Sıkıntılarla boğuştuğumuz 2014-2015 yılını geride bıraktıktan sonra yeni sezonda ilk yabancı kısa hamlemiz Blake Schilb oldu. Skorer aynı zamanda yaratıcı oyuncu arayışlarına giren Ataman geçtiğimiz yıl Paris Levallois formasıyla iyi işler çıkaran Blake Schilb’de karar kıldı. Blake Schilb’i yorumlamadan önce gelin Ataman’ın son yıllarda yaptığı 2 ve 3 numara tercihlerine kısaca göz atalım.
Ergin Ataman’ın Galatasaray kariyerindeki oyuncu seçimleri aslında benzer oldu hep. İlk yıl Ender Arslan – Engin Atsür – Jamont Gordon guard rotasyonunu kurmuş Henry Domercant ve David Hawkins‘i 2-3 numaraya ilave etmişti. Ataman atletik, delici özelliği olan kısayı combo guard seçip oyunda ipleri ele alabilecek 2 ve 3 numaraları kadrosunda barındırmıştı. Yani oyunu yönlendirme ve işin organizasyon kısmında rolleri biraz dağıtmıştı çünkü all-around bir guardı yoktu elinde. Hepimizin çok üzüldüğü Hawkins olayı, Domercant’ın sakatlığı gibi sebeplerden ötürü Ataman yine 3 kupalı Beşiktaş yılının yıldızlarından Carlos Arroyo‘yu takımına kazandırmış ve o yıl ligi domine edecek ekibin baş mimarını orkestranın başına geçirmişti. Hawkins’in yerinde ise artık Manuchar Markoishvili vardı. Ataman Blake Schilb’i o yıllarda da istemiş fakat bazı sebeplerden ötürü alamamıştı. Ertesi yıl ise Jamont Gordon’un sakatlığından sonra o boşluğu doldurmak için Pete Mickael ve Malik Hairston gibi atletik isimler gündeme gelip Malik Hairston’ı seçmişti. Geçtiğimiz yıl ise bu pozisyonlar için Aradori, Pocius ve Micov‘u tercih etmişti Ataman.
Ergin Ataman’ın 3 numara tercihleri skor yönü ve saha görüşü yüksek oyunculardan oldu hep; Hawkins, Manu, Micov, Aradori ve şimdi de Blake Schilb. Özellikle Hawkins ve Manu kendi savunma sistemiyle de birebir uyumlu birebirde yenilmeyen yani savunma dengesinin bozulmasına izin vermeyen oyunculardı. Cenk Akyol ve Markoishvili’nin gidişiyle Micov’u 3 numaraya monte ettikten sonra rotasyona Türk eklemeyip ‘swingman’ diye tabir ettiğimiz 2-3 oynayabilen oyuncuları tercih etti Ataman. Yine bu yıl da şube sorumlusu Can Topsakal’ın 2 yıllığına anlaştık dediği Micov ile beraber Schilb’e emanet etti 3 numara rotasyonunu. Tabi Blake Schilb’in takımımızda daha çok 2 numaradan süre almasını bekliyoruz en azından medyada 2 numara transferi diye lanse edilmesi bunun bir göstergesi olabilir.
Blake Schilb’i Tanıyalım
Loyalo Koleji’nden mezun olduktan sonra Avrupa kariyerine Çek Cumhuriyeti’nin CEZ Nymburk takımında başlayan Schilb burada iki yıl geçirdikten sonra Fransa’nın yolunu tuttu. Fransa’nın Elan Chalon kulübünde dört yıl geçirip burada 2012 / 2013 yılında ilk kez Euroleague deneyimini yaşadı. Euroleague’de 15.5 sayı, 4.6 ribaund, 4.3 asist ortalamaları tutturduktan sonra bir başka Euroleague takımı olan Kızılyıldız’ın yolunu tuttu. 2013 / 2014 yılında Kızılyıldız formasıyla Euroleague’de 12 sayı, 3.2 ribaund ve 3.5 asist ortalamaları yakaladı ve tekrar Fransa’ya dönüş yaptı. Geçtiğimiz yıl Paris Levallois formasıyla 14.6 sayı, 3.9 ribaund ve 4.7 asist ortalamaları yakaladı.
Blake Schilb transferi benim açımdan sürpriz oldu aslında. Evet koç yine 2-3 oynayabilecek bir oyuncuyu kadroya monte edecekti ama ben bu oyuncunun daha çok 2 orjinli olacağını veya savunma bazında daha sert bir oyuncu olacağını düşünüyordum. Kariyerinde genelde 3 numarada süre alan Schilb 2 ve 4 numaralara (nadir ) da kaydırılabiliyor. Topla ilişkilerinin iyi oluşu, derin oyun görüşü onu 2 numarada kullanmaya elverişli hale getiriyor. Blake Schilb kesinlikle doğal bir skorer. Hücumda pozisyona göre şut, pas ve penetre gibi seçenekleri kullanabiliyor. Oyun zekasıyla doğru opsiyonu bulmaya müsait bir oyuncu diyebiliriz. Skorer kimliğinin yanında asist istatistiklerini hep belirli bir standartın üstünde götürdü Schilb. Skora katkısı, saha görüşü, asist ve ribaund özellikleriyle liderlik rolüne soyundu gittiği takımlarda. Son Paris Levallois senesinde de Mike Green ile beraber takımına liderlik yaptı. Schilb daha çok ; hücumda doğru yerde pas bekleyen değil pası oluşturan , ceza atışını kullanan değil şutu kendi oluşturan bir oyuncu. Yani yarı sahayı geçtikten sonra sık sık topu ona verip hücumda aktif olarak kullanacağız onu bu yıl. Tepede topu alıp perdeden sonra savunmayı doğru okuyarak çıkardığı şutlarda çok başarılı oluyor. Geçiş hücumlarında topla yarı sahayı kat edip penetre ve 3 sayı atışını kullanabiliyor. Blake Schilb ayakları çok hızlı olup etkili penetreler çıkarabilen bir oyuncu değil fakat vücudunu penetre sonunda çok etkili kullanıp potaya uzanabiliyor. Yine high pick’ten sonra penetre pas kombinasyonları ile takım arkadaşlarını oyuna sokabiliyor. Yani Blake Schilb topu eline aldığında hücumda çok etkili bir silah haline dönüşüyor. Ataman’ın bu yıl saha içi liderlerinden birisi kuşkusuz Blake Schilb olacak.
Savunmada; Caleb Green gibi aslında Ataman’ın savunma görüşüne birebir uyan bir oyuncu değil. Bu yıl özellikle 2 numarada kullanacağımızı düşünürsek kendisinden daha hızlı oyuncular karşısında sıkıntı yaşamamız olağan. Tepede kolay yenilmemek savunma dengesinin bozulmaması adına en önemli unsur bu tip savunmalarda. Açıkçası Schilb’in 2 numarada savunmada nasıl bir reaksiyon vereceğini merak ediyorum. Daha çok ofansif özellikleri ile ön plana çıkan Schilb yine Caleb Green gibi standart üzeri bir savunmacı değil. Düzenli verdiği savunma ribaundu katkısı ve kurnazlığıyla kaptığı toplarla savunma katkısı veriyor. 3 numara oynatırken rakip 3 numaraların arkasına koyduğunuzda savunma defosu oluşturmayıp savunma ribaunduna katkı veren Schilb’in bu yıl daha çok 2 numaradan süre alacağını düşünürsek 2 numara savunmasındaki durumuna şüpheyle yaklaşıyorum.
Evet, Arroyo’dan sonra Ataman Micov’un yanına yine oyun zekası üst seviye olan bir oyuncu tercih etti. Piyasada Arroyo gibi all around bir guard bulmanın zorluğunun farkında olan Ataman 2 ve 3 numaralardan oyuna daha fazla zeka katmasını istiyor. İlk Galatasaray yılında kurduğu kadro gibi 2-3 numaraları çözüm üretmeye yatkın oyunculardan seçti koç. Yabancı kontenjanını göz önünde bulundurduğumuzda muhtemelen 1, 2 ve 3 numaraları üç yabancı oyuncuyla geçeceğiz. Blake Schilb ve Micov’dan sonra koçun nasıl bir guard seçeceği merak konusu. Ataman ya sahada organizasyon veya skor yönünden dominant bir guard seçecek ya da atletik savunma özellikleri ön planda guard seçip saha içi liderliği tamamıyla forvetlere bırakacak. Evet, her iki durumun da kendi içinde artı ve eksi yönleri mevcut. Ben oyun kontrolünü tamamıyla forvetlere bırakıp organizasyonu buradan sağlamanın çok sağlıklı bir düşünce olmadığı kanaatindeyim. Evet guard haricinde oyunu yönlendirebilen forvetler takımlar için çok kıymetli artık fakat bu işi tamamıyla forvetlere bıraktığımızda set temposunun istenen seviyeye gelmediğini ve bir takım spacing sorunlarının oluştuğunu düşünüyorum. Bu açıdan guard transferinin de organizasyon veya skor alanlarından en az birinde dominant olan lider bir oyuncu olması gerektiği kanaatindeyim. Avrupa basketbolunda hem bu işleri yapıp hem de savunmada takıma liderlik yapabilecek bir guard bulmak gerçekten çok zor. Bahsettiğim seçenekte Guard ve Blake Schilb takımın lideri olur ve diğer oyunculara da kendilerine uygun rolleri dağıtabiliriz. Fakat böyle bir guardın yanına 2 numaraya Schilb ve 3 numaraya Micov’u eklediğinizde ciddi savunma sıkıntılarının olması kuvvetle muhtemel. 2 numaraya Sinan‘ı koyduğumuzda yine savunma anlamında sıkıntılardan tamamıyla kaçamayacağız. Sinan uzun kolları ile rakibini rahatsız edebilen aynı zamanda top çalma kabiliyeti olan fakat tepede rakibinin karşısında ısrarlı kalma başarısı gösterebilen bir oyuncu değil. Atletik daha tamamlayıcı bir guard seçiminde bulunduğumuzda ise hücum varyasyonlarının merkezi forvetlere kayacak ve bahsettiğim hücum seti sıkıntıları doğacak. Fakat bu şekilde de atletik, savunmada dirençli bir oyuncu kazanmış olacağız.
Evet, Blake Schilb çok iyi transfer fakat saha içi yapılanmada bazı soru işaretleri var. Vladimir Micov ve Blake Schilb’in yanına bahsettiğimiz tarzda lider bir guard ve savunması ön planda set şutörü veya combo guard eklemek gerek bana kalırsa. Fakat bu durumda da uzun rotasyonunu iki yabancıyla geçmek zorunda kalıyoruz ve sıkıntı doğuyor. Yani Schilb’i 3 numara gibi düşünüp planlama yapmak bence daha mantıklı bir seçenekti.
Bu yıl taraftarlarımızın çok seveceğini düşündüğüm Blake Schilb’i artısıyla eksisiyle takımdaki rolüyle değerlendirmeye çalıştım. Arroyo gittikten sonra bu tip hem skor hem organizasyon katkısı yapabilecek lider bir oyuncunun takıma katılmasını çok olumlu buluyorum. Şimdi yine takıma belirli parametreler bazında liderlik yapabilecek bir guard transferi beklentisi içerisindeyim. Bu arada bir yandan da takım savunmasına ne gibi yenilikler eklememiz gerektiğinin şimdiden düşünülmesi taraftarıyım.
Video: Buğra Aslan (GSBasket)