Sezona beklenilenden geride başlayan takımımızın şimdiye kadar olan performansını, muhtemel gönderilecek ya da alınacak oyuncuların takıma etkisini ve gelecekte bizleri neler beklediğini konuştuk. Keyifli okumalar…
Anıl Mehmet Yıldırım: Takım hazırlık sürecinden bu yana ne kadar bir gelişim kaydedebildi?
Deniz Baskın: Ben takımın gelişimini ölçmek için önce ne oynamaya çalıştığımızı görmek gerektiğini düşünüyorum. Açıkçası sahaya baktığımda ise ne oynamak istediğimizi göremiyorum. Yani istenen oyunun ne derece oynandığını değil; istenen oyunun ne olduğunu konuşmak durumundayız öncelikle. 3 farklı stilde yönlendirici kısanın hiçbir olumlu özelliğini kullanmadığımız, buna mukabil Rj ve Motum gibi daha bitirici kimlikli oyuncuların oyunun içine giremediği ya da zorlama atışlar ile topun ellerinde patladığı kötü, izlemesi eziyet veren, çirkin bir basketbol oynuyoruz. İlla ki bir gelişim üzerinden söz etmek gerekirse söyleyebileceğim tek şey takım hücumda saçmalama dozajını katlanamaz seviyeye çektiği vakit hocanın Barış’ı oyuna alarak çoban olarak kullanmasını gösterebilirim. Ancak bunun da gelişim değil anlık bir pansuman olduğu açık. Eğer gelişim kelimesinden söz edeceksek önce bir ana plan ve rol paylaşımı yapılmalı. Yoksa bir sirk halini almış hücumlarda bir gelişim beklemek hayalcilik olur.
Engin Ağzıdeli: Takımın gelişim gösterdiğini söylemek güç. İleri gidiyoruz demek için elimizde hem herhangi bir veri yok; hem de sahada oynanan oyun oldukça kötü. Bunun başlıca birkaç sebebi var. Birincisi koçun henüz takıma hakim olamaması, bunun sonucunda rolleri doğru belirleyememesi ve saha içine müdahale edememesi. Bununla bağlantılı olarak ikincisi Alex Hamilton’ın en azından bizlere göre yan parça olması beklenirken koç tarafından ana yönlendirici olarak kabul edilmesi. Üçüncüsü ise uzun rotasyonunun (Ayberk-Berke-Williams) tavanımızı aşağı çekmesi. Bunların çözümü kolay gözükmüyor. Uzun konusunu transferle çözebilisek sonra bir de RJ Hunter konusu var. Mesela o da Macon ve Alex’i tamamlayabilmiş değil. Savunma gücü yüksek, hatta topla yaratabilen bir oyuncu eklemesi yapmak takımın çehresi değişebilir ancak koçun saha içi dokunuşları şu anki noktada her şeyden önemli…
Yiğit Çelebi: Pandemi döneminin getirdiği hamlığı ve geç toplanıyor olmanın eksikliğini anlayabiliyorum, bunların gelişim göstermek çıkardığı zorluk ortada fakat Anadolu Efes’le 4 kez maç oynarsanız ve bunun sadece birinde maçın içinde kalırsanız gelişim kaydetmeniz çok zor. Ofis çalışmasına çok inanan bir koça sahibiz, mikro-coaching için de çabaladığını düşündürüyor bu beni; sahada görünense tam aksi. Oyuncuların en iyi özelliklerini bireysel şekilde kullanması dışında bir plan gözükmüyor. Takım olunamadıkça da top kaybı sayısı, zorlamalar ve geri koşmamalar artıyor. Bunu hayli kolay bir fikstürde yaşıyorken bir an önce çözmek gerekiyor yoksa gelişim yerine bir ters tepme ile daha da geriye gideceğiz.
Anıl Mehmet Yıldırım: Takımın savunma ve hücumda istenilen seviyeye çıkamamasının sebebi nedir? Yanlış oyuncu tercihleri mi yoksa hala sürecin devam etmesi mi?
