2024 PARİS OLİMPİYATLARINDA TÜRK SPORCULAR

Bugün olimpik sporcularımız için açılışı okçularımız yaptı ve sıralama atışları için sahneye çıktılar. Açıkçası beklenti üzeri bir performans sergiledikleri için memnun olsam da turnuva ağacında çeyrek final dallarının çetrefilli olması canımı sıktı. Önce hiç yayını olmadığı için pek kimsenin bilmediği ya da anlamadığı sıralama atışı nedir ondan bahsedeyim ardından da performanslara geçeriz.

Sıralama atışlarında her sporcu aynı anda kendilerine belirlenen hedefte 1 sette 6 atış ve toplamda 12 sette 72 atış yaparlar. Ayrıca 6 set bittiğinde ilk yarı biter ve kısa bir ara da verilir. Bu 72 atış sonucunda en yüksek puanı alandan en düşük puanı alana doğru bir sıralama yapılarak birebir eşleşmelerin belirlenmesinde performansa dayalı adil bir yol izlenmeye çalışılır. Puan eşitliği durumunda daha çok 10 puanlık atış yapan üstte yer alır ve onlar da eşitse x denen 10 puanlık atışın da en ortasından vurulan hedeflere bakılır.

İlk olarak sabah seansında Elif GÖKKIR kadınlar müsabakaları için ok attı. Çok iyi başladı ve ilk 8 civarında kaldı hep. Hatta ilk devrenin son set olan 6.sette 59 puan yani maksimum puan olan 60'ı sadece bir 9 puanlık atışla kaçırarak 2.sıraya kadar da tırmandı. Ancak devre bittikten sonra hemen 7.sete yine 10 puanla başlasa da seti 50 puanla bitirerek 8çliğe kadar düştü. Yine de sonra iyi toparladı ve sıralamayı 5.sırada tamamladı. Buraya kadar herşey güzel ve hatta 1. tur eşleşmesiyle olası 2, ve 3.tur eşleşmelerini de güzel hale getirse de çeyrek finalde bence en büyük favori ABD'li Casey Kaufhord ile eşleşecek büyük ihtimalle çünkü o sıralamayı 4.bitirerek olası rakibimiz oldu 4-5 eşleşmesi için.

Saat 3 sularında ise erkek sporcular sıralama için yarıştı. Bizimkiler çok iyi başlayamasa da iyi toparladılar. Mete Gazoz ve Berkim Ulaş Tümer ilk 16 civarlarında ancak dolaşabilirken Berkim'in önde olması da karışık çiftlerde bu sıralama turlarında daha çok puan alanın yer alacak olmasından ötürü ayrıca bir tehlike sinyaliydi. Çünkü Mete'nin olmadığı bir çiftler takımının pek de bir şansı kalmayacaktı madalya için. Bu yüzden bir "takım emri" beklemedim diyemem. Sonrasında Mete toparladı ve üstelik Berkim'i de geçerek ilk 8 civarlarında dolaştı. Ancak sonrasındaki setlerde yine bir düşüş ve bir anda son sete Berkim'in 1 puan ve 2 sıra arkasında girdi Mete. Üstüne Berkim son sette de mükemmele atıp 58 puan aldı ve hiç de "takım emri" uyguluyoruz gibi bir hal de oktu ama zaten Mete daha da iyisini yapıp 59 puan aldı ve 676 puanlı 4 sporcu arasında en çok 10 atan sporcu olarak 8.liği elde etti. Berkim ise Mete'den 3 tane daha az 10 atarak 34 adet 10 puanlık atışla 10.oldu. Muhammed Abdullah Yıldırmış ise kötü performansıyla takım sıralamamızı da etkileyerek 58.oldu. Şimdi buraya kadar fena değil diyebiliriz. Ancak Mete Gazoz 8.olarak liderin tarafına düşmüş oldu v en önemli rakiplerinden biri Woo-Jin ile çeyrek finalde karşılaşma ihtimali doğurttu. Üstelik ağacın bu tarafına bir diğer şampiyonluk adayı D'Almeida da düştü 17.olarak. Fakat bu ikili son 16 turunda birbirleriyle çarpışmak zorunda oraya gelseler bile. D'almeaida'nın zor bir son 32 eşleşmesi de olabilir ayrıca D'Amour ile. Berkim ise bu çok iyi performansının ödülünü 10.lukla alsa da son 32 turunda olası bir Hollandalı Wijler ve son 16 turunda şampiyonluk favorilerinden ABD'li ELLISON ile eşleşmek zorunda. ELLISON'ın ilk turdaki rakibi ise Abdullah olacak. Yine de şu özle notu belirteyim; Mete Gazoz son olimpiyat ve Dünya Şampiyonalarında şampiyon olurken sıralamalarda 10.sırayı almıştı. Yani Mete'nin uğurlu sayısı bu kez Berkim'de olacak.

Bu olimpiyatlarda geçen olimpiyatlarda takvime ilk kez dahil olan karışık çiftlerle başlamıyoruz bu kez. Muhtemelen daha çok okçu son günlere kadar kalsın diye sona atılmış karışık çiftler. Önce kadınlar takım sonra da erkekler takımla başlayacak bireysel öncesi. Erkeklerde sıralamada 12 ülke arasında 6.sırayı aldık ve işk turda 11. Kolombiya ile eşleştik. Sonra da final yolumuz Hindistan ve olası bir Fransa ya da İtalya eşleşmeleriyle gidiyor. Açıkçası son Dünya 2.si takımımız için çok iyi bir yol oldu bu. Karışık çiftlerde ise en az birer erkek ve kadın sporcusu olan her takım katıldığı için sıralama atışları aynı zamanda eleme turuydu da. 27 takımdan 11i elendi ve 16 takım kaldı. Biz de 6.sırayı aldık yine. 11.aırada yer alan Japonya ile eşleştik. Açıkçası ilk tur için zor bir eşleşme ve geçsek bile çeyrek finalde büyük ihtimalle 2 şampiyonluk adayı sporcusu olan ABD ile eşleşeceğiz işimiz bir hayli zor. 2020!de Yasemin ile Mete'li takım 4.olmuştu ve o bronz madalya maçını kaybettiğimiz takım Hollanda ise 16.lık konusunda Tayvan ile eşitlik olduğu için shoot-off sonrası kaybetti ve elendi.

Sonraki en yakın okçuluk mücadelemiz 29 temmuz pazartesi sabah seansında erkek takımımızla olacak.
 
