Öncelikle tribünün Beşiktaş maçında yaşattığı zor anlar için kendi adıma özür diliyorum.Kendisi gibi ben de,bizler de yer yarılsa da içine girsek dedik.
Geldiğinde baya tepki vermiştim.Özellikle Cumhurbaşkanlığı Kupası finalindeki performansı gece uyutmamıştı beni.Kafamdaki 4 numara profili değildi,sahadayken savunma zaafı ve kırılganlığı defaten dile getirildi zaten.
Bunca olumsuz düşüncenin ve düşüncelerimi destekleyen başlangıcının üstüne zamanla ısınacağımı,gittiğinde bir yoksunluk hissedeceğimi hiç düşünmezdim.Abdi İpekçi'deki neredeyse tüm büyük maçlarda ciddi skor katkısı verdi.Salonun dolu olduğu günlerde attığı şutlarda tribünde oluşan beklenti ve enerji hayli değerliydi.2 sezon önceki pek de beklediğimiz Euroleague Top 8 ve final yolculuğunda;TBF'nin bizden çalıp rakibe verdiği şampiyonlukta unutulmaz hücum performanslarını izledik.
Her şey bir yana,6 kişiyle kazandığımız;İpekçi'deki galibiyet serisine bir yenisini daha eklediğimiz Fenerbahçe Ülker maçındaki performansı aradan 50 yıl geçse de değerini ve canlılığını yitirmez.
Menajerin ricasıyla oynadı,yoksa gidecekti falan diye zorlamayalım bence.Sezonu bitirme hikayesi böyleyse kendisine de menajerine de teşekkürler.Kendisi de gitseydi sahaya ilk 5 çıkartamayacaktık neredeyse.Şu halde play-off çeyrek final serisini de son dakikaya kadar götürdüysek kalan her oyuncunun payı büyük.Çevrede 30 milyon eurolar,abartı kontratlarla günü gününü tutmayan adamlar varken idari yapımız düzelene kadar oyunculardan önce Galatasaray yönetimlerine takılmalıyız.
Bilhassa geride bıraktığımız sezonki tüm katkıları için çok teşekkürler.