Badminton: Yıllarca bize uzak kalan sporda son 2 olimpiyata 2 farklı kadın sporcu götürmeyi başardık.Londra'da yer alabilecek Neslihan YİĞİT ve Özge BAYRAK'ın puan toplayabilmesi için dünyanın her yerine federasyon kendi olanaklarıyla bu sporcuları gönderdi.Ancak toplanan puanlarla 1 sporcu gönderebilirdik ve Özge'den 2 yaş küçük 18 yaşındaki Neslihan YİĞİT aynı zamanda biraz daha başarılı olmasıyla da olimpiyata giden isim oldu.3'lü grupta Avusturyalıyı yenip Tayvanlı seribaşı rakibine karşı varlık gösterememişti.Bu sefer Özge BAYRAK bizi temsil etti ve o da İtalyan rakibini yenip 13 numaralı seribaşı güney koreli rakibine karşı bir şey yapamadı.Elbette bu sporda hiç yokken var olmak önemlidir ve asya ülkelerini geçmek kolay değildir.Ancak bu olimpiyat oyunlarında İspanyol MARIN 1 numaralı seribaşı olarak katıldığı organizasyonda altın madalyayı boynuna takarak ayrıldı.Bu kızda Lomdra'da 19 yaşındayken mücadele ederken seribaşı bile değildi.Kendi grubunda daha sonra altına uzanacak Çinli rakibine yenilerek elenmişti.Ancak o da 21-13 ve 21-11'lik setlerle çokta diş gösterememişti.Geçen zamanda 2014 ve 2015 dünya şampiyonu olup olimpiyat şampiyonluğuna yürüdü.Üstelik altyaş kategorilerde şampiyonluklar kazana kazana da gelmedi.Bizim sporcularımızda herhangi bir ilerlemeyse yok.Son yıllarda sporcu çıkarmakta eskiye göre çok daha başarılıyız.Ama iş bir üst seviyeye çıkarmaya geldiğinde bunu başarabilecek bilgi ve vizyonda işinin ehli insanlar yok.Belki bu sporcuları Çin,malezya,Endonezya gibi ülkelere taşındırtıp daha üst seviye sporcularla çalışıp maç yapmasını sağlayarak yeteneklerini gün yüzüne çıkartabiliriz.
Erkeklerde tekler ve çiftlerde Çinli sporcular altına uzandı ve bu branştaki üstünlüklerini korudu.Çift kadınlarda altın Japonya'ya karışık çiftlerdeyse Endonezya'ya gitti.Tek erkekler finalini izlemiştim.Gayet zevkli ve heyecanlı bir maçtı.Ancak Chen LONG son 2 olimpiyattır gümüşte kalan Malezyalı Lee Chong Wei(Malezya doğumlu ama Çinli bir ailenin çocuğu)'ye alışkanlığını sürdürmesinde yardımcı oldu.
