TKBL 5. Hafta | İstanbul Üniversitesi B.G.D. 63 - 69 Galatasaray

Takımımız TKBL 5. hafta maçında İstanbul Üniversitesi B.G.D ile deplasmanda mücadele edecek.

Yer: Prof. Dr. Turgay Atasü Spor Salonu
Gün: 17 Kasım 2012, Cumartesi
Saat: 16.00

Takımımız ligde oynadığı dört maçtan aldığı üç galibiyet ile ligde dördüncü sırada. Ortalama 75 sayı atarken, potamızda 53 sayı görüyoruz. Skor yükümüzü 13.5 sayı ile Bahar Çağlar, 13 sayı ile Ann Wauters ve 12.3 sayı ile Sancho Lyttle çekiyor. Geçen hafta Edremit deplasmanında 21 sayı üreten Lindsay Whalen ise bir başka önemli skor seçeneğimiz olarak sahada yer alacak. Ribauntlarda ise 10 ortalama ile Ann Wauters ve 7 ortalama ile Sancho Lyttle yine ön planda. Asist kategorisinde Işıl Alben 6 asist ile takımın liderliğini üstlenmiş durumda. Lindsay Whalen ise ilk forma giydiği karşılaşmada 4 asist yapmıştı.

İstanbul Üniversitesi ise aldığı iki galibiyetle ve averajla altıncı sırada yer alıyor. Ortalama 72 sayı atarken, potasında da yaklaşık aynı miktarda sayı görüyor. Tuğba Palazoğlu 16 sayı ortalaması ile takımının en önemli skor opsiyonu olarak göze çarparken kendisine 15 sayı ile Essence Tiffany Carson ve 10.7 sayı ile ribauntlarda 9 ortalama ile takım lideri olan Irina Osipova eşlik ediyor. Nilay Kartaltepe 5.5 asist ortalaması ile bu alanda takım lideri.

Takım Kadrosu

1. Nilay Kartaltepe
2. Emine Tuğba Palazoğlu
3. Nazli Güler
4. Esra Erden Atacan
5. Kübra Dicle
6. Miray Şahin
7. Betül Kalfali
8. Didem Nakaş
9. Bahar Yapar
10. Mehtap Gezer
11. Jessica Ann Davenport
12. Irina Osipova
13. Anna Montanana Gimeno
14. Essence Tiffany Carson
15. Gizem Sezer
 
İstanbul Ûniversitesi'nin iyi bir takımi var. Kaliteli oyunculardan oluşuyor. Kesinlikle dikkat edilmesi gereken bir maç. Kolay kazanabileceğimizi dûşûnmûyorum. Zor ve çekişmeli bir maç daha bizleri bekliyor. Ama hocamızın sistemi ve takımına,takımında hırsına ve mûcadelesine gúveniyorum. İnşaAllah kazanacağız. Başarılar kızlar..
 
Müthiş bir mücadele vardı sahada..
Ama şutör eksikliği nedeniyle bu mücadeleye yazık olabilirdi..
Şebnem'in yokluğu bile çok ciddi etkiliyor şu anda..

Neyse, kazandık ve çok değerli bir galibiyet oldu...
 
Şu ana kadar çok da hoşumuza gitmeyecek 2 maç kaybettik, çoğu maçımız da pek rahat geçmedi ama herkes takımdaki eksiklerin farkında olduğu için aslında takımın başarılı olduğunu kabul ediyor. Tabii bu gidişatta aslan payının sahibi de, takımın yıldızı da Ekrem Hoca. Bugün sahaya 3 PG ile (Yaso-Özge-Işıl) yerleşip, skoru da önde götürdüğümüz dakikalarda "Ekrem Hoca basketbolun bug'ını buldu" diye düşündüm ciddi ciddi. Tabii bu maçın, gidişatının benzediği Kaski maçından farklı olmasının en büyük sebebi Lindsay Whalen'dı. Wauters da Galatasaray'daki -kaçırdığım performansı olabilir- benim izlediğim en verimli performansını ortaya koydu. Umarım Wauters bu şekilde devam eder artık, bunun yanında henüz Sancho da beklenen seviyede değil. Ondan da beklediğimiz katkının %70'ini bile alamazken kazanmak güzel.

