Gsbasket'ten ve eski Abdi İpekçi'den az fakat öz bir nicelikle, İstanbul'da bu bahara ve hatta yaza geçiş gününde; akşamüstünden itibaren maçı hep birlikte yaşadık. Kesitlerin ekseriyetinde 2010'lardaki Abdi İpekçi tadınının iz düşümü doğdu, ruh temelli bakıldığında hayli keyifli şekilde günü noktaladık ve derinlikli geçmişi 2020'lere taşıdık.
Abdi İpekçi'nin çok gecikmeli şekilde de olsa yeniden açıldığı, kaygılarımız gözetildiğinde hiç de fena bir basketbol salonuna dönüşmediği; üstüne AEK'in de bir İstanbul takımı olduğu ortamda bu Final Four'un ev sahipliği için girişimde bulunulmalıydı. Mevcut başkan baştayken, derli bir toplu bir kulübe; Galatasaray'a benzeyemiyoruz maalesef. Maç sonu meşaleli, fişekli kutlama yapan yeni jenerasyon; konjonktürel olarak Dünya'da yetkili her insanı kara kara düşündürecek olan Galatasaray'ın Atina Final Four'una dair öz eleştri yaptırmıyorsa, Galatasaray'da yönetici olmakla bostan korkuluğu olmak arasında bu yönetim pek bir fark göremiyor demektir.
Yönetimin Basketbol Şampiyonlar Ligi Final Four'una dair tavrı, çeyrek final ikinci maçının saati üzerinden de kolaylıkla yorumlanabilir. Benim gibi bir küçük burjuvanın yanı sıra, bir yığın prekarya maça g.t zoruna yetişebildi. Mesaiye kalıp da gelemeyen tanıdık Gsbasket simalarını saymıyorum daha. 2000'lerde doğan öğrenci jenerasyonun akın ettiği Burhan Felek ve özellikle kadın voleybol maçları dışında, İstanbul'un bir hafta içi 19:00 etkinliğini kaldırabilmesi mümkün değil. Yönetimin saatle hiç oynamamasının sonucunda, Galatasaray tribünü de olduğu kadar dedi ve ortaya yarı dolu bir salon çıktı.
2010'lardaki Abdi İpekçi'den öyle bir hazine var ki bizde, maçın son 2-3 dakikasındaki kutlama Türk basketbolunda sadece Galatasaray ve Karşıyaka tribünlerinden doğabiliyor. Beşiktaş ve Bursaspor tribünlerini ise yanına ekleyebilirim. 2010'lardan kas hafızamızla dahi, Basketbol Şampiyonlar Ligi Final Four'unu etkin sekanslarla kutlayıp takımı muhtemelen Atina'ya layığıyla uğurladık.
36-37 dakika ritme giremeyip, neredeyse rahatsız şekilde izlediğimiz maçta 90 atıp baya da net bir skorla kazandık. Resital olan Prag'daki deplasman maçının üstüne yaşandı bu. Mevcut görüntümüz yarı finalde Tenerife maçında dahi yetecek gibi gelmiyor, bununla birlikte çok tehlikeli ve alternatiflerin derya deniz olduğu bir hücum takımıyız. Cummings-İzundu'ya bu kez mecburen çalışacak olan rakipler düşünsün, biz sezon içerisinde kör kuyulardan çıkarak son 80 dakikaya eriştik diyorum. Şampiyonluk mevcut teknik kadroyu ve oyuncuları Galatasaray efsanesi yapar. 90'ların Saporta-Korac serisini müzede tamamlamış oluruz.