Cesare Prandelli

AÇIKLAMA

Profesyonel Futbol Takımımız Teknik Direktörlüğü için Şirketimiz ile Cesare Prandelli arasında 2014-2015 futbol sezonundan başlamak üzere 2 futbol sezonu için anlaşmaya varılmıştır. Buna göre Teknik Direktör'e, 2014-2015 ve 2015-2016 sezonlarının herbiri için yıllık 2.295.000 Avro ücret (imaj hakları için faturayla ödenecek tutar dahil) ödenecektir. Eğer A Futbol Takımı 2014-2015 sezonunda Türkiye Ligi Şampiyonluğunu kazanır ve aynı sezonda UEFA Şampiyonlar Liginde çeyrek final oynamaya hak kazanırsa bir sonraki sezonun yıllık ücretine 350.000 Avro daha eklenecektir.

Ayrıca, Türkiye Ligi Şampiyonluğu durumunda 2014-2015 ve 2015-2016 sezonlarının herbiri için de Teknik Direktör'e 1.000.000 ABD Doları prim ödenecektir.

Türkiye Kupası Şampiyonluğu durumunda ise Teknik Direktör'ün görevde bulunduğu ve kazanılan her kupa için prim tutarı 500.000 ABD Doları 'dır.

UEFA Şampiyonlar Ligi primleri; Teknik Direktör'ün görevde bulunduğu ve oynanan Çeyrek Final için 250.000 ABD Doları, Yarı Final için 500.000 ABD Doları, Final için 1.000.000 ABD Doları, kazanılan Kupa için 2.000.000 ABD Doları'dır. Tutarların herbiri sadece belirtilen başarı içindir, toplu olarak ödenmez.

UEFA Avrupa Ligi primleri; Teknik Direktör'ün görevde bulunduğu ve oynanan Final için 600.000 ABD Doları, kazanılan Kupa için 1.200.000 ABD Doları'dır. Tutarların herbiri sadece belirtilen başarı içindir, toplu olarak ödenmez.

UEFA Süper Kupa primi; Teknik Direktör'ün görevde bulunduğu ve kazanılan Kupa için 500.000 ABD Doları'dır.

FIFA Kulüpler Dünya Kupası primi; Teknik Direktör'ün görevde bulunduğu ve kazanılan Kupa için 300.000 ABD Doları'dır.


Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Cesare Claudio Prandelli Kimdir?

Cesare Claudio Prandelli (d. 19 Ağustos 1957, Orzinuovi) 2010 yılından beri İtalya Millî Futbol Takımı’nı çalıştıran İtalyan teknik direktör ve eski futbolcu.

Futbolculuk Kariyeri

1957 yılında İtalya’nın kuzeyindeki Brescia ili’nin Orzinuovi komününde doğan Prandelli, profesyonel futbol yaşamına 1974′te Serie C takımlarından US Cremonese’de başladı. 1976-77 sezonunda takımıyla şampiyonluk yaşayarak Serie B’ye yükseldi. Ertesi sezon ise tekrar alt lige düşen takımından ayrılarak 1978-79 sezonu başında Serie A’da yer alan Atalanta’ya transfer oldu ve bir sezon orada oynadı.
Cesare Prandelli, Atalanta’nın küme düşmesiyle birlikte 1979′da Juventus’a alındı. Altı sezon oynadığı siyah beyazlı ekipte üç Serie A şampiyonluğunun yanı sıra UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası ve Kupa Galipleri Kupası şampiyonluğu da yaşadı. Prandelli bu başarılarının ardından 1985-86 sezonu başında tekrar eski kulübü Atalanta’ya transfer oldu. Beş sezon da orada oynadıktan sonra 1990′da futbol kariyerini noktaladı.

