Gece yirmili yaşların başına yeniden gittim. Üç maçtada tribündeydim. O güzel atmosferi tekrar andım. Kadroyu hatırlayacak olursak,
Paul Dawkins: O zamanlar onsuz bir takım düşünemezdiniz. Belki daha sonra çok daha kaliteli yabancılar geldi. Ama onun yeri bambaşka. Galatasaraya sınıf atlatmıştı.
Michael Sceace: Güney Sanayide oynarken çok canımızı yakmıştı. O yılki şampiyonluğa en büyük katkı verenlerden. Oyun sıkıştığında top getirir, üçlük atar, takımın ateşleyecisiydi.
Nihat İziç: Onu çok zor transfer ettik. Düşünün o zamanlar Yugoslavyada sporcuların belirli bir yaş sınırı olmadan yurt dışına çıkması yasaktı. İşte yönetim başarısı.
Mehmet Baç: Oda ilginç bir basketbolcuydu. Basketbolcudan ziyade Hollywood aktörleri gibiydi. Özel bayan seyircileri vardı. Unutulan kahramanlardan.
Cihat Levent: Şimdilerde Tufan nasıl tribünleri ateşliyorsa, oda tribünleri ateşlerdi. Genç yaşına rağmen çok katkı yapmıştı. Özellikle son maçta.
Turgay Demirel: Kaptan kritik yerlerde sorumluluk alırdı. Buz gibi bir adamdı. Sanırım Ali Urasın yeğeniydi.
Mehmet Ali Tılabar: Çukurovadan transfer edilmişti. Umulmadık zamanlarda skora katkı yapardı. Bence şampiyonlukta kilit rol oynamıştı.
Mehmet Altıoklar: Şimdilerde dizi ve sinema film yapımcısı. Aynı zamanda yönetmen Mustafa Altıokların kardeşi. O zamanlar alt yapıdan yetişen önemli bir oyuncuydu. Koray hocanın keşiflerinden.
Turgut Tayyar: Az oynardı ama inanılmaz bir enerji verirdi, Erdem Türetken gibi.
Mehmet Şenova: Meşhur Mehmetlerden.
Efeside izlediniz Emir Turam uzun boyuyla pota altını dağıtıyordu, bizim pivot denilebilecek oyuncumuz yoktu aslında. Efesin iki amerikalısıda kabus gibiydi, her yerden sokuyorlardı.
Ömer Saybir ileride bizde oynamıştı Emir Turamda öyle. Ayrıca Lütfi Arıboğanda gencecik. Tolga öngeren, Ferhat oktay, Taner oldukça tehlikeli bir takımdı.