Basketbol: Kadın basketbol takımımız bir kez daha eleme hakkı elde edip Olimpiyatlara katılmayı başardı.Grubumuzda Avustralya,Fransa,Belarus,Brezilya ve Japonya vardı.Yan gruptaysa ABD,Sırbistan,İspanya,Kanada,Çin ve Senegal vardı.Nedense genel kanı bizim grubun daha kolay olduğu yönündeydi.Ancak ABD ile eşleşme stresinin olmadığı yan grup Çin,Senegal ve hatta Kanada gibi takımlarıyla korkutucu görünmüyordu.Elemelerden İspanya ve Çin bu gruba düşmüştü.İspanya yerine biz burada olsak kaymaklı ekmek kadayıfı olurdu.Londra'da ABD'nin grubundan 2.çıkmayı başarmıştık mesela.Grubun fikstürüde bizim gibi moral-motivasyonun çok önemli olduğu ülkeler adına ya yıkılırsak sorusunu akla getiriyordu.Nitekim savunmadaki azmimizin karşılığını hücumda alamayıp 39 sayıda kaldığımız Fransa maçı ve iyi oynamamıza rağmen kaybettiğimiz Avustralya maçlarıyla başladık olimpiyatlara ilk 2 gün.Üstelik grubun zayıf takımı gibi görünen Japonya evsahibi Brezilya ve Belarusa karşı 2'de 2 yapmıştı.Bir sonraki maçımız onlarlaydı ve zaman zaman tırmalasalar da maçı farklı kazanmayı başardık.Ardından çok kritik Belarus maçından galip çıkarak çeyrek finali garantiledik.Ancak ev sahibi 4'te 0'la sürpriz yapmış ve tüm hayal kırıklığını bir nebzede olsa bize karşı kusmaları gerekiyordu.Bizim Japonya'nın kazanması durumunda ABD'nin oyuncağı olmamak için kazanmamız gerekiyordu.Nitekim çok zor maç oldu ve 2 uzatma sonucunda Brezilya'yı yenip İspanya karşısına çıkmaya hak kazandık.Kağıt üzerinde favori onlardı ama olimpiyatlardan 5-6 gün önce yaptığımız maçı biz kazanmış ve son 3 maçta ivmelenmiştik.Maça iyi girdik ama hücumda istediklerimizi yapamayınca yakalandık.2.yarı tekrar üstünlüğü ele alıp son 4 dakikaya 8 sayı önde girdik.Ama alınanm mola sonrası yorgunluk yine baş gösterdi ve dar rotasyonun kurbanı olduk.2 sayı gerideydik ve topu çalıp sayıyı bulduk.Son 4 saniyede pota altından topu çıkarmalarına rağmen sayıyı bulmayı başardılar.Yinede bu basketbolun içinde olan birşey ve biz daha çok hakettik diyemeyiz.Kadronun darlığı kalite seviyesini gösterir ve bu oyundaki amaç topu potaya sokmak öncelikle.Neticesinde daha çok hakeden İspanya finale çıkıp gümüşünü aldı.Sırbistan ise son zamanlarda tüm takım sporlarında alışkanlık olduğu üzere grup 4 olup Avustralya'yı eledikten sonra bronzuda Fransa'nın elinden aldı(Son avrupa şampiyonasında grup 4'ten gelip biz grup 1 olmuşken bizi eleyip ardından şampiyon oldular.Erkek basketbol takımlarıda son dünya şampiyonasında ve bu olimpiyatlarda grubu 4.bitirip finale kadar yürüdüler.Hatta sutopu erkeklerde bile grubu 4.bitirip daha sonrasında altın madalyaya çok rahat ulaşmışlardı.).
Erkeklerde A grubunda ABD,Fransa,Sırbistan,Avustralya,Çin ve Venezuela;B grubunda ise İspanya,Litvanya,Arjantin,Brezilya,Hırvatistan ve Nijerya bulunmaktaydı.Özellikle B grubu çok sert gözüküyordu ve hakkını fazlasıyla verdi.B grubunda daha ilk maçlardan büyük bir rekabet ortamı vardı.Hırvatistan, İspanya'yı son topa kadar süren mücadelede yenmeyi başardı.Ardından İspanya evsahibi Brezilya'ya da yenildi.