Teknik Direktörlük kariyeri

Prandelli futbolu bıraktıktan sonra Atalanta’nın genç takım antrenörlüğünü yapmaya başladı. 1993 yılının Kasım ayında Atalanta teknik direktörü Francesco Guidolin’in görevinden alınmasının ardından geçici olarak sezon sonuna kadar takımın başına getirildi. Ancak Prandelli mavi siyahlıların küme düşmesini engelleyemedi. Üç sezon daha genç takımı çalıştırdıktan sonra 1997-98 sezonu başında US Lecce’nin başına geçti. Burada beklentileri karşılayamayan Prandelli, Ocak 1998′de takımdan kovuldu.
İtalyan teknik direktör 1998-99 sezonu başında Serie B takımlarından Verona’yı çalıştırmaya başladı. Takımdaki ilk sezonunda sarı mavilileri 66 puanla şampiyonluğa taşıyarak, Serie A’ya yükseltti. Ertesi sezon ise takımını ligde 9. yaptıktan sonra Verona’dan ayrılarak, küme düşen Venezia ile anlaştı. Prandelli Venezia’yı da üst lige çıkardıktan sonra, 2001-02 sezonunun başında ligde alınan kötü sonuçların ardından görevine son verildi.

Parma

Cesare Prandelli, Mayıs 2002′de teknik direktör Pietro Carmignani’nin kovulmasından sonra Parma’nın başına getirildi. Prandelli’nin Parma kariyeri başarısız sonuçlarla başlamasına rağmen daha sonra alınan üst üste galibiyetler sonrasında çıkışa geçti. Aralık 2002′de takımıyla olan sözleşmesini 2004 yazına kadar uzattı. Prandelli lig sonunda Parma’yı beşinci yapmayı başardı ve kulübü UEFA Kupası’na götürdü. Ertesi sezon ise Adriano’nun sakatlığı, Adrian Mutu’nun satılması, Parmalat skandalı gibi olumsuzluklara rağmen takımını bir kez daha ligde beşinci yaptı ve sezon sonunda Parma’dan ayrıldı.
Prandelli, Parma’daki görevinden sonra AS Roma’nın başına geçmesine rağmen, eşinin kanser olmasından dolayı sezon başlamadan görevi bıraktı.
Cesare Prandelli, Roma’dan ayrıldıktan sonra bir yıla yakın bir süre takım çalıştırmadı. 2005 yazında Dino Zoff’un yerine ACF Fiorentina’nın teknik direktörlüğüne getirildi. Yeni takımına Frey, Fiore, Toni gibi futbolcuları transfer ettiren başarılı teknik adam, bir önceki sezon ikili averajla küme düşmekten kurtulan Menekşeler’i, Şampiyonlar Ligi elemelerine götürmeyi başardı. Ancak sezon sonunda yaşanan ‘Calciopoli’ skandalı sonucunda Fiorentina’nın 30 puanı silinerek 9. sıraya düşürüldü. Ayrıca Şampiyonlar Ligi’nden men edilerek, ligde 2006-07 sezonuna eksi 19 puanla başlamasına karar verildi. Prandelli, puan cezası daha sonra eksi 15′e düşürülen Viola′yı lig sonunda 6. yaparak, UEFA Kupası’na götürmeyi başardı.
Fiorentina’nın yükselişi 2007-08 sezonunda da devam etti. İlk 12 hafta mağlubiyet yüzü görmeyen Menekşeler, ligi 66 puanla 4. sırada tamamladı ve üçüncü eleme turundan itibaren Şampiyonlar Ligi’ne katılmaya hak kazandı. UEFA Kupası’nda ise yarı finale kadar çıkılmasına rağmen, finale yükselme şansı Rangers karşısında penaltılarda alınan 4-2′lik sonuçla kaybedildi. İtalyan teknik adam bu başarılarının ardından İtalya’da 2008 yılının En İyi Teknik Direktör ödülüne lâyık görüldü.
Prandelli yönetimindeki Fiorentina, 2008-09 sezonunu da bir önceki sezon olduğu gibi 4. sırada noktaladı. Takım o sezon Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasında üçüncü olarak, UEFA Kupası’nda yoluna devam etmesine karşın Son 32 turunda Ajax’a elenmekten kurtulamadı. Ertesi sezon ise Prandelli, takımına Fiorentina’nın başında olduğu süre boyunca en kötü lig performansını yaşattı. Ligi 47 puanla 11 sırada tamamlayan Menekşeler, Şampiyonlar Ligi’nde ise aralarında Liverpool ve Olympique Lyon’un da bulunduğu E Grubunu 15 puanla lider tamamlayarak üst tura yükseldi. Fiorentina grup aşamasında Liverpool’u her iki maçta da mağlup etmeyi başardı. Son 16 turunda karşılaştığı daha sonra finale kadar yükselecek olan Bayern Münih’e ise deplasman golü dezavantajı nedeniyle elendi.
Carlo Ancelotti’nin 2009 yazında Chelsea’ye gitmesinden sonra, Prandelli Serie A’daki mevcut teknik direktörler arasında en uzun süre görevde kalan teknik direktör konumuna yükseldi. Ayrıca Mor Menekşeler’de de kulüp tarihindeki en uzun süre görev yapan teknik direktör olarak da tarihe geçti. İtalyan teknik adamın sözleşmesi İtalya Millî Takımı’yla anlaşmasından sonra 3 Haziran 2010′da karşılıklı olarak feshedildi.