Whalen'ın bugün verdiği skor katkısını bu tarz maçlarda düzenli olarak verebilecek skorer guard almak hem kadro mühendisliği hem de alıştığımız düzen içinde daha mantıklı durduğunu düşünüyordum ama biraz geniş çerçeveli düşününce; Taurasi ve Augustus yoksa, Prince ve KT Douglas -Sancho geldikten sonra pasaport sorunları nedeniyle Avrupalı sayılmıyorsa- olmuyorsa oraya alabilecek başka bir oyuncu da yok. 'C.Dumerc veya Palau + Maya Moore veya Tamika Catchings' şu anda oynadığımız sistemin dışında olsa da denenebilirdi ama Amerikalı forvetleri Çin'e kaptırdıktan sonra bu kapı da kapandı zaten. Yani Whalen bizim için en doğru tercih olarak gözüküyor şu sürede. Işıl'ın enerjisini daha aktif kullanabilmek için, böyle bir PG'nin yanında hücumda onu off guard olarak tutmak da zaten Milli Takım'da da denenmiş ve faydası görülmüş bir yöntem. Bu sebepten de Whalen bizim için önemli. Bugün son anlarda oyuna koyduğu ağırlık ile ondan beklenen role bürünmesi de güzel Amerikalı guardımızın.

Ekrem Hoca'yla ilgili ufak bir eleştirim var. Ayşe ve Gülşah'a biraz tahammülsüz gibi gözüküyor. Şunu söyleyeyim, Ayşe'nin geçen yılki Gençler Türkiye Şampiyonası'nda beni hayal kırıklığına uğratması ve Gülşah'ın oyun stilinden hiç haz etmeme rağmen bu oyuncuların şu dar rotasyon zamanı değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Daha doğrusu yaşadığı sakatlık sonrası belki basketbolu bırakır dediğimiz Yasemen'den, uzun süredir çıkmadığı seviyeye ulaşan Işıl'dan, 3 yıl sonra basketbola dönen Şebnem'den beklenti üstü katkı alan koç, Gülşah ve özellikle Ayşe'yi de değerlendirir diye beklentim var. Bunu dememdeki en temel sebep de Ayşe bizim alt yapımızdan yetişmese de bizim Genç Takımımızda forma giymiş bir oyuncu ve alt yapıda Ayşe önemli bir yıldız konumunda. Bu durumda, alt yapıdaki oyuncu adaylarımız 'Ayşe'nin forma giyemediği ortamda ben hiç oynayamam' diye düşünüp, ilerisi için umutsuzluğa kapılabilirler. Böyle bakınca ben Ayşe'yi biraz da mesaj oyuncusu olarak görüyorum.

Bizi çok ilgilendirmese de işe İstanbul Üniversitesi tarafından bakarsak, sene başında bir çeşit darbe ile yönetim değişip transferde iyi para harcadılar. Kadroya önemli isimler ekleyip, iddialı bir takım kurdular. Yalnız oturmuş gözükmüyor takım olgusu. Kaski, Fenerbahçe ve Galatasaray'a karşı oynadıkları 3 maçı da kaybedip, şimdilik yerlerini görmüş oldular. Tabii yine de Tuğba, Osipova, Carson gibi önemli oyuncuların kadrosunda bulunduğu Üniversite'yi, bu kadar eksikle deplasmanda yenmek önemli bir başarıdır. Eksiklerimiz dolayısıyla kazanacağımıza çok güvenmediğim 4. maçta, 3. galibiyetimizi aldık. Önceki üçünde Prag ve Polkowice karşı kazanırken, Kaski'ye mağlup olmuştuk. Üniversite'nin oyuncu yetiştirmeye ve parlatmaya dayalı eski halinin bana daha sempatik geldiğini söylemeden de edemeyeceğim.

