Başlıyoruz,
“I feel devotion” tezahuratlarına inanarak eşlik etmemizin üstünden yaklaşık 4 sene geçti. Bir dönem öncesinde hayal olarak nitelendirilebilecek bir temenninin gerçeğe dönüştüğü bu sürece genelde hakkını vererek eşlik ettik, hatta taraftar olarak camianin inanmadığı bazı noktalarda direksiyonun başına geçerek yola devam etmemiz için elimizden geleni yaptık.
Şubenin pek de tecrübeli olmadığı ilk iki deneyiminde, önce Top 16, ardından ise Top 8 yaparak, Galatasaray basketbolu, kulübün kurulurken ortaya koyduğu “bizden olmayan takımları yenmek” dusturuna ve vizyonuna kendisinin de sahip olduğunu kısa sürede tüm kıta Avrupa’sına gösterdi. Parkede gösterilen bu başarının yanında, tribünde takıma verilen yoğun destek ve belli aralıklı görsel şovlar saha dışında da buraları çoktan hakettiğimizi ispatlamak açısından değerliydi. Özellikle internet ortamında Galatasaray sempatizanlarına yapılan övgüler dahi başlı başına geldiğimiz noktayı özetliyor.
Bu noktada, özellikle yakın zamanda gerçekleştirilecek başkanlık seçimlerini de göz önüne alırsak, Galatasaray basketbolunun en kritik Euroleague sezonuna başladığı düşüncesindeyim. Birincil olarak, tarihimizde ilk defa üst üste Euroleague oynayacağız ve en üst seviyedeki istikrarımız noktasında vereceğimiz mesaj, buralarda her daim olmamız gerektiğini ve başta A Lisans dağıtımı olmak üzere Euroleague ile ilgili tüm major kararlarda hesaba katılmamız zorunluluğunun altını çizecek.
İkinci ve daha önemlisi ise, Galatasaray kulübünün sahip olduğu borç yükünü altından kalkabilmek adına, “amatör branşlarda” küçülerek büyüme şeklindeki basit ve kaçak bir yöntemin uygulanabilmesi muhtemel. İki başkan adayı da salon sporlarının bütçesinde değişiklik yapabileceklerini deklare etti. Fakat takımımızın ortaya koyacağı performans ve elde edeceği başarı bu çarpık zihniyetin alan kazanması ihtimalini de ortadan kaldıracaktır.
Son tahlilde, geçtiğimiz yaz oynanan Dünya Şampiyonası’nda ABD’nin diğer takımlara kurduğu çarpıcı üstünlüğüne rağmen, Avrupa basketbolu ve onun en değerli markası Euroleague istikrarlı bir şekilde yükselmeye devam ediyor. Türkiye’nin en büyük kulübü ve ülkeye basketbolu getirme vizyonuna sahip Galatasaray’ın bu seviyelerde devam etmesi kaçınılmaz. Kısa süreli ortaya çıkması muhtemel krizlere rağmen kültürel kodlarımız bizi buralarda tutmaya devam edecektir. Lakin biz taraftar olarak tadına varmaya başladığımız üst düzey rekabetin küçük kesintilere dahi uğramasına izin veremeyiz, zira biriktirerek ilerlememiz en tepe noktaya doğru atacağımız adımları daha da kuvvetlendirecek.
Bugün Galatasaray basketbolu, Avrupa’nın en ateşli, bulunması en zor, fakat takip etmesi de en keyifli deplasmanlarından biriyle sezona başlıyor, üstümüzde keyifli bir heyecan, garip bir umut, sonsuz bir inanç var.
Yolumuz Final Four yolu olsun inşallah, ilk adımı da Belgrad’dan atılmıştı diye ileride torunlarımıza anlatalım.
Bizim için bundan büyük gurur yok; Cimbomlu olmak kadar.
Haydi beyler, gazanız mübarek olsun.
Galatasaray ulan !!
(*) Galatasaray bağlılığı hissediyor