2017-2018 sezonu, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelde 1973-2012; teknik olarak ve ileriye götürerek 1946-2017 aralığının düzeltmesini yaptığı ilk yıla denk geldi. Sonucunda 2017-2023 aralığında, 1923-1939 aralığının ardından ilk kez bir devlet olmanın hakkını verebildiği zaman dilimi yaşadı ve bizlere bahşetti. Ölçüt, kıstas elbette ki dört nala bir ivmeyle fabrikaların kurulması ve sanayileşme.
Politik konjonktürün sokakta ve sosyolojide yarattığı gerginliğin iz düşümü olarak, o dönem Gsbasket'in eskilerinden kendisine dair Avrupa'nın meşhur Orta Çağ'ı düzeyinde analizler gelmişti. Zamanla cümleler değişse ve sağlama yapılsa da, dönemin baş ağrısı kaldı tabi zihinlerde. Aradan geçen zaman diliminde, hem bizlerin aktörlükleri farklı ve keskin noktalara gitti; hem de Galatasaray kadın basketbol takımının elinde ve avucunda Fenerbahçe'ye Euroleague finali kaybetmemiş olmak, Fenerbahçe'den bir maçta 58 sayı fark yememiş olmak gibi rekabetteki baskınlığı bizde tutan keskin oluşlar dışında bir şey kalmadı. Geçmişten bugüne çerçeve budur.
Bugünse, Marina Maljkovic'in yanı sıra; bir çok iyi kısa, bir de über süper uzun bulunamazsa bu takım Fenerbahçe'ye Euroleague finali kaybeder. O dakikadan sonra, bu dengelenme üzerinden amatör branşların Fenerbahçe'de olduğunu kabul ederiz. Zira, Galatasaray Ünal Aysal dönemi sonrası itinayla dağ etti. Profesyonel erkek futbol da hiç bağ olmadı. 2022-2023 sezonu dışında kalan 11 takım, olsa olsa imitasyonu olur Galatasaray'ın ve Galatasaray genlerinin.
Diyelim ki, Euroleague finali oynadık; formalar terden su oldu, sakatlıklar yaşandı ve bedenler sahada bırakıldı. 1 sayıyla kaybetsek dahi üstteki paragraf geçerli. Galatasaray'ın 2015-2016 sezonundan itibaren öyle temaşa verebilecek bir hali yok. Oynayacağı en kritik maç federasyonun s.k keyfine, Aziz Yıldırım'ın şeker hastalığıyla birleşmesiyle 20-0 tescil edilse kongre üzerinden kulüp kılını kıpırdatmaz. Tecrübeyle sabit. Bu ortamda yine Gsbasket'in eskileriyle aktif şekilde yaşadığımız Panathinaikos-Kızılyıldız serisinin seyri, az biraz bu sporu deneyimleyen ve hissedebilenler tarafından PAO tribünü takımının canhıraş istemesini sağladı; Kızılyıldız ise Delije'nin salona gitmeye tenezzül etmediği ikinci maçta Marina Maljkovic'e sunulan projeden erken vazgeçtiğini ortaya koydu dedirtti. Bu bölüm hem tartışmaya gebe değil, hem de Galatasaray'ın makro açmazı adına ölçüt değil. Makro açmaz Ünal Aysal başkanlıktan ayrıldığından bu yana kıçı bir tarafta başı bir tarafta Galatasaray görüntüsü, deniz bitiyor olsa şaşırmam.