Issız Adam (2008)

Issiz-Adam-1.jpg




Alper 30lu yaşlarda, gurme sayılacak düzeyde yemek kültürü olan kendi restoranının sahibi iyi bir aşçıdır. Lüks yaşamayı seven, işinde başarılı ama özel yaşantısını her gün farklı kadınlarla birlikte olarak düzene koyamamış, hayatını; yaptığı yemekler, günübirlik ilişkiler, paralı kadınlar üçgeninde yaşayan birisi iken; Hayatının akışı, bir gün Beyoğlu' nun arka sokaklarında, aradığı eski plak için bir kitapçıya girmesiyle değişir.


Issiz-Adam_6.jpg


Ada 20' li yaşlarının sonlarında, güzel, çocuk kostümleri tasarlayıp diken, Alper' in modern yaşamının aksine çok mütevazı, hayatta fazla inişleri çıkışları olmayan genç bir kadındır. Bir gün eski bir kitabi bulabilmek için Beyoğlu' nda dolaşırken Alper ile ayni kitapçıya girer. Çapkın bir adam olan Alper, Ada' nın güzelliğinden etkilenir ve Ada' yı takip etmeye başlar. Ada' nın aradığı kitabi bulmuştur. ilk sayfasına telefon numarasını yazar. Ada' nın işyerine kadar devam eden takip, Alper' in tanışma bahanesiyle aldığı kitabı Ada' ya vermesiyle son bulur. Ada ve Alper' in yaşamlarında ilk defa karşılaştıkları tutkulu aşkın ilk sinyalleri bu kitapla başlar. Alper kopamadığı özgür hayatinin içersinde Ada' ya yer açmaya çalıştıkça, yaşamının daraldığını fark eder. Aşkı ve özgürlüğü arasında kalan Alper' in sessiz çığlıklarını duyamayan Ada, kendini aşkın rüzgârına kaptırmıştır bir kere; Ve yaşam bir kere daha aşk oyununun perdelerini Ada ve Alper için açacaktır.

Issiz-Adam_5.jpg


Issiz-Adam_2.jpg

Issız Adam, modern hayatın yalnızlaştırdığı insanları anlatan, yemekler, anneler, eski şarkılar ve aşk üzerine bir film

Issiz-Adam_7.jpg


Yapım : 2008, Türkiye
Tür : Dram / Romantik
Yönetmen : Çağan Irmak
Senaryo : Çağan Irmak
Oyuncular : Melis Birkan, Yıldız Kültür, Goncagül Sunar, Gözde Kansu, Cemal Hünal, Aslı Aybars, Şerif Bozkurt
Yapımcı : Mustafa Oğuz, Gül Oğuz
Görüntü Yönetmeni : Gökhan Tiryaki
Müzik : Aria
Süre : 1 saat, 45 dk.
Gösterim Tarihi : 7 Kasım 2008


Hani bazı filmler olur ya film biter ve sen kalkamazsın hani olur ya kelimeler boğazına takılıp kalır konuşamazsın ağlayamazsın,
bu filmin son sahnesi benim için böyleydi.
Çağan Irmak'ta ilginç birşey var, insanları nereden vuracağını gerçekten çok iyi biliyor.
Belki filmde erotik sahne sayısı bir aşk filmine göre abartılı sayıda olabilir ancak tek eksik yanı da bu olsun derim.
Belki bir çok eksiği vardır, belki de ben filmi çok sevdim abartıyorumdur.
Benim için 10 verilecek film beni etkileyecek ve sinemadan çıksam bile uzun süre aklımdan çıkmayan bir filmdir.
Ben onun için bu filme 10 veriyorum, ve umarım kimse bu şekilde bir son sahneyle karşılaşmaz diyorum.

Sinemalar.com puanı:6.1
Benim puanım: 10
İmdb.com puanı:8.4
 
Giden bir arkadaş '3ü 1 arada filme girdik sandık, Aydemir Akbaş'ın çıkmasını bekledik filmden' demişti ama güzel filmdi kesinlikle...
 
Bu film için ayrı bir konunun açılması isabet olmuş. Son yıllarda izlediğim en güzel filmlerden sonu beni pekte mutsuz etmedi Alper daha da kötüsünü hak ediyordu ama neyse :) Ayrıca şarkılar falan çok güzeldi.
 