Emeğin için teşekkürler renkdaş.
Sonunda takım olarak bir madalyamız oldu hemde defalarca elimizden kayıp giden okçuluk branşında. Madalya için çok, madalyanın okçuluktan gelmesine ise daha çok sevindim.
Yıllarca ilk günler Naim Süleymanoğlu, Halil Mutlu ile altını alır tabiri caizse ülke olarak rahatlardık. Son oyunlarda ise bunu yapamayınca iyice geriliyorduk, bu yüzden ilk günlerde madalya çok iyi oldu.
Bu arada halterde sadece bir sporcu ile katılım sağlıyormuşuz. Madalya deposu branşta son yıllardaki doping skandalları ve kavgalı sporcular sonrası belki yeni bir başlangıç için bir fırsat olur. Kaykay, dans, tırmanış gibi yeni neslin gözdesi sporlarda yokuz. Bisiklet, yüzme, atletizm gibi çoklu branşlarda var ama yokuz. Cimnastik takımımız Adem Asil atlama masası ikinci hakkında, Ahmet Önder de barfikste düştüğü için takım finalini kıl payı kaçırdı. Bakalım böyle onlarca madalya dağıtılan sporlarda ne zaman iddialı olabileceğiz.
 
Birde 61 yaşındaki rakibine yenilen masa tenisi sporcumuz Sinel Altınkaya var. Bu başarı için özel bir paragrafı hem kendisi hem de federasyonu hak etti, tebrik ediyorum. Katılmak önemli tamamda rakibin 61 yaşında yahu...
 
Birde 61 yaşındaki rakibine yenilen masa tenisi sporcumuz Sinel Altınkaya var. Bu başarı için özel bir paragrafı hem kendisi hem de federasyonu hak etti, tebrik ediyorum. Katılmak önemli tamamda rakibin 61 yaşında yahu...
O rakip dediğin 32 numaralı seribaşı. Sibel ise seribaşıı değildi. Rakibi zaten favoriydi. Seribaşları içinde en uygununu çekmiş sıralama olarak ama yine de favori Sibel değildi. Sporcularımızı bu kadar basit şekilde topa koymayalım. Eski federasyon başkanı arkadaşım olduğu için yıllarca ona neden Çin kökenli olmayan bir türk sporcu olimpiyat vizesi alamıyor dediğimde geçen olimpiyatlar için bu kızın ismini vermişti Paris'te yer alabilir diye ve aldı da. Yahu anlamıyorum akıl var izan var bir sporcu dünyanın 32 numarasıysa yaşına başına bakmazsın o zaman dünyanın ilk 31i hariç herkes bıraksın gitsin masa tenisini. Hakikaten bunları yazarken bu kadar rahat nasıl davranabiliyorsun. Eğer biriyle dalga geçeceksen önce bir araştır elinde hiçbir şey yokken yoktan yere dalga geçiyorsun. Oraya giden kimse rastgele gitmiyor önce bunu bir öğrenelim. Lüksemburg hadi o da görünsün renk katar diye göndermedi o 61 yaşındaki sporcusunu. Herkes kota almak için yarışıyor kimisi bireysel kota alıyor kimisi ülkesi adına alıyor ve masa tenisinde de bireysel kota veriliyor. Her sporcu haketmiş gelmiş oraya kimseyi küçümsemeye ve küçümsediklerimize yenilenleri aşağılamaya hakkımız yok! Sonra deriz bu ülkede neden spor gelişmiyor diye. Millet hem sporla ilgilenmiyor ilgilendiğinde de yok havuzda boğulduk yok 61 yaşındaki nineye yenildik diye dalga geçiliyor. Maalesef sosyal medyada çok var bu kafadan millete eğlence oluyor izlemden bilmeden yorum yapmak kolay tabii. Sen onların bir temsilcisisin diye sana yüklenmiş olabilirm ama hakikaten yazdığın şeyde eğer yazdıklarımı bilsen hiçbir mantık unsuru yok.
 
Öncelikle şunu söylemek istiyorum forumumuzda hiçbir zaman polemik yaratma, eleştiren bir yorumu cevap yetiştirme derdinde olmadım. Ama neden öfkenizi bana yönlendirdiğinizi anlamadığın için yorumunuzdaki haksız gördüğüm birkaç ifadenize cevap vereceğim.
“Yahu anlamıyorum akıl var izan var bir sporcu dünyanın 32 numarasıysa yaşına başına bakmazsın o zaman dünyanın ilk 31i hariç herkes bıraksın gitsin masa tenisini. Hakikaten bunları yazarken bu kadar rahat nasıl davranabiliyorsun. Eğer biriyle dalga geçeceksen önce bir araştır elinde hiçbir şey yokken yoktan yere dalga geçiyorsun. Oraya giden kimse rastgele gitmiyor önce bunu bir öğrenelim” sonrada “Her sporcu haketmiş gelmiş oraya kimseyi küçümsemeye ve küçümsediklerimize yenilenleri aşağılamaya hakkımız yok!” demişsiniz. Yorumum görece maksadını aşmış olabilir ama aşağıla gibi bir kastım zinhar yoktur. Dövüş sporları dışında birçok sporu yapmaya çalışmış biri olarak bu seviyelere gelmenin ne denli zor olduğunu da emin olun klavye sporcularından çok daha iyi bilirim. Federasyonun resmî sitesinde yazılan bilgiye göre federasyon 1966 yılında kurulsa da masa tenisi 1920’lerden itibaren ülkemizde yapılan bir spordur ve ilk İstanbul Şampiyonası 1930’da düzenlenmiştir. Yani pek çok olimpik spordan daha uzun süreli tarihimiz olan bu sporda arkdaşınız olan başkan da dâhil olmak üzere “katılmak başarıdır”ın ötesine geçebilecek 1 sporcu dahi yetiştirememişlerse eğer o makamları haksız yere işgal etmişlerdir ve derhal istifa edip bir daha geri dönmemek üzere gitmelidirler. Olimpiyat tarihinin en yavaş dereceyle yarışı bitiren Yılan Balığı lakaplı yüzücü Eric Moussambani’den sonra en çok konuşulan olimpik spor olayı bu yenilgidir. Bu da yorum yapma sebebimdir. Türkiye ve dünyadan aralarında olimpiyatın resmî sitesi ile devletin resmî yayın kuruluşu ve haber ajansı da dâhil olmak üzere tüm medya haberlerinde 61 yaşı sürekli vurgulamaktadır. Dalga geçtiklerini iddia etmiyorum ama herkes 61 yaş ifadesini özellikle kullanıyorlar. Bazılarının linkini aşağıya bıraktım. Sizden özel ricamdır, bena cevap olarak yazdıklarınızı TRT, AA veya olimpiyat sitesine de aynı üslup ve cümleler ile yazın ve hepimizin görebilmesi için forumda paylaşın lütfen.
“Millet hem sporla ilgilenmiyor ilgilendiğinde de yok havuzda boğulduk yok 61 yaşındaki nineye yenildik diye dalga geçiliyor. Maalesef sosyal medyada çok var bu kafadan millete eğlence oluyor izlemden bilmeden yorum yapmak kolay tabii. Sen onların bir temsilcisisin diye sana yüklenmiş olabilirm ama hakikaten yazdığın şeyde eğer yazdıklarımı bilsen hiçbir mantık unsuru yok” demişsiniz. (Havuzda boğulduk, nine gibi ifadeler bana ait olmadığı için geçiyorum) Forumumuz dışında hiçbir sosyal medya platformunu kullanmayan biri olarak oralarda ne saçmalanıyor bilmiyorum, onların temsilcisi falan değilim; yazdıklarımın mantiği vardır ya da yoktur ama tamamen benim fikrimdir.
Nacizane bir sorum var: Hayatında bir kere olsun herhangi bir spor müsabakası seyreden herhangi birine sorsak “61 yaşındaki bir sporcu ile 31 yaşındaki bir spocu maç yapsa kim kazanır” diye kaçı 61 yaşındaki der sizce?
Teşekkürler.

