Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ Röp.6 sayfada)

  • Konbuyu başlatan Erdal Can İçelli
  • Başlangıç tarihi
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Barış, tüm soruları sorsak, soruları yanıtlayana yazık ilk olarak. Hepsine yanıt verirse, çok yorulur. Okuyanlara yazık olur, çünkü hepsini okuyamaz. Soruları sayayım dedim. Kırkta kaldım. Senin sorularınla elliyi geçiyor. Ama ben seni anladım, senin sorduklarının çoğunu soracağım; çünkü güzel sorular. Sorular beni rahatsız etmiyor, başkalarını da rahatsız etmez umarım. Kendine iyi bak.
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Şey yapılabilir.Sorular sorulur sorulmayan soruları Onur abi çok özel değilse burda cevaplar.
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Röpörtajda 20 soru bilemedin 25 soru maximum çünkü daha fazla soru sordugumuz taktirde hazırlayanda,cevaplayanda,okuyanda sıkılır.Herşeyi tadında bırakmak en güzeli.

Sansür kısmına geldiginde Yigit çok güzel açıklamış hiçbir zaman ayrım yapmadan ve art niyet olmadan hazırlıyoruz çünkü bizim röpörtajı yapmamız için kimse kafamıza silah dayamıyor gönüllü olarak yapıyoruz ayrıca herkesin bir iki sorusunu sormaya çalışıyoruz kimseyi kırmamak için ancak bazı sorular var ki iki kişi arasında geçen ve forumu pek ilgilendirmeyen sorular bunlar aralarında güzel anılar olabilir ama bir röpörtaj için etik değil.Genede ayıp olmasın diye her röpörtajda 1 tane ayırıyoruz sonlara dogru güzel ve komık anılarda örnek vermek gerekirse;

Mithat Duran röpörtajında Nilay ablanın yemeginin soguması ile başında geçen telefon görüşmesi

Eyüp Yıldız röpörtajında kanolarla denize açılıp zor durumlar yaşamaları vb...


Bu tarz 1 soru ayırıyoruz röpörtajın mizah tarafıda olsun diye ayrıca görüşleriniz içinde teşekkürler biz hep diyoruz özel mesaj yoluyla veya röp. konularında yazın daha iyi bir röpörtaj için bizde degerlendirelim hepinizi görüşlerinizi bekliyoruz

Saygılarla...
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Ugur'un dedigi olur. Zira benim roportajda oyle yapmıstık. Bana 20 soru gelmisti. Digerlerini burdan cevaplamıstım.:)
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Soruları bu akşam hazırlayacağız. Hemen Onur abiye göndereceğiz. O da yarın gönderse, yarın akşam ya da pazar yayınlanır.
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Yiğit Pazar' Alıntı:
Soruları bu akşam hazırlayacağız. Hemen Onur abiye göndereceğiz. O da yarın gönderse, yarın akşam ya da pazar yayınlanır.

Yiğit sen yada Erdal yoksa ben alırım röportajı 4-5e kadar netteyim ben.Biraz yorayım Onur abiyi :)
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Yiğit Pazar' Alıntı:
Barış, tüm soruları sorsak, soruları yanıtlayana yazık ilk olarak. Hepsine yanıt verirse, çok yorulur. Okuyanlara yazık olur, çünkü hepsini okuyamaz. Soruları sayayım dedim. Kırkta kaldım. Senin sorularınla elliyi geçiyor. Ama ben seni anladım, senin sorduklarının çoğunu soracağım; çünkü güzel sorular. Sorular beni rahatsız etmiyor, başkalarını da rahatsız etmez umarım. Kendine iyi bak.
Yiğit;

Bir çok sitede o şekilde gördüğüm için bütün sorular sorulsun ve cevaplansın dedim ama senin dediğinde mantıklı, cevaplayana da okuyana da yazık.. =)

Şu sansür lafımıda açıklayayım. Malum son zamanlarda ki mesajlarım bazılarını rahatsız etmiş olacak ki tepkiler alıp, yapmadığım halde insanlara "laf sokma" ve "kin kusma" gibi laflar işittim. O yüzdendir ki sorduğum sorular bazılarını rahatsız eder diye soruların sonuna o notu düştüm ama o zamanda dediğim gibi hiç bir zaman böyle bir düşünceye vakıf olmadım.

