

Kaynak: ntvspor.net



Turnuvanın ana tablosu ve oynanan maçlara yukarıdaki linklerden ulaşmanız mümkün.

Yazıyı yazarken şu sıralaeda oynanması gerekn PIRONKOVA-S.WILLIAMS maçını da izleyebilecek durumda olanlara tavsiye edecektim ama Serena maçtan çekilmiş. Günün şoku diyebiliriz şimdiden.
 
Nadal rencide etti Djokovic’i. Federer’i de yakaladı. Her ne kadar Federer benim için bir numara olsa da rakamları da kabul etmek lazım.

Rakamları kabul ederken kazandığı 20 grand slam'in 13'ünün Roland Garros'da olduğunu unutmamak gerekir yalnız. Göze en az hoş gelen kortta en iyi olmaya önem vermiyorum. Bunu subjektif görebilirsiniz ama tenisin en zevkli olduğunu düşündüğünüz kort toprak kort olsa bile tek bir kort tipinde en iyi olmak tüm kortlkarın en iyisi sıfatını getirmemeli. Zaten çocukluğundan itibaren diğer üst düzey rakiplerinin aksine toprakta yetişmiş bir oyuncu Nadal. Kendini daha sonra diğer kortlarda da geliştirip ve şampiyonluklar kazandığından takdiri kesinlikle hak ediyor ama en iyi sıfatını değil. Zaten sakatlık vs durumu olmazsa Djokovic kariyeri bittiğinde Nadal'dan fazla şampiyonluk almış olur. Kariyerinin ilk yıllarında Grand Slam'lerde Federer ve Nadal'ın gölgesinde kalan bir adamın daha sonra onlara karşı gösterdiği üstünlük muazzam
 
Takvimin alışık olmadığımız bir döneminde oynanan Roland Garros yeni bir yıldızı da beraberinde getirdi. Polonya kadın tenisi deyince aklımıza RADWANSKA gelirdi ama SWIATEK ismini OSAKA'nın yanına geleceğe hükmedecek gençlerden biri olarak yazın şimdiden. Oyunundan çok soğukkanlılığı ilgimi çekti. Kortta tenis için ve yaşına göre daha uygun rahat şekilde giyinmeyi seçmediğinden biraz ilgi çekiyordu ama üst üste devleri tek set bile vermeden yenerek şampiyonluğuna şapka çıkarılır.

Erkekelerde ise aslında artık haber niteliği bile taşımayacak şekilde Nadal şampiyon oldu. Djokovic'in rakip olabildiği birkaç sene vardı toprakta ama toprak kortta hazırlık süreci olmadan USOpen'ın hayal kırıklığının hemen üstüne Roland Garros'ya gelmesi o şansı da yok etti. En az 2 yıl daha Roland Garros'nun 1 numarası olur gibi gözüküyor.
 
Nadal elli kere daha Roland Garros kazansa benim için Federer ayarında olamaz. Federer'deki o zerafet, o estetik, o teknik kimsede yok. Nasıl ki Jordan-Lebron kıyaslamasında daha yetenekli olan Jordan tarafındaysam, nasıl ki Messi-Ronaldo kıyaslamasında daha estetik olan Messi tarafındaysam burada da net bir şekilde yetenekli olan Federer tarafındayım. Hangi spor olursa olsun oyunlarını büyük ölçüde fiziki güçlerine dayandıranları en üste koyamıyorum bir türlü. Nadal fizik güçle sahanın iyice gerisinden oynayarak kazanıyor. Zaten büyük ölçüde de toprak kortta kazanıyor. Çeşitlilik yok adamda. Ama dediğim gibi rakamlar da ortada sayıyı eşitledi mi eşitledi. Çok yakında da geçecek büyük ihtimal. O yüzden saygı duyuyorum. Ama asla bir Federer olamaz.
 
Nadal elli kere daha Roland Garros kazansa benim için Federer ayarında olamaz. Federer'deki o zerafet, o estetik, o teknik kimsede yok. Nasıl ki Jordan-Lebron kıyaslamasında daha yetenekli olan Jordan tarafındaysam, nasıl ki Messi-Ronaldo kıyaslamasında daha estetik olan Messi tarafındaysam burada da net bir şekilde yetenekli olan Federer tarafındayım. Hangi spor olursa olsun oyunlarını büyük ölçüde fiziki güçlerine dayandıranları en üste koyamıyorum bir türlü. Nadal fizik güçle sahanın iyice gerisinden oynayarak kazanıyor. Zaten büyük ölçüde de toprak kortta kazanıyor. Çeşitlilik yok adamda. Ama dediğim gibi rakamlar da ortada sayıyı eşitledi mi eşitledi. Çok yakında da geçecek büyük ihtimal. O yüzden saygı duyuyorum. Ama asla bir Federer olamaz.

İşte burada yanlış olan elmalarla armutları toplayıp Grand Slam şampiyonluklarının toplamının elde güçlü bir veri olduğuna olan genel kabul. Ben bu basit kabuller üzerinden birini daha iyi ilan edecek kadar basit düşünemem. Hayatında hiç tenis izlememiş bir kişi bile en önemli turnuvalarının şampiyonluklarına bakarak birini daha iyi ilan edebilir. Ben kabul edilen sonuçlara değil kendi gördüklerime bakarım. Nadal sonuç alabilir ve çok çalışkan olabilir ama bırakın FEDERER ve DJOKOVIC kadar yetenekli olmayı efsanelerin çoğundan da iyi değil bu konuda. ispanya, İtalya ve Latin Amerika tenis stilinin en iyi oyuncusu olduğu su götürmez ama bu stil bana futboldaki "Catenaccio" sistemi gibi sıkıcı geliyor.
 
Roland Garros Nadal'dan önce de vardı, Nadal öldükten sonra da var olmaya devam edecek bir turnuva ve toprak kortta yapılması ona geçilen bir kıyak değil. Ki toprak kort denen garabet olmasaydı haliyle ona göre tekniğini,tarzını ve kariyerini şekillendiren bir Nadal izlerdik. Ki ben bu üçlüden herhangi birisinin olmadığı bir rekabette hiçbirisinin ne 20 ve üzeri rakamlara çıkacağını ne de tenisin bu seviyeye geleceğini düşünmezdim.

Bu arada buradan bağımsız olarak yazıyorum, bu GOAT tartışmasına sporcu grubu anlamında kafasını yormayan açık ara belki de bu üçlüdür ama sevenleri o arayı her platformda kapatmayı başarıyor.Teknolojinin gelişip insan ömrünün de uzadığı bu gezegende her GOAT'un bir sonu oluyor artık.

Rekabetin tadını çıkarmak lazım...
 

Üst