İtalya Millî Takımı

İtalya Futbol Federasyonu 30 Mayıs 2010′da İtalya Millî Takımı’nın başına dünya kupasının ardından Marcello Lippi’nin yerine Cesare Prandelli’nin 4 yıllığına getirileceğini açıkladı. Prandelli, 1 Temmuz 2010′da Roma Olimpiyat Stadı’nda yapılan bir basın toplantısı ile Gök Mavililer’deki görevine başladı. Prandelli ilk açıklamasında Gianluigi Buffon’u takım kaptanlığına getirdiğini ve İtalyan vatandaşı olan yabancı oyuncuları da milli takıma çağırabileceğini belirtti.
Prandelli’li “Çizme” ilk maçına 10 Ağustos 2010′da Fildişi Sahili ile oynanan dostluk maçında çıkarken, bu karşılaşmadan 1-0 yenik ayrıldı.

Özel Hayatı

Prandelli 18 yaşındayken doğduğu şehir olan Orzinuovi’de tanıştığı o sırada 15 yaşında olan Manuela Caffi ile evliydi. Çift 1982 yılında evlendi ve Nicolò ve Carolina adında iki çocukları oldu. Prandelli’nin eşi Manuela’ya 2001 yılında göğüs kanseri teşhisi konuldu. 2004 yılında durumunun ağırlaşması üzerine AS Roma ile yeni sözleşme imzalayan Prandelli, eşine zaman ayırmak için sezon başlamadan başkent ekibinden istifa etti. Manuela Caffi kanserin başka organlarına da yayılmasından sonra daha da kötüye gitti ve 26 Kasım 2007′de Floransa’da vefat etti.

Bu arada anlaşma 2 yıllık ve Mancini yılda 4.5 m£ alırken Prandelli yıllık 2.295 m£ alacak. Hayırlı olsun. Umarım başarılı olur. İnanıyoruz.
 
Eğer 1.75 m£ ücret alacaksa gayet makul. Ben kesinlikle takımımıza fayda sağlayacağını düşünüyorum. Ayrıca kendisi az malzemeyle ortaya güzel yemek çıkarmayı bilen biridir. Manciniyle tek ortak noktaları italyan ve erkek olmalarıdır başka birşey değil.
 
Çok faydalı olacaktır . Tam umudu kesmişken beni heyecanlandıran bir Teknik adamla anlaştık umarım sistem olarak sıkıntı yaşamayız ve Sneijdere hak ettiği değeri gösterir .
 
