" Ölüm ile ayrılığı tartmışlar,
Elli dirhem fazla gelmiş ayrılık! "
. .
Ve evet gençliğim birgün bitti, dayanamadı ayrılığa. 8 Şubat 'tı tarih. Öldü..
Başımda bahar yelleri esiyordu, aklımda hep nar çiçeği,
Emrah şarkısını ilk duyduğumda. İflâh olmaz bir romantik olarak ihtilâli, kalbimde patlamaya hazır dinamit demeti gibi taşıyarak çıktığım yolda
Cem Baba 'nın etkisi
Nazım Hikmet 'in etkisinden az değildi.
Mahmut Makal 'ın o eşsiz kitabı
Bizim Köy ve
Çetin Altan 'ın şimdi pek de sahiplenmediği
Onlar Uyanırken kitabı ile
Eğlenin Yavrularım ve
Öldürülecek Yaştaydılar şiir plâkları da ilk gençlik solculuğumun önemli değerleriydi..
" Ülkem benim, boynunu asla bükme,
bükme o mağrur boynunu.
Seviyorum seni hiç bir şeyi sevmediğim gibi...
Ülkem... "
Ne de olsa devrimci bir babanın evladı olarak yer alıyorduk tarihin solmaya yüz tutan
kızıl sayfalarında ve sürgündü pos bıyıklı babamız uğruna öldüğü vatan topraklarına.. Ve Denizler ile tanıştı sevda dolu yüreğimiz, onların
" ..tam bağımsız Türkiye " şiarı ile hayata uyandıkları gün beni ölüme doğurmuş gül kokulu annem, takvim yaprakları
Mayıs 'ın
6 'sını gösterirken - tesadüf değildir hiçbir şey..
Ardından geri dönülmez sevda dolu bir yolun yolcusu olduk..
Unutulmamalıdır ki; yolcular yanılabilir, yollar yanılmaz asla..
Oy Babo, Oy Gülüm, Karayılan, Kalender, Mutlaka Yavrum, Maden Ocağının Dibinde, Hava döndü, Akşam Erken İner Mapusaneye, 33 Kurşun, İhtarname, Kazak Abdal, Parka, Beni Siz Delirttiniz ve Şeyh Bedrettin Destanı ille de hâlâ daha ve elbette ki bundan sonra da Türk müzik dünyasının doruklarından, başyapıtlarından biri olan Dadaloğlu..
İşte başımızda bahar yelleri, cebimizde dünyayı güzelleştirecek, kurtaracak formüller ve kalbimizde ihtilâl tabancası ile
"..evet isyan, bu pis, kokuşmuş, yoksulun hakkını yiyen düzene, kin ve kan savaş düzenine isyan " diyerek yelesi hiç düşmez atlar olarak yaşadığımız yıllarda sığındığımız limanlardı..
Daha 20 'sinde iken ihtiyarlayan ve o gün bu gündür ihtiyar olmanın kıskançlığı ile Türk gençlerinin hayatını zehir etmeyi amaç ve profesyonel iş edinen ihtiyar bizi dövdükçe
Cem Karaca şarkılarına sığınırdık,
Nazım 'ın şiirlerine,
Che 'nin posterlerine ve
Deniz 'lerin anılarına sığınırdık..
Ve evet gençliğim eyvah. Cem Karaca uçmaya vardı..
" Uzakta çok uzakta
bulutların orda " artık Cem Karaca..
Tamirci Çırağı çocukların aşk 'a dair umutları ölümsüz notalarından yayılacak sonsuza dek evrene ;
" Ustama dedim ki bugün, giymeyim tulumları,
arkası puslu aynamda, taradım saçlarımı..
Gelecekti bugün geri, arabayı almaya,
o romandaki hayali belki gerçek yapmaya.. "
Ve vuracak hayatın gerçeklerini yüzümüze ;
" ..işçisin sen işçi kal, giy dedi tulumları ! "
Şarkıları saçlarımızı, artık ağarmaya yüz tutan saçlarımızı; zülme ve baskıya, haksızlığa, yalana ve talana, vehatta savaşa karşı uçuşturmaya devam edecek..
Delikanlı kanımız
Cem Baba 'nın şarkıları ile en oynak havaları çalacak yine damarlarımızda ve biz
" aldırma be kalender bu da geçer " deyip ve
" geçer ama birader deler de geçer " deyip yürüyeceğiz güzel günlere ve ecelimize doğru. Kalbimizde evet artık kimilerince unutulmuş bir isyan ve gelecek güzel günlere olan sarsılmaz inancımızla yürüyeceğiz hayatın yolunda ve yakamızda da görünez çiçekler olacak tercihimize göre gül karanfil ve nar..
Şarkıladığı gibi:
" Çok yorgunum, beni bekleme kaptan,
seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli mavi bir liman,
Beni o limana çıkaramazsın.. "
" Ben bir ceviz ağacıyım gülhane parkında
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında.. "
" Ferman padişahın dağlar bizimdir !.. "
Şarkıların nasıl çocukluk, ilk gençlik, gençlik günlerime yettiyse bundan sonrama da yetecek..
Ve evet ben kendi dağıma yürüyorum, isyanımla, ihtilâlime doğru.
Yakamda nar çiçeği..
K. Porazan