07-08′ sezonunda, Murat Özyer yönetiminde, tarihimizin ilk ULEB Cup serüvenindeki yarı finalden tam 8 yıl sonra, değişik bir isim ve formatla da olsa, yine aynı yerde, yine bir İspanyol takımına karşı finale çıkmak için mücadele edeceğiz. O yıl şimdiki koçumuz Ergin Ataman’ın Beşiktaş’ını, o zamanki adıyla Final Eight’in ilk turunda Cüneyt Erden’in son saniye üçlüğüyle yenip adımızı yarı finalde, Joventut Badalona’nın karşısına yazdırmıştık. O zamanın altın çocukları Rudy Fernandez ve Ricky Rubio’lu Badalona’ya kaybettikten sonra, 3.’lük maçında Henry Domercant’ın Dinamo Moskova’sına yenilip turnuvayı 4. kapatmıştık. Tesadüf ki, yine oldukça tanıdık simalarla dolu o turnuvanın son 16 turunda, şu anki rakibimiz olan Gran Canaria ile eşleşmiş, iç sahadaki maçta 25 sayı farkla kazandıktan sonra deplasmandaki 9 sayılık fark sonucu değiştirmemişti.
Şimdi yıllar sonra, farklı format ve isimde de olsa aynı turnuvada yine yarı finaldeyiz. Bu kez underdog değil, turnuvanın en güçlü favorisiyiz. Bu yazı yazılıp yayınlandıktan 3 gün sonra Abdi İpekçi cehenneminde yarı finalin ilk maçına çıkacağız. Şimdi Herbalife Gran Canaria nedir, ne değildir biraz bahsedelim.
Gran Canaria’yı geçtiğimiz sezondan bu yana 70 yaşındaki koç Aito Reneses çalıştırıyor. Burada bir tesadüf daha karşımıza çıkıyor. 07-08’de bizi yarı finalde eleyip kupaya ulaşan Badalona’nın koçu da Aito Reneses’ten başkası değil. Kurt hoca hali hazırda İspanya Ligi ACB’nin en yaşlı koçu konumunda. 1985-2001 arasında ayrı ayrı dönemlerde, oyuncu olarak da formasını giydiği Barcelona’yı toplamda 13 yıl çalıştırdı. Badalona, Malaga, Sevilla ve son olarak Gran Canaria, tecrübeli koçun çalıştırdığı diğer takımlar. 2008 yılında bir süre de İspanya milli takımının başında bulunmuştu. Aito Reneses’in takımlarının en belirgin özelliği yüksek tempo ve koş koş oyununu sevmeleridir. Hatırlayanlar olacaktır, 07-08’deki Badalona da Rubio ve Rudy’nin önderliğinde,aynı şekilde yüksek tempoyu seven, yüksek skorlara ulaşan bir takımdı. Bu sezonun Gran Canaria’sı da aynı şekilde.
Gran Canaria’nın kadrosunu kısaca inceleyecek olursak, takımın sisteminin belki de en kritik parçası olan Kevin Pangos, oyun kurucu pozisyonunda çoğunluk süreyi alıyor. Onu tecrübeli isim Albert Oliver yedekliyor. İki oyuncunun da pas öncelikli oyuncular olduğunun altını kalın çizgilerle çizelim. İki numarada Finlandiya’lı Sasu Salin’in arkasında, Kyle Kuric’in talihsiz rahatsızlığından sonra takıma katılan D.J. Seeley var. O da sezona Beşiktaş’ta başlamıştı. Kısa forvet pozisyonunda yine ülkemizde Beşiktaş’ta forma giyen Brad Newley’in yanında Xavi Rabaseda var. Uzun forvet pozisyonunda Eulis Baez ve Pablo Aguilar süre alırken pivotlar Alen Omic 2.17, Anzejs Pasecniks 2.16 boyunda. 8 yıl önce bize karşı forma Canaria forması giyen tecrübeli Sitapha Savane, halen Gran Canaria’nın 5 numara rotasyonunun önemli bir parçası. Rakibimizin ana rotasyonu bu şekilde.
