İstikrarsız geçen 2016-17 sezonunun ardından, neredeyse “sıfırdan” bir kadro kurmaya başladı erkek basketbol takımımız ve ilk takviyemiz Richard Hendrix ile pivot rotasyonuna oldu. 31 yaşındaki Amerikalı pivot, 2.06 boyunda ve en son Gran Canaria’nın başarısı için ter döküyordu.
Önemli bir Euroleague ve Eurocup tecrübesi bulunan yeni transferimiz, Lokomotiv Kuban forması giyerken bir Eurocup şampiyonluğu yaşadı. Bunun yanı sıra Maccabi’de iki ayrı seferde olmak üzere toplam 2,5 sezon forma giydi, Milano ve Malaga formalarıyla da Eurolague tecrübesi yaşadı. Hakeza geçen sezon da Canaria ile Eurocup çeyrek finaline kadar ilerledi (Yeri gelmişken Gran Canaria’da Eurocup’ta 18 dakika süre alıp 7.7 sayı, 3,6 ribaund ve 1.1 asist ortalaması tutturduğunu belirteyim).
Erman Kunter’in Hendrix’i isteme sebebinin ilk başta bu tecrübe faktörünün olduğuna inanıyorum. Uyum konusunda risk almak istemediğini ve kalitesiyle Avrupa basketboluna kendini kabul ettirmiş bir isimle pivot rotasyonunu güçlendirmek istediğini düşünüyorum. Artıları ve eksilerine ise sonraki paragraflarda değinelim…
Hendrix’in Maccabi ve Kuban sezonları bizim için önemli bir referans fakat yeterli değil ve hatta yanıltıcı olabilir. Zira özellikle son iki sezon içerisinde grafiğindeki “düşüş eğrisini” görmezden gelemeyiz. Buna ek olarak dikkat çekmemiz gereken bir diğer nokta, Gran Canaria’da sezon ilerledikçe Hendrix’in süresinin ve rolünün giderek azalması ve bazı maçlarda bu sürenin 6-7 dakikaya kadar düşmesi. Elbette bunun bazı sebepleri var:
– Birincisi, ayak çabukluğu eskisi gibi değil ve savunmasına dezavantaj olarak yansıyor bu. Kısayla karşı karşıya kaldığında geçilmesi pek de zor değil artık.
– İkincisi, eski atletizminin olduğunu söyleyemeyiz. Bu da hem savunmada hem hücumda hanesine eksi olarak yazılıyor.
– Üçüncüsü, box out ve ribaund konusundaki caydırıcılığının azaldığını görebiliyoruz.
Tüm bunlar bir araya gelince Canaria’daki rolünün neden azaldığını ve süresinin niçin kısıtlandığını anlayabiliyoruz. Özellikle zorluk seviyesi yüksek maçlarda (ki son örneği Liga Endesa’daki Baskonia serisi) süresinin daha sınırlı olduğu gözümüze çarpıyor.
Artılarına gelince, Hendrix’in -özellikle- sırtı dönük oyunu ve artık görmeye hasret kaldığımız pivot adımlamalarını iyi becerdiğini söylemeliyiz. Canaria’da da sık sık bu silahına başvurduğunu görüyoruz. Faul alıyor, çizgiye gidiyor ya da sayı buluyor… Atletizmi ve ayak çabukluğu eskisi gibi olmasa da pick and roll ile de takıma katkı verebiliyor halen. Bir diğer özelliği ise oyun görüşünün bir pivota nazaran çok iyi olması. Sırtı dönük oyunlarda savunma ona odaklanmış ve/veya yardım savunması gelmişken boştaki takım arkadaşını bulabiliyor rahatça. Orta mesafesinin de hiç fena olmadığını söyleyebiliriz, zaman zaman şutunu da kullanıyor. Benim en çok dikkatimi çeken taraf ise sırtı dönük oyunuyla Gran Canaria hücumlarında başlı başına bir alternatif oluşturması. Erman Kunter’in de bu silahından yararlanacağını düşünüyorum.
Genel olarak toparlayacak olursak, eski atletizmi ve ayak çabukluğu olmaması dolayısıyla savunmada bir miktar sıkıntı yaşatabilir fakat sırtı dönük oyunu, orta mesafesi ve oyun bilgisi/tecrübesiyle takımımıza katkı verebilir. En belirleyici nokta ise Hendrix’i “tamamlayıcı bir parça” olarak kullanmamız gerekliliği. Alacağı süreyi -maç içerisinde farklı zorunluluklar olmadığı sürece- 15-20 dakika arasında tutmamız gerektiğini düşünüyorum. Eğer bu perspektiften bakar ve rolünü buna göre belirsek kötü bir transfer olmadığını söyleyebilirim. Daha net bir fikir yürütebilmek için ise önce yapılacak diğer pivot transferini, sonrasında da sezon başlangıcını beklememiz gerekecek elbette.
Yeni bir Eurocup zaferi hikayesine değerli bir katkı sunması dileğiyle.
Semih Nişancı