Ne bileyim bende beğendim ama çok başarılı bulmadım açıkçası ne yalan söyleyim. Bir yerde bi toka çıkıyor öyle gözünüze sokuluyorki biliyosunuzki birazdan onunla ilgili bişeyler olacak herşey çok abartılı anlatılmış ağlıyosun bir anda gülüyosun falan çok başarılı bir film değil bence tabi.
 
Issız Adam;Bir Çağan Irmak Filmi
Film afişlerinde, filmin yapımcı veya yönetmenini önplana çıkarmak amacıyla yazılan ?Bir ?Steven Spielberg Filmi? benzeri ifadelere rastlamışsınızdır. Çoğu zaman bu tip ifadeler hiçbir anlam ifade etmez. Bir anlam ifade etmez zira çoğu zaman bahsi geçen yönetmen veya yapımcının kendine ait bir tarzı, filmlerinde kendilerini belli eden bir derinlik yoktur. Ülkemizde özellikle Babam Ve Oğlum filmiyle hem yönetmenliğiyle hem de senaristliğiyle adından sıkça söz ettiren ve en önemlisi türk sinemasında kendine has bir tarz oluşturduğunu düşündüğüm Çağan Irmak?ın son filmi Issız Adam, altına ?Bir Çağan Irmak Filmi? yazılmayı sonuna kadar hakeden başarılı bir film.

Issız Adam film müzikleri albümü çıktı. Issız Adam filminin müzikleri, nostaljik eski şarkılardan oluşuyor: Şarkılar, Ayla Dikmen Anlamazdın, Samiramis Pekkan Bana Yalan Söylediler ve Nil Burak Yalnızım Ben

Issız Adam, modern hayatın yalnızlaştırdığı insanları anlatan, yemekler, anneler, eski şarkılar ve aşk üzerine bir film.



Babam Ve Oğlum gibi bir filme imza atmış bir yönetmenin daha sonra çekeceği filmlerde işinin oldukça zor olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Zira bana kalırsa Babam Ve Oğlum hem türk sinemasının hem de Çağan Irmak?ın ulaşmış olduğu zirve noktasıydı. Haliyle Irmak?ın bu filmin ardından yapacağı filmler ister istemez bu filmle kıyaslanacaktır. Issız Adam filmi bu noktada beni fazlasıyla tatmin etti diyebilirim. Herşeyden önce şunu unutmamak gerek; Babam Ve Oğlum ayrı bir hikayeydi, anlatıldı ve bitti. Issız Adam, her ne kadar Çağan Irmak?ın o mükemmel işçiliğinin izlerini taşısa da neticede farklı bir hikayeyi anlatıyor bundan dolayı mümkün olduğu kadar bağımsız gözle izlemekte fayda var. Bu kısa girişin ardından küçük bir uyarı yapıp ardından Issız Adam filmine dönelim.

Birçok defalar tekrar ettiğim gibi her film herkese hitap edecek diye bir kaide yoktur. Bu bir aşağılama veya küçük görme hali değil aksine gerçekçi olmaktır. Bazı filmler vardır ki verdiği mesaj açıktır, herşey gözönünde olur ve biter. Kimi insan yalnızca böyle filmleri sever. Bazı filmlerse kendini hemen açık etmez, biraz çaba, biraz dikkat ve en önemlisi izleyeciden biraz emek bekler. Issız Adam filmi işte böyle bir film. Ben bu filmde senaristinden, yönetmenine, oyuncusundan yapımcısına kadar ne yaptığını bilen bir ekip gördüm.

Cevabı Aranılan Soru: Issız Ada(m) Nedir?
Bu noktada Yüksek Aytuğ?un şu ifadelerine yer vermeden geçemedim çünkü tam aklımdan geçen soru işaretlerine ve bulduğum cevaplara tercüman olmuş. ?Her diyalog, her sahne ayrı bir insan deşifresi? Filmin kadın kahramanının ismi Ada? Film, koca kalabalıkların kaynaştığı metropol denilen insan ormanında yapayalnız bir Issız Adam?ı mı anlatıyor, yoksa onun ?Issız Ada?m? dediği sevgilisini mi? Film boyunca tüm anlamı ters yüz eden o küçücük ?m? harfini düşünüp, duruyorsunuz?(via)?