https://olympics.com/en/news/paris-2024-ni-xia-lian-61-wins-table-tennis-olympic-games
OLİMPİYAT OYUNLARI RESMÎ SİTESİ: The 61-year-old, competing at her sixth Olympic Games, had just bested the younger, but not necessarily sprightlier, Sibel Altinkaya of Turkiye, in 49 minutes with a score of 4-2.

https://www.theguardian.com/sport/a...ni-xia-lian-61-bows-out-olympics-table-tennis
THE GUARDIAN: Did you hear the one about the 61-year-old grandmother who beat the world’s best table tennis player? Well, she didn’t. Not quite. On Monday, Luxembourg’s Ni Xia Lian, who was born on 4 July 1963, became the oldest competitor in the history of the Olympics to win a table tennis match when she beat the 31-year-old Turkish player Sibel Altinkaya. On Wednesday, she became the oldest player in the history of the Olympics to lose one, too, when she was beaten by the Chinese world and Olympic silver medallist Sun Yingsha. Sun, 23, who is the world No 1 and won team gold in Tokyo, isn’t just 38 years younger than Ni, she’s nine years younger than her son, too.

https://www.todayonline.com/8days/t...an-61-and-playing-luxembourg-olympics-2467076
TODAY ONLINE: Xia Lian, who is representing Luxembourg at the 2024 Paris Olympics, is the oldest player to compete in this year’s table tennis tournament. She is, however, not the oldest competing Olympian in Paris. That honour goes to Australian equestrian Mary Janna, who turns 70 in four months. Yesterday (Jul 28), Xia Lian bested Turkey's Sibel Altinkaya, 31, in the first-round match of the women’s individual competition with a score of 4-2.

https://www.aa.com.tr/tr/dunyadan-s...bel-altinkaya-organizasyona-veda-etti/3287367
ANADOLU AJANSI: Sibel Altınkaya, South Paris Arena'da gerçekleştirilen son 64 turu maçında 61 yaşındaki Çin asıllı Lüksemburglu sporcu Ni Xia Lian ile karşılaştı. Karşılaşmayı 3-11, 7-11, 11-9, 12-10 ve 6-11'lik setler sonucunda kaybeden milli sporcu, oyunlara veda etti.

https://www.trtspor.com.tr/videolar/sibel-altinkaya-veda-etti-19488462
TRTSPOR: Milli masa tenisçimiz Sibel Altınkaya, Lüksemburg adına yarışan 61 yaşındaki rakibi Xia Lian Ni'ye setlerde 4-2 yenilerek son 32 turuna kalamadı ve Paris 2024'e veda etti.

https://www.ntvspor.net/olimpiyat/s...-xia-lian-a-kaybetti-66a56a7d07ba89004e01ea36
NTVSPOR: Sibel Altınkaya, South Paris Arena'da gerçekleştirilen son 64 turu maçında 61 yaşındaki Çin asıllı Lüksemburglu sporcu Ni Xia Lian ile karşılaştı. Karşılaşmayı 3-11, 7-11, 11-9, 12-10 ve 6-11'lik setler sonucunda kaybeden milli sporcu, oyunlara veda etti.

https://www.cumhuriyet.com.tr/spor/...24te-61-yasindaki-ni-xia-liana-elendi-2232006
CUMHURİYET: Sibel Altınkaya, Paris 2024'te 61 yaşındaki Ni Xia Lian'a elendi

https://www.haberturk.com/milli-masa-tenisci-sibel-altinkaya-ilk-turda-veda-etti-3706356-spor
HABERTÜRK: Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda masa tenisinde mücadele eden milli sporcu Sibel Altınkaya, ilk turda elendi. Sibel Altınkaya, South Paris Arena'da gerçekleştirilen son 64 turu maçında 61 yaşındaki Çin asıllı Lüksemburglu sporcu Ni Xia Lian ile karşılaştı. Karşılaşmayı 3-11, 7-11, 11-9, 12-10 ve 6-11'lik setler sonucunda kaybeden milli sporcu, oyunlara veda etti.
 