Deniz Baskın: İstenilen seviyeye çıkabilmek için önce temel bir stratejinizin olması gerekir. Daha sonra bu stratejiye uygun hamleler ile rotasyonunuzu belirler ve en optimum yapıyı kurmaya çalışırsınız. Ben baktığımda ne hucumda ne de savunmada bir strateji çerçevesinde hareket eden bir takım görmüyorum. İşin daha kötüsü burada oyuncuların uyumsuzluğundan ziyade stratejinin yoksunluğu buna sebep oluyor. Savunmada zaafları açık bir takım olduğumuz halde halen daha ne yaptığımız belirsiz. Mesela kısa ve çelimsiz bir takım kurulduğu halde savunma ribaundlarına hala takım olarak komple girmiyoruz. Hücumda bir çok silaha sahip olmamıza rağmen bu silahlar üzerinden ikincil tehditler yaratmak şöyle dursun; daha bu skor tehditlerini bile kullanamıyoruz. Birebir üzerinden saçma sapan atışlar deneniyor. Hoca eğer güzel bir sene geçirmek istiyorsa artık vakit kaybetmeden rotasyon belirlemeli. Yoksa şu haliyle takım bir sirke benziyor. Ayrıca takımdan kimsenin gönderilmemesi gerektiğini düşünüyorum çünkü şu düzensizlikte basketbolculara fatura çıkarmak haksızlık olur. Ancak; Caner, Ayberk gibi yetersiz, vasat ve bu takımda hangi beceri ve başarıları ile yer aldığı bilinmeyen oyunculara verilen para ile rotasyonda 5 dakika olsun oyuna girdiğinde güven verecek bir oyuncuya neden gidilmedi sorusuna cevabım hala yok. Ayberk Olmaz isimli, bu sporu en çok kim üçlük atacak oyunu zanneden, bu oyunun bir takım sporu olduğunu idrak edememiş, takımın başarısı değil kendi şut sayısını düşünen arkadaşın ise bu kulüpte yeri olmadığını düşünüyorum. Caner Erdeniz’in ise bu yetersizliğine rağmen bu kulüpte gözükmesi hakkında tek mantıklı açıklamam da kulüpte oynuyor gözükmek adına şubeye para verdiği ihtimalini düşünmemdir. Malum bütçe konusunda sıkıntı ortadayken şubenin bu nedenle kendisini takımda tuttuğuna inanmak istiyorum. Kendisinin basketbolcu olarak katkı vereceğine inanan birileri şubenin içinde ise; kendilerini en kısa sürede şubenin dışında görmeyi diliyorum.
Engin Ağzıdeli: Takımın hücumda istenilen seviyeye çıkamama sebebi ilk soruda da cevapladığım gibi koçun saha içi detayları henüz halledememiş olması. Çabuk tıkanan, ne yapacağını bilmeyen bir takım gibiyiz. Alex’in yaratıcılık rolünde sorunlar yaşaması, Macon’un iyi oynamasına rağmen henüz pozisyon bilgisinin tam oturmamış olması ve uzunların ikili oyunlarda etkisizliği gibi birçok faktör hücum performansımızı düşürüyor. Savunmada da RJ’in hayalet gibi dolaşması, Williams’ın agresiflikten uzak oyunu ve yine rakip analizi konusunda yetersiz kalmak temel faktörler arasında.
