KBSL 2.Hafta | Galatasaray 73-54 İzmit Belediyesi

Ne yalan söyleyeyim şu maçtan bile korkuyordum çünkü çok kötü bir koç var takımın başında. Moriah sağolsun adeta tek başına takım gibi oynandı attı attırdı.
 
Işıl Moriah ve Macaulay 40 dakika çıkmadan oynar bu sene. Sinem'in şutlarını kullanmalıyız. Alperi'nin cesaretini çok beğendim ama çok basit hatalar yapıyor tecrübe kazandıkça daha iyi olur. Bircan'ın bu takımda yeri yok, geçen seneki Merve Uygül misali ne işi var takımda anlamış değilim. İrem neden oynamadı bilen var mı?
 
Daha ben mac Izmitte saniyorum :) O yuzden Erdogan Beye, taa izmite gitti diye sasirip tesekkur ediyorum :) Neyse kazanmak guzel.

Bu arada konuyu goruntuleyenler arasinda Teknik Destegi gorunce gulumsedim :)
 
Daha ben mac Izmitte saniyorum :) O yuzden Erdogan Beye, taa izmite gitti diye sasirip tesekkur ediyorum :)

770 km yol geldik, 120 km için teşekkürü kaçırdık yani ? :cry:

Gerçi Kıbrıs'tan İstanbul'a 1 saatte geliyorsun, uçaktan metroya çıkana kadar dahi 1.5 saat falan harcıyosun. O bakımdan düşününce bişey diyemedim :ROFLMAO::ROFLMAO::ROFLMAO:

Ahmet Cömert Spor Salonu 2000'lerin başında, Galatasaray basketboluna yeni yeni ilgi duymaya başladığım yıllarda hep özenerek izlediğim bir mekandı. Bir şekilde 4 tarafında da portatif mortatif tribünler vardı ve tribün anlamında da güzel anılar vardı. Galatasaray basketbolu ile ilgilenmenin kendi içinde bir havasının olduğu enteresan zamanlardı diyecem, aradan geçen zamanda bir ara değişse de yine aynı gerçekle yüz yüzeyiz.. 10 küsur sene sonra sakin bir cumartesi sabahı içine girmek nasipmiş. Hatta Murat sağolsun bayağı saha içine falan girip dolaşmak kısmet oldu. Tabi biraz da biz büyüdük ve kirlendik dünya durumları, 15 sene önceki heycanlı çocuk bi yerden sesleniyor sana ama gördüklerin ve kendi ruh halinle çelişince garip bir his oluyor...

Bütün yaz negatif yönde konuşup biz mi kendimizi şartlandırdık yoksa gerçekten mi öyle, biraz ikilemdeyim ama çok tatsız bir maçtı. Cumartesi öğlen 1 gibi bir saatte, Ahmet Cömert gibi çorak ve çıplak bir salonda, bir avuç insanın izlediği bir maç. Bir önceki akşam 30 bin kişinin izlemeye gittiği takım da Galatasaray, dün sahadakiler de... Ben buna bir türlü anlam veremiyorum, içinden çıkamıyorum. Belki de biraz bu yüzden böyle deli gibi kalkıp gelebiliyorum... ultrAslan'ı, üzerinde eşofmanla gelen yaş grubu takımlarını, tribünün sol kenarında oturan çoğunluğu oyuncuların akrabası olan İzmit'lileri falan bir kenara bırakırsak gerçekten takım için gelip oturan münferit insan sayısı karşı taraftaki görevli sayısıyla kafa kafayaydı herhalde. Bu yeni olan bişey değil her zaman böyle ama gerçek anlamda heves kırıcı... İnsanların yüzünde, hareketlerinde, vücut dilinde falan görüyorsun bunu...

Galatasaray adına, formasına, armasına en iyisini layık görüyoruz ama yazıldığı gibi okunmuyor malesef.... Bu sene daha da zorlu bir sene olacak diye bağırıp çağıran bir gün oldu. Ekrandan nasıl göründü bilmem ama tribünün en ön sırasından bile bişeye benzemeyen bir oyun vardı sahada, iki takım için de geçerli. Bu maçta işte şimdiki durumlara göre birebir rakibimizi yendik alt sıralar adına. İzmit adına tek umut kırıntısı Mosby'ydi zaten, o da bir pozisyonda yere inerken sakatlanınca zorlanmaya başladı. Rotasyona önemli bir rol yükledikleri Marina da 10 şutta 0 çekince fazla bir şansları kalmadı. Isınmada atılan turnikelerde potadan seken topu bile iki defada tutabilen Grygalauskayte'nin pota altı oynadığı Galatasaray'dan daha az ribaund çeken bir takım zaten fazla bir laf bırakmıyor geriye...

