BSL 10. Hafta | Anadolu Efes 104-80 Galatasaray Doğa Sigorta

2.12.2019 Pazartesi
20:00
Sinan Erdem Spor Salonu

10.haftada Efes deplasmanındayız. Ligde 8 galibiyet ile liderliği Fenerbahçe ve Karşıyaka paylaşan Efes, Euroleague'de de tek başına liderliğini sürdürüyor. Geçen seneki takımı koruması bu sene Efes'in sezona en derli toplu giren takımlardan biri olmalarını sağladı. Geçen hafta Euroleague'de çift maç bu haftada tek maç oynayan Efes'te yorgunluk belirtileri olabilir. Dunston'ın da sakat olması bizim avantajımıza. Geçen sene oynadığımız 5 maçtan dördünü kafa kafaya oynamıştık desek haksız sayılmayız. Hatta kazanabileceğimiz maç ya da maçlar da olabilirdi. Bu hafta Eurocup oynamamamız da bizim dinlenmemiz açısından iyi oldu. Kadro kalitesi açısından aramızda ki fark ortada ama kesinlikle yenilmeyecek bir takım değiller. Malaga maçından sonra işleri rayına koyma yolunda ilerleyen takımımız için de burada alınabilecek bir galibiyet takımın büyümesi yolunda büyük adım olur. Ben Moore'a da güzel bir veda etmiş oluruz. Takımımıza başarılar.

 
Efes yine oyununa ortak etti bizi. Maalesef öyle kimliksiz takımız ki, bilhassa deplasmanlarda veya ciddi taraftar desteği alamadığımız maçlarda rakibin o durumuna göre bizden bağımsız maçın hikayesi belirleniyor. Rakip düşük skorda tutmak istiyorsa tutuyor, atmak isterse atıyor. Biz sert, konstantre savunmayla başlayıp oyunumuzu kabul ettiremiyoruz. Sadece kaçırdığımızda değil, basket bulduğumuz topun dönüşünde bile tam saha geri dönüşte rakibin kısasına yenilip 2 tane boş alley oop yiyebiliyoruz. Karşıyaka usulü kendi potamızda bilhassa dış oyuncularla sert baskı yapıp sahipsiz top kovalayacağımıza rakibin gönlünce hücum edip topu bize iade etmesini bekliyoruz. Bu kafayla bütçeniz ne olursa olsun büyük, kimlikli, saygı duyulan takım çıkaramazsınız. Dün Fenerbahçe'yi %10 üçlük atıp 10 serbest atış kaçırdığı günde 57'de tutup rahat yenen Karşıyaka, bugün 20 dakikada true shooting'i %75'e yaklaşan, 46 sayı atan ve devreyi 8 sayı geride güç bela kapatan Galatasaray. Çok çok üzücü hakikaten.
 
İlk yarıyı sekiz sayı geride kapattık. Yine de maçın içindeyiz, ilk yarı sonuna doğru bir seri yedik ama cevap verdik. İkinci yarı başında kopmazsak sona kadar götürebiliriz.
 
Üçüncü çeyrek iyi geçmedi maalesef fark 15 sayı şimdi. Larkin iyice devreye girince fark da açıldı. Gücümüz yetmiyor, adamların istediği tempoda oynamaya çalışıyoruz.
 
Rakip şov yapıyor, hakemler doğruyor, hızlı hücumda canı isteyen koşuyor, korkunç disiplinsiz bir takımız ne yazık ki. İşine azıcık saygısı olan takımda şu Auguste'a çalınan sportmenlik dışından sonra biri kendini oyundan attırırdı. Ertuğrul hocayı seviyorum, belki kafaca çok daha oturmuş oyuncularla daha iyi bir koç da olabilir ama karakterindeki uysallık ve kolay kabullenmeyle bu seviyelerdeki bir takımı istikrarlı bir yarışçı haline getiremeyeceğini kabul etmek gerek.
 
Yazık sonlara doğru resmen dağıldık. Efes’in gençlerine bile tepki veremedik. Hoca da takıma kızdı ciddiyetsizlik konusunda; mola aldı maç bitmişken. Sonuçta Efes’e yenilmek normal ama mücadelenin daha iyi olmasını beklerdim. Bakalım şu yeni oyuncu belki takımın çehresini değiştirebilir.
 
Hakemlerin art niyeti ve yerli oyuncuların yetersizliğiyle birleşince bu fark kaçınılmaz oldu. Geçen sezondan devam eden oyun kurucu sorununun yanında , yerli oyuncuların her maç bir kaçının (ya da tümünün) skandal performansları birleşince yabancıların her maç %500'le oynaması zorunluluğu doğuyor. Olmayınca da kalite ve ciddiyet farkıyla yenilmek kaçınılmaz oluyor.