Hikaye
Alper 30?lu yaşlarda, gurme sayılacak düzeyde yemek kültürü olan kendi restoranının sahibi iyi bir aşçıdır. Lüks yaşamayı seven, işinde başarılı ama özel yaşantısını her gün farklı kadınlarla birlikte olarak düzene koyamamış, hayatını; yaptığı yemekler, günübirlik ilişkiler, paralı kadınlar üçgeninde yaşayan birisi iken? Hayatının akışı, bir gün Beyoğlu?nun arka sokaklarında, aradığı eski plak için bir kitapçıya girmesiyle değişir.

Ada 20?li yaşlarının sonlarında, güzel, çocuk kostümleri tasarlayıp diken, Alper?in modern yaşamının aksine çok mütevazı, hayatta fazla inişleri çıkışları olmayan genç bir kadındır. Bir gün eski bir kitabi bulabilmek için Beyoğlu?nda dolaşırken Alper ile ayni kitapçıya girer. Çapkın bir adam olan Alper, Ada?nın güzelliğinden etkilenir ve Ada?yı takip etmeye başlar. Ada?nın aradığı kitabi bulmuştur. Ada?nın işyerine kadar devam eden takip, Alper?in tanışma bahanesiyle aldığı kitabı Ada?ya vermesiyle son bulur.

Ada ve Alper?in yaşamlarında ilk defa karşılaştıkları tutkulu aşkın ilk sinyalleri bu kitapla başlar. Alper kopamadığı özgür hayatinin içersinde Ada?ya yer açmaya çalıştıkça, yaşamının daraldığını fark eder. Aşkı ve özgürlüğü arasında kalan Alper?in sessiz çığlıklarını duyamayan Ada, kendini aşkın rüzgârına kaptırmıştır bir kere?

Ve yaşam bir kere daha aşk oyununun perdelerini Ada ve Alper için açacaktır?

Ne anlatmak istediği tam olarak belli olmayan senaryo insanı sıkar. Filmden kopar ve ne zaman bitecek bu film diye sağa sola bakınırsınız. Issız Adam baştan sona ne anlattığı belli olan, senaryoda kopukluk olmayan bir film. Kalabalıklar içinde yalnız olan ama bunun farkında olmayan, hayatında ?zevk? almak namına her türlü şeyi yapan, her gün farklı bir kadınla gönül eğlendiren ancak bütün bunların arasında gittikçe yalnızlaşan, doyumsuzlaşan, hem hayatı hem de kendini tüketen ve filmdeki tabirle; ?Karların üstünde donmak üzeresin, uyku tatlı geliyor şimdi ama aslında öldüğünün farkında değilsin. denilebilecek bir adamın gelgitlerini, aşka yelken açmasını, elindekinin kıymetini bilememesini, pişmanlığını, gerçeklerle yüzleşmesini ve daha birçok şeyi ustalıkla ve incelikle anlatan bir film. Senaryoda ufak tefek eksiklikler yok değil. Ancak filmin havası içerisinde açıkcası bunlar çok dikkat çekmiyor. Bununla birlikte eğer filmin asıl teması, tıpkı Babam Ve Oğlum?da olduğu gibi çoğunlukla sonra dakikalarda işlenmek yerine filmin geneline yayılarak işlenseydi daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Çünkü ne olduğunu, ne yaptığını, ne yapmak istediğini ve en önemlisi yapmak istediklerini yapabilecek gücü kendinde bulup bulamayacağını bilemeyen birisi çok büyük gerilimler ve gelgitler yaşar. Bu husus filmde biraz daha fazla işlenebilirdi. Yine de bu nokta filmde pek sırıtmıyor ve baştan sonra tutarlı bir film izliyorsunuz. Filmde hiçbir diyalog boşuna değil.

Yukarıda bahsettiğim husus aslına bakılırsa biraz da bilinçli bir tercihe dayanıyor. Yani sanki Çağan Irmak filmin ilk yarısında tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz ?bizi? anlatmaya, filmin ikinci yarısıdaysa bizi, kendimizle, gerçeklerle ve pişmanlıkla yüzleştirmeye çalışmış ve bunu gayette başarılı bir şekilde yapmış.