Şimdilik işler fena gitmiyor, ilerisi için umut veriyor. Geçen sezon ligin favorisi bizdik, daha önceki sezon Taurasi Fener'den gidip, Tamika bize eklendikten sonra yine favori bizdik ama iki seferde de başaramadık. Bu sezona favori olarak başlayan taraf biz değildik ama eksiklerine rağmen mücadele eden ve şavaşan ve de mümkün mertebe kazanan takım, dediğim gibi umut veriyor. (Ama şu var sporda her zaman 2+2, 4 etmiyor. Şu anda kadroda yer alamayan oyuncular takıma eklendikten sonra şu andaki mücadele ve uyumun kaybolmayacağının veya daha iyi takım olacağımızın garantisi de yok.) Mutlak şampiyonluk baskısı olmayan şu sezonda iyi işler yapabileceğimize inandırıldık Ekrem Hoca ve takımı tarafından. Favori değiliz dememdeki sebep; Ekrem Hoca yıllar sonra kadın basketboluna döndü, yeni bir ekip kuruldu, yönetim ve staff'ta gelip gidenler derken yabancı transferlerinde geç kalındı, kaçırılan yerli oyuncular (aslında çoğul konuşmaya gerek yok, 1 tane alınabilecek yerli var onu da Üniversite'ye kaptırdık) oldu. Fenerbahçe ise oturmuş kadrosuna iyi eklemeler yaptı, biz tam hazır değilken ligde güçlü bir Kaski ve Üniversite olması da bizim avantajımıza olan bir durum değil. Ekrem Hoca'yı çok fazla tanımıyorum ama dışarıdan çok heyecanlı ve tezcanlı bir yapısı varmış gibi gözüküyor, uzun süredir beklediğimiz şampiyonluğa hemen ulaşmak istiyor belki ama Galatasaray taraftarı da oynattığı basketbolun kredisi olduğunu düşünüyor ve onla alakalı olmayan birçok problem yaşadığımızın da farkında. Yeni staff'ımızın şu sezonda mutlak başarı baskısı ile davranmaması ve kredilerinin olduğunu bilerek çalışmaları benim en büyük dileğim.
 
Takımın durumu hakkında hemen hemen ben de Aras gibi düşünüyorum. Kadroda Sylvia-Whalen gibi iki Amerikalımız bulunduğu için zaten skorer oyuncu konusunda tercihlerimiz oldukça daralıyor. Avrupalı bulacağımız skorerlerin extra katkı verebileceğine inancım yok. Bu noktada belki avrupa pasaportu nedeniyle K.Douglas olabilir diye düşünüyorum. 3 numarada onu değerlendirip skor bulabiliriz diye. Ama alacağımız oyuncuları seçerken rakibi de düşünmeliyiz. K.Douglas 3 numaramızda olursa FB maçlarında Angel'in savunmasında yaşayacağımız zorluklar artar. E o maçlarda Douglas'ı oynatmazsak o zaman almamızın ne mantığı var ki? Ki sanırım Sancho da devşirme statüsünden yararlanıp avrupalı olarak oynadığından ligde 2 devşirme kullanmamız da sorun da çıkacaktır sanırım (konuya tam hakim değilim hala)

GS'ın eldeki kadro içerisinden yapılanması gerekiyor. Ve eldeki kadroyu nasıl kullanırsanız kullanın içeriden oynamamız ve savunma takımı olmamız gerektiği aşikar. Yapar yapmaz bilmem ama takımda eline bakabileceğimiz skor üretebilecek ve o potansiyeli taşıyan oyuncular Şaziye, Gülşah ve Şebnem var. Bir şekilde onları hücum anlamında aktif hale getirmek zorundayız. Zaten kadro yapısı itibarı ile oyunun büyük kısmında içeriden zorlayacağız. Özellikle Sylvia döndüğünde onun pota altı dominantlığını kullanıp Bahar-Sancho ile orta mesafe şutlara da yönelebiliriz ama Ann oyun yapısı ve karakteri itibarı ile pota altını direk domine edebilecek bir oyuncu değil. Sancho da dışarı çıktığında takım pota altı savunma ve hücumunda sıkıntılar yaşıyor. Bir çok maçta size üstünlüğümüz olmasına rağmen ribauntları alamıyoruz. Sylvia bu anlamda takımdaki bir çok aksaklıkları halledecektir. O zaman sorunumuz dış şutları istikrarlı sokacak oyuncu ve/veya içeri indirilemeyen toplarda içeri drive edecek oyuncu.

Son İÜ maçında hocanın guardlara -içeri girin- demesi sonrası Özge ve Işıl bir kaç defa ısrarla içeri top sürdüler ve rakip buna çözüm üretemediği için faul yapmak zorunda kaldı. Belki başta Işıl olmak üzere bu driveları bitiricilik katmak için çalışma yapabilirler. Aynı şekilde Whalen da bunu sık sık yapabilir.