Yiğit Çelebi: İstenilen bir seviyeden bahsetmek için önce ona dair bir strateji üretmek gerekiyor. Çok ciddi bir yetenek toplamı var diyebiliyoruz mesela hatta Sassari koçu bizi Şampiyonlar Ligi’ni alabilir olarak yorumluyor fakat konsantrasyon seviyesinden tutalım, uyumluluğa bilhassa zaafları hiç kapatamamaya ve en önemlisi uzun bölgesindeki hatalı transfere kadar uzanan bir sorunlar silsilesi mevcut. Hücumda bazen iyi işler yapsak da aynı maç içinde tonla hatalı oyunlar da görüyoruz, bunun sebebi ana plansızlık ve buna uygun hareket etmeye inanmış bir takım olamamaktan kaynaklanıyor. Örneğin yazın başında takımı Hamilton’ın üzerine kurmaktan bahsederken şu an takım içindeki en rolsüz oyuncu yine Hamilton.
Anıl Mehmet Yıldırım: Zach Hankins olmayınca yerine alınan Johnathan Williams’ın doğru bir transfer olduğunu düşünüyor musunuz?
Engin Ağzıdeli: Düşünmüyorum. Williams agresiflikten uzak, ince, savunmada etkisiz, kısa karşılamakta sıkıntı yaşayan ve sırtı dönük oyunları savunmakta zorlanan bir uzun. Aceleyle yapılmış bir transfer olduğu için en başından beri negatiflik vardı kendi açımdan. Piyasada kimse yoktu gibi bir anlayışı kabul etmiyorum. Zira NCAA’den dahi çıkan birçok değerli oyuncu var. Ezbere yapılan bir transfere benziyor.
Deniz Baskın: Jonathan Williams’ın hiçbir seviyede 25 dakika ve üstü katkı verecek bir oyuncu olmadığına eminim. Nba apoleti ile kendisine “Nba’den gelen yıldız oyuncu” gibi ipe sapa gelmez yakıştırmalar yapıldı ancak kendisi uzun süre oyunda kalacak konsantrasyon ve disipline sahip olmayan; show up’a çıkmama, geri koşmama gibi özgürlükleri olacağını sanan vasat bir oyuncu. Her seviyede 5-6 dakika enerji verme görevi üstlenebilir ancak bizim böyle bir lüks sahibi olduğumuzu sanmıyorum. Bu oyuncunun transferinde edilen aceleye değecek hangi özelliklere sahip olduğu konusunda ise pek bir bilgim yok çünkü sahada çok iyi yaptığı hiç bir işi şu ana kadar görmüş değilim.
Yiğit Çelebi: Yazın en ilginç olayı benim için Hankins transferinin aşırı eleştirilirken Johnathan Williams’ın bir o kadar doğru olduğu düşünülmesiydi. İdman eksiği ve uyum sağlamak konusunda yaşadığı dezavantajları kabul ediyorum fakat apaçık bir gerçek var ki en iyi olduğu söylenen ribaund özelliğine dahi çok çok uzak bir görüntü sergiliyor. Zach-Ege rotasyonunu beğenmiyorken Johny-Berke durumuna düşmek ciddi bir gerileme olmuş gibi gözüküyor. 1 ana pozisyonu tamamlayacak oyun gücü olduğunu da düşünmüyorum ki transferde hocanın en çok önem verdiği meselelerden biri bu ligin kuralları sebebiyle.
Anıl Mehmet Yıldırım: Rj Hunter’dan istenilen verimin alınamamasının nedeni nedir? Yanlış profil mi yoksa teknik ekibin rolleri oturtamaması mı?
Deniz Baskın: Rj Hunter elimizdeki yerli forvet rotasyonu nedeniyle alınması çok da gerekli olmayan ancak doğru rolde katkı verecek bir oyuncu. Ben kendisinin bu kaotik takımda mutlu olmadığına eminim. Yiğit ve Göksenin varken ve yerli havuzunun darlığı nedeniyle onları verimli kullanmak gerekliyken ben olsam Rj almazdım. Ancak şu an ona hücum yeteneklerini sergileyeceği alanlar yaratma konusunda yetersiz kaldık. Ben gönderilmesine karşıyım. Sezon başı olsa almayacak olsam da şu an bir düzen belirlemeden kıyım yapmak içime sinmiyor.