Oyunculuk
Hem Cemal Hünel?i hem de Melis Birkan?ı özellikle tebrik etmek gerek. Çok güzel bir oyunculuk sergilemişler. Çağan Irmak?ın en az senaryo yazımı kadar oyuncu seçimi konusunda da başarılı olduğu aşikar.
Dürüst olmak gerekirse eğer bu filmde yüzü daha tanıdık ve hatta tanıdık olmanında ötesinde yüzü, neredeyse her televizyon yapımında rol almaktan dolayı eskimiş sayılabilecek birisi rol alsaydı film bu kadar etkileyici olmazdı. Her iki oyuncuyu da ilk defa bu filmde izledim ve çok beğendim.

Müzik
Benim yaşımdaki birçok kişinin adını bile bilmediği ya da adını duysa bile şarkılarını doğru düzgün bilmediği, o 45?lik taş plaklarda kalan sesleri Çağan Irmak o kadar büyük bir ustalıkla kullanmış ki bu müziklerin filme kattığı hava anlatılacak gibi değil. Müzikler tartışmasız bir şekilde filmin ve anlatılmak istenen hikayenin ayrılmaz bir parçası olmuş. Nostaljik müzikleri kullanmakla bana kalırsa Çağan Irmak aşkın o en saf ve masum halini yansıtmaya çalışmış ve bunu oldukça da iyi başarmış. Hele o plakta çalan şarkı için söylediği ?Bak bunu insan söylüyor, hiçbir makine bunu yapamaz? sözü yok mu. Ne denilebilir ki başka.

Bu yazı http://www.vaveyla.net/issiz-adam-bir-c ... mak-filmi/ siteden alıntıdır müzikler orada bulunmaktadır.

Film beni açıkcası çok etkiledi ve ikinci kere gittim;

Gene puanım 10.
 
melis birkan 'ın oyunculuğunun çok sırıttığını söyleyebilirim.. sinema eleştirmeni değilim ama filmin hiç bir yerinde, kızın rol yaptığı fikrinden kurtulamıyorsunuz.. yani filmi izlerken, ada'yı izlememiz lazım dimi.. ama ben hep rol yapan melis'i izlediğimizi düşündüm..

bence aman aman , unutulmayacak bir film değil.. çağan ırmak standartları için hiç değil.. kız arkadaşla, eşle, sevgili ile 00.30 seansına gidilecek film hiç değil.. etrafınızdaki herkes ağlarken, siz ot gibi kalabiliyorsunuz.. yine de atlas pasajında geçen final sahnesinin çok etkileyici olduğunu kabul etmek lazım..
 
Oyunculuğun dışında ortadaki iki karakter de birbirinden sahte geldi bana. Ağlanacak birşey de yoktu bana kalırsa. Halbuki Babam ve Oğlum öyle değildi. Film başarılı olsa da genelinde, bu kadar aman aman abartılacak birşey yoktu bence.
 
Yalnız erotik sahneleirn abartılı olması beni üzdü sen zaten güzel film yapmıssın niye abartılı şeyler yaparsınki gercekten filmi cok begendim ama o konu beni üzdü...
 
Emre Yuksel' Alıntı:
melis birkan 'ın oyunculuğunun çok sırıttığını söyleyebilirim.. sinema eleştirmeni değilim ama filmin hiç bir yerinde, kızın rol yaptığı fikrinden kurtulamıyorsunuz.. yani filmi izlerken, ada'yı izlememiz lazım dimi.. ama ben hep rol yapan melis'i izlediğimizi düşündüm..

bence aman aman , unutulmayacak bir film değil.. çağan ırmak standartları için hiç değil.. kız arkadaşla, eşle, sevgili ile 00.30 seansına gidilecek film hiç değil.. etrafınızdaki herkes ağlarken, siz ot gibi kalabiliyorsunuz.. yine de atlas pasajında geçen final sahnesinin çok etkileyici olduğunu kabul etmek lazım..

Size kesinlikle katılıyorum. Melis Birkan'ın oyunculuğunda geliştirmesi gereken daha çok şey olduğunu düşünüyorum. ''ROL'' yaptığı fazlasıyla belli oluyordu. Cemal Hünal'a gelirsek mükemmel bir performans sergilemiş.