Gran Canaria ne yapar, ne eder biraz bahsedelim. Oynadıkları oyuna bakınca gördüğüm şey, Avrupa basketbolunda NBA basketbolu oynadıkları. Savunmada topa baskı, rakibi top kaybına zorlama, top kaybı olmazsa zorlama şut, temiz ribaund ve kısaları topla buluşturup çok hızlı şekilde rakip sahaya geçmeye ve bir an önce hücumu sonlandırmaya çalışma. Genel itibariyle çok karmaşık olmayan bir oyun sistemleri olmakla birlikte, biraz daha detayına inmekte fayda var.
Savunma tarafına bakacak olursak Gran Canaria, hücumda yapmaya çalıştığı şeyi savunmada da yapmaya çalışıyor. Savunmada devamlı hareket halinde kalıp, çabuk elli kısalarının yaptığı topa baskıyla birlikte rakip kısaları çabuk karar vermeye ve çabuk hücum etmeye zorlamak ana plan. Kevin Pangos, Sasu Salin, Brad Newley, D.J. Seeley bu iş için biçilmiş kaftanlar zaten.Hücumda olduğu gibi savunmanın da süresini kısaltmaya çalışıyorlar. Bu doğrultuda içeri kapanmayı sevmiyorlar, oldukça yüksek oynuyorlar. İkili oyun savunmasında ise genelde uzunlar show-up’a çıkıyorlar veya ikili sıkıştırmaya gidip topu kısanın elinden çıkarmaya çalışıyorlar.
Hücum tarafına geçmek gerekirse, run&gun oynadıklarını söyledik. Top çalma ve temiz ribaundlar hücumları için çok kritik çünkü rakip eksik yakalanırsa hücumda Gran Canaria’yı durdurmak imkansıza yakın. 2.17’lik Alen Omic dahi çok kısa sürede rakip pota altında bitiyor. Kadrodaki her oyuncu takımın planının farkında ve buna göre hareket ediyor. Hücumların yöneticisi konumundaki Kevin Pangos topu çok çabuk yarı sahaya getirdikten sonra kendi şutunu atmaktan da çekinen bir isim değil. Takımda herkes bir an boş kaldığı an topu potaya düşünmeden atar, fakat içeri drive etme noktasında işler biraz farklı. Takımda gerçekten verimli drive ettiğini söyleyebileceğimiz bir isim söz konusu değil. Genelde ilk beş başlayan Brad Newley takımın potaya güçlü penetre eden ismi fakat onun da iyi bir bitirici veya penetre sonucu iyi bir pasör olduğunu söylemek güç olur. Kenardan gelen D.J. Seeley bu noktada takımın az da olsa katkı aldığı ikinci isim. Güçlü drive eden, potaya giden oyuncu eksikliğinden dolayı Gran Canaria, pick&roll’ü hücumunun ana planı olarak ortaya koymuş bir takım değil. Oynadıkları p&r’larda amaç saha yerleşimini sağlamak ve rakibin yerleşimini bozmak. Sadece Eulis Baez ve Pablo Aguilar ile oynanan pick&pop’lardan sonra 4 numaraların dışarı devrilmesiyle onların şutör oluşunu değerlendirmeye çalışıyorlar. 5 numarada Alen Omic’in sırtı dönük oyunu da onların hücumdaki ana planlarından biri. Fiziksel anlamda hemen hemen herkese karşı bir kafa yukarıda olan Omic’in ACB’deki 2 sayılık atış yüzdesi %65, Eurocup’ta ise %63.9. Yanı rahatlıkla iyi bir bitirici olduğunu söyleyebiliriz. Özetlemek gerekirse, hücumu çok kısa sürede sonuçlandırmak isteyen, çok çabuk rakip sahaya geçen ve beş oyuncunun hücum sahasında devamlı hareket halinde olduğu bir takım ile karşılaşacağız.
Peki Gran Canaria’ya karşı neler yapılabilir, neler yapmalıyız?
Görünürde Gran Canaria’yı düşürmek için hücumunu sekteye uğratmak gerekiyor gibi gözükse de ben bunun aksine onlara savunma sahasında istediklerini vermememiz halinde hücumları ritmi bulamayacaklarını düşünüyorum. Çünkü o hücumun temelinde savunma yatıyor. Az sayı yiyen bir takım olarak gözükmeseler de bunun asıl sebebi yüksek tempo. Bu sayede çok sayı atıp çok da sayı yiyorlar.