Erdal,

Sanırım üstte yazdığım yazı senin yazınada ilişkin şeyler var, sansür işi içinde direk size yazmadığımı bilin. ;)
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Sorular hazırlandı ve Onur Yavuz'a yollandı
Cevaplar elimize ulaşır ulaşmaz yayınlanacaktır
Sabrınız için teşekkür ederiz

Röpörtaj Ekibi.
 
Re: Aile Toplantısı (6.Hafta Konugu Onur YAVUZ)

Bu hafta konugumuz Onur Yavuz idi.Forumun kapatılması ve röpörtaj ekibimizin son dönemdeki ders yogunlugundan dolayı biraz geçiken röpörtajı yayınlıyoruz.Onur Yavuz ile ilgili herşey bu röpörtajda...



* Forumun en sevilen isimlerinin başında geliyorsunuz. Herkes sizi az çok tanıyor. Şimdi yine okuyucularımız için, kendinizden sizi dinleyebilir miyiz?



1978 yılı Ankara doğumluyum. İlk orta lise eğitimini Ankara´da tamamladıktan sonra yüksek öğrenimime Akdeniz Üniversitesi Turizm bölümünde devam ettim. 6 aylık bir sürenin ardından okulu bırakarak Antalya´dan dönüş kararı aldım. Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü bitirdim.

Kitap okumayı, sahaflara (eski kitapçılar) gitmeyi, internette araştırma yapmayı, fırsat buldukça bizim maçlarımızın yanı sıra Türk Telekom´un maçlarına gitmekten keyif alırım.


n5838840642557551470.jpg


* Hangi meslek ile uğraşıyorsunuz? İşinizden memnun musunuz? Bir gün zengin olursanız, ne yapmayı düşünüyorsunuz, gelecek ile ilgili hayalleriniz nelerdir?



Ülkenin dış ticaret açığını kapatmaya çalışıyorum. Tüm Dünya´da olduğu gibi biz de ekonomik krizden payımızı aldık ama hayat devam ediyor.

Gün gelir de zengin olursam, bir Galatasaray-Fenerbahçe Ülker maçının tüm biletlerini satın alırım. Kulübümüz kombine satmayı pek düşünmediği için normal taraftar giremez, VIP´te oturacak olan liseli ağabeylerle karşılıklı maç izlerim. Ben bağırırım ?karşı taraf sarı desene? diye ama onlar karşılık verir mi bilemem. Ama bildiğim bir şey varsa o da; taraftarın değerini anlarlar maçın sonunda.

Neyse, bu kadar gevezelik yeter. Hayata bakış açım, zenginliğin hayalini kurmamı gerekli görmedi hiçbir zaman.




* Nasıl Galatasaraylı oldunuz? Çocukluğunuzdan beri Galatasaray aşığı mısınız, yoksa çocukluğunuzda bir başka takımın da hayranı oldunuz mu?



Küçükken de şimdi de babamla daima arkadaş gibiydik. Ben 5-6 yaşlarındayken, babam ağabeylerim ile şakalaşırken ?Onur bunlar Fenerbahçeli, ben tek kaldım, sen de Galatasaraylı ol? dedi. İzleyen günlerde ağabeylerim çok dalga geçti, 11 seneden beri şampiyon olamıyorsunuz, gel sen de Fenerli ol, babama söylemeyiz vs. diye.



İlerleyen yıllarda babam bu kadar bağlanacağını bilsem teklif etmezdim diye itiraf etti. Artık İstanbul´a maça gideceğim zaman, oğlum hazır gitmişken Bakırköy´e de uğra demeyi ihmal etmiyor. : )




* Galatasaray ilkelerini bu denli sahip çıkmayı kimden öğrendiniz, örnek aldığınız kişi kimdir? Birisine Galatasaray sevgisi aşılamanız istense, bunu hangi yollarla yapardınız?