Bizim takımın ne oynadığını söylemek zor. Herkesin yapmaya çalıştığı bişeyler var ama ortaya bir takım ya da oyun çıkarabilmek zor. Ha optimizasyon konusunda ne kadar limitimiz var, o çok ciddi bir soru işareti. Moriah biraz daha form tutarsa 20 sayı ortalamasına yaklaşır belki. Macaulay kısalarımızla uyum sağlarsa biraz daha iyi bir seviyeye çıkabilir. Onun dışında Eda'nın isteği eforu kayda değerdi özellikle savunmada. Çarpa çarpa çarpıp geçmeyi de öğrenecek zaman içinde. Nedendir bilmem ayrı bir sempatim var ona belki o yüzden umut bağlıyorum. Kaptan da henüz bu hengameyi, karmaşayı çözebilmiş değil, Üzerine bir de şut sokamadığı bir gün olunca biraz kayıp göründü. Yoğun ve turnuvada çok da iyi geçmeyen bir yazı atlattı. Neredeyse 2 sezondur doğru dürüst ara vermeden devam ediyor. En azından bu sene Alperi'nin varlığı onu da dinlendirecektir. Alperi konusunda söylenecek çok şey var belki de, Allah sakatlık kaza bela vermezse bu sezonun hatta gelecek sezonların transferi olabilir. Isınmada falan epey şut soktu, bileği gayet düzgün. Maçta da korkmadan kaldırıp atabilecek hem kondüsyon hem de mental seviyeye gelir umarım. Bir de kamikaze ile penetre arasındaki farkı öğrenebilirse bir Türk basketbol efsanesi olmaması için hiçbir sebep yok önünde...

Bu arada bir ton off-record şey gördük duyduk. Her biri ayrı bomba patlar aslında ama neydi o meşhur laf Galatasaray'da kol kırılır yen içinde kalır mıydı...
 
770 km yol geldik, 120 km için teşekkürü kaçırdık yani ? :cry:

Gerçi Kıbrıs'tan İstanbul'a 1 saatte geliyorsun, uçaktan metroya çıkana kadar dahi 1.5 saat falan harcıyosun. O bakımdan düşününce bişey diyemedim :ROFLMAO::ROFLMAO::ROFLMAO:

Ahmet Cömert Spor Salonu 2000'lerin başında, Galatasaray basketboluna yeni yeni ilgi duymaya başladığım yıllarda hep özenerek izlediğim bir mekandı. Bir şekilde 4 tarafında da portatif mortatif tribünler vardı ve tribün anlamında da güzel anılar vardı. Galatasaray basketbolu ile ilgilenmenin kendi içinde bir havasının olduğu enteresan zamanlardı diyecem, aradan geçen zamanda bir ara değişse de yine aynı gerçekle yüz yüzeyiz.. 10 küsur sene sonra sakin bir cumartesi sabahı içine girmek nasipmiş. Hatta Murat sağolsun bayağı saha içine falan girip dolaşmak kısmet oldu. Tabi biraz da biz büyüdük ve kirlendik dünya durumları, 15 sene önceki heycanlı çocuk bi yerden sesleniyor sana ama gördüklerin ve kendi ruh halinle çelişince garip bir his oluyor...

Bütün yaz negatif yönde konuşup biz mi kendimizi şartlandırdık yoksa gerçekten mi öyle, biraz ikilemdeyim ama çok tatsız bir maçtı. Cumartesi öğlen 1 gibi bir saatte, Ahmet Cömert gibi çorak ve çıplak bir salonda, bir avuç insanın izlediği bir maç. Bir önceki akşam 30 bin kişinin izlemeye gittiği takım da Galatasaray, dün sahadakiler de... Ben buna bir türlü anlam veremiyorum, içinden çıkamıyorum. Belki de biraz bu yüzden böyle deli gibi kalkıp gelebiliyorum... ultrAslan'ı, üzerinde eşofmanla gelen yaş grubu takımlarını, tribünün sol kenarında oturan çoğunluğu oyuncuların akrabası olan İzmit'lileri falan bir kenara bırakırsak gerçekten takım için gelip oturan münferit insan sayısı karşı taraftaki görevli sayısıyla kafa kafayaydı herhalde. Bu yeni olan bişey değil her zaman böyle ama gerçek anlamda heves kırıcı... İnsanların yüzünde, hareketlerinde, vücut dilinde falan görüyorsun bunu...

Galatasaray adına, formasına, armasına en iyisini layık görüyoruz ama yazıldığı gibi okunmuyor malesef.... Bu sene daha da zorlu bir sene olacak diye bağırıp çağıran bir gün oldu. Ekrandan nasıl göründü bilmem ama tribünün en ön sırasından bile bişeye benzemeyen bir oyun vardı sahada, iki takım için de geçerli. Bu maçta işte şimdiki durumlara göre birebir rakibimizi yendik alt sıralar adına. İzmit adına tek umut kırıntısı Mosby'ydi zaten, o da bir pozisyonda yere inerken sakatlanınca zorlanmaya başladı. Rotasyona önemli bir rol yükledikleri Marina da 10 şutta 0 çekince fazla bir şansları kalmadı. Isınmada atılan turnikelerde potadan seken topu bile iki defada tutabilen Grygalauskayte'nin pota altı oynadığı Galatasaray'dan daha az ribaund çeken bir takım zaten fazla bir laf bırakmıyor geriye...

