Hanımın Çiftliği

Hanımın Çiftliği'ne Özel Veda Gecesi !


Kanal D, büyük final için 1950'lerin açıkhava sineması konseptinde bir davet düzenliyor

Kuruçeşme Arena'da gerçekleşecek "Hanımın Çiftliği Son" davetinde, 1950'li yılların Adana'sının atmosferi, açık hava sinemasında yaşatılacak. Dizide kullanılan döneme ait aksesuarlar ve eşyaların da sergileneceği davette, kır gazinosundaki yiyecek-içecek servisleri ise davetlileri, dizinin hikayesinin geçtiği yıllara nostaljik bir yolculuğa çıkaracak.

Elde edilecek tüm gelir "Aile İçi Şiddete Son" kampanyasına bağışlanacak

"Hanımın Çiftliği" dizisi hayranlarının da biletix'te satışa sunulan "Hamının Çiftliği Son" davetiyelerinden satın alarak konuk olabilecekleri gecede, elde edilecek tüm gelir, "Hürriyet Aile İçi Şiddete Son" kampanyasına bağışlanacak.

17 Haziran akşamı saat 19. 30'da bir kokteyl ile başlayacak ve cemiyet, sanat ile medya dünyasının seçkin isimlerinin konuk olacakları davette, "Hanımın Çiftliği" dizinin Oyuncuları, yapım ekibi, Kanal D yönetimi ve tüm konuklar, saat 20. 45'ten itibaren dizinin final bölümünü dev ekranda hep birlikte izleyecekler.
 
'Hanımın Çiftliği' dizisinin proje koordinatörü Muhittin Elibol, çekimler süresinde yaşadıklarını paylaştı.

Orhan Kemal'in konusu Çukurova'da geçen aynı adlı romanından televizyona uyarlanan 'Hanımın Çiftliği' dizisinin Proje Koordinatörü Muhittin Elibol, yaptığı açıklamada, kentte 2 yıldır çekimleri devam eden dizinin finali olan 70. bölümü de çektiklerini kaydetti.

Ekranlara 1950'li yılların Adana'sını yansıtmak için ciddi gayret gösterdiklerine belirten Elibol, ''1950'yi çekiyorsak o döneme uygun dokuyu yansıtmamız lazımdı. Otomobiller de tren de o yıllara uygun olmalıydı. TCDD'den buharlı treni aldık ancak makinist bulmakta zorlandık. Sonra buharlı tren geldi ancak vagonlar siyah değildi. Vagonları siyaha boyadık. Attığımız her adımda inanılmaz bir uğraş vardı. Dizinin 1950'li yılları yansıtması için çok çaba harcadık. 1950'de Adana'da toprak yollar vardı. Öyle ki yollar asfalt olduğu için üzerini toprakla kapatarak çekim yaptık'' dedi.

1950 model araçları bulmakta zorlandıklarını kaydeden Elibol, ''Eskişehir, İstanbul ve Adana'dan araçlar temin ettik. Bulmak yetmedi, bunları yürütmek için tamirat yaptırdık. Seyirci çok dikkatli. 1950 model araçlarda sis farının farklı olduğunu görse e-mail atıyor. Dizi için 60 yıl öncesinin şartlarını oluşturmak günümüzde geçen bir hikayeyi anlatmaktan tabii ki çok daha zor. Ekibimiz günde 16 saat çalışarak inanılmaz bir gayret gösterdi. Bu doğallıkla da yayınlandığı günden beri birinciliği bırakmadık'' diye konuştu.

15 BİN FİGÜRAN BAŞVURDU
Dizi süresince 15 bin figüranın başvuruda bulunduğunu vurgulayan Elibol, ''Dizide her bölümde 50-100 arasında figüran kullandık. Adana'da figüran bulmakta zorlanmadık. 15 bin civarında figüran başvuru yaptı. Özellikle köylerde çekim yaparken köydeki insanların dokusu ve doğallığı bizi rahatlattı. Köydeki çekimlerimizde gerçek köylüleri kullanarak onlara ekonomik destek sağladık ve daha doğal bir dizi oldu'' dedi.

1950'li yılların Adana'sından günümüze tarihi doku anlamında çok fazla bir şey kalmadığı tespitinden bulunan Elibol, sözlerine şöyle devam etti:
''Adana'nın böyle bir dokusu yok. Büyükşehirler eski dokuya sahip çıkamadığı için bunları koruyamadığı için çekim yapmak zorlaşıyor. Aslında çok eski bir tarihten de bahsetmiyoruz. 60 yıl öncesinin dokusunu yaşatan çok nadir yerler var. Çekim aşamasında çok zorlandık. İnşaat yapmak zorunda kaldık. İhtiyaç duyduğumuz toprak evler, Teneke Mahallesi ve çiftliğin bazı bölümlerini hazırladık.''

ANADOLU'DA DİZİ ÇEKMENİN ZORLUĞU
İstanbul dışında dizi çekmenin çok maliyetli bir iş olduğunu kaydeden Muhittin Elibol, ''Bazı diziler örneğin Gaziantep'te başladı ama daha sonra İstanbul'da devam etti, seyircimiz mekanın değiştiğini fark etmedi. Bir kaç bölümü Anadolu'da yapıp daha sonra İstanbul'da plato oluşturuyorlar. Biz bütün diziyi Adana'da çektik. Hanımın Çiftliği gibi dizilerin İstanbul dışında çekildiğinde haftalık maliyeti 350 bin lira. Hanımın Çiftliği'nin, şehir ekonomisine de inanılmaz bir katkısı oldu. Bu dizi Adana'nın otelleri, yemek şirketleri, antikacıları, benzin istasyonları, terzileri gibi çeşitli sektörlere ayda 500 bin lira katkı sağladı'' dedi.

Türkiye'nin ünlü sanatçılarını 2 yıl boyunca Adana'da yaşadığını vurgulayan Elibol, başrol oyuncularının bile ayda ancak 2-3 gün Adana dışına çıktıklarını söyledi.

Dizideki güçlü hikaye ve oyunculuğun vatandaşları çok etkilediğini, kötü karakterleri canlandıran oyunculara zaman zaman sitemde bulunulduğunu dile getiren Elibol, ''Örneğin kötü karakterlerden Halide'yi canlandıran Ebru Özkan'a, Gülizar'ı oynayan Evrim Solmaz'a 'bu kadar da olmaz' diye sitemler oldu. Bu da vatandaşlarımızın diziye kendini kaptırdığını gösteriyor'' diye konuştu.

Kendisinin de Adanalı olduğunu kente Beyaz Gelincik dizisinin ardından Hanımın Çiftliği dizisini de getirdiğini söyleyen Elibol, ''Adana'mızın dokusu ve doğası güzeldir. Yetiştirdiği sanatçılarla Türk sinemasına önemli katkılar sundu. Maalesef Adana hak ettiği yeri ve değeri alamıyor. Biz kendi üzerimize düşeni yapmaya çalıştık'' bilgisini verdi.
 

Üst