Onları savunmada nasıl düşürebiliriz?
Dikkatli olmak her şeyden önemlisi. Çünkü çok baskılı bir savunma yapıyorlar fakat bu savunmayı yaparken çok da riske giriyorlar. Rakibi çok yüksekte oynamaya zorluyorlar, oraya püskürtüyorlar. Bu doğrultuda bazı zaaflarımız olduğunu varsayarsak topu getirirken Blake ve Vlado’dan yardım almak önemli olacak çünkü Errick ve Sinan dönem dönem bu konuda sıkıntı yaşayabiliyorlar. Bunun dışında dikkat etmemiz gereken konu pas kalitesi. Kesinlikle ama kesinlikle tembel pas atma lüksümüz yok. Zaten sabıkalı olduğumuz bir nokta bu, özellikle dikkat etmemiz gerekiyor çünkü tüm kısalar hatta uzunlar dahi bu tembel pasları kovalayıp top kapmaya çalışıyorlar. Topun kıymetini bilerek oynamamız gerekiyor, şut tercihlerini doğru yapmayıp geriye düzgün koşmazsak ekmeklerine yağ sürmüş oluruz, bu yüzden sahaya 40 dakika boyunca akıl koymamız gerekiyor.
Bizim savunma noktasında ne yapmamız gerekiyor? Her şeyden önemlisi geri koşmak. Eksik yakalanma lüksümüz yok. Tembel olma lüksümüz yok. Çok fazla outlet pas deniyorlar algılarımızın mutlaka açık olması gerekiyor. Oyunu yönlendiren Kevin Pangos ve Albert Oliver fiziksel açılardan zayıf isimler. Onların üzerinde kuracağımız baskı savunmada kritik olacak. Özellikle Kevin Pangos’u devre dışı bırakırsak oyun planlarını ciddi manada sekteye uğratmış olacağız. Kevin Pangos ACB ve Eurocup’ta takımın en skorer ikinci ismi, aynı zamanda en çok asist yapan oyuncusu. O savunmadaki ana hedefimiz olmalı. Alen Omic de takımın her iki kulvardaki en çok sayı atan ve en çok ribaund alan ismi. Fakat teması çok seven bir isim değil. Ona karşı daha çok temas edip sindirmemiz gerekiyor. Hücumda da onun üzerinden oynanacak ikili oyunlarla ayaklarının yavaş oluşunu değerlendirip, aynı zamanda onu daha çok yormak ana hedef olmalı. KevinPangos’un savunduğu kısayla Alen Omic’in savunduğu uzunun oynayacağı pick&roll’lerden, her iki oyuncunun özelliklerini düşününce çok fayda sağlayacağımızı düşünüyorum. Kısaca özetleyecek olursak, dikkat, efor ve sertlik bu noktada hiç düşmememiz gereken noktalar.
Toparlayacak olursak; sahanın her iki tarafında çok riskli bir plan doğrultusunda oynayan bir takımla karşılaşacağız. Bu plan esasında yetenek tavanı pek de yüksek olmayan takımı olduğundan daha iyi gösteren bir plan fakat içerdiği risklerin üzerine yoğunlaşıldığı takdirde, zaten daha iyi olan kadromuzla turun favorisi biziz. Çarşamba günü Abdi İpekçi’deki maçın başından itibaren daha iyi olduğumuzun mesajını vererek sertliğimizi göstermemiz gerek. Deplasmandaki maçta da maçın başından sonuna kadar kısaları kontrolde tutup ritmi bulmalarını engellememiz gerek. Onları alışık oldukları temponun dışında tutarsak iki maç sonunda kazanan taraf olacağımızı düşünüyorum.
İstatistiki bilgilere ve bireysel özelliklere pek girmeden Eurocup yarı finalindeki rakibimiz Gran Canaria’nın genel oyun planını aktarmaya çalıştım. İstatistiki bilgileri kontrol etmek isteyenler için:
ACB istatistikleri: http://www.acb.com/stsacum.php?cod_equipo=CLA&cod_competicion=LACB&cod_edicion=60
Eurocup istatistikleri: http://www.eurocupbasketball.com/eurocup/competition/teams/showteam?clubcode=CAN&seasonmode=U2015#!stats
Eren AKIN