Ailede Galatasaraylı olan tek kişi babam, o da tarihi geçmişi (sportif anlamda değil) nedeniyle bu renklere yakın hissetmiş kendini. İyi mi kötü mü bilmiyorum, bu konuda örnek alabileceğim kişi olmadı yakın çevremde.

Diğer soruya örnekle yanıt vermek iyi olabilir. Yeğenime önce kendimi, ardından değer verdiklerimi sevdirdim. Bir süre sonra Onur Amca´m Galatasaraylı, ben de Galatasaraylı´yım dedi. Biraz uzun sürmüştü ama etkili olduğunu düşünüyorum.




* Onur Yavuz?un bir günü nasıl geçiyor? Bunu yapmazsam olmaz dediği bir şeyler var mı ?




Sıradan bir hayatımın olduğunu söylesem yanlış olmaz. Sabah gazete boştaysa göz atar, 9 civarında iş yerine giderim. Akşam ise bir kişiye, arkadaş grubuna sözüm yoksa eve giderim. Biraz gazete, dergi ya da kitap okuduktan sonra bilgisayar başına geçerim.



Elime o günkü Cumhuriyet gazetesi değmemişse bir huzursuzluk olur üzerimde. 10 dakika da olsa göz gezdirmek isterim.




* Aşk ile ilgili düşünceleriniz nelerdir?, Bu konuda şanssız olduğunuzu hissettiğiniz oluyor mu? Ne zaman evliliği düşünüyorsunuz?



Sevebilirim ama aşık olabilir miyim yeniden? İlk aşklar unutulmaz, gerisi lâf-ü güzâf.



Dediğim gibi ilk aşklar unutulmuyor, sonraki birlikteliklere de bu kavramı yüklemeye çalışmak bana göre doğru değil. Geçmişte yaşananları dikkate aldığımda aşk konusunda şanssız olduğumu söyleyebilirim ama günümüz için değerlendirecek olursam aşkı aramayan birisinin, bu konuda şanssız olduğunu söylemesi yanlış olur.



Önemli olan bir an önce evlenmek değil, doğru eşi bulabilmek... Atacağım imzayla özgürlüklerimin kısıtlanacağını bilsem de, doğru eşi bulduğuma inandığım anda nikah masasına oturmaktan çekinmem.




* Sadece bir memlekete ait olmadığını söylüyor. Bir tercih yapması gerekirse "01, 06, 80" sayılarından hangisini tercih eder öncelikle?Ayrıca Ankara´da nerelerde yemek yenir ?




Çok klasik olacak ama önemli olan doğduğun değil, doyduğun yerdir derler. Benim hem doğduğum hem doyduğum yer Ankara.

Damak tadına önem verenler Ankara´ya geldiğinde Opera´daki Tapi Tavuk´a uğramadan dönmezler. : ) Şaka bir yana yemekzedeler elbet bir gün Ankara´ya gelir ve gerekeni yaparız.




* Forumu nasıl keşfettiniz? Foruma kayıt olduğunuz günden bu yana forumda neler değişti sizce?



Gsbasket.com zamanından beri üye olduğum için forumla tanışmamı net hatırlamıyorum, ara ara girer konulardan ilgimi çekenleri okuyup çıkardım. Ancak forumla olan bağlarımın sıklaşmasını sağlayan olayı unutamam. Halil Üner, Ankara´daki Kolej maçı sırasında kaptan Burak Sezgin´e ağza alınmayacak sözler sarf etmişti. Takımın gidişatı vs. bir yana, böyle bir ismin Galatasaray´a yakışmadığını yazma ihtiyacı hissetmiştim.



Forumda değişim olmadı, hep aynı çizgisinde devam etti diyebilmek için forumu at gözlüğü ile takip etmek gerekir. Sponsorların şubeye el atmadığı dönemde ilgi azdı, genel olarak basketbol sevdalıları yazıyordu. Üyelerin çoğu birbirini maçlardan tanıdığı için karşılıklı sevgi saygı çok daha fazlaydı. Elbette karşıt fikirler oluyordu, tartışmalar yaşanıyordu ama yarın bir gün maçta karşılaşacağını bilerek, kırmadan yazmaya özen gösteriyordu.



Son yıllarda hedefler büyüyünce foruma olan ilgi de arttı. İkili ilişkilerin zayıf olması nedeniyle, eskiden ?biz? duygusunun hakim olduğu forum, zamanla ?ben merkezci? olmaya başladı. Bu da seviyesiz tartışmaları beraberinde getirdi.




* Forumun misyonu nedir ona göre ?



Misyon sözcüğü kulakları rahatsız ediyor sanki, biz en iyisi onun yerine görev diyelim. Bana göre gsbasket´in öncelikli görevi; gençlere basketi sevdirmek, bilinçli bir taraftar kitlesinin oluşmasını sağlamaktır. Bunların yanı sıra ülkesinin ve Galatasaray´ın değerlerine sahip çıkan bir anlayışla hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.



* Forumda çok seviliyorsunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz?




Nedense ben aynı kanaatte değilim. Beni seven kişiler olduğu gibi, benden rahatsız olan kişilerin de var olduğunu biliyorum. Bunu olağan karşılıyorum, zaten aynı anda herkesi memnun edecek gücü kendimde göremiyorum.



* Forumda yönetici olmaktan memnun musunuz? Bazen gereksiz konular açılıyor. Forumda tartışmalar oluyor. Konuları kapatırken, üyelere ceza verirken ne hissediyorsunuz? Rahatsızlık duyuyor musunuz?



?Bir Galatasaray taraftarına böyle tepki vermek yakışmıyor? düşüncesi oluştuğu zaman, eli kolu bağlı oturmaktansa konuya ya da iletiye müdahale etmek daha iyi.



Üyelere ceza verirken, verdiğim kararın üye üzerindeki olası etkisini düşünüyorum, yani günümüzün sevilen deyimi ile duygudaşlık (empati) kurmaya çalışıyorum. Öncelikle -takdir hakkını kullanabileceğim bir durum varsa- uyarmayı tercih ediyorum, eğer uyarıya rağmen davranışını sürdürüyorsa rahatsız olmamı gerektirecek bir durum görmüyorum.




* Yaşantınızda forumdan görüştüğünüz isimleri bizimle paylaşır mısınız?



Forumda en yoğun görüştüğüm isimler; Onur Balcı, Burak Barut, Kerem Porazan, Arda Öztürk... Bir de Nilay Kızılok var ama ne zaman merhaba desem, ?hayret hangi dağda kurt öldü? dediği için selam vermeye korkuyorum. : ) Aslında akşamları forumdan bir çok kişiyle sohbet ediyorum, ama hepsini buraya yazmak yanlış olur.



* Forumda eksik gördüğünüz noktalar nelerdir? Türkçe ye gerekli önemin verildiğini düşünüyor musunuz? Türkçe ye gösterilmesi gereken önem hangi çalışmalarla sağlanır sizce?



Son zamanlarda forumda bir hoşgörüsüzlük ortamı hakim. Bazen düşünüyorum, üyelerin foruma girerken biraz aklı selimlik, biraz saygı, birkaç damla da hoşgörüyü beraberinde getirmesi çok mu zor?

Ne yazık ki son zamanlarda özentilikte elimize su dökecek millet sayısı çok az. Zaman zaman burada Türkçeyi özenli kullanmadıkları için gençleri eleştiriyoruz, ama onlardan geri kalmamaya çaba sarf eden işletmeler de mevcut.

Peki neler yapabiliriz? Elbette geniş çaplı bilinçlenme çalışmaları yapmak, yapılan bu çalışmalara destek vermek mümkün ama en basitinden arkadaşlarımızla internette sohbet ederken ya da cep telefonuyla mesaj gönderirken Türkçeye özen göstermeyenleri uyarmak, onların bilinçlenmesini sağlamak da en az diğer etkinlikler kadar önemlidir.



