Beklemenin güzelliğini keşfetmek

İnsanın yaşam bağı.. Beklemek!..

Yasemin odama girdi.. "Aktüel sizinle konuşmak istiyor.. Son zamanlarda yazılarınızda hep birisini beklediğinizi ima ediyormuşsunuz da.."
"Nasıl yani.."
"Yani özel yaşamınız.."
"Hayır" dedim.. "Özel yaşamımı hiç konuşmadım ben.."
Dedim de..
Aktüel'in tespiti doğru.. Son zamanlarda "Bekleyiş" üzerine yazılarım yoğunlaştı gerçekten..
Beklediğimden mi, beklemek istediğimden mi?..


Haftalar önce Paris'te Champs Elysees'de, dünyanın belki de en ünlü Cafesi, La Fouget's'de oturuyorum..
Birden iliklerime kadar donduğumu hissettim. Paris'te hava kapalı.. Yağmur çiseliyor.. Soğuk.. Ama yaz günü, nerden bakarsınız.. Niye aniden böyle üşüdüm birden..
Dalıp gitmişim düşüncelerime.. Beni donduran o anda hissettiklerim..
"Ne bekliyorsun hayattan Hıncal" dedim kendi kendime.. Paris'in o dillere destan kalabalığı içindeki yalnızlığımda..
"Mesleğimde doruklara tırmanmışım.. Yönetmişim, en çok satan, en unutulmaz dergi olmuş.. Yazmışım, en çok okunan olmuşum.. Televizyon programlarım klasikleşmiş.. Dünyayı gezmişim.. Heves ettiğim tüm güzellikleri görmüş yaşamışım.. İstediğim hemen herşeyi elde etmişim.. Gözümde kalan, içimde ukde olan hiç bir şey yok.. Harika bir ailem olmuş.. Aile içi en güzelliklere, en mutluluklara sahip olmuşum.. Özel yaşamım harika günler, aylar, yıllarla dolu.. Sevmenin, sevilmenin en güzellerini, en unutulmazlarını yaşamışım.. Hele en uzun süren en sonuncusu, hem de benim yaşımda masallarda bile yaşanmayacak kadar güzel.. Ömre bedel.. Bir insan daha ne isteyebilir?.. Hiçbir şey.. Daha ne bekleyebilir?.. Hiçbir şey.. İşte Paris.. İşte Fouget's, bana hiçbir şey ifade etmiyor artık.."
Kanımı donduran, beni üşüten, titreten düşünce bu oldu işte..
Hayattan bekleyecek hiçbir şeyi kalmamak!..
Silkindim birden, bir başka yorumla..
"Bekleyecek bir şeyin kalmadığına göre, demek çok iyi yaşamışsın Hıncal, mutlu olmuşsun" dedim kendi kendime.. Geçiştirdim o soğuk anı..
Dönüşte, beklentiler aramaya başladım kendime, yeni..
Beklemek gerek.. Hayatta hep birilerini, birşeyleri beklemek gerek..
Beklediğin şeyler bitince, hayat anlamsızlaşıyor çünkü..
Ben mi?..
Sonbahar geldi.. Havalar soğuyor.. Oysa ben giderek daha çok ısınıyorum..
O üşüme krizlerim bitti!..
Yani..
Beklemek güzel şey!..
Beklentilerinizi sevin..
Bekleyecek bir şeye sahip olmanın kıymetini bilin!..



HINCAL ULUÇ


beklemekten usandığım ve çok özlediğim zamanlarda hep bu yazı gelir aklıma..
bb askerdeyken,gazetede okumuş bu köşe yazısını ve çok beğenmiş.. bana da okumamı söylemişti ve okumuştum bende..
birilerini,birşeyleri bekleyenler varsa iyi geleceğini düşündüm..

bende hala birşeyleri bekliyorum ve beklemenin güzelliğini yaşıyorum kendimce..
 
Hıncal Uluç üstad döktürmüş gerçekten beklentilere hiç bu gözle bakmamıştım sanırım bu yazıyı okuduktan sonra beklemeninde güzelliğini ve tadını almış olacağım.Zaten bana sorarsanız hayat zevk alabildiğiniz kadar güzeldir.
 
Yazı orta yaşı aşmış kişiler için bir dönüm notası olabilir.Yazara baktığım zamansa yazının samimi değil bir roman havasında yazıldığından şüphem yok.
 
Beklemek güzel şey... Beklemeye değiyorsa...

Ama ben beklemeyeceğim. Bekleyip sürekli sonbaharda yaşamaktansa, beklemeye son verip ilkbaharın gelmesini beklemeyi tercih edeceğim artık.
 
Sonbaharda ağaçtan dökülen yaprağı yeşertmeye uğraşmak ne kadar saçmaysa, ilkbaharda ağaçtaki yaprağı seyretmek bir o kadar tatlı?

Sonbaharda yaprağını döken aynı ağacın, ilkbaharda tekrar yeşermesini beklemek değil benimki.
 

Üst