• Sitemiz şuan güncelleme aşamasındadır, karşılaşabileceğiniz teknik sorunlar için şimdiden özