Galatasaray taraftarının özelliği bu. Hedefsizlikte hakikaten en ilgisiz taraftar Galatasaray taraftarı. Bunu iyi gün kötü güne yormuyorum zira 2006'da rahmetli Canaydın'ın tüm batırmalarına, 1 koca sezonda topçulara maaş ödenmemesine, Fener gün aşırı elle gol atmasına karşın Sami Yen'de her maçı 22.000 kişiye oynayan bir Galatasaray vardı. Zira öyle ya da böyle, kendisinin belki 4 katı bütçeli, sezonun 2 maçında 5-0'lık genel averajla geri düştüğü rakibe karşı şampiyonluk yarışına girebileceğine taraftarını ikna etmişti o takım. Ligin bitmesine 5 hafta kala Saraçoğlu'nda rakibine karşı sürklase olup oyun olarak 6-0'dan bile ağır bir mağlubiyet almasına karşın. Sene sonu da mucize gerçek oldu ve 2012'yle birlikte yakın Galatasaray tarihinin en ihtişamlı şampiyonluğu geldi.
Şimdi Galatasaray'ın amatör branşlardaki bu takımlarına bakıyorsun hakikaten hemen her branş sene başı kendine biçilen mücadelenin %110'uyla oynuyor. Ama sonuçta ne var? Velev ki geçtim Antep'i oynadık yarı final, Efes'e diş mi geçireceğiz? Basketbol yönetimi futbol takımının şampiyonluk kutlamalarından-davetlerinden başını kaldırıp basket maçlarına gelecek mi? Galatasaray yönetiminin Galatasaray basketbol takımlarını yakın tarihte Euroleague'in gedikli takımlarından biri yapma hedefi var mı? Bunlar yokken yoktan bir motivasyon yaratıp insanları şubeyle ilgili hale getirmek, ilgi çekmek çok zor. Evet, armanın sevdasına Galatasaray bu sonu belli ligde hala belli bir kitleye oynuyor ama Fatih hocanın söylediği gibi bir büyük takımda çalışırken herhangi bir kupa maçına ''biz kazanmasak da olur, zaten bizden iyiler'' diyerek baştan kaybederek çıkamazsın. Bunu ne koça yüklüyorum, ne oyunculara. Ama amatör branşlardan o kadar uzak, ilgisiz ve baştan savma bir yönetim kadrosu var ki insanlar da bir inanç yaratıp tribünleri doldurma zahmetinde bulunmuyorlar. Fatih hoca bu kulübün yakın tarihte Şampiyonlar Ligi'nde yarı final bile oynayamayacağını bilmeyecek kadar aptal mı? Ama adam kendine hedef koyuyor, biz bir gün ŞL'yi almak istiyoruz diyor. Başarılarıyla da insanları inandıramasa da hiç yoktan tatlı bir hayal olarak dinç tutuyor. Bu yönetimin kazanılan derbi maçlardan sonra yaptığı açıklamalar dahi en fazla insanların sinirini bozmakla, motivasyonlarını ve umutlarını yıkmakla sonuçlanıyor. O yüzden bu ilgisiz-alakasızlığı anlamak için yönetimin şubelere gösterdiği emeği tartmak yeterli sonucu verir. Ben de Aysal dönemi bittiğinden beri ve bu kulübe hakikaten adına yaraşır değeri verecek, en azından ezeli rakibinin yarısı kadar iddaalı teknik kadro ve oyuncu grubu kurabilecek işinin ehli profesyoneller gelene kadar amatör şubelerle ilgili tüm beklentilerimi, umutlarımı en aşağı seviyeye indirdim.