Yıllardır gsbasket.org bünyesinde NBA’e dair sezon öncesinde , sezon sırasında ve sezon sonunda toplu değerlendirmeler yazarak sizleri bilgilendirmeye çalıştık. Bu sezon ise takımların taraftarları ile konuşarak hem bir değişiklik yapmak; hem de kendi takımlarını özel olarak takip edenlerin gözünden NBA takımlarını takip etmenizi istedik. İlk olarak da sezona hızlı bir giriş yapan Phoenix Suns ile başlamayı düşündük ve Suns taraftarı olan , Twitter’da @FantasyBasketTR olarak tanıdığımız Levent abi ile sohbet ettik.
1)Öncelikle röportaj teklifimi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Bu bizim için de röportaj serimizin ilk röportajı olacak. Bu seride sezon ilerledikçe o dönem dikkat çeken takımların taraftarlarının görüşlerini almaya çalışacağız.
–NBA’in farklı renklerine gönül vermiş basketbol takipçilerine söz vermek, bu oyunu seven bizler için özel bir duygu. Bu açıdan Phoenix Suns’la ilgili görüşlerimi paylaşma fırsatı bulduğum için çok mutluyum. Ben teşekkür ederim.
2)ilk olarak geçen sene başına dönmek istiyorum. Şampiyonanın formuyla göreve başlayan Kokoskhov, ilk sıra seçimi Ayton ve ligin en skorer isimlerinden Booker ile birlikte Suns’ın en azından ilgi çekici ve mücadeleci bir takım olması bekleniyordu. Ancak hem izleyenlere tat vermeyen hem de oyuncuların kişisel gelişimlerini pek de göremediğimiz bir sezon yaşandı. Sezonun bu derece beklentilerin uzağında bitmesinin nedenleri sana göre nelerdi?
–Evet, soruda da belirttiğin gibi 2017 Basketbol Şampiyonası’nı kazanan Slovenya, başta İspanya ve Sırbistan gibi önemli ekollere sahip takımları sürklase ederken takımda en çok parlayan isim tartışmasız Luka Dončić’ti. Şampiyon kadronun coach’u olan Igor Kokoškov da Suns’ın başına getirilerek ödüllendirildiğinde, aslında birçok Phoenix taraftarının aklındaki soru Kokoškov ve Dončić’in Phoenix’in başarısı için birleşip birleşmeyeceğiydi. Kulüp yönetimi ise daha az riskli olduğunu ve pota altı eksiğini gidereceğini düşünerek D.Ayton’da karar kıldı. O günün koşullarında, üstelik takımda D.Booker da varken aynı mevkiye oyuncu almamak mantıksız bir karar sayılmazdı. Peki, bir taraftar olarak bu üç oyuncu arasından hangisini Franchise Player olarak görmek isterdin diye sorarsan cevabım Luka Dončić olurdu. Sonuç itibariyle; Suns yeniden yapılanmakta olan bir takım, geçen sezonu da bu şekilde değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Üstelik elit bir oyun kurucun yoksa, yanlış bir kadro mühendisliği sergileyip kadroya sürekli kanat oyuncularını doldurursan bocalama kaçınılmaz olur. Phoenix’in geçen seneki başlıca sorununu bu şekilde özetleyebilirim.
3)Yaz hamlelerine bakacak olursak en önemli takviyenin Rubio olması aslında bu oyun kurucusuz oyun formatının çöpe atıldığını gösteriyor. Peki Suns’ın yaz hamlelerini nasıl değerlendirirsin?
–Booker’ın topu getiren değil, kendisini şuta hazırlayan oyuncu olması gerektiğini düşünen milyonlarca NBA takipçisi bulabiliriz sanırım. Şut mekaniği bu denli iyi bir oyuncuya pozisyon hazırlaması açısından kariyeri boyunca pas vermeyi birinci önceliği görmüş olan R.Rubio’nun takılma katılmasını çok doğru bir hamle olarak görüyorum.
Beklentileri karşılayamayan Josh Jackson’ın ayrılığı ve TJ Warren’ın gidişi ise rotasyonda K.Oubre Jr ve M.Bridges’ın önünü açmak için yapıldı. Özellikle Josh Jackson takasında alınan J.Carter savunma özellikleri çok güçlü bir yedek oyun kurucu, faydalı olacağını düşünüyorum. Takımda Elie Okobo ve Tyler Johnson da dururken Ty Jerome hamlesini ise gereksiz olarak nitelendiriyorum.
Çaylak draftı 11. Sıradan yapılan ana seçim ise en kritiği; C.Johnson çok iyi bir şutör fakat D.Ayton’ın yanına B.Clarke gibi caydırıcı bir uzunu veya PJ Washington gibi 3-4 ve 5 numarada oynayabilen daha esnek bir oyuncuyu katmanın daha doğru bir hamle olacağını düşünenlerdenim.
Šarić ve Kaminsky sezon ilerledikçe daha fazla katkı verecek. Phoenix’te olmak bu iki oyuncuya da yarayacak. A.Baynes hamlesi ise tamamen pota altındaki kalıplı oyuncu eksiğini gidermek için yapıldı.
4)Ayton demişken Suns’ın kendisini 4 numarada kullanma fikrinde olduğu ve Ayton’ın da zaten kendisini 4 olarak ifade etmekten cekinmediği söyleniyor. Bu konuda yorumun nedir? Bu işte biraz kolaya kaçma kokusu yok mu?
–Ayton ilk başta kuvvetli bir oyuncu gibi görünse de pota altı temasından yer yer kaçınan bir oyuncu. Bu açıdan bakarsak evet kendisini 4 numara olarak nitelendirmesi kolaya kaçmaktan başka şekilde değerlendirilemez. Kaldı ki; kadroda Ayton’a backup olabilecek, gerçek anlamda tek pivot Baynes. Onun süresinin de 15 dk. civarında seyretmesini bekliyorum. Çaylak seçiminde pivota yönelinmiş olsaydı, bu senaryoyu daha fazla görebilirdik, şu an ise pek olası değil.
