Turnuva öncesinde çektiğimiz kuraya, oradan geçeceğimiz ikinci gruba ve turnuvaya katılan takımların kadrolarına baktığımızda ilk üç dışında kalmamız başarısızlık olur diye yazmıştım. Halen de böyle düşünüyorum, başarısızız bu turnuva özelinde ve Tanjevic'li dönem genelinde.
Her şampiyonada ilk üçe oynuyoruz, madalya kapıyoruz da elde edilen sekizinciliği beğenmiyorsun diyenler olacaktır illa ki, tüm takımların kadrolarına tekrar bakmamızı tavsiye ediyorum ben de. İlk maçımız öncesinde Litvanya bizden üç gömlek düşük bir takım şu haliyle dediğimde de, olur mu canım deniliyordu. Gördük işte oyunlarını. Ve sadece Litvanya'ya has bir durum değildi bu, pek çok takım bu şekilde geldi. Grupta yapılan 3/3 yanıltmamalı kimseyi zira bizim gruptan gelen takımların 2. turda 6 maçta tek galibiyet alamaması birşeyleri işaret ediyor olmalı diye düşünüyorum.
Çeşitli maç başlıklarında yazdığım şeyi tekrarlayayım burada da. Milli takım yüreği ile mücadele etti, uzun zaman sonra ortaya karakter koyan bir takımımız vardı. Yendi, yenildi orası işin diğer boyutu ama bizi gururlandıran bir takım vardı sahada, son topa kadar mücadele eden, yerdeki topa iki kişinin birden atladığı.
Oyuncu seçimleri, oynanan oyunlar, giren - çıkan oyuncular falan uzun süre tartışılır, nihayetinde de ortak bir kanıya varılamaz. Bana göre Slovenya gibi bir takıma kritik 2.yarı boyunca zone yapmak kabul edilebilir bir hata değildir ama yaptık. Yunanistan'a karşı uzatmalarda , onların uzunu kalmamış iken 5 kısa ile başlamak maçı vermektir, başladık. Bunları tartışabiliriz, maça özel durumlar olduğu için. En az benim yaşım kadar bir süreyi, profesyonel anlamda basketbol koçluğu yaparak geçiren bir isime, Avrupa basketbolunun önemli karakterlerinden Tanjevic'e de eleştiri getirebiliriz bu gayet doğal. Ama işin farklı bir tarafı daha var.
Tanjevic & Turgay Demirel federasyonunun ağzından eksik olmayan 2010 masalı var yıllardır ve nihayet geldik 2010'a. Neydi amacımız, genç ve savaşan bir kadro ile 2010'da başarılar elde etmek. 2010 senesinde 31 yaşında olacak olan Kerem Tunçeri bu sebeple dahil edilmemişti kadroya, bizim genç bir oyun kurucumuz olmalıydı. Peki gelinen noktada oyun kurucumuz kim, seneye kim olacak. Cevap belli. Takımı her açıdan izleme şansımız oldu bu turnuvada, 2010'da kadroda yer alıp da fark yaratabilecek kaç oyuncu var kadromuzda? Ersan İlyasova'dan başka bir isim yok ne yazık ki. Peki bu oyuncunun gelişiminde Tanjevic'in etkisi nedir, çocuk gidip ACB'de gösterdi kendini ve NBA'e zıplamayı başardı. Ersan'dan başka isim yok benim basketbol anlayışımda dediğim kriterlere uyabilecek, varsa fikri olan konuşabiliriz isimler üzerinde. Ömer Aşık ismi gelebilir belki, Fenerbahçe Ülker'de sakatlık sorunu yaşanmadan ismi akıllara gelmeyen Alpella'lı Ömer Aşık.
Şu kadroya girmeliydi, bu çıkmalıydıdan ziyade uyutulduğumuzun ve kimsenin ses çıkaramadığı, çıkarmaktan korktuğu durumun tablosudur bu ne yazık ki. Bir jenerasyonu yok ettik, looser yaptık resmen. Ne kurtarabilsek kardır diyorum artık..
Turnuvanın koçu seçilen ve Tanjevic ile aynı ekolden gelen Dusan Ivkovic'in Sırbistan'ının yaş ortalaması 22.6 idi sadece. Ve sahada gösterdikleri mücadeleyi hepimiz gördük, finalde ezilseler dahi oraya kadar gelmiş olmaları büyük bir iştir. Bizim yıllardır teoride dinlediklerimizin, pratiğe geçirilmiş halini izlemek oldukça keyifliydi kendi adıma.