Ligin en zayıf takımlarından biri olan Telekom'u ıkına sıkına yeniyorsak bu işte sıkıntı(lar) var demektir. Bu maçla ilgili en başta söylenecek şey şu ki; Gordon tahammül edilemeyecek kadar kötü bir basketbolcu. Son senelerde bizim takımda bu kadar kötü şut atan bir başka 2 numara daha hatırlamıyorum. Bu ne kadar bozuk bir bilektir kardeşim, el insaf yahu ! Kötü şut atmasına rağmen hala ısrarla şut denemesi ne büyük bir sorumsuzluk örneğidir, anlamak mümkün değil ! Hadi hücumu geçtik, herkes savunmasının iyiliğinden bahsediyor, o da tam bir hikaye... Bitmiş Dee Brown'ı maçın sonlarında neredeyse maçın yıldızı yapıyordu. Ergin hocanın Gordon'a bu kadar süre vermesini ve tahammül etmesini anlayamıyorum. Takımdaki açık ara en zayıf halka, yazıktır bu arkadaşa verilen büyük paralara, keşke satabilsek de satsak... Bunun dışında yıların Telekom'una da birkaç laf etmem gerekiyor; bir zamanlar Ankara'nın basketboldaki gururu dediğimiz ve bizi kendi evinde her seferinde evire çevire yenen bu takım şimdi bildiğiniz bir mahalle takımından biraz hallice... Bir tek Barış Güney gibi bir silahı olan (ona da silah denebilirse), en büyük dış şut tehdidi(!) bizden tanıdığımız Polat Kocaoğlu olan, çok kötü yabancılara sahip bir takım ve bence bu senenin en büyük düşme adaylarından birisi... Böylesine bir takım karşısında bile zorla kotarılan maçtan sonra çok iyimser olabilmek pek mümkün olmasa da, ben Ergin hocaya güveniyorum ve Arroyo'nun forma girmesiyle (Gordon'un da mümkünse çok az oynatılmasıyla) beraber, şampiyonluğun hala en büyük adayı olduğumuzu söyleyebilirim...