5)Booker’dan devam etmek istiyorum. Aslında kontratını hakedip haketmediğini soracaktım ama piyasada öyle uçuk kontratlar var ki bu işin kıstas noktası kaçtı sanırım. Soruyu güncellemem gerekirse Booker go to guy olabilecek, takımı sirtlayabilecek ve ilerde takım yükseklere oynarken baskının altından kalkabilecek bir oyuncu mu? Yani GM olsan herşeyi Booker üzerinden mi şekillendirirdin?
–Tam da bahsettiğin gibi verilen kontratlarda işin ucu kaçtı. Takımın şu anda 22 yaşında olan Booker’a 5 yıl için garanti ettiği rakam 158M $(!). Booker üst kısımda da değindiğim gibi catch & shoot konusunda ligin en iyilerinden biri ve sorumluluk sahibi bir oyuncu. Ancak fiziksel bakımdan halen üst düzeyde olduğu söylenemez ve sakatlanmaya yatkınlık bakımından kırılgan bir yapıda olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan ben ne Booker’ın omuzlarına ne de franchise’ın kasasına böyle bir yük bindirmezdim.
6)Oubre Jr ve Bridges da en ideal senaryoda bile elit yan parça olmaktan öteye gidemez gibi gozukuyor. O halde bu yapılanma sağlıksız bir şekilde devam ediyor ve başarısız olmaya da mahkum mu demek oluyor bu?
–Açıkçası Oubre Jr, Wizards’taki görüntüsüne göre kendisine çok daha uygun bir rol bulmuş durumda ve geçen sezon birçok maçta takımın iyilerindendi. Mikal Bridges da “3-and-D” profiline uyuyor. Takımların böyle oyunculara da ihtiyaçları var ancak tecrübe unsuru önemli handikap olarak görünüyor. Oyun kurucu eksiğini Rubio ile önemli ölçüde giderebilir, hücumda geçen sezona göre daha iyi bir grafik çizebilirsiniz ancak her maç birilerinin ön plana çıkması ancak potansiyelli, her daim hazır ve tecrübeli oyuncu grubuyla mümkün olabilir. Ayrıca, Vahşi Batı Konferansı’nda bulunmak zaten yeterince zorlayıcı bir faktör. Arizona Çölü’nü ABD’nin doğusuna taşımadıktan sonra Phoenix’in bu sezon da Playoff için adının geçmesi pek olası değil.
7) Peki bu doğrultuda kaç galibiyet civarı bu sezon için seni mutlu eder?
–Takım gelişimini sürdürüyor. Eksik parçalar halen var, bu açıdan Batı’da Grizzlies ve bu sezonki Thunder haricinde diğer takımların kalibresi daha üstte olduğunu düşünürsek Batı sonunculuğundan 2-3 sıra yükselmek gelişim adına önemli olacak. 35 galibiyet üzeri ise bence bu sezon için başarıdır.
8)Güncel konular hakkında eklemek istediğin birşey yoksa biraz geçmişe gitmek istiyorum. Şu anki modern oyun olarak isimlendirilen oyunun temellerini D’antoni’nin Suns’ı atmıştı diyebiliriz. Peki başarı niye gelmedi ? Devrim kendi çocuklarını yedi diyebilir miyiz?
–Modern oyunun iyi şutörlere ve özel oyun kuruculara dayanması gerektiğini biliyoruz. O dönemde Phoenix – Pacific Division’ının tepesinde yer almayı başarıyordu. Nash-Marion-Stoudamire’lı kadro sezon içi başarısız oldu diyemeyiz ama Playofflarda başarı bir türlü gelmedi. Sonra da değişim kaçınılmaz oldu.
9)Peki senin için en özel Suns takımı hangi sezondakiydi ve bunun nedeni neydi?
–Benim için en özeli Danny Ainge head coachluğundaki 97-98 Suns kadrosuydu. Kevin Johnson, Steve Nash, Jason Kidd gibi 3 özel oyun kurucu sanırım başka bir takımda, aynı dönemde denk gelmemiştir. Keskin şutör Rex Chapman, rol model Clifford Robinson (uncle Cliff) ve uzunlar Danny Manning ve Antonio McDyess ile birlikte izlemesi çok keyifli bir takımdı.
10)Hakikaten o dönemdeki pass fırst oyun kuruculara verilen kıymeti düşününce çok özel bir ekipmiş. Son olarak bana Phoenix tarihinin en iyi 5ini ve yetenek ve başarıdan bağımsız en sevdiğin oyunculardan kurulu ilk 5’ini yapar mısın ?
–Tabii ki zevkle. Burada da bahsettiğim dönemin iki oyun kurucusunu birbirlerinden ayıramayacağım. Backcourt’a Steve Nash ve Kevin Johnson’ı yerleştiriyorum. Kısa forvet olarak kesinlikle Clifford Robinson, aslında hiç de kısa değildi hatta bugünün uzun dış şutörlerine de önemli bir örnek teşkil etmiştir. PF pozisyonuna gururla Charles Barkley’i yerleştiriyorum. Pivotta ise Amare Stoudamire’ı seçeceğim.
En sevdiğim beş ise Steve Nash-Anfernee Hardaway-Clifford Robinson-Charles “Bo” Outlaw-Shaquille O’neal
Benim adıma çok güzel bir röportaj oldu. Zaman ayırdığın ve samimi yanıtların için çok teşekkür ederim.
–Ben teşekkür ederim Deniz. Keyifli yazı dizileri dilerim.