* Neden basketbolu diğer moderatörler kadar sıkı takip etmiyor? Ediyorsa bizim mi haberimiz yok?



İsmet İnönü taktiğini uygulayıp soruya soruyla yanıt vereyim. : ) Basketbola ilgi duymayan, bu sporu takip etmeyen bir kişinin buraya zaman ayırması mümkün mü? Elbette takip ediyorum ama usta kalemlerin olduğu bu ortamda basketbola ilişkin sık sık yorum yapmak cazip gelmiyor. Buradan sadece usta kalemler yazsın, diğer üyeler okumakla yetinsin düşüncesinde olduğum sonucu çıkmasın. Bu sadece beni bağlayan bir bakış açısı.

10224149279814064583884.jpg


* Hangi spor dalı size daha cazip geliyor? Basketbol mu, futbol mu?



Gençlik yıllarımda basketbol maçlarını takip etsem de futbol ağır basıyordu doğrusu. Ama yaklaşık 7-8 senedir basketbol ön planda diyebilirim rahatlıkla.



Galatasaray? ın hangi maçını ya da maçlarını unutamıyorsunuz? UEFA ve Süper Kupa? yı aldığımız maçları nerede izlediniz?



Aslında anlatılabilecek -Galatasaray sağ olsun- o kadar çok maç var ki? Ama aklıma ilk anda gelen iki maç var. Biri 16 dakika sonunda gelen şampiyonluk maçı, diğeri ise Taranto ile oynadığımız final karşılaşması. İki maçta da tribünde olduğum için kendimi şanslı görüyorum.

Bir de lanet olsun, biri kaçırsın da kim kaçırırsa kaçırsın dedirten maç. Tahmin ettiğiniz gibi 18-17 kaybettiğimiz Gençlerbirliği maçı. O maçın ardından az çınlatmamıştık Hayrettin´in kulaklarını. : )

UEFA Kupası´nı aldığımız sezon tüm Avrupa maçlarımızı arkadaşla kapalı bir havuzda seyretmiştik, final maçı hariç. Uğur yapalım diyerek son maçı ayrı izledik. UEFA Kupası´nı alınca Süper Kupa maçında da uğuru devam ettirdik.




* Bu sezon şubelerdeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Hangi branşta sporcularımız bizi başarıya ulaştırabilir? Bütün dallarda teknik heyet hakkında görüşlerinizi paylaşabilir misiniz?



Duruşuyla, mücadelesiyle, kadrosuyla kısaca tepeden tırnağa beni tatmin eden tek takım Engelsiz Aslanlar. Camiamıza öyle yakışıyorlar ki? İyi ki bizimlesiniz Sedat Hoca ve Engelsiz Aslanlar.



Acıdır ki erkek basketbol takımından bu sene bir beklentim yok. Ligde ise üç aşağı beş yukarı nasıl bir başarım sergileyeceğimiz belli. Avrupa´da geçtiğimiz yıllarda elde ettiğimiz başarıya yaklaşmak beni fazlasıyla tatmin eder. Teknik kadroya gelecek olursam, Okan Çevik erkek basketbol takımının ağırlığını kaldıracak yapıda değil ama Cengiz Karadağ ile uyumlu çalışması halinde bazı şeyleri başarabileceğini düşünüyorum.



Bayan basketbol takımımızın kadrosu, beklentilerin yüksek olmasını da beraberinde getiriyor ama şubede yaşananları kabullenmek, başarı gelmesi halinde bunu hazmedebilmek kolay değil. Zafer Kalaycıoğlu bayan basketbolunda başarılar elde etmiş bir isim olabilir, ama ben her zaman Cem Akdağ yönetiminde tüm zorluklara rağmen yılmadan mücadele eden takımı tercih ederim.




* Murat Özyer, görev yaptığı sürece basketbol severler tarafından çok konuşuldu. Kimisi Özyer?i yetersiz olarak nitelerken, siz onun destekçisi oldunuz. Bunun sebebi nedir?