Evet Ada (Melis Birkan'ı) bir kenara koyarsak filmin son 10 dakikası müthişti ayrıca şarkıların hepsi özenle seçilmişti ki filme çok farklı bir tat katmış ...
Benim notum 10 üzerinden 8
 
'.. eğer aşktan söz edildiğini duymamış olsalar
hiçbir zaman sevemeyecek olan insanlar vardır !..'


La Rochefoucauld

. . .

acuze fikrim hortladı yatağından..

kargacık burgacık parmakları dağıttı saçlarını, mahmur gözleriyle bir hayata bir kendine baktı, acizliğinden tüm insanlar adına güçsüz düştü, omuzlarını silkeleyemedi, hayattan çıkıp gidemedi, gelemedi de... sakatlığı her bir adımda ayağa düşürdü hayatın nefesini, sıcaktan bunalttı, üşümekten kanayamadı, aynada senin adına defalarca kendine baktı, acuze fikrim kendine dolandı..

uyduruk sebeplerinde boğuldu, korkak yüzüne korkunç kahkahalar attı, acıyı kustu uykunun tadına, iştahı kaçtı, elma ısırığında dişleri kaldı, ideal vadeden kızların pırasa saçlarını kesti, yollara kül savurdu, kopkoyu simsiyah... kadife tonlamaları taşlara vurdu, kırık düşen zamanlara ümitsizliği yazdı, sızdırdı milyonlarca hücrenin çeperinden hüznü, yüreğine bakmayı aklına getirmedi, herkesin bir kırık aşk hikayesi, olmamışlığı, yanlış zamanı olduğu realitesinde bile acuze fikrim aklanamadı..

seni ve beni kendimde imkansıza bürüdüğü halde anlayamadı..
gözlerim neydi, ışığı neydi, seni bana getiren ve sonsuz zaman boyu bekleten neydi anlayamadı..

ah yakılası fikrim, kahrolası yabaniliğim..
ah bu gözlerim..
ah bu ışık..
ah ıssızlığım..
ve sen..

acuze fikrimin yanayakıla ümit arandığı gözlerinde beni arayan sen.. şehr-i kıyı 'mı emanet edişimin ardından düştüğüm yollar, silemediğim hatıralar, masumiyetin, harcanan sermayem, yerine koyamadığım kaybettiğim zaman, mahrem duygularım, özgürlük ve gerçek aşk med-cezirlerim, hayat karşısında toyluk fermanı yazdıran hallerim, hallerin..

çırılçıplak ben, krizantem renginde sen işte..

sabahın göz acıtan ilk ışıklarıyla bir şarkı çalınıyor kulaklarımdan yüreğimin ' Issız ' delhizlerine dün gece izlediğim filmden emanet Ayla Dikmen 'in buğulu, insan kokan sesinden.. samimiyetten, fedakarlıktan aşk için birşeyleri göze almaktan uzak, salt sexi, sevgilinin evinde sabahlamayı, onun koynunda uyumayı, onunla kafa çekmeyi aşk sanan insanlarla dolu yerküre zihnimi karıncalandırıyor..

nedir bu kekremsi tad dimağımda?
bütün hesapları görmeden yeni sayfa açmak, hayatın boyu seni takip eden gölgen gibi.. ispanyolların "tener la camisa negra" dediği içsel durum mu, herkesin bir ' Ada ' sı olduğunun gerçekliğinin anılar ile yoğrularak yüzüme Çağan Irmak 'ın kurgusal başarısı eşliğinde, olanca sertliği ile çarpılması mı ?..

' bedenler üzerinden bedenler geçer, ama kalp bir kere esner.. '

dişlerimin sızısına karışıyor duvarıma kazılı bu can acıtan söz kümesi, o an hasret dolu gözlerime Ayn Rand 'ın Atlas Silkindi 'si çarpıyor; ' .. sex aklı ollmayan bir vücudu fethetmek değildir ' diyor altı kırmızı - yeşil - sarı fosforlu kalemle çizilmiş şekilde, sayfanın altına dolmakalemle yazdığımız ' .. romantik aşk insanın en büyük ödülüdür, tanrısal !.. ' sözünün eskimeye yüztutan mürekkebi ve yüzün düşüyor aklıma apansız gelen bir vahiy gibi; saf, temiz güzelliğin, hüzün ve aşk çağrıştıran, cennet ve bebek kokan, coğrafyasında paylaşım ve arkadaşlık özleten ama cinsellik asla..