Eğer 1.75 m£ ücret alacaksa gayet makul. Ben kesinlikle takımımıza fayda sağlayacağını düşünüyorum. Ayrıca kendisi az malzemeyle ortaya güzel yemek çıkarmayı bilen biridir. Manciniyle tek ortak noktaları italyan ve erkek olmalarıdır başka birşey değil.
gerçi pek önemli değil ama 1.750 bin euro olcak sanırım pound değil ve resmi açıklamayı beklemek lazım tabi ama gayet makul bir ücret Prandelli kalitesinde bir hoca için
 
Prandelli hayırlı olsun beklediğimden fazla övülmüş Prandelli şaşırttı bu beni umarım hakeder.

Çoğu sitede 2.4 falan alıcak yazıyor 1.75'i nerde duydunuz bilmiyorum ama yanlış olabilir.
 
Aceto Balsamico

Doğduğum kasaba Orzinuovi, yüzyıllar boyunca Venediklilerin kontrolündeymiş. Kuzey'de biz Brescialıların aksanı, güneylilerden biraz farklıdır. Yıllar sonra bir kadın bunu tanıştığımızda bana söylemişti. 1957'de doğduğumda bana dedemin adını koymaya karar vermişler: Cesare. Fakat babam Claudio olsun diye diretmiş, nüfusa yazdırdığında da iki ismi birlikte yazdırmış. Ben bunu ilkokula başladığım altı yaşında öğrendim. Öğretmen, beni "Claudio" diye çağırdı ama ben Cesare'ydim. Belki de iki ismimin olması karakterimin iki farklı yönünü ortaya çıkardı. Ailem, arkadaşlarım, takım arkadaşlarım için hep Cesare, ufakken Cesarino oldum ama bir de Claudio vardı içimde. Cesare dengeli, çok çalışkan, uyumlu bir adamdı. Claudio ise sanatsever, biraz uçuk, çok daha hassas.

Sanat okumak istiyordum ama annem çok diretti, "Cesare bir diploman, bir mesleğin olsun" diyordu. Bu yüzden matematik okudum, mimar olacaktım. Tasarlamak, ortaya bir eser koyma fikri hoşuma gidiyordu ama olmadı. Futbolcu oldum. Babamı kaybettiğimde 16 yaşındaydım. Bizim kasabada Vittorio Emanuele Meydanı vardı, bir cumartesi günü öğleden sonraydı. Cremonese'nin B takımında oynuyordum, maçtan dönmüştüm, meydandaki kafede sıcak bir çikolata içmek istiyordum. O arkadaşlarıyla kafede oturuyordu. Sadece bakıştık, tek kelime konuşmadık ama birbirbirimizi beğenmiştik. Ertesi gün okul çıkışında onu bekledim. Ben 18 yaşındaydım, Manuela ise sadece 15 yaşındaydı. O gün birbirimizi çok sevdik ve bir daha hiç ayrılmadık. O güne kadar...

1982'de İtalya'nın Dünya Kupası'nı aldığı yaz Manuela ile evlendik. Juventus'ta forma giyiyordum. Nikahta şahitlerimiz takım arkadaşlarım Antonio Cabrini ve Domenico Pezzolla idi. 30 yıl boyunca inanır mısınız sadece bir kez tartıştık. Komikti, bir tenis raketi yüzünden. Çocuklar büyürken aldığımız kararlarda bir kez olsun ters düştüğümüzü hatırlamıyorum. Manuela ile birbirimizi çok sevdik. Babamı genç yaşta kaybettim ama ondan yaptığım işe saygı duymayı ve enerjimi sonuna kadar vermeyi öğrendim. Futbol, bankacılık gibi bir meslek değil. Sabah gidip, akşam geldiğin... Futbolcu ya da teknik adamsan tutkularınla hareket edeceksin, onu yitirdiğinde bir hiçsin. Annemden ise sevmeyi öğrendim, doğru sevmeyi. Bir insanın kalbini, beynini kullanmasını öğrendim. Bence aşkın çok türlüsü var. Bir kadını sevmek, çocuklarını sevmek, dostlarını sevmek. Hayatım boyunca insanların sevmekten korktuğuna şahit oldum, aşkı yaşamaktan korkuyorlar, kaybedeceklerini sanıyorlar. Çünkü aşkta vermek zorundasın, belki de kolay olan hiç aşık olmamaktır, belki de insanlar egoizmlerin mahkumudur ama mutluluk bence bu değil.