Halil Üner karakterinde bir hocanın ardından, taraftara değer veren, ağırbaşlı, günü kurtarmak yerine şubeyi profesyonelleştirme çabası içinde olan bir hoca gelince, insanın ister istemez sahip çıkası geliyor.

Elbette Murat Özyer Türkiye´nin en kariyerli hocası değil, eksik yönleri mevcut ama şu açık ki bu zihniyetle yönetilen şubeye gelebilecek en iyi isimlerden birisi Özyer.




* Türk ve Dünya edebiyatından hangi yazarları takip ediyorsunuz? Felsefe ile ilgileniyor musunuz? Nieztche?nin görüşleri hakkında neler düşünüyorsunuz?




Dünya edebiyatında günümüz yazarlarından takip ettiğim belli isimler yok. Genelde eski kitapları okumayı tercih ediyorum. Takip ettiğim yazar deyimini kullanmak yanlış olur ama son zamanlarda yabancı yazarlardan Dan Brown ve Adam Fawer ´ın bazı eserlerini okudum.



Felsefeyle ilgilenmeye ise Jostein Gaarder´ın Sofi´nin Dünyası ile başladım lise yıllarında.



Nietzsche´nin savaşta faydacılık görüşüne gelecek olursam; Her insan dünyaya eşit koşullarda gelmediğine göre efendi ahlakı ve köle ahlakı ayrımını yapmak, güçlülerin zayıfları yok etmesini bir gereklilik olarak görmek bana göre sapkınlıktır. Yapılması gereken Dünya´yı uygun olmayanlardan temizlemek değil; onları eğitmek, kazanmaya çalışmak olmalıdır.



Her ne kadar ünlü filozof karşıt fikirde olsa da, Nietzsche´nin üstün insan kavramının Hitler´e esin kaynağı olduğu fikrine katılıyorum. Nietzsche´nin kardeşinin, filozofun ölümünden sonra gizli arşivlerini hayran olduğu Hitler´e açmış olmasının bu tezi desteklediğini düşünüyorum.



Hitler deyince geçen hafta okuduğum bir haber geldi aklıma. İngiltere´de 9-15 yaş grubuna yönelik yapılan bir araştırmada gençlerin azımsanmayacak bir bölümü Hitler´i bir futbol hocası, toplama kampı olan Auschwitz´i de bir park olarak biliyormuş. Günümüz Türk gençliğini eleştiriyoruz ama diğerlerinin de pek bir farkı yok aslında.

n5838840642656482660.jpg


* Ankara? da takımımızın maçlarına gidip destek veriyorsunuz. Deplasmanlara ne sıklıkla gidebiliyorsunuz? Acaba bu sene gitmeyi düşündüğünüz deplasman var mı?



Eskisi gibi çok gidemiyorum deplasmanlara, artık uzun yol yormaya başladı. Bu nedenle takımlarımıza destek vermek için Konya gibi yakın deplasmanları ve İstanbul´u tercih ediyorum.



Arda Öztürk´ün okurken güleceğini tahmin edebiliyorum ama bu sezon bir Adana bir de Mersin sözüm var. Doğrusu ikisine birden gitmek benim açımdan zor. Mersinli ve Adanalı arkadaşların omuz omuza olduğu bir maça gitmeyi düşünüyorum, gideceğim de.




* Demokratik açılım hakkında düşünceleriniz nelerdir? Bunlar çok hassas konular. Bireylerin bu hassas dönemde nasıl davranması gerektiğini düşünüyorsunuz?



Koşullar oluşmuşsa bazı şeyleri konuşmak, adımlar atmak kaçınılmazdır. Yalnız bunu yaparken tüm siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini almak; karar verirken de ülkenin sosyal ve etnik yapısını göz önünde bulundurmak gerekir.



Bireyler yaşanan gelişmeleri izlemeli ama yeri geldiğinde de Mustafa Kemal´in Bursa Nutku´nda belirttiği gibi; ?Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ?Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır? demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır??