" sevilirken bilmedin mi?
ben söylerken gülmedin mi?
falımızda hasret var, ayrılık var demedim mi?

anlamazdın anlamazdın,
kadere de inanmazdın.
hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın?
dilerim ki mutlu ol sevgilim,
ben olmasam bile hayat gülsün sana.
günahım boynunda, ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda.. "


sen, ben, ıssızlığım, gözlerimdeki ışık, acuze fikrim..

ve alıp başını giden bir sevda..

K. Porazan
 
Hahaha. Burak gözüme gözükme. :)

Bu film mi çok güzel ?

Filmin adı yanlış olmuş.

Bekar Gencin Fantezileri.

Abartan bir milletiz, hem de öyle-böyle değil... =)
 
Tugay Aktepe' Alıntı:
Hahaha. Burak gözüme gözükme. :)
Bu film mi çok güzel ?
Filmin adı yanlış olmuş.
Bekar Gencin Fantezileri.
Abartan bir milletiz, hem de öyle-böyle değil... =)


Odunsun odun :)
Aşk var orada görmüyor musunuz :)
 
Hahaha. Odun he. İltifat olarak kabul ediyorum. :)

Filmi izlediğim arkadaş da aynısını söyledi bana. Her ne kadar cinsiyetiniz farklı olsa da... :p
 
Bende beğendim filmi.
İşin aslı Çağan Irmak iyi bir iş çıkarmış.
Filimin abartı yanları elbet var ama oda tuzu biberi diyorum.
Tokayı insanın gözüne soktular zannedersin 10 dakika sonra olayda geçecek ama filimin sonunda öyle bir anda çıkıyorki vay be dedirtti.

Şarkılar filime ap ayrı bir hava katmış filimin altın yaldızı şarkılarıydı bence.
 
Burak Barut' Alıntı:
[quote="Onur BALCI":23j36kmb]Son 10 dakikası için izleyeceğim filmi.

Tavsiye edildi. : )

Selpaklarınızı hazırlayınız sayın yönetici :)
Filmi ikiye ayırdım ben 1.35 dakikası ve son 10 dakikası :)[/quote:23j36kmb]

önceki 1.35 dakika bence son 10 dakikayı da mahvediyor..
sadece son 10 dakikayı izlesem belki duygulanabilirdim ama ilk 1saat 35 dakika yüzünden hislerim alınmış gibiydi..
beğenemedim ben,
yani elbet müzikler çok etkiliyor insanı ama, keşke daha güzel olsaydı..
 
Kerem Porazan' Alıntı:
'.. eğer aşktan söz edildiğini duymamış olsalar
hiçbir zaman sevemeyecek olan insanlar vardır !..'


La Rochefoucauld

. . .

acuze fikrim hortladı yatağından..

kargacık burgacık parmakları dağıttı saçlarını, mahmur gözleriyle bir hayata bir kendine baktı, acizliğinden tüm insanlar adına güçsüz düştü, omuzlarını silkeleyemedi, hayattan çıkıp gidemedi, gelemedi de... sakatlığı her bir adımda ayağa düşürdü hayatın nefesini, sıcaktan bunalttı, üşümekten kanayamadı, aynada senin adına defalarca kendine baktı, acuze fikrim kendine dolandı..

uyduruk sebeplerinde boğuldu, korkak yüzüne korkunç kahkahalar attı, acıyı kustu uykunun tadına, iştahı kaçtı, elma ısırığında dişleri kaldı, ideal vadeden kızların pırasa saçlarını kesti, yollara kül savurdu, kopkoyu simsiyah... kadife tonlamaları taşlara vurdu, kırık düşen zamanlara ümitsizliği yazdı, sızdırdı milyonlarca hücrenin çeperinden hüznü, yüreğine bakmayı aklına getirmedi, herkesin bir kırık aşk hikayesi, olmamışlığı, yanlış zamanı olduğu realitesinde bile acuze fikrim aklanamadı..

