Bozuk Saat Misali...

Sevdiğim bir söz vardır; bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. Sezon açılalı yaklaşık 1 sene oldu, değil her gün ayda bir kere doğruyu gösterdiğine tanık olamadık bu şubedeki saatin.

Şubeyi hak ettiği şekilde yönetmediğiniz sezonda Ekrem Hoca önderliğinde takımımız açıklarınızı kapattı ama onların gücü ancak sahaya yeter. Ve biliyoruz ki Türkiye´de kadın basketbolu bazıları için sahadan ziyade masabaşında oynanıyor, sonuçlar mümkün olduğunca masa başında belirleniyor.

Oturduğunuz rahat koltuklarınızdan kalkın ve pazar günü Ülker Arena´da takımı yalnız bırakmayın. Sadece bedeninizle değil ruhunuzla orada olun, sahada mücadele eden oyuncuların hakkını savunun, gerekiyorsa onlara siper olun. Küfür başladığı anda masaya baskı uygulayın, size hakaret edilmesinden korkmayın, oyunculara ve kulübe edilen küfür/hakaret zaten sizi de kapsıyor demektir. Baktınız olmuyor, hakemler aldıkları talimatlar doğrultusunda maçı katlediyor, takımımızın bu ortaoyununun figüranı olmasına izin vermeyiz diyerek ç e k i n t a k ı m ı p a r k e d e n. B u t a k ı m ı n h a k k ı n ı p a z a r g ü n ü e l e g ü n e k a r ş ı s a v u n m a z y e d i r i r s e n i z, s i z d e n a d i s i y o k d e m e k t i r !
 
Yapılması gerekenler belli ve açıklanmış. O salonda yönetimimiz yer almazsa asla affetmem bir taraftar olarak onları. Takımımızın en büyük ihtiyacı olan şey kendilerini güvende hissetmeleri. Bunu da yapacak yönetimimiz. İnşallah bizi yanıltmazlar.
 
Sözün bittiği yerdeyiz...

Futbolda elde edilen şampiyonluğun tadını bile çıkarttırmadınız, helal olsun size. Futboldaki atılım ne kadar takdiri hak ediyorsa, basketbolda teknik ekibin ve kadronun sahipsiz bırakılması bir o kadar kahredici.

İlk mesajımda söylediğimi tekrar ediyorum. Artık hak ettiğiniz kısmı alırsınız...
 
Şubede daha önce yaşananlar da malum, ama yakın zamana göz atacak olursak, geçen seneki Oktay Hoca'nın gönderiliş şekliyle şubenin artık nasıl yönetildiği iyice ortaya çıkmıştı. Ben bu sene hem kadın hem erkek takımımız için ne yazık ki heyecan duyamıyordum. Oktay Hoca'nın gönderilişi, Cem Akdağ'a söz verildiği halde son halde vazgeçilmesi ve bunların çok çirkin şekilde yapılması, hiçbir kupanın ve başarının affettiremeyeceği olaylardı benim için.

Ekrem Hoca'nın kadın takımının başına geçmesi, fazlasıyla mutlu etse de, kulüplerin başına kim getirilirse getirilsin arkasında durulmadıkça bir anlam ifade etmiyor ne yazık ki.

Taraftar dayak yer yönetim susar, taraftar kendi salonundan zorla dışarı atılır yönetim susar, hakemlerin yanlı kararları rahat rahat göze sokulur yönetim susar. Peki, merak ediyorum, bu yönetim ne zaman konuşacak? Oktay Mahmuti'nin çirkin gönderiliş şeklinden sonra iftirada bulunarak mı? Veya kadın takımın için zaten mümkün olan şartlarda alabildiğin en iyi oyuncun, çok komik bir alacak miktarı yüzünden gittiğinde arkasından atıp tutarak mı? Ya da sadece "Çilek" getireceğim diyerek göz boyayarak mı?

Oktay Hoca gönderilirken Ünal Aysal'ın açıklamalarında en dikkat çeken yer neydi? Bu hamle, konuşulanların aksine "başarının kazanılması" adına yapılmıştı öyle değil mi? E sen ve yöneticilerin başarı için getirdiğin hocaların ve takımının arkasında durmuyorken, salona gelmeye bile tenezzül etmiyorken, yumruğunu masaya vurman gereken yerde yokları oynuyorken, o takımdan hangi yüzle başarı bekliyorsun?

Şube yöneticisi dediğin, takımın maddi manevi tüm sorunlarını çözüme ulaştırmakla görevlidir, Twitter'da millete gücenerek, bu şikayetlerinizi "federasyona iletmelisiniz" demekle değil. Oldu olacak senin evinin faturalarını da biz yatıralım. Daha oturduğu koltukta hangi görevden sorumlu olduğunu bilmeyen, daha da kötüsü köşeye sıkıştığında suçu kabulleneceğine, bir de oyuncu ve taraftara suçu atarak üste çıkmaya çalışan yöneticilere sahibiz.

Ünal Aysal ile ilgili düşüncem de en başından beri aynı ve değişmeyecek. Bu kulubü maddi olarak çok iyi yerlere getirebilir, futbol takımının da birçok kupa almasını sağlayabilir. Ancak Galatasaray kulubünün sahip olduğu değerlerin bu kadar basit harcanmasına ve Galatasaray isminin bu kadar kolay ezilmesine izin veren, bu olaylara sebep olan basiretsiz yöneticileri şubelerin başına getiren bir başkana ne saygı ne de güven duymam.

Ama bu olayların en büyük sorumlularından biri de futbol endeksli, at gözlüğü takmış ve gittikçe Fenerbahçe taraftarına benzeyen bir taraftar grubumuzun oluşması. Futbol takımına Drogba, Sneijder alındığı zaman gözler kulaklar her şeye kapatılıyor. İyi de Galatasaray sadece futbol takımından mı ibaret? Öyle kötü bir grup oluştu ki, açgözlü, sabırsız ve değerlerine artık sahip çıkmayan. Tekerlekli sandalye derbisinde çıkan olaylara laf etmezler, kadın ve erkek basketbolunda yaşanan hakem rezaletleri için yönetime bir şey demezler, ama bir Drogba alındığı zaman "Ünal Aysal büyük başkan".

Işıl'dır, hakemlerdir, bunlar maalesef asıl konuşulacak ve can sıkan konuların yanında çok basit kalıyor. Bütün sezon emek veren, ter döken, strese giren oyuncuların ve koçuna bir destek için bile maça gelmeye tenezzül etmiyorsan, masa başı oyunların rezillik boyutunda olduğu final serisinde onları bir başına bırakıyorsan, futbol takımına Ronaldo'yu Messi'yi getirtsen, şampiyonlar ligini kazansan ne farkeder?

Böyle başarı gelecekse ben istemiyorum başarı falan. "Başarı" adı altında ezdiğiniz, küçültmeye çalıştığınız isim ve değerleri bize bırakın yeter.

Not: Yukarıda Ekrem Hoca yerine Ceyhun Hoca yazmışım dalgınlıkla.
 

Üst