Manuela'dan çok şey öğrendim hayatta. O bir eşten daha çok hayatım boyunca en yakınımdaki arkadaşımdı. Bana her zaman hayattan ne istediğini iyi sorgula Cesare derdi. Lecce bana teknik adamlık teklif ettiğinde çocuklar ufaktı, "Siz olmazsanız teklifi kabul etmeyeceğim" dedim, tek kelimeyle cevap verdi: "Gidelim" Çok para kazandık ama maddiyat hiç önemli olmadı, ben hiç zengin olmak istemedim ama bir şeyler yapmak ve kazanmak istedim hayatta.

Size futbolculuk ve teknik adamlık kariyerinden pek bahsetmek istemem, bunları zaten biliyorsunuzdur. Venezia'yı çalıştırırken, 2001 yılında Manuela'nın göğsünde kötü huylu bir kütle buldular rutin kontrolde. Hemen ameliyata aldılar, 2.5 yıl boyunca bir daha o kabus günleri yaşamadık ama sonra... Parma'dan ayrılmış Roma ile anlaşmıştım, hastalık yeniden Manuela'yı esir aldı, artık evden ayrılmak istemiyordu. Onun hayatı benim hayatımdı. Kemoterapi seanslarında elini tutmayacaksam hayatın ne anlamı vardı ki! Roma'da işe başlamadan ayrıldım ve aşkımızın başladığı kasabaya döndük. Paris'e tedaviye gitti, eşim yeniden hayata döndü, doktorlar çok umutluydu. Fiorentina'da göreve başladığımda her şey güzeldi, sağlığı yerindeydi, ama... Bu kez en acılı günler başladı. Son gün iki çocuğumla başında nöbetteydik, doktor son anlarında ailesi dışında kalanların seslerini bir gürültü olarak duyacağını ama bizim söylediklerimizi anlayacağını söyledi. Ona ne söylediğimi bende kalsın ama ne söylersem söyleyeyim yeterli olmadığını biliyorum. Manuela her şeyimdi.


Futbola sarıldım. Manuela'dan sonra bir daha sevebileceğimi sanmıyordum. İnsan, büyük bir aşk yaşadığı kadını böyle kaybedince ömür boyu bir daha sevebileceğine inanmıyor işte. Zanzibar'ı çok seviyorum. Ailemle hep tatillerimi orada geçiririm. Eşim Manuela Caffi'nin adını taşıyan bir çocuk yuvası açtım orada, çocuklara bedava eğitim veriyorum ve onun adını yaşatıyorum. 2010 yılıydı. Floransa'da bir kafede rastladım ona. Çok şık, alımlı bir sarışın. Novella, futbolla ilgisi olmadığı için kim olduğumu bilmiyor. Doğrusu biriyle aşk yaşamak aklımdan geçmediğinden bir arkadaşımla tanıştırırım diye düşündüm. Bana ne iş yaptığımı sorduğunda ilaç şirketinde pazarlamacı olduğumu söyledim. Bana aksanımın değişik olduğunu söyledi. Floransa'da bir sokakta yürümeye başladık. Novella, karşıdan gelen her insanın "Merhaba Mister" demesine şaşırdı ve sonunda gerçeği anladı. Ben Floransalılar için Mister Cesare Prandelli'ydim. 53 yaşında tekrar aşık olduğumda "Bir daha sevemem" dediğim o günleri hatırladım. Bu doğaya aykırıymış, bir başka kadını sevebilirmişim.

Aramızda 14 yaş fark var ama galiba onun bir ve benim iki çocuğumla beraber ikinci hayatlarımızı yaşıyoruz. Novella evin patronu, milli takımdaki oyuncum Antonio Cassano gibidir, aklına geleni anında insanın yüzüne söyler, Novella bana çok şey öğretiyor, onun tavsiye ettiği kitapları okuyorum, yine ailece Zanzibar'a tatile gidiyoruz. Benim hayatım futbol, her maçı izlerim, Novella ise elinde iPad ile yanımdan ayrılmaz. İkinci hayatımızda, hiç yapmadığım bir şeyi yapacağım şimdi. Ülkem dışında bir takım çalıştıracağım. Galatasaray ile anlaştım. Yarın Novella ile İstanbul'a geliyoruz. Görüşmek üzere..
 
''Bana başarı kazanmadan yüksek ücret ödemeyin '' diyen bu yüzden Mancini 4.5milyon € alırken kendisi 1.75milyon € ya anlaşan şampiyon olursak artıdan 750bin € mu öyle verin diyen bir insan gelmeden sevdim kendisini ısındım sebepsizce .
 
Resmileşene kadar bir şey yazmak istemedim ama şimdi yazabilirim, hayırlı olsun.

İki sezon önce Avrupa Şampiyonasında İtalyan milli takımını destekleme sebebimdi Prandelli. Hakikatten turnuvanın en iyi futbolunu oynamışlar ama İspanya'nın tiki takasına boyun eğmişlerdi finalde.

Bu dünya kupasında Balotelli'nin beklenenin çok çok altında kalması İtalya'yı baya sarstı, buna rağmen çok ağır bir kararla Uruguay maçının son bölümünü 10 kişi oynamasalardı belki yola devam edeceklerdi...

Mevcut koşullardaki en iyi alternatiflerden biriydi bana kalırsa.

Hoşgeldin Prandelli.
 
Başkan her zamanki gibi en iyisini getirdi. Önümüz açık.

Her zaman ki gibi erkenden göndermezse haklısınız :).

Mancini geldiği zaman boştaki Bielsayı almamak çok büyük hataydı Başkan'ın ism merakı yüzünden bu hataya düştük ama Prandelli bizim gibi orta sınıf bütçelere sahip takımlara uygun bir hoca en ufak başarısızlıkta FT diye bağırmazsa bir kısım kör Galatasray taraftarı başarılı olacaktır
 
Sabri-Semih-Yekta dışındaki tüm yerlilere karakter olarak 2-3 beden büyük gelecek.Efendi olurlar ve bu adamın da canını sıkmazlar umarım.
 
Bugünkü konuşmasında 4 defans 3 ortasaha oyuncusu ile oynayacağını söyledi.

Muslera-Tarık(Veysel),Semih,Yeni transfer,Telles-Selçuk,Melo,Olcan-Sneijder-Burak ve Mevlüt ilk 11 ile ligte çok iş yaparız. 4-3-1-2 sistemi...
 
Kendisi duruşu, bakışları, konuşmaları, yüz ifadesi ile garip bir şekilde güven veriyor bana zira hiç tanımam etmem.
 
4-2-3-1 taktiğiyle oynatacak gibi duruyor, Galatasaray'ın tek forvetle oynamasını bir türlü kabullenemiyorum sevmiyorum.

Galatasaray'ın tek forvetle oynayıp şampiyon olduğu bir sene hatırlamıyorum. Hatırlayan var mı bilmiyorum?

Lucescuyla 2002 sezonu demeyiniz lütfen, o sene kupayı Radu-Ü.Karan ikilisine geçtikten sonra ki performansımızla kazanmıştık.
 

Üst