* Atatürkçülük ile Kemalizm aynı kavramlar mı?



İlk bakışta birbirine benzer kavramlar olarak görünse de bana göre farklı içeriğe sahip Kemalizm ile Atatürkçülük.

Aradaki farklara kısaca değinmek gerekirse; Kemalizm, Kurtuluş Savaşı mücadelemizin ardından benimsenen ekonomi politikasının, siyasetin ve toplumsal devrimlerin genel adıdır. Oysa Atatürkçülük, Büyük Önder´in ölümünün ardından kullanılmaya başlanan, Kemalizm´in ana değerlerinin (ekonomik ve siyasal anlamdaki tam bağımsızlık) içinin boşaltılmış halidir.




* Korku toplumunda yaşadığımız söyleniyor. Vatandaşların düşüncelerini istediği gibi açıklayamadığı kanaatinde misiniz?



Aslında söylenecek pek bir şey yok bu konuda, her şey ortada. Milletvekillerinin, hakimlerin, üst düzey devlet görevlilerinin dinlendiği; Ergenekon Davası ile insanların baskı altına alınmaya çalışıldığı bir ortamda, insanlar fikirlerini özgürce söyleyebiliyor demek mümkün mü?



* Onur Balcı ile iyi bir arkadaşlığınız olduğu biliniyor. Arkadaşlığınız nasıl başladı ve gelişti? Farklı düşündüğünüz konular oluyor mu, bu konular hakkında tartıştığınız zaman fikrinizin değiştiği oldu mu?




Onur´un profilinde Muğla - Ankara yazıyordu. Ben de Ankara´da okuyan, taşralı bir genç olarak düşündüm ilk anda. Aileden uzakta okumanın zorluklarını bildiğim için bazen yararlı olabileceğimi düşünerek samimiyet kurmaya çalıştım, sağ olsun o da aynı yakınlığı gösterdi. Bilsem ki Muğla´da okuyan bir Ankaralı, başıma böyle bir bela alır mıydım hiç!

Büyük konuşmak istemem ama Onur Balcı ile küsmek için bayağı bir emek harcamam gerekir. Peki kızdırdığı oldu mu derseniz, gönül rahatlığı ile evet derim. Buluşma saatlerine sadık kaldığı zamanı görmeyi umut ediyorum.




* Röportaj isteğimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Son olarak gsbasket ailesi için düşünceleriniz nelerdir? Onlara mesajınız ne olacaktır?



Burası çok güzel bir ortam, değerini kapalı kaldığı dönemlerde daha iyi anlıyor insanlar. O halde karşıt fikirlere daha hoşgörülü, karşımızdaki kişilere yaşı ne olursa olsun daha saygılı yaklaşalım. Sanırım çok şey istedim?


Birer cümleyle açıklarsanız seviniriz?



Melih Gökçek:
Ankara´nın ayıbı.

Adana: Adil Usta´nın Yeri´nde kıyma yemek.

Morientes: Elbet bir gün Galatasaray´la yolları kesişecek.

Atatürk:
Tanrının bir lütfu.

Şalgam: Alkolsüz içkilerin en güzeli.

Işıl Alben: Bayan basketbolunun gözbebeği.

GSbasket.org: Her şeye rağmen basketbolun konuşulduğu en seviyeli ortam.

Facebook: Güzel videoları izlediğim yer.

Adnan Polat: Taraftarın körelen ufkunu açan başkan.


Kitap: İnsanın en iyi dostu.


Yigit PAZAR-Erdal Can İÇELLİ
 
Çok güzel olmuş Erdal, Yiğit ve Uğur ellerinize sağlık.

Bir solukta okudum. Bu kadar soru sorulunca benim soru sorulamamış.

Neden Onur Antalya'da bir basketbol maçına geleceğim diyip 3 senedir satış koyuyorsun.:D
 
Güzel ve keyifli bir röportaj olmuş. Emeğiniz için teşekkür ederim.