seni ve beni kendimde imkansıza bürüdüğü halde anlayamadı..
gözlerim neydi, ışığı neydi, seni bana getiren ve sonsuz zaman boyu bekleten neydi anlayamadı..

ah yakılası fikrim, kahrolası yabaniliğim..
ah bu gözlerim..
ah bu ışık..
ah ıssızlığım..
ve sen..

acuze fikrimin yanayakıla ümit arandığı gözlerinde beni arayan sen.. şehr-i kıyı 'mı emanet edişimin ardından düştüğüm yollar, silemediğim hatıralar, masumiyetin, harcanan sermayem, yerine koyamadığım kaybettiğim zaman, mahrem duygularım, özgürlük ve gerçek aşk med-cezirlerim, hayat karşısında toyluk fermanı yazdıran hallerim, hallerin..

çırılçıplak ben, krizantem renginde sen işte..

sabahın göz acıtan ilk ışıklarıyla bir şarkı çalınıyor kulaklarımdan yüreğimin ' Issız ' delhizlerine dün gece izlediğim filmden emanet Ayla Dikmen 'in buğulu, insan kokan sesinden.. samimiyetten, fedakarlıktan aşk için birşeyleri göze almaktan uzak, salt sexi, sevgilinin evinde sabahlamayı, onun koynunda uyumayı, onunla kafa çekmeyi aşk sanan insanlarla dolu yerküre zihnimi karıncalandırıyor..

nedir bu kekremsi tad dimağımda?
bütün hesapları görmeden yeni sayfa açmak, hayatın boyu seni takip eden gölgen gibi.. ispanyolların "tener la camisa negra" dediği içsel durum mu, herkesin bir ' Ada ' sı olduğunun gerçekliğinin anılar ile yoğrularak yüzüme Çağan Irmak 'ın kurgusal başarısı eşliğinde, olanca sertliği ile çarpılması mı ?..

' bedenler üzerinden bedenler geçer, ama kalp bir kere esner.. '

dişlerimin sızısına karışıyor duvarıma kazılı bu can acıtan söz kümesi, o an hasret dolu gözlerime Ayn Rand 'ın Atlas Silkindi 'si çarpıyor; ' .. sex aklı ollmayan bir vücudu fethetmek değildir ' diyor altı kırmızı - yeşil - sarı fosforlu kalemle çizilmiş şekilde, sayfanın altına dolmakalemle yazdığımız ' .. romantik aşk insanın en büyük ödülüdür, tanrısal !.. ' sözünün eskimeye yüztutan mürekkebi ve yüzün düşüyor aklıma apansız gelen bir vahiy gibi; saf, temiz güzelliğin, hüzün ve aşk çağrıştıran, cennet ve bebek kokan, coğrafyasında paylaşım ve arkadaşlık özleten ama cinsellik asla..

" sevilirken bilmedin mi?
ben söylerken gülmedin mi?
falımızda hasret var, ayrılık var demedim mi?

anlamazdın anlamazdın,
kadere de inanmazdın.
hani sen acı veren kalpsizlerden olamazdın?
dilerim ki mutlu ol sevgilim,
ben olmasam bile hayat gülsün sana.
günahım boynunda, ağlayan bir çift göz bıraktın arkanda.. "


sen, ben, ıssızlığım, gözlerimdeki ışık, acuze fikrim..

ve alıp başını giden bir sevda..

K. Porazan

üstaddan sevgilerle...
 
Filmi genel olarak beğendim, özellikle de son 15 dakikası...

Bazı arkadaşlar erotik sahnelerin filmin önüne geçtiğini düşünmüş ama bana göre filmin önüne geçen bir şey varsa bu erotik sahneler değil şarkılardı.

İki zıt karakterin aşkını anlatmak için bazı bölümler abartılmış olabilir ama eğer bu tarz bir rahatsızlık olsaydı eminim ki Kültür Bakanlığı´nın yetkili kurulları seve seve 18+ uygulamasına giderdi.

Bir de dikkatimi çeken şey; Çağan Irmak filmlerinde bir cümleyi hafızalara kazımayı başarıyor.

Babam ve Oğlum´da; İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü?
Issız Adam´da; Karda donmak üzeresin, uyumak tatlı geliyor ama öldüğünün farkında değilsin...
 

Üst