Son düzenleme:
Öncelikle şunu söylemek istiyorum forumumuzda hiçbir zaman polemik yaratma, eleştiren bir yorumu cevap yetiştirme derdinde olmadım. Ama neden öfkenizi bana yönlendirdiğinizi anlamadığın için yorumunuzdaki haksız gördüğüm birkaç ifadenize cevap vereceğim.
“Yahu anlamıyorum akıl var izan var bir sporcu dünyanın 32 numarasıysa yaşına başına bakmazsın o zaman dünyanın ilk 31i hariç herkes bıraksın gitsin masa tenisini. Hakikaten bunları yazarken bu kadar rahat nasıl davranabiliyorsun. Eğer biriyle dalga geçeceksen önce bir araştır elinde hiçbir şey yokken yoktan yere dalga geçiyorsun. Oraya giden kimse rastgele gitmiyor önce bunu bir öğrenelim” sonrada “Her sporcu haketmiş gelmiş oraya kimseyi küçümsemeye ve küçümsediklerimize yenilenleri aşağılamaya hakkımız yok!” demişsiniz. Yorumum görece maksadını aşmış olabilir ama aşağıla gibi bir kastım zinhar yoktur. Dövüş sporları dışında birçok sporu yapmaya çalışmış biri olarak bu seviyelere gelmenin ne denli zor olduğunu da emin olun klavye sporcularından çok daha iyi bilirim. Federasyonun resmî sitesinde yazılan bilgiye göre federasyon 1966 yılında kurulsa da masa tenisi 1920’lerden itibaren ülkemizde yapılan bir spordur ve ilk İstanbul Şampiyonası 1930’da düzenlenmiştir. Yani pek çok olimpik spordan daha uzun süreli tarihimiz olan bu sporda arkdaşınız olan başkan da dâhil olmak üzere “katılmak başarıdır”ın ötesine geçebilecek 1 sporcu dahi yetiştirememişlerse eğer o makamları haksız yere işgal etmişlerdir ve derhal istifa edip bir daha geri dönmemek üzere gitmelidirler. Olimpiyat tarihinin en yavaş dereceyle yarışı bitiren Yılan Balığı lakaplı yüzücü Eric Moussambani’den sonra en çok konuşulan olimpik spor olayı bu yenilgidir. Bu da yorum yapma sebebimdir. Türkiye ve dünyadan aralarında olimpiyatın resmî sitesi ile devletin resmî yayın kuruluşu ve haber ajansı da dâhil olmak üzere tüm medya haberlerinde 61 yaşı sürekli vurgulamaktadır. Dalga geçtiklerini iddia etmiyorum ama herkes 61 yaş ifadesini özellikle kullanıyorlar. Bazılarının linkini aşağıya bıraktım. Sizden özel ricamdır, bena cevap olarak yazdıklarınızı TRT, AA veya olimpiyat sitesine de aynı üslup ve cümleler ile yazın ve hepimizin görebilmesi için forumda paylaşın lütfen.
“Millet hem sporla ilgilenmiyor ilgilendiğinde de yok havuzda boğulduk yok 61 yaşındaki nineye yenildik diye dalga geçiliyor. Maalesef sosyal medyada çok var bu kafadan millete eğlence oluyor izlemden bilmeden yorum yapmak kolay tabii. Sen onların bir temsilcisisin diye sana yüklenmiş olabilirm ama hakikaten yazdığın şeyde eğer yazdıklarımı bilsen hiçbir mantık unsuru yok” demişsiniz. (Havuzda boğulduk, nine gibi ifadeler bana ait olmadığı için geçiyorum) Forumumuz dışında hiçbir sosyal medya platformunu kullanmayan biri olarak oralarda ne saçmalanıyor bilmiyorum, onların temsilcisi falan değilim; yazdıklarımın mantiği vardır ya da yoktur ama tamamen benim fikrimdir.
Nacizane bir sorum var: Hayatında bir kere olsun herhangi bir spor müsabakası seyreden herhangi birine sorsak “61 yaşındaki bir sporcu ile 31 yaşındaki bir spocu maç yapsa kim kazanır” diye kaçı 61 yaşındaki der sizce?
Teşekkürler.

https://olympics.com/en/news/paris-2024-ni-xia-lian-61-wins-table-tennis-olympic-games
OLİMPİYAT OYUNLARI RESMÎ SİTESİ: The 61-year-old, competing at her sixth Olympic Games, had just bested the younger, but not necessarily sprightlier, Sibel Altinkaya of Turkiye, in 49 minutes with a score of 4-2.

https://www.theguardian.com/sport/a...ni-xia-lian-61-bows-out-olympics-table-tennis
THE GUARDIAN: Did you hear the one about the 61-year-old grandmother who beat the world’s best table tennis player? Well, she didn’t. Not quite. On Monday, Luxembourg’s Ni Xia Lian, who was born on 4 July 1963, became the oldest competitor in the history of the Olympics to win a table tennis match when she beat the 31-year-old Turkish player Sibel Altinkaya. On Wednesday, she became the oldest player in the history of the Olympics to lose one, too, when she was beaten by the Chinese world and Olympic silver medallist Sun Yingsha. Sun, 23, who is the world No 1 and won team gold in Tokyo, isn’t just 38 years younger than Ni, she’s nine years younger than her son, too.

https://www.todayonline.com/8days/t...an-61-and-playing-luxembourg-olympics-2467076
TODAY ONLINE: Xia Lian, who is representing Luxembourg at the 2024 Paris Olympics, is the oldest player to compete in this year’s table tennis tournament. She is, however, not the oldest competing Olympian in Paris. That honour goes to Australian equestrian Mary Janna, who turns 70 in four months. Yesterday (Jul 28), Xia Lian bested Turkey's Sibel Altinkaya, 31, in the first-round match of the women’s individual competition with a score of 4-2.

https://www.aa.com.tr/tr/dunyadan-s...bel-altinkaya-organizasyona-veda-etti/3287367
ANADOLU AJANSI: Sibel Altınkaya, South Paris Arena'da gerçekleştirilen son 64 turu maçında 61 yaşındaki Çin asıllı Lüksemburglu sporcu Ni Xia Lian ile karşılaştı. Karşılaşmayı 3-11, 7-11, 11-9, 12-10 ve 6-11'lik setler sonucunda kaybeden milli sporcu, oyunlara veda etti.

https://www.trtspor.com.tr/videolar/sibel-altinkaya-veda-etti-19488462
TRTSPOR: Milli masa tenisçimiz Sibel Altınkaya, Lüksemburg adına yarışan 61 yaşındaki rakibi Xia Lian Ni'ye setlerde 4-2 yenilerek son 32 turuna kalamadı ve Paris 2024'e veda etti.

https://www.ntvspor.net/olimpiyat/s...-xia-lian-a-kaybetti-66a56a7d07ba89004e01ea36
NTVSPOR: Sibel Altınkaya, South Paris Arena'da gerçekleştirilen son 64 turu maçında 61 yaşındaki Çin asıllı Lüksemburglu sporcu Ni Xia Lian ile karşılaştı. Karşılaşmayı 3-11, 7-11, 11-9, 12-10 ve 6-11'lik setler sonucunda kaybeden milli sporcu, oyunlara veda etti.

https://www.cumhuriyet.com.tr/spor/...24te-61-yasindaki-ni-xia-liana-elendi-2232006
CUMHURİYET: Sibel Altınkaya, Paris 2024'te 61 yaşındaki Ni Xia Lian'a elendi

https://www.haberturk.com/milli-masa-tenisci-sibel-altinkaya-ilk-turda-veda-etti-3706356-spor
HABERTÜRK: Paris 2024 Olimpiyat Oyunları'nda masa tenisinde mücadele eden milli sporcu Sibel Altınkaya, ilk turda elendi. Sibel Altınkaya, South Paris Arena'da gerçekleştirilen son 64 turu maçında 61 yaşındaki Çin asıllı Lüksemburglu sporcu Ni Xia Lian ile karşılaştı. Karşılaşmayı 3-11, 7-11, 11-9, 12-10 ve 6-11'lik setler sonucunda kaybeden milli sporcu, oyunlara veda etti.
Masa tenisinde başarısız olmamız ayrı meseledir konuyu Sibel'den masa tenisine getirirsek katılırım ama 61 yaş argümanı yukarıda da bahsettiğim nedenle saçma. Kadın zaten Sibel'den iyi ve buraya 32 numara olarak geldi. 61 yaşında olması gençlerle mücadele etmesi ona yazar Sibel'e eksi yazmaz hatta ilham kaynağı bile olabilir. Ama masa tenisinde birçok eski milli oyuncunun 60-70 yaş üstünde nasıl oynadığını da gördüm. Masa tenisi 61 yaş için çok geç bir spor değil. Futbolda 45 yaş büyüktür mesela onunla kıyaslayabilirsin ama 45 yaşında Messi halen bu seviyede oynasa tüm futbolcularla dalga geçmek değil Messi'yi övmek olurdu yapmamız gereken. Dünyanın da yaptığı bu kimse Sibel ile dalga geçmiyor rakibini övüyor. Masa tenisinde hiç katılmasak şunlar konuşulmayacak niye yokuz denmeyecekti. Katıldık diye federasyon başarısız olamaz.

Ayrıca eski federasyon başkanını çalıştığım kuruma gelince kuruluşlararası lige katılmak için aramıza almıştık takıma güç katmıştı o zamandan beri tanırım. O dönemde başkandı daha sonra bıraktı. Dünya görüşlerimiz farklı da olsa masa tenisi buluşturmuştu bizi. Ama o dönemde bu amatör branşlarda akp ne isterse kim nereye yanaşırsa ona başkanlık gittiğini daha yakından gördüm. Masa tenisinde bir geleneğimiz yok ama çok yetenekli gençler var sporunda seviye atlamaları sağlanmalı Sibel gibi. Sibel'i aşağı çekersek arkadan kimse bu cesaretle gelmez. O kadar emek ver sonra senden iyi eski dünya şampiyonuna kaybettin diye dalga geçsinler...
 
Sporcularımızı madalya beklediklerimi ve beklemediklerimiz diye ayırarak başarı ölçütü yapmak lazım bence. Ersu Şaşma, Kuzey Tuncelli, Elif Berra Gökkır, Ulaş Berkim Tümer, Buse Savaşkan çok başarılı oldular mesela. Bir de katılması bile başarı olan dallar var eskrim gibi masa tenisi gibi. Okçulukta ise nötrüm çünkü bu spora uzak olanlar sanıyordu ki Mete Gazoz dünyanın tartışmasız en iyisi ve her olimpiyatta altın alacak ya da en azından final oynayacak. Ama çok fazla aday var 2020'de de vardı ama Mete en çok rahatlığıyla aralarından sıyrıldı. Birde burada herkes aynı potada sıklet ayrımı yok o yüzden 6-8 sıklet olan sporlarda altın almakla okçulukta bireyselde çeyrek final o sporun zirvesi için aynı kapıya çıkar aslında. Bir de karşılıklı atış yapılan rakibin performansını mental dışında etkileyemediğin branşlarda rakibinin maçlık performansı bile çok önemli oluyor. Mete ayrıca seri atışlarda kötü ve umursamaz olduğu için son olimpiyat ve dünya şampiyonluklarını 10.sırada sıralama atışı bitirerek kazanmıştı. Şimdi ise 8. olarak en önemli rakiplerinden biri 1 numara WOO-JIN ile henüz çeyrek finalde eşleşti. Am anlattığım gibi bu kura şanssızlığı değil sıralama atışı performansından kaynaklı. Şanssızlık varsa Woo-Jin için söylenebilir çünkü rekor kırıp 1.oldu ve son 16da karşısında D'ALMEIDA çeyrek finalde ise Mete Gazoz'u bulmuş oldu. Okçulukta tek sporcu üzerinden de gitmiyoruz ve özellikle takımlarda Güney Kore hanedanlığını bile bitirebilecek seviyeye gelecek takım adaylarından biriyiz artık.

Boksta Sürmeneli hayal kırıklığına rağmen işler iyi gidiyor ama altın almayana başarılı demem başarısız da demem. Kilo düşen sporcular da var biz dahil. Dünya şampiyonu etiketli sporcularımız var ama olimpiyatlarda daha az sıklet olduğu için bunlar başka şampiyonlarla aynı potaya girmek mecburiyetinde kalıyorlar. Örneğin Hatice ve Esra'nın seribaşı olmaması da bu nedenle. Ama ona rağmen madalyayı garantilemeyi başardılar. Güreşte de dün Buse Tosun 68kg son dünya şampiyonu ve 1 numaralı seribaşıyken ABD'liye ilk turda 10-2 kaybetti ama rakibi de 72kg'nun son dünya şampiyonuydu ve olimpiyatlarda 68-76 olup 72 olmadığı için tercih yapıp ya da yaptırılıp kilo düşmüş. Sonuç olarak yarı finalde Kuzey Koreli rakibini 10-0 yenerek bunu bir kez daha ispatladı ve vura kıra finale çıktı finalde farksız olmaz. Moral açısından şanssız bir kura keşke bracketın alt tarafına düşseymiş de finalde eşleşseymisiz ama bugün bronz madalyayı alacağını düşünüyorum ve bunun için önce Polonyalıyı sonra da Kuzey Koreliyi yenmesi yeterli olacak. Güreşte altın gelmezse net başarısızız ama en az 2 altın gelmeden de başarılıyız denemez. Tekwando da yıllardır bizi başarılıyız diye uyuttu ama olimpiyatlarda Servet Tazegül dışında altınımız yok ve madalya deposu denen branş gümüş-bronz madalya deposu haline geldi. Bu olimpiyatta bir madalya alalım o da altın olsun başarılıyız derim. Voleybolda da madalya değil altın madalya başarıdır bu saatten sonra. Kimse demesin daha önce madalyamız mı vardı diye. Olimpiyatlara uzaydan gelmiyor takımlar VNL ve Avrupa şampiyonlukları sonrası madalya sadece teselli olabilir başarısızlık olmaz ama başarı da olmaz.