Beni yanlış tanımaya başlasa da, sonunda doğru yolu bulmuşuz. Bunu anladım ben. :)
 
Aile toplantısında okuduğum en güzel röportaj bu oldu...Bana o kadar keyifli geldi ki sanki az soru sorulmuş gibi geldi ama saydım da; 25 soruymuş... :p

Onur YAVUZ Abinin ve Röportaj Ekibimizin ellerine,yüreklerine sağlık....Samimi,içten,keyifli,eğlenceli ve bilgilendirici bir röportaj olmuş :)...Teşekkür Ederim.
 
Nilay KIZILOK' Alıntı:
Bu kadar soru sorulunca benim soru sorulamamış.

Neden Onur Antalya'da bir basketbol maçına geleceğim diyip 3 senedir satış koyuyorsun.:D

Nilay Abla;Sen 5 soru sormuşsun 3 tanesine röpörtajda karşılık almışsın özel sorularla ilgili konuyu bir önceki sayfada paylaştık her röpörtaj 1 tane diye bu hakkımızıda Onur Balcı'dan yana kullandık.

Anlayışın için teşekkür ediyorum.Gelecem gelecem diyip satış koyma konusunda herkes şikayetçi banada Botaş-Galatasaray maçı için sözü var umarım gelebilir ;)

Murat İnal: Bekle abi bekle 10 haftaya az kaldı ! :)
 
Bu arada kardeşlerimin hakkını vermeye unuttum.
Ellerinden geldiğince mükemmel işler yaptılar 6 hafta boyunca tekrar teşekkür ederim kendilerine.

Ayrıca Nilay Ablanın söylediğine de katılamıyorum, sorum soruldu sorulmadı adım geçti geçmedi türü muhabbetler pek mantıklı gelmiyor en azından kırgınlık yapacak şeyler gibi gelmiyor, ee Nilay Abla sende benim roportaja yorum yapmamışsın kırılıyım mı : )

Not: Onur Yavuz'un Trabzon deplasmanı yapacak kadar cesareti yokmuş ;) O yüzden güneye gidiyor Karadeniz'in hırçın dalgalarına gelemiyor ;)
 
Çok güzel ve dourucu bir söyleşi olmuş. Onur Abi'ye cevaplar için Yiğit Abi'ye, Uğur Abi'ye ve Erdal'a da emekleri için sonsuz teşekkür etmek gerekli.
 
oha ya insan bir söyler gel iki tane soru sor diye.. gerçi benden sana bi soru tecavüzü gelirdi iyi yırttın valla.. hayatı ve dütlüklerini masaya yatırırdık çok pis.. oldu mu şimdi! gecikmiş sorum;

beni seviyo musun :ehue
 
Öncelikle güzel düşünceleriniz için teşekkürler arkadaşlar, yalnız belirtmek isterim ki eleştiriye de açığım.

Kırılan arkadaşlar Ankara´da Tapi Tavuk sizi bekler. Bu sefer yerken çekeceğiniz işkenceye ortak olurum. : )

Can, sana haber verecek kadar saf mı görünüyorum. : ) Bir de sevilmeyecek adam mısın, tereddüt ediyorsun. : )

Burak, laf cambazlığı (demagoji) yapma. : ) Gelmeme nedenim Antalya cevabında belli.

Nilay KIZILOK' Alıntı:
Neden Onur Antalya'da bir basketbol maçına geleceğim diyip 3 senedir satış koyuyorsun.:D
Nilay aslında yanıt vardı senin soruya, uzun yollu deplasmanlar yoruyor artık insanı. Yine de sana özel bir açıklama yapayım.

1999 yılında gitmiştim Antalya´ya en son. Bir miktar biliyorsun, güzel anılarım yok orada. Belki de bu yerleşmiş bilinçaltıma. Uzun yolculuk da iyice gözümü korkutuyor. Daha yeni yeni özlüyorum Konyaaltı´nda bir çay bahçesinde çayımı yudumlayarak denizi izlemeyi. Umarım en yakın zamanda gelirim.
 

Üst