Bu Nasıl Yönetim!

Bugün basketbol forumunda Oktay hoca için konuştuklarımızı, -allah korusun- alınacak üç dört kötü sonuçtan sonra futbol için konuşabiliriz. Bu yönetimin gidişi gidiş değil. Bölünmüş durumdalar ve en ufak anlaşmazlıklar dahi krize dönebiliyor. Artniyetli yöneticiler olduğu çok açık. Başkan, o makamın ağırlığını taşıyamıyor. Taşıyabilseydi, "Beşiktaş'a nasıl üç defa yeniliriz" şeklinde konuşup milleti aptal yerine koymak yerine, daha gerçekçi değerlendirmeler yapar, en azından uğradığımız hakem kıyımına ses çıkarırdı. Resmen birileri senaryoyu yazmış ve Oktay hocanın altını oymuş. Başkan da buna sessiz kaldı(hatta ortak oldu) ve zafer(!)e ulaştılar.

Zarar gören kim peki? Galatasaray. İki sezonda kazandığımız şeylerin, birikimlerimizin hepsi hiç edildi. Basketbolu sevmeyenler bile kahvelerde "CSKA maçı var ya bugün" derken, insanlar muhtemelen yine uzaklaşacak salonlardan ve tv başından.
 
Ünal Aysal Divan'da Galatasaray red edilmez dediğinde benim son umutlarımda tükendi. Forlan ve Reyes Mozambik gogoylarını mı reddetti?
 
YOnetim Bulent Tulun ile ilgili aciklama yapmis, 1 aydir Oktay Mahmuti hakkinda konusmayan yonetim resmi siteden ne cabuk mesaj yayinladi.. Basinda Koc'a turlu turlu karalama kampanyalari duzenlenirken sus pus olan yonetim soz konusu olan Bulent Tulun olunca hemen aciklama yayinlamis.. Nedenini varin siz dusunun bana gore Oktay Hoca hakkinda o cirkef haberi yaptiranlarin kimler oldugu belli..

Açıklama

Son günlerde bazı medya organlarında, transfer çalışmalarının yapılması esnasında, Teknik Direktörümüz Fatih Terim ve Transfer Komitesi Üyesi Sayın Bülent Tulun arasında uyumsuzluk olduğu yönünde asılsız haberlere yer verilmektedir. Bilinmelidir ki; transfer komitesi üyesi Sayın Bülent Tulun, Sayın Fatih Terim’le tam bir uyum içerisinde çalışarak, Sayın Fatih Terim’in bilgisi ve onayı ile faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu tip haberlere itibar edilmemesini rica ederiz.

Saygılarımızla

Galatasaray Spor Kulübü
 
başkan yine yalancı konumuna düştü:

2 gün önce muhabir soruyor: kulislerde lütfi arıboğan ismi dolaşıyor..
başkan: lütfi arıboğan mı? ilk kez siz den duyuyorum..

ve bugün resmi açıklama: lütfi arıboğan sportif aş.nin başına getirildi..

bu kaçıncı oldu başkan, bu kaçıncı..

tekrar tekrar soruyorum bu nasıl yönetim..
 
öncelikle başlıktaki soruyu yanıtlayarak başlayalım ki, bu satırları yazmak bir Galatasaraylı olarak içimi acıtıyor ama tepkisiz kalmak mümkün değil.

bu yönetim, kulüp tarihinin değil, tüm spor tarihinin en saçma sapan kararını alarak Oktay Mahmuti'yi kovan skandal bir yönetim olarak tarihe geçmiştir.

öyle ki, bu kararı duyan hiç kimse, gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki basketbol kamuoyu, ve dahi takımdaki oyuncular bile anlam verememiş, kulaklarına inanamamıştır.

bir takım düşünün ki, küme düşme tehlikesi yaşadıktan sonra yeni bir yapılanmaya gitmiş ve rakiplerine oranla mütevazi denebilecek bir kadroyla ve mütevazi hedeflerle başladığı bir dönemde, ilk sene ligde final, ikinci sene de ön elemeden girdiği euroleague'de top 16'ya kalmış, top 8'i son maçta kaçırmış, bütün avrupanın hayranlığını kazanmış, ligi ise 43 sene sonra 1. bitirmiş.

böyle bir tablo, dünyanın heryerinde saygı ve parmak ısırtan bir hayranlıkla karşılanır ve hemen bu takımın koçu kim diye bakılır. evet işte o adam Oktay Mahmuti.