Olimpiyatlar 4 yıllık bir döngüdür ve buna göre planlama yapılmalı sporu yönetenler olarak. Sporculara hiçbir şey demiyorum çünkü onlar önce kendileri için yarışıyor kimse kaybetmek için yarışmaz bizden fazla istiyorlar. Onlara doğrudan birşey desen sana ne oluyor kaybettiysem ben kaybettim diyebilir. Neticede kimsenin hakkını yememiş ülkenin en iyisi olarak gitmiş veya derece elde etmiş öyle kota almış. Ama başarısızlığını başarı olarak yutturmaya kalkarsa o zaman dilediğimizi söyleyebiliriz. Başarı kriterini de yukarıda paylaştım zaten. Burada iş dünya şampiyonalarına olimpiyat kadar değer biçmemekte yatıyor. Her sporun zirvesi olimpiyattır ve bununla hatırlanırsın. Önce bir olimpiyat bilinci yaratılmalı sporcularda. özellikle atletizm, yüzme, cimnastik gibi göz önünde bireysel spor yapmıyorsan dünya şampiyonluklarının değeri sadece bulunduğun camiadan ibarettir glabalde. Ama bizim sporu az bilmemiz de sorun ülkece. Spor ülkesi olmadığımız için bunları sorgulamıyoruz ve onlar dünya şampiyonu olunca detayına bakmadan alkışlıyoruz. Spor kültürü olup olmaması madalyalarla ölçülmez sadece. Danimarka'nın da badmintondaki altından önce bizden az madalyası vardı ama spor kültürleri var kesinlikle. Boks, güreş, tekwando gibi sporlarda tulum bile çıkarsak spor ülkesi olamayız ayrıca. Bu iş sistemli programlı bilimsel yatırımlar yapılması yıldız adaylarının 12 yaş civarında tespit edilip üstüne gidilmesi her branşta seyirci ilgisinin olması, atletizm gibi sporlarda boş tribünlere yarışmamaktan geçiyor öncelikle. Sporculara doğru planlar verilmeli ve döngüleri olimpiyatta başlamalı olimpiyatta bitmeli. Olimpiyat senesinde avrupa şampiyonalarında ve gençler şampiyonalarında madalya kovalayan sporcularımız var maalesef birçok önemli sporcu buraları pas geçerken biz ucuz madalya avına düşüyoruz. Bir sporcu olimpiyattan 1-2 ay önceki yarışmayı hedeflerse pik noktası orası olur ve olimpiyata kadar formdan düşmüş olur çoktan. Sonra deriz bari sezonun en iyi derecelerine yaklaşsaydın diğer ülke sporcuları gibi. Bizim sporcularımıza yapacağımız en güzel iyilik bazı branşlarda dünya ve avrupa şampiyonalarında kazanılan madalyalardaki ödülü tamamen kesmek olacaktır. Zaten ödül sistemine inanmıyorum başarılı olabilecek sporculara bu yolda her imkan sağlanıp maaş bağlanmalı sadece ama diyelim ki devam ediyoruz ödül sisteminde güreş, boks, tekwando gibi branşlarda olimpiyat dışında ödül olmamalı. Son olimpiyatta madalya getiremeyen branşlardan ve genel olarak madalya deposu olan branşlardan bu kesinti yapılmalı.
 
Sırıklama Atlama ve Yüzmedeki 5cilikler çok değerli.
Fenerbahçeyi Takdir ediyorum...
Galatasaray olarak bütün amatör branşlarda vasat takımlar ile devam ediyoruz
Esporda Kadın Pubg dışında birazda Fifa dışında vasat takımlarla oynuyoruz.

Galatasaray ismi ile Vasatlık amatör branşlar birbirine yapıstı bize yakışmıyor
 
Son düzenleme:
Dün güreşte ve tekwandoda 2 dünya şampiyonumuz mindere çıktı ve rezil performanslarla madalyasız ayrıldılar. Özellikle 87kg grekoromende Ali Cengiz'in performansı ağlanacak halimize güldürdü. Sen son 2 dünya şampiyonusun (2022 ve 2023 87kg) rakibinin ise son ve elle tutulur tek başarısı 2021'de dünya 3.lüğü (onu da muhtemelen kura şansıyla elde etti) ve gidiyorsun o Polonyalıdan bir anda 4 puanlık oyun yiyip elinde sandığın maçtan 5-3 mağlup ayrılıyorsun ve son anları çaresizce bizim gibi izliyorsun dizlerinin üstünde. Bu çaresizliğin resmidir! Ardından da o Polonyalıda bir şey olmadığını bir kez daha İranlıya karşı 10-1 kaybederken gördük ve repesaj ihtimalin de kalmayarak tek maç yapıp köyüne döndün. Sen 1 numaralı seribaşıydın ve en önemli rakiplerinle finale kadar maç yapmayacaktın ama öyle bir durumdayız ki isterse 1 no.lu seribaşı olalım bizim tarafa düşmeyi kura şansı sanıyorlardır biraz inceledilerse bizim sporcuların hazin durumunu. Git şimdi seneye dünya şampiyonu ol caka sat kimse ilgilenmiyor boş hamaset yapma sakın.

Merve Dinçel için mazeret olarak ilk olimpiyatı olması gösterilebilir ama böyle sporcular sadece bizde yok demek ki sistemimiz error veriyor. Merve de son 49kg dünya şampiyonuydu tekwandoda(2023'te). 3 no.lu seribaşıydı ve İlk tur kolay geçti ama çeyrek finalde son değil 2022'de bu kiloda 2.olmuş Çinli rakibine karşı biraz iyi savunma görünce varlık bile gösteremedi. Neyseki üst tarafta da ispanyol elenmişti de Çinlinin yolu açıldı Merve de repesaja kaldı. Repesajda ilk rakibi dişine göreydi ve mülteci takımından sporcuyu rahat geçti. Ama bronz için Hırvat rakibi de son dünya şampiyonuydu ama 46kg'da. Kilo düşen de kilo çıkan da bize üstünlük kuruyor anladık artık. Ama asıl mesele acemiliklerimiz. İlk raundda çok fazla hücum edip puan gelmezken bu hücumlarımız sayesinde 0-0lık eşitlikte raundun galibi olacakken son saniyede hücum etti ve rakibin bir puansız savunma müdahalesiyle denge kaybı yaşayıp ceza puanı alarak kaybetti. 2.raunda da hem moral bozukluğuyla hem de geride olmanın son şans haline getirmesiyle daha atak olmaya çalışırken yorgunluğun da etkisiyle kontralar yiyip kaybettik.

Kızdığım sporcular değil çünkü onlar sana ne oluyor kaybettiysem ben kaybettim buraya kotayı ben aldım ya da branşımın en iyisiyim o yüzden geldim diyebilir ama asıl mesele sporu yönetenlerde. Şimdi onlar bu olimpiyatların üstünü nasıl örteriz derdindedir ama. 2020yi 2 altın olmasına rağmen en çok madalya aldık diye rekor diyerek sunmuşlardı bunu 3 altın olsa da 2020yi geçsek diye umuyorlar ama daha büyük ihtimal konuşmayarak unutturmak olacak ellerindeki spor basınına.
 
