7DAYS Eurocup 7. Hafta | Ewe Baskets Oldenburg 79-72 Galatasaray Doğa Sigorta

Çok kötü oyunculara oynatılan karakterli bir oyun var. Bundan 2-3 yıl önce geçtim Eurocup'ı filan, Türkiye Ligi'nde bir deplasmanda bu kadar hatayla oynasak 3. çeyreğin ortalarında maç biterdi heralde. Ama takım o kadar karakterli ki hala maçın içinde kalabiliyoruz. Hücumda hiçbir şey yapamasak da savunmada mücadele ediyoruz. Bir takımın en iyi oyun yönlendiricileri Harrison-Jones, en iyi bitiricisi Auguste olunca mücadele ne kadar çok olursa olsun çıkabileceği seviye de bir noktada tıkanıyor tabii.

Bu arada hakemler de kötü mü, kötü niyetli mi bilmiyorum ama işimizi kolaylaştırmadıkları kesin.
 
Yani şöyle bir maçı kaybetmek gerçekten çok üzücü. Kesinlikle daha iyi bir takımız ama ikinci yarı oynadığımız oyunla adamlara resmen maçı hediye ettik. Evet hakemlerde iyi değildi ama bu asıl bahane olamaz. Liderlik mücadelesi derken grupta da işler karıştı.
 
3. çeyrekten itibaren Larson ve Hobbs'un olağanüstü performansları olmasa 22 top kaybına rağmen kolay kazanacağımız bir maçtı. Hadi Hobbs zaten Euroleague seviyesi bir shooting guard diyelim de wikipedia sayfası bulunmayan Larson'ın kariyer gecesi geçirmesi hakikaten tatsız sürpriz oldu. 22 top kaybını tamamen guardlara yıkmak işi kurtarmaz, bugün takım halinde bir telaşe vardı üzerimizde. Ertuğrul hocaya Lazeric transferi için kızmıyorum. Sonuçta eldeki imkanlarla profil olarak çıkabileceğimiz en üst seviye Alex Perez'di, ben onun bile takımı ihya edebilecek bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum ki adam yedek olma pahasına Zalgiris'e gitti. Sıkıntı 2 guard bu kadar savruk oynarken Can Korkmaz'ın oyuna bile girmemesi. Oyuna hiç giremeyen Auguste'dan çıkıp Ben Moore-Whit'e dönmek, hiçbir şey yapamayan Göksenin yerine Yiğit'i tutmak bizi ne kadar oyunun içinde tuttuysa Lazeric-Tai sarmalından çıkamamak da tam döneceğimiz noktalarda önümüzü kesti. Sonuçta devre devre skor bazında geçen haftaki Trento maçını andırsa da bugün 3. çeyrekten itibaren bizim kötü savunmamızdan ziyade adamların olağanüstü hücumunun sonucu belirlediğini kabul etmek gerek.

En nihayetinde gelecek haftaki Malaga maçı da, Buducnost deplasmanı da an itibariyle kaybedilmeyecek maç statüsüne ulaştı. Ne yapıp edip iki maçı da kazanmak durumundayız. Bu maç Auguste'un neden bir takımın 30 dakikalık pivotu olamayacağını, Yiğit ve Tai'nin sadece bitirici pozisyonunda kullanılması gerektiğini, rakibi hiç savunamadığın günde Moore ve Whittington gibi ayağı çabuk uzunlarınla 3 uzuna dönebileceğini ve pek tabii kötü bir guard rotasyonun bir takımın seviyesini ne kadar aşağı çekebileceğini ispatlayan bir maç oldu. Sonuncusuna bu saatten sonra yapacak bir şey yok ama herkesin görevlerini tam olarak oturtmak adına saydıklarımdan ilk 3'ünü her şekilde yapmak mecburiyetindeyiz. Lazeric hiç yapamasa da topu onu teslim etmek durumundayız, Harrison kaçsa da uzun süre maç için konstrasyonunu kontrol etmek durumundayız, Auguste'un da üst düzey skor becerilerinden biraz sıyrılıp daha az skor pahasına daha sıkı uzun rotasyonlarında ısrar etmek zorundayız. Yoksa rakibin seviyesi ne olursa olsun bir kez ritme girmelerine izin verdiğinde bu kadar düşük profilli takımla karşılarında durmak her türlü çok zor oluyor.
 
Bu guard ve pivot rotasyonu ile hocanın bu rotasyon takıntısı olduğu müddetçe hep 1 ileri 2 geri şeklinde sezona devam ederiz.
Bu gruptan çıksak bile ilerisi yıkarda saydığım nedenlerden dolayı zor gözüküyor...
 

Üst