Bütünüyle ele alındığında garip,bu başlık özelinde ise boşluk hissinin egemen olduğu bir gün.Maddelemek en iyisi haliyle.Cümleler bağlantılı olduğunda güzel durmuyor.
-Maçın ilk anlarında Lo Bianco ve Nejla'nın çarpıştığı,Lo Bianco'nun bir süre yerde kalıp kalktıktan sonra yüzünü tuttuğu sayı maçın özetiymiş aslında.
-İlk sette 0-3'ten sonra 3-3'ü bulduk,10'lu sayılara kadar başa baş gittik.Teknik molaya yakın ara açıldı,o bölümden set sonuna kadar 14-24'ten sonra oyuna girmemizi sağlayan 3 sayılık seri dışında artı bir şey yoktu.
-İkinci sette 18-16'ya kadar gayet güzel getirdik.18-16'yken Nilay felaket bir pas verdi ve ritm döndü,20'li sayıların başında Nejla çoğumuza göre dışarı giden rahat da bir servisi karşılayamadı.Her şeye rağmen 23-23'ü bulduk ama 23-24'ken Vakıfbank'ın hücum etmemiz için bizim alana bıraktığı topta Selime acayip bir hata yaptı,çok yaralayıcı oldu.Hata onda mı yoksa topu ona bırakan ön oyuncularda mı bilemem ama yapılacak iş değildi.
-Geçen set için dövünürken üçüncü sete iyi başlayıp 9-4'e getirdik ama orada da tribün oyundan koptu.Münferitler iki tribünü dolduracak kadar kalabalıktı ama bağıran grup hem azdı,hem de nitelik olarak alışıldık Burhan Felek'in çok altındaydı.''Aziz Yıldırım,Beşiktaş,voleybol maçındayız,oyuna dönelim'' hengamesinin arasında bu set de gitti.
-Gioli'nin bloklarda,tek ayaklarda ve defansta bu kadar etkili olduğu bir maçı Neriman'ı 3 set boyunca oyuna bile dahil edemeden kaybettik.Pek bir şey yazamıyorsun bunun üstüne.
-Yukarıda yazdıklarımın verdiği boşluk hissine rağmen bu takım çok seviliyor.Daha önce de yazdığım gibi Vakıfbank'la esas maçı CL şampiyonluğu için yapacağız.Ligde ise müesseselere kaybedeceksek bile Eczacıbaşı maçındaki gibi kaybetmeliyiz,böylesi sezonun anlamını törpülüyor zira.