Kendi adımıza bir "Z Raporu" yapma zamanı geldi. Hiç altın alamamamız nedeniyle büyük bir öfke oldu ama buradaki asıl mesele 1 altın alsak başarılı mı olacaktık meselesiydi? Hatta sadece 3 madalya alsak ve sadece 1i altın olsa daha mı başarılı olacaktık sorusu mühim. Altın madalya sıralamasına bakarsak öyle ama gerçekler öyle değil. Öncelikle demekki bizim sporumuzda sorun varmış ve bu yüzümüze çarpıldı şeklindeki görüşler sporları olimpiyattan olimpiyata o da sonuç bazlı takip edenlerin çıkarımları. Biz bu olimpiyatlar öncesi en az 4-5 altın ve 20ye yakın toplam madalya tahminleriyle gittik bağımsız global kuruluşlarca. Her olimpiyatta olduğu gibi bu beklentilerin aşağısında kalmamız süreci yürütemediğimize işaret ama sporda çok kötü bir nesle sahip olduğumuz düşüncesi saçmalık ötesi. Bu olimpiyatlara sporcu sporcu baktığımızda en az 7-8 isimle altın kovalayabilecek seviyede gitmek hiç de öyle sporumuzun kötü durumda olduğunu göstermez aksine iyi yoldayız birçok branşta. Ama sonuç alamıyorsak bunda kendi kendimize yarattığımız kamuoyu, sporcu baskı döngüsünün de payı var olimpiyatları sporun yeterince zirvesi olarak görmeyip birçok sporda neredeyse her yıl yapılan dünya şampiyonalarıyla eşdeğer olmasa da benzer seviyede görmenin de veya dünya şampiyonu sporcularımızın sıklet düşenler çıkanlardan bağımsız buraya bronz alsam yeter kafasıyla gelmesinin de payı var. Problemin ana kısmının fizikselden öte fiziksel performansa da yansıyan günümüz sporunda çok önemli bir noktaya gelen mental güçle alakalı olduğu aşikar.

Z raporuna sporları tek tek ele alıp başarılı mıyız başarısız mıyız diye değerlendirip kurunun yanında yas da yanmaması ya da çok büyük beklentilerle gidip madalya aldık diye başarısızlıklarının üstünü örtmeye kalkışan federasyonlara prim vermemeye çalışacağım. Alfabetik sırayla ilk branşımız atıcılık olacak.

ATICILIK:

Olimpiyat tarihimizde hiç madalya alamadığımız için radarımıza hiç girememiş bir branş Atıcılık tüm dallarıyla. Halbuki çıkardığımız dünya şampiyonlarıyla her olimpiyatta madalya alması gereken atıcılıkta bugüne kadar madalya alınamaması da yukarıda bahsettiğim mental gücün bu sporun en çok istediği şeylerden biri olmasından kaynaklanıyor. İlk madalyamızı aldığımız için başarılı olarak lanse edilse bugüne kadar hiç madalya alınamaması zaten üzerine kafa yorulup neden diye sormamız lazım gelen birşeydi. Geçmişin başarısızlıklarının bugün olanları daha başarılı göstermesine karşıyım. Kazandığımız madalya bile altın olmalıydı kesinlikle. Kendilerinin de dediği gibi sürekli karışık 10m havalı tabancada final atan ve genelde kazanan bir takımın eleme turunda olimpiyat rekoruyla finale yükselip 16 puan kazananın finali kazanağı formatta galip gelinen setler 2 puanken 8-2 üstünlükten ve 14-12 öndeyken son 2 seti önce Şevval sonra Yusuf Dikeç'in kötü atışlarıyla kaybetmek başarısızlık olarak bile değerlendirilebilecek bir durum. Ayrıca biz olimpiyatların ilk haftasında buradan altın çıkarsak altın baskısı da diper branşlardan kalkacak ve tek bir altınla belki beklenti olan 5 altınlık vuruş yapmış olacaktık. Şevval'in final atması dışında bireyselde de bir başarı olmadığı için Yusuf Dikeç'in sosyal medya fenomeni haline gelip tanıtımımızı yapması dışında sportif anlamda başarılı diyemiyorum bu branşa. Ama başarısız demek de haksızlık olur o nedenle bu konuda nötr kalmak daha iyi olur.
 
ATLETİZM

Bir süre altın madalya alamadığımızda hayıflandığımız atletizmde arık özellikle pist yarışlarında büyük bir çöküş içindeyiz. Tek tük sporcular çıksa da özellikle genetik olarak yarışabileceğimiz orta mesafelerde hiç sporcumuz yok artık. Devşirmemiz bile yok iyice ilgisiziz gibi. 400m engellide Copello'ya veda ederken Berke Akçam'ı çıkardık ve yarı final koştu. 400m engelli teknik bir dal olduğu için siyahi olmak gerekmez ama yine de avantajdır. Bakalım geleceği nasıl olacak şimdilik yapabileceğinin en iyisini yaptı. 100m'deki Kayhan Özer'i de sayarsak hepi topu 3 tane erkek sporcuyla temsil edildik stadyumdaki pist yarışlarında. Geri kalanların iddiasız olduğumuz maraton ve yürüyüş sporcuları olması çok acı.

Saha yarışmalarında çeşitlilik anlamında tarihimizin en iyi ve potansiyelli takımına sahip olabiliriz ama bu potansiyeli açığa çıkarabilen sadece Ersu Şaşma ve Buse Savaşkan olabildi. Ersu son dönemlerin en iyi sırıkla atlama finalinde Duplantis'in resitalinde yan karakter olabilecek kadar iyi bir performansla madalyayı zorladı ve başka bir olimpiyatta madalya getirebilecek 5.85'lik derecesiyle 5.oldu.Buse SAVAŞKAN ise ilk olimpiyatında final çıkardı ve 10.oldu. Eleme derecesi olan 1.92'yi atlasa ya da finalde bu yükseklik olmadığı için 1.91i atlasa da 1 basamak yükselebilirdi ama yine de final tecrübesi için iyi olurdu. Bunu dışında son olimpiyatta final atlayıp 6.olan 3 adım atlamacı Necati Er ile cirit atmada madalyaya çok yaklaşıp 4.olan Eda Tuğsuz finale bile çıkamadan ve üstelik toplamda sırasıyla 32. ve 31. olarak elendi. Gülle atmada son olimpiyatta final atmaya çok yaklaşan Emel Dereli ise bu sefer de 24.olarak finalin uzağında kaldı. 3 adım atlamada final atlaması beklenen Tuğba Danışmaz da 14m gibi rahatlıkla atladığı bir dereceye de ulaşamadan 13.97 ile 16.olup 12 atletlik finale kalamadı. Kendisi için sakatlıktan çıkma mazereti olsa da genel olarak bir iki sporcu dışında başarısız bir olimpiyat oldu sahada da.