Ekrem Hoca'nın son yıllarda erkek basketbolunda çalışması onun için handikap olsa da bunun avantaj olduğu yanları da var. Misal artık avrupa basketbolunda iyiden iyiye oturan 2 hatta 3 guardlı oyunlara hafızası alışık. İÜ maçında da bunu yaptı. Oyunun bir bölümünde (tabii Şaz'ın da dinlenmesi için) Özge-Işıl-Yasemen oynadı. Bu duruma bakınca Ekrem hoca GS'ın Işıl-Whalen çatısından yaratacağı yeni bir oyun sisteminin mimarı olabilir. Kaba bir tabirle anlaşılır şekilde geçen yıl ki GS erkek takımı üzerinden anlatmak gerekirse Işıl'ı Ender Whalen'i Gordon diye düşünüp P&R hücumlarda ve bunun savunmalarında Ann(Andric) kullanılabilir. Ki bu anlamda kadın takımı daha şanslı çünkü Oktay hocanın sahip olamadığı şekilde çok kaliteli 4 numaralarımız ve gerektiğinde kullanacağımız kalın 5 numaramız da var:)

Benim Ekrem hocanın samimiyetine olan güvenim sonsuz. Yalnız kendisinde bir güven sorunu var diye hissediyorum. Belki de uzun yıllar kadın basketbolundan uzak kalmasının etkileri de olabilir bilmiyorum ama hocaya "hocam sana güveniyoruz" cümlesini dolu dolu hissettirmeli idari kadrolarımız. Kafası karışık olmamalı. O arada kalmış güven duygusu, acele-stres ve heyecanı beraberinde getiriyor iye düşünüyorum.

Benim de Ekrem Hocadan şu an için ricam/beklentim Ayşe ve Gülşah'ın süre almaları. Periyot başları belki bunun için uygun olabilir. Oyuncuya saha içinde hata yapmaktan korkmaması gerektiği aşılanmalı (sistem içinde kaldığı sürece) Mondeville maçında mesela GÜlşah oyuna girdi hata yaptı anında benche baktı. Zaten hoca da hemen aldı oyundan. Açıkcası bu forumda da net olarak söylediğim umudumun kalmadığı Yasemen'i geçen seneden daha iyi bir hale getiren Ekrem hoca Ayşe ve Gülşah için de bunu yapacaktır sanırım.

Aras'a tek katılmadığım nokta -genç oyuncuların Ayşe üzerinden takım için beklentiye girme düşüncelerinde olacağı- tezi. Eğer genç oyuncular A takımı gözlüyorlarsa, Yasemen'e baksınlar. Yasemen de o takımdan çıktı ve senelerce istikrarsız hatta kötü olmasına rağmen o ışığı gösterdiği için taraftar ve stuff sabretti ona. Bir GS'lı için alt yapıdan gelen oyuncunun değeri kıyaslanamaz diğerleri ile. Umarım onlar da (genç takım oyuncuları) bunun farkındadırlar çünkü içimiz aydınlanıyor o benchten genç birinin daha oyuncu değiştirme sandalyesine oturduğunu gördüğümüz an.

Müge Erdem'le bir maç öncesi konuşmuştuk. Sakatlıklara üzüldüğünü söylemişti. Ben de "yoo ben aslında üzülmüyorum böylece Yasemen Özge Bahar daha çok süre alacak kullansınlar şanslarını hatta Ayşe arkadan gelecek" demiştim. İşte onlar için şans olan bu durumu lehlerine kullanması gerekiyor. Arda Turan Hasan Şaş'ın sakatlanma riskine karşılık M.Boleslav maçında oynatılmıştı ve şansını değerlendirdi. Onlar da onlara gelen şansı iyi değerlendirmeli.


Çok uzattım. Normal sezonda ligi kaçıncı bitirdiğimiz pek umurumda değil. Şubat ayında tam kadro olalım zaten saha avantajı hikaye olacaktır. O zamana kadar da teknik kadro elinden geleni oyuncularla beraber yaparken, taraftar biraz daha takımı sahiplenmeli, idari kadro da takımın başka şeyler düşünmemesini sağlamalı.
 

Üst