Engin Ağzıdeli: RJ’in düşük ücretle gelmesi bir noktada kabul edilebilir, bu açıdan yaz aylarında da umutsuz değildim kendisinden… Fakat gerçekten savunmada yokları oynayıp hücumda da yaratıcı olamaması -yaratıcı olmadığı bilinen bir detaydı- takıma zarar veriyor. Aynı zamanda kullandığı boş şut sayısının azlığı elbette teknik ekibin sorumluluğunda. Mümkün olursa bu pozisyonda da bir değişim iyi olabilir.
Yiğit Çelebi: RJ Hunter’ı şu ana kadar isteksiz görmedim, bir şeyler yapmak için çabalıyor fakat belirli bir düzenden mahrum olduğumuz için zarar dahi verebiliyor zaman zaman. Bir köşe şutörü yerine topu yere vurabilen fizikli bir savunmacıyı tercih edebilirdim cümlesini kurabilirim ben de fakat kendisinden hiç faydalanmamışken ve vücut dili pozitifken topu kenar ekibine atıyorum halen. Ritmini yakalaması için ne yapması gerektiğinin cevabı biraz ondan çok takımdaysa da ucuz olmasını anlayabiliyoruz böylece. Riskli bir hamle yaptıysanız ötesini iyi hesaplamalısınız.
Anıl Mehmet Yıldırım: Bundan sonra yola nasıl devam edilmeli? Bazı oyuncular gönderilmeli mi yoksa alınacak altıncı yabancı ile sorunlar çözülebilir mi?
Deniz Baskın: Ben transfer yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Oyuncu gönderme konusu da açıkçası içime sinmiyor çünkü ortada bir oyuncunun yetersizliği ile açıklanmayacak kadar büyük bir düzensizlik sorunu var. Bu ortamda bu ekibin transfer hak ettiğine inanmıyorum. Bir düzen kurulur ve orada bir oyuncu tipi açığı ortaya çıkarsa tabii ki transfer yapılmalıdır ancak şu sirk ortamında 1 personele daha ekstradan maaş ödemeyi hakkaniyetli bulmuyorum. Yapılması gereken bir an önce bir plan ve genel strateji belirleyerek sahaya bir kimlik koyup saygı duyulacak bir takım yaratmak olmalı. Çünkü şu an sahada saygı duyulması gereken bir takım yerine aynı renk forma giymiş bir güruh görüyorum. Hele takımın fiziken eksikliği ortadayken hala ısrarla 4.5 numara isteniyorsa o transfere kesin olarak karşıyım.
Engin Ağzıdeli: RJ ve Johnathan değişmeli fakat öncelikle koçun saha içine hakim olması lazım. Çünkü sahada ne yaptığını bilmeyen bir Galatasaray var. Ben en son Kunter döneminde böyle bir Galatasaray izlemiştim. Ertuğrul hocanın döneminde kötü maçlar olmuştur ama sürekli kötü olduğumuz bir dönem olmadı. Sezona bu kadar kötü girmek kadronun yetenek toplamına göre hayal kırıklığı…
Yiğit Çelebi: Kalıplı bir 5 numara transferinin bir çok açıdan takımı rahatlatabileceği kanaatindeyim. Perde sertliği ile Hamilton’ın penetre kabiliyetini kullanmak olsun, savunmada agresifleşebilmek için o cılız görüntüden kurtulabilmek olsun takımın çehresi değişir. Sassari karşısında 18 hücum ribaundu verip bir araba da dayak yedik pota altında. Bu gruptan çıkabilmenin yolu da içerideki maçta Sassari’ye daha beter dayak atabilmekten geçiyor. Bir an önce Johnathan Williams’la yolların ayrılmasını umuyorum. Asıl transfer ise ne yaptığını bilen bir takıma evrilmek için hocanın geri dönmesi olur. Webster’la ne oynadığı belli olan takımdan guard zenginliğinde umarsız bir hale bürünen bir ekip görüyoruz maalesef.