Atletizmde bu kadar az sayıda ve iddiasız şekilde olimpiyatlarda yer almamız bile skandal. Olimpiyatların en gözde sporunda bu noktaya gelmiş olmamız doping skandallarının katkısı yanı sıra yarışmacı sporcu yetiştiremememiz de çok büyük etken. Sporcularımızı büyük şampiyonaların finallerinde görebiliyoruz ama diamond league'lerde göremiyoruz örneğin. Oralarda kazanmadıysan ödül yok tabi aksine masraf yapılıyor niye gitsinler bildikleri ancak antrenman yapmak. Nasılsa avrupa şampiyon olunca dünyalıklarını kazanıyorlar gerisine gerek yok. Sonra da daha büyük finallerde alışkın olmadıkları seyirci kalabalığı görünce Berke AKÇAM gibi şaşırıp heyecanlanıyor futbol stadı gibi olmuş ilk defa böyle bir ortamda yarışıyorum diyorlar. Burada bu genç ve 16 yıla damga vurabilecek kadro daha fazla israf edilmeden gereken sistemli organizasyonlar yapılmalı. Atletizm olimpiyatlar öncesinde bile başarısızken oraya giden sporcuların beklentileri karşılaması açısından daha da beter başarısız oldu. Madalya beklemiyorduk ama Ersu kadar bizi heyecanlandıracak birkaç sporcu daha olmalıydı.
 
BADMINTON

2012'de Neslihan Yiğit Arın'ın kota almasıyla katılım sağlamaya başladığımız branşta halen Neslihan Yiğit dışında bu seviyede sporcu yetiştirememeye devam ediyoruz. Her olimpiyatta da aynı 16 gruplu 3er sporculu ve sadece 1 sporcunun üst tura yükselebildiği sistem devam ediyor. 16 seribaşı içerisinde hiçbir zaman olmayan Neslihan da bu serbaşlarını geçemeyip temiiznden diğer rakibini yenerek grubu 2. bitirerek olimpiyatlara veda ediyordu ve yine öyle oldu. Bu branşın gündeydoğu asya, uzakdoğu, çıkış noktası Britanya ve kültürel sebeplerle geliştiği Danimarka ve tek tük İspanya gibi atılım yapan ülkeler dışında da ilgi görmesi isteniyorsa sürpirzlere iizn vermeyen bu formattan vazgeçilmesi gerekiyor kesinlikle. Bizim gibi ülkeler ilk turda elenen sporcumuz var diye bu spora ilgi duymaz aksine başarısız algısı katılmamaktan daha çok yükseldiği için daha da uzaklaşır. Taşıyıcı sporcular olabilmesi için sadece format değil dünyaya yaygınlaştırılmasını sağlayacak organizasyonlar da gerekli. Tüm bu açılardan bakınca bu branşta ne uzadık ne kısaldık. Aslında branş da dememek lazım Neslihan Yiğit aşağı Neslihan Yiğit yukarı bu branş. O var olduğu için varız bu gidişle de 30 yaşına gelmiş sporcumuz bıraktığında da yok oluruz. Tek kelime edecek hakkımız yok bu branşta.

BİSİKLET

Bisiklette bir ara atılım gösterdik özellikle organizasyon bazında ve sporcularımız boy gösteriyordu ama doping skandalalrının da etkisiyle devamı gelmedi maalesef. Zaten ülkemizde maalesef yol bisikleti dışında diğer bisiklet dalalrı da pek bilinmiyor. Maalesef dememin bir sebebi de her ne kadar Caner Eler ve tayfasının yol bisikletine ilgiyi çok arttırmasına rağmen benim için pist yarışları yani veledrom yarışları ile bmx'in freestyle ve hız yarışları çok çok daha zevkli. Ancak bu dallar tesise ulaşma kolaylığı istediği için pek şansımız da yok. Ama yol bisikletine göre çok daha fazla madalya dağıtılıyor bu dallarda (Yol bisikletinde 4, Pist bisikletinde 12, BMX'te 4, Dağ biiskletinde 2) ve biz sadece Burak Abay ile temsil edilebildik -yol bisikletinde- ve onun da yarışı bile tamamlayamadığını düşünürsek 3 yıllık süreçte genel olarak başarısız bir federasyon ve olimpik sporcumuz açısından da çok başarısız bir olimpiyat serüveni gelip geçti.
 
BOKS

2 olimpiyattır hemen hemen alnının akıyla çıkan tek branş boks. Tabi erkekler ayağında böyle iyi gitmiyor işler ama gelecek adına ümit verdi en azından 2021'e kıyasla. Tabi Los Angeles'ta olup olmayacağı siyasetle sporun siyasetinin kapışmaları sonucu belli olacağını düşünürsek gelecek var mı ondan da emin değilim ama konumuz boksun olimpiyat geleceği değil. Bu olimpiyatları değerlendirdiğimizde de Buse Naz ve Busenaz'a ek 2 iyi kadın sporcuyla daha madalya çıkarmış olmamız büyük başarı. Altın gelecekse de bokstan gelecekti ama maalesef altın stresinin omuzlarından atılamaması özellikle Buse Naz Çakıroğlu'nun altınının kaçmasına neden olup yazık oldu.

2021'deki 2020 Tokyo olimpiyatlarında "BuseNaz"la dikkat çeken boksta o olimpiyatta altın alan Busenaz Sürmeneli maalesef bu olimpiyatlarda madalya bile alamadan çeyrek finalde elendi. Ancak yine de onun hayal kırıklığını tamir edenler finale kadar yol alan horoz sıkletteki Hatice Aslan ve yarı finalde veda edip bronz alan tüy sıkletteki Esra Yıldız oldular. Hormonel sıkıntıları yüzünden gelişim çağında farklı gelişen sporculara çamur atma yarışında olmamızın konsantrasyonu farklı yerlere götürmesinin de altın yolculuklarının başarısızlıkla sonuçlanmasında etken olduğunu düşünüyorum. Ama genel tabloda 2 gümüş ve 1 bronzla olimpiyatlardan bağımsız gelecek vaat etmesiyle en başarılı ve altın madalya şerhi dışında soru işareti olmadan alnının akıyla çıkan tek branş olduğu da kesin.

ESKRİM

Katılım ve başarı anlamında kendi çapında başarılı olduğunu söyleyebileceğimiz bir branş daha. Son 2 olimpiyatta flore dalında İrem Karamete ile temsil edip ilk turda varlık gösteremeden elenmiştik. Bu kez İrem Karamete son eleme yarışmasının yarı finali öncesi sakatlık yaşamasa belki yine katılacaktı ama bu sefer de kılıç dalında hem erkeklerde hem de kadınlarda kota alarak tarihi başarıları gitmeden elde ettik. Üstelik Nisanur Erbil tarihi bir başarıyla ABD'li rakibi Skarbonkiewicz'i yenip(15-11) tur da geçerek 16 numaralı seribaşı olması nedeniyle 1 numaralı seribaşı evsahibi ülkeden Balzer ile son 16'da karşılaştı. Burada da maça iyi giremeyince toparlaması mümkün olmadı ve daha sonra gümüş madalya kazanacak olan rakibine elendi. Enver Yıldırım ise 23 numaralı serbaşı olarak 10 no.lu seribaşı İtalyan Curatoli'ye 15-10 kaybederek ilk turda elendi ama genel tabloda eskrimde başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz.
 

Üst