İspanya'nın devri kapanıyor mu 38'lik GASOL'a fazla mı yükleniyorlar derken önceki yıllarda turnuvalara kötü başlayıp sonra önüne geleni süpürdüğü unutuluyordu.Bunda İspanya'nın oyun planındaki aksamaların mağlubiyetlerdeki etkisinde fazla olduğu kanısı vardı."Bu sefer oluyor mu" derken önce bir Nijerya galibiyeti ve ardından grupta 3'te 3'le giden Litvanya'ya attıkları 50 fark "Tamam ben buradayım" mesajını verdi.Arjantin ise Litvanya mağlubiyeti dışında Hırvatistan'ı ve çok kritik Brezilya maçını normal sürenin sonunda Nocioni'nin üçlüğüyle 2 uzatma sonunda yendi.Yani her zaman olduğu gibi Brezilya'yı deplasmanda da olsa bir kez daha yendi.Hırvatlar herşey planlandığı gibi giderken Nijerya'nın alabilir diyebileceğimiz 1 maçı kendilerinden almasıyla avantaj kaybetti.Son maçlarda ABD'den kaçma savaşı derin hesaplara dayanıyordu.İspanya, Arjantine şans tanımamış ve Hırvatistan'da 50 şamarın etkisinde olan Litvanya'yı ABD'den kaçma maçında yenmişti.4 takım birden 3 galibiyette olunca 4'lü averajla İspanya 1,Hırvatistan 2,Arjantin 3, Litvanya 4 olur gibi gözüküyordu.Ama bir tek bu turnuvada mı böyle uygulandı bilmiyorum ama 4'lü puan durumunda 2 galibiyeti olanları kendi içinde 1 galibiyeti olanları da kendi içinde 2'li averaja tabi tuttular.Bu durumda Hırvatlar 1,Arjantin 4 oldu(Umarım Arjantin son İspanya maçına nasılsa 3.'lük garanti diye çıkmamıştır
)A grubundaysa hazırlık maçlarında top seviyelerinin çok altında gözüken Fransa ilk maçında Avustralya'ya 87-66 yenildi.Bu o an için sürpriz gözüküyordu ama sert oyunlarına karşı Sırbistan'da sindi ve son çeyrekte tarumar oldular.Ardından son dakikalara kadar ABD'yi bir hayli zorlayıp son bölümde kaybettiler.Aynı gün ibrenin sürekli el değiştirdiği ve grup 3.'sünü belirleyecek gibi gözüken maçta Fransa Sırbistan'ı son topta yendi.ABD,Sırbistan'a karşı son bölümde sayı bulamayınca yakalandı ve son topta BOGDANOVIC'in üçlüğü girse uzatmaya gidecek bir maç oynadı.Ardından Fransa'ya karşıda çekişmeli bir maç oynadı.Çeyrek finallerde Avustralya kafasının etrefındaki kuşları sayan Litvanya'ya son darbeyi vurup evine yolladı.Londra'nın intikamı için İspanya'ya bilenen Fransa üçlüklerle sinince o coşkuyu sahaya yansıtamadılar ve elendiler.Tony PARKER'ın veda maçı ruhsuz bir takımla olmuş oldu ve bu kadro yine madalya takamadı.Aynı gün bir diğer vedayı GINOBILI,SCOLA gibi isimlerle yaşadık.Arjantin ABD'ye karşı varlık gösteremeyince bir devir sona erdi.GINOBILI'nin maçtan sonraki gözyaşlarıysa bir maçtan daha fazlasını izlediğimizi anımsattı.Yukarıda da bahsettiğim gibi Sırbistan bu kez biraz şansla yan grubun liderinin Hırvatistan olmasını kullanarak yarı finali gördü.Yarı finallerde büyük bütçeli bir filmin fos çıkması gibi bir ABD-İspanya maçı izledik.Hakemlerinde etkisiyle temponun yerlerde süründüğü maçta baştan inançsız İspanya ABD'ye finalde başarılar diledi.Sırbistan ise turnuvanın sürpriz performans gösteren takımı Avustralya'ya karşı ilk yarı sadece 14 sayı yiyince rahat bir galibiyet aldı.3.'lük maçında 2 takıma da maç gidip geldi ama en sonunda İspanya gülen taraf oldu.Finaldeyse her zaman olduğu gibi grupların ardından rakiplerine hiç şans tanımayan ABD Sırbistanı 2.çeyreğin ortalarından itibaren rüyadan uyandırdı ve gerçeklerle yüzyüze bıraktı.