Son 7 günde arka arkaya alınan Tofaş ve Trento yenilgilerinden sonra Darüşşafaka maçının önemi her zamankinden fazlaydı. Ama daha haftanın ilk maçında lig sonuncusu Bahçeşehir Koleji, lig lideri Pınar Karşıyaka’yı yenince maç önümüzdeki haftalarda gelebilecek ilk 2 hedefinin kilit maçı oluvermişti. Lig hedeflerimiz için olumlu ya da olumsuz bir kırılma yaşanacaktı.
Greg Whittington’ın sakatlığı nedeniyle oynamaması ve yerine ligin ortalama seviyesinde bile olmadığını düşündüğüm Ayberk’in başlamasıyla endişeli düşüncelerle başlayan maçta ne yazık ki Ayberk’in endişeleri haklı çıkarırcasına yetersiz oyunuyla 10 sayı geriye düştük. Sonradan giren Ben Moore’un takıma kattığı enerji ve Auguste’un skora yaptığı katkıyla ilk çeyreği berabere (21-21) ikinci çeyreği ise 4 sayı önde (40-36) kapattık. Felaket üçlük atıyorduk ama maçın başındaki savunma ribaundu sorununu çözebilmiş ve Daçka’nın hatalarından oldukça kolay sayı fırsatı bulmuştuk. Üstelik bunu Göksenin ve Can haricindeki kısalarımız (Harrison-Yiğit-Jones-Webster) kötü günlerindeyken başarmıştık.
Üçüncü çeyrekte, Sinan Güler ve Gary Browne önderliğinde geri dönmeye çalışan Daçka her seferinde farklı bir hatayla (kaçan serbest atışlar, sonuçlanamayan hızlı hücumlar vs.) bunu yapamazken bizde bir hücum akılla bir hücumda zorlamayla oynadık. Çeyreğin sonunda ise çeyrekte yaptığımız en organize hücumla ve en hızlı (2.8 saniye) Yiğit’le üçlük bularak son periyot için farkı koruduk (61-57). Ufak bir not ekliyeyim çeyreğin başında Zach Auguste’ın tüm saha top sürerek Göksenin’e yaptığı asist enfesti. Bütün maç boyunca Jones-Webster-Can üçlüsünün yapamadığı işi tek hücumda yaptı.
Son çeyrekte yine Daçka da Sinan-Gary ikilisiyle skor bularak başladı ve çeyreğin başında öne geçti. O anda planlı bir hücumla üçlük bulan Moore ve birebiri zorlayarak üçlük bulan Webster’la üçlükler bularak geri döndük ve Sinan’ın 8 saniye yapmasıyla maçın bitimine 2:10 kala 6 sayı öne (yani tam maçı bitirecek durumda) geçtik. O andan itibaren maç bitene Webster’ın her biri skandal hücum tercihleriyle maçı bitirdik. Son sayımız Webster potaya değmeyen şutunu tipleyen Moore’dan gelmişti ama sayının asıl kahramanı blok yapacağım diye pota altını boşaltan Johnny Hamilton’dı. Maçın son hücumunda da yine Webster’ın skandal tercihiyle (faul yaparak üçlüğe engel olmadı) Gary Browne üçlük atacak şansı bulsa da Auguste’ın çok akıllıca savunmasıyla üçlüğünde topu potaya bile değdiremedi.
Maçın yıldızları Auguste-Moore olsada x faktör olarak kendi adına sezonun en iyi maçını çıkaran Ege’yi ve 2. yarıda kendine gelip son haftadaki ciddiyetsiz halini değiştiren Yiğit’i sayabiliriz. Harrison-Jones-