taraftar tabloyu görmüştü. 200-300 kişiye oynanan maçlar, 8000-10000 kişiye oynanmaya başlamış, mağlubiyetlerden sonra bile oyuncular alkışlanır olmuş, tribünle takım arasında inanılmaz bir bağ kurulmuş, yenilmez armada ruhu geri gelmişti. bütün bu tablonun mimarı ise tabi ki Oktay Mahmuti idi. işine olan saygısı, oyuncularıyla ilişkisi, kenardaki karizmatik ve güven veren duruşu ve herşeyden öte düzgün karakteriyle, tüm Galatasaraylıların sevgisini saygısını, diğer camiaların da gıptasını kazanmıştı.

böylece her şey gayet güzel bir şekilde giderken, futbolda şampiyon olduğumuz hafta herkesin çok sevindiği kontrat yenileme haberiyle sevincimiz ikiye katlanırken, işler bir anda tersine dönüverdi.

Beşiktaş serisindeki elenmemizin ardından, yönetimin içindeki pusuda bekleyen ve en ufak bir başarısızlıkta kelle isteyen liseci tayfası harekete geçti. yeni kurban Mahmuti'ydi. çünkü onlara göre liseli olmayanın kulüpte işi yoktu. onlara göre, liseli olmayan kulübe yakışmıyordu. hele de "başarısız" olduysa, hemen gönderilmeliydi. ve bu kendini herkesten üstün gören, insanları biz ve diğerleri diye ayıran ve kulübü kendi mallarıymış gibi gören liseci zihniyetin mensupları harekete geçti.

önce hocanın sonuna kadar hakettiği maaş zammını dile düşürdüler, sonra da nerden çıktığı belirsiz bir küfür hadisesini basına sızdırarak hocanın camiadaki itibarını zedeleyip gözden düşürmeye çalıştılar. fakat ne var ki, bu konuda başarılı olamadılar. özellikle taraftar dimdik durdu Mahmuti'nin arkasında. çünkü onlar biliyordu ki bu adam çok güzel şeyler yaşatmıştı, gurur duyulacak, yense de yenilse de son topa kadar savaşan bir takım yaratmıştı. ve o iki sezonda müthiş anılar bırakmıştı bu adam.

ama kulüp içindeki derin yapı, başkanı sürekli işlemeye, gazlamaya devam ediyordu. Sedat Doğan ve Adnan Öztürk'ün başı çektiği bu grup, başkanın kerameti kendinden menkul danışmanı Bülent Tulun vasıtasıyla Aysal'ın aklını çelmeye, Mahmuti'nin kovulması yönündeki lobi çalışmalarına devam ediyordu...

ne yazık ki sonunda başarmışlar, başkanı ikna etmişlerdi. ve böylelikle Galatasaray basketbol şubesinin gelmiş geçmiş en başarılı ve en sevilen koçlarından biri, liseci tayfasının son kurbanı olarak tarihteki yerini almıştı.

öteden beri kulübün içinde her daim varlığını koruyan ve en başarılı insanların bile sırf bizden değil diye altını oymaya çalışan bu zihniyet, aynı operasyonu sezon başında ve içinde Fatih Terim'e de yapmaya kalkmış fakat gelen şampiyonluk sonucunda gücü yetmemişti. ama Beşiktaş serisini kaybeden Oktay Mahmuti'nin başına aç kurtlar gibi üşüşüp, kirli emellerine ulaşmışlardı.

işte bu tarihe geçecek kararla görevine son verilen ve günlerce esirgenen bir teşekkür yazısı bile, yeni koçla anlaşıldığı haberinin altına iliştirilen bu adamın, Oktay Mahmuti'nin kovulma hikayesinin iç yüzü budur.

ve yine başlıktaki soruyu cevaplayarak bitirelim... bu yönetim, dünya spor tarihinin en başarılı antrenörlerinden birini kovarak tarihe geçmiş, skandal bir yönetimdir. eğer kulübün içinde habis gibi duran günden güne kemiren bu liseci güruh zihniyeti temizlenmezse, daha çoook Mahmuti'lerin başını yer bu derin yapı.

takdir kamuoyunun.
 
cok güzel yazmissin.. Ellerine sağlık.. Şunu eklemekde fayda var.. Bence bu yönetimi şu an birarada tutan tek şey futbol takımımızin şampiyonluğu oldu..


Ya ayrıca bunu heryerde yazıyorum ama şu son 2 haftada başkanının doğru bir laf edemediği bir yönetim bu.. Valla ben adamı dinlerken utanır oluyorum artik..
 

Üst