Bizim takımın ne oynadığını söylemek zor. Herkesin yapmaya çalıştığı bişeyler var ama ortaya bir takım ya da oyun çıkarabilmek zor. Ha optimizasyon konusunda ne kadar limitimiz var, o çok ciddi bir soru işareti. Moriah biraz daha form tutarsa 20 sayı ortalamasına yaklaşır belki. Macaulay kısalarımızla uyum sağlarsa biraz daha iyi bir seviyeye çıkabilir. Onun dışında Eda'nın isteği eforu kayda değerdi özellikle savunmada. Çarpa çarpa çarpıp geçmeyi de öğrenecek zaman içinde. Nedendir bilmem ayrı bir sempatim var ona belki o yüzden umut bağlıyorum. Kaptan da henüz bu hengameyi, karmaşayı çözebilmiş değil, Üzerine bir de şut sokamadığı bir gün olunca biraz kayıp göründü. Yoğun ve turnuvada çok da iyi geçmeyen bir yazı atlattı. Neredeyse 2 sezondur doğru dürüst ara vermeden devam ediyor. En azından bu sene Alperi'nin varlığı onu da dinlendirecektir. Alperi konusunda söylenecek çok şey var belki de, Allah sakatlık kaza bela vermezse bu sezonun hatta gelecek sezonların transferi olabilir. Isınmada falan epey şut soktu, bileği gayet düzgün. Maçta da korkmadan kaldırıp atabilecek hem kondüsyon hem de mental seviyeye gelir umarım. Bir de kamikaze ile penetre arasındaki farkı öğrenebilirse bir Türk basketbol efsanesi olmaması için hiçbir sebep yok önünde...

Bu arada bir ton off-record şey gördük duyduk. Her biri ayrı bomba patlar aslında ama neydi o meşhur laf Galatasaray'da kol kırılır yen içinde kalır mıydı...
Erdogan Bey, esas saskinligim macin Izmit deplasmaninda oldugunu dusunmemdi. Yoksa evinin 100 metre otesinde spor salonu bulunupta maca gitmedikten sonra ne anlami varki takim sevgisinin sunun bunun.

O sebeple ayaklariniz dert gormesin. Yureginize saglik. Sizin gibi insanlar oldukca Galatarasay sonsuza dek surecektir.
 
Kadın basketbol takımımızın, İzmit Belediyespor'u 73-54 yendiği karşılaşmadan sonra koçumuz Efe Güven ve oyuncumuz Moriah Jefferson açıklamalarda bulundu.

Koçumuz Efe Güven şu ifadeleri kullandı:
"Bizim için önemli bir galibiyet oldu. Bu sezonki ilk galibiyetimiz. Sezona Beşiktaş'a kaybederek başladık, daha sonra Ekaterinburg'ta da istemediğimiz bir sonuçla karşılaştık. Ekaterinburg maçında özellikle ikinci çeyrekte 6-7 dakika boyunca istediğimiz oyunu oynayabildik. Bu da oyuncularımızın özgüvenini yerine getirdi. O maçla beraber neler yapabileceğimize inanmaya başladık. Genç bir kadroyuz, çok tecrübeli bir ekip değiliz. Çok yetenekli, gelecek vadeden oyunculardan kurulu bir kadroyuz. İlerleyen zamanlarda daha iyi seviyelere geliceğimizi düşünüyorum. Henüz istediğimiz seviyede değiliz. Yeni ve genç bir takım olduğumuz için takım kimyasını oturtmak çok kolay olmuyor. Bu süreçte zor da bir fikstürle karşı karşıyız. Fikstürümüzün ilk 8-9 haftası gerçekten çok zor. Üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Hepimizin desteğiyle bu takım çok iyi yerlere gelecektir. Bizim için en önemli şey taraftarımızın her zaman bizim yanımızda olması ve bizi desteklemesi. Bu takımdaki oyuncularımız kendi bünyemizden çıkan oyuncular. Bizim bu oyunculara sabredip, destek çıkmamız lazım. Bunu yaparsak kalıcılığı ve devamlılığı olan başarılar gelecektir"
Moriah Jefferson ise şu ifadeleri kullandı:
"Bugün iyi savunma yaptık. Maç genelinde agresif oynadık ve takım halinde oynayarak iyi mücadele ettik. Hücumda takım olarak topu çok iyi dolaştırdık. Bu da benim topla rahat pozisyonlarda buluşmamı sağladı. Çok yeni bir takımız, zaman içerisinde takım kimyası daha da gelişecektir."
 

Üst