Düşününce yerli oyuncu olarak sadece Erol Can'dan kurtulup Yiğit'i aldık. İleri bir adım atmış olsak da Göksenin(Sözleşmesi yenilendi) ,Ayberk (Sözleşmesi yenilendi) ,Ege (Ergin Ataman'ın son kazığı) olanca yetersizliği ve ciddiyetsizliğiyle takımla devam ediyorlar. Bir Samet Geyik,bir Tolga Geçim, bir Kartal Özmızrak bile çok şey değiştirirdi takımda.
 
Daha önce de yazdım, bu böyle devam edecek yapacak bir şey yok. Küçük takım büyük maç oynar ama büyük takımı küçülterek başarılı olmasını beklemek ahmaklık olur. Koca Galatasaray’a 2M bütçe ayırıp, basketbol topunu bilmeyen adamı şube başına getirip arkanı dönüp kaderine teslim edersen bunlar daha çok yaşanacak. Hepsi artniyetli ilgili kişiler yüzünden.
 
Zaten şu maçı kazanmak için ufak ihtimalimiz vardı bir de hakemlerin saçma sapan kararlarıyla momentumumuzu bozması resmen tuz biber ekti. Efes'in de ekstra oyuncularla ekstra şutlar sokması da belimizi iyice büktü. Yapacak bir şey yok. Moral bozmadan devam etmek gerek.
 
Avrupanin en formda ekibine vede suan EL in mvpsi bu kadar formdayken.EL takimlarini bile cok daha rahat gecen bir takima 80 sayi atmak makuldur.Hakemlerin olmayan basket fualleri verip olanları bizim lehimize vermeyince makasda acildi.Elestirelim ama biraz makul olsun.Sube sorumlusunu Hocayi tabiki elestirelim.Anadolu Efese yenildik diye degil.Ligin geneline bakarak yapalım.
 
Maç kopana kadar efesi yakalayıp öne geçecek fırsatlar geldi ama bir türlü o inancı gösteremedik. Bazen setler düzgün işlemedi bazen cok basit bireysel hatalar yaptık.. Dunstonın sakatlığı varken sertaç ve tibordan bu derece katkı almakta başarıdır. Bizim postup savunmamızda çok kötü, bunu savunacak bir uzunumuzda yok zaten.. efesin kısalarını savunmak cok zor olduğu için oraya baskı yaptıgında diğer taraflardanda rahat sayı buluyorlar.. Efes şu anda herşeyi doğru yapan, sistemi işleyen bir takım, sonuca cok takılmamak lazım..
 
Sıkıntı Efes'e kaybetmek değil arkadaşlar, sıkıntı bu şekilde kaybetmek. Efes'e sert savunmayla başlayıp ilk yarı düşük skorda tutsak, 3. çeyrekten bireysel yetenekle farkı açsalar da 20 sayıya gitseler bir şey demezdim. Ama biz daha maçın başında Efes'le skorda yarışabilecekmişiz gibi yumuşak ve lakayıt başladık. İlk yarıda maçta kalmış gibi görünmemizin tek sebebi de %60 üçlük, %80 faul atmamızdı. İkinci yarıda bu anomaliyi devam ettiremediğimiz sürece maçın farklı biteceği ortadaydı. Çünkü Efes felaket savunma karşısında resmen rölantide oynayıp tek perdeden, post uplardan, 2 pasla boşa çıkan üçlüklerden skoru arttıracaktı. Ki öyle de oldu, şimdi gidip Ergin hocaya söyleseniz büyük Galatasaraylı olduğu için bir şey söylemez de bana göre Efes için belki Alman takımlarıyla oynadığı Euroleague maçı hariç sezonun şu ana kadar en eforsuz maçı olmuştur. Adamlar resmen 2. viteste her deplasmanda aynı yumuşaklığı gösteren Galatasaray'a karşı safi skor yarışını bireysel yetenekle 20 sayıyla bitirdiler. Geçen yıl Fener deplasmanı, yine Efes maçları, bu yıl Karşıyaka deplasmanı, Tofaş deplasmanı, Telekom deplasmanı. 1 değil 5 değil. Böyle büyük takım olmaz arkadaşlar, sürekli deplasmanlarda rezil rüsva olan, 3 periyot iyi atıp tek periyot normale döndü diye 15'e, 20'ye yatan proje takımı bile olmaz. Ertuğrul hocayı seviyorum ama 1.5 sene sonunda söylemek lazım ki bize en azından Selçuk Ernak içerde dışarda dengeli ve istikrarlı top oynatabilecek ve hücum takımı yapmaya çalışsa da bu yetenek skalasında en verimli hücumun savunmadan gelebileceğini takıma ikna edecek yetkinlikte hoca lazım. Her büyük deplasmanda dünyanın en yumuşak topunu oynayıp inanılmaz şut atana kadar güç bela maça tutunduğumuz karşılaşmalardan sıkıldım artık.
 
Galatasaray büyük takım olsa bütçesi bu olmaz. Galatasaray büyük takımsa bile yöneticilerin seviyesi bu olunca yapacak bir sey olmuyor. Kim gelsin muhabbetinden haz etmem ama paraların ödenme düzeneğinde hiçbir yabancı koç başarılı olamaz ki önümüzde Ivanovic örneği var. Yani Ertuğrul hoca gitse oturup ağlamam ama koç değişiminin Galatasaray'a bir şey kazandirabileceğini düşünmüyorum.
 
Galatasaray büyük takım olsa bütçesi bu olmaz. Galatasaray büyük takımsa bile yöneticilerin seviyesi bu olunca yapacak bir sey olmuyor. Kim gelsin muhabbetinden haz etmem ama paraların ödenme düzeneğinde hiçbir yabancı koç başarılı olamaz ki önümüzde Ivanovic örneği var. Yani Ertuğrul hoca gitse oturup ağlamam ama koç değişiminin Galatasaray'a bir şey kazandirabileceğini düşünmüyorum.


Valla dediğin iyi savunma yaptığımız bir zaman hücumda tıkansak hak vereceğim bir durum olabilir de 2 sezondur ligin kalburüstü deplasmanlarında yediğimiz en az skor geçen yılın dağınık Karşıyaka'sı karşısında kaybettiğimiz maçta 78. Çember savunucu olmaması bu noktada sıkıntı olabilir ama Auguste'a 2. sene kontrat verilmesi ve daha önemlisi hala pivot pozisyonunda 1 numaralı oyuncu olması da hocanın hatası. Aynı zamanda çember savunucun yokken dış rotasyonun bu kadar yumuşak oyunculardan oluşturulması ve efor olarak hiçbir çaba harcanmaması da. Her zor deplasmanda veya bizden güçlü rakibe karşı aynı hatalarımız var. Her maça yumuşak savunmayla başlayıp safi şut becerimizle maçta kalmaya çalışıyoruz. Tofaş gibi bizden iyi atan dengeli bir takıma denk gelirsek maçı 2. periyotta kaybediyoruz, bir devre iyi şut atıp 3. periyotta biraz normale dönmeye başlayınca Efes'e karşı farka boğuluyoruz. Hani artık oyuncu tercihlerini, transfeleri filan geçtim, plan olarak bile ne kadar hatalı yönetildiğimizin ispatıdır şu durum. Bütçe konusu tabii ki sıkıntıdır ama yıllardır ligi üstümüzde bitiren Tofaş veya sürekli koç değişikliğine ve taraftarsız maçlara rağmen bir şekilde istikrarlı takımlar kurmayı başaran Daçka ve hatta kapanma eşiğine gelen Banvit de bize oranla korkunç bütçelerle oynamıyorlar. Bizim oyuncu tercihlerimizin yanlışlığı kadar oyun planımızın yumuşaklığı ve efor olarak istikrarsızlığımız da saman alevi gibi yanıp sönmemizde büyük etken. Yakın zamanda Galatasaray'da hiçbir koça nasip olmayacak şekilde en azından kemik kadrosunu 2. yıl koruyabilen birine göre hala geçen sezonki eforsuzluk, uyuşmazlık ve çabuk sinmeden dolayı da Ertuğrul hocayı herkesten daha fazla hatalı görüyorum.
 
Kesinlikle katiliyorum buna. Ki Auguste ve Webster'a dair düşüncelerim malum daha once de dile getirmiştim o ikisiyle sözleşme uzatıldığı gün takımın en fazla yerinde sayacağı belliydi. Bu kadar ara oyuncuyla takım kurulmaz. Orijinal pozisyonu olan 2 tane oyuncu var takımda. Üstüne Harrison da yatışta. Hoca bu inadindan vazgeçerse kalmasinda sakinca yok ama gelecek yil da aynı durum yaşanacaksa ayrılması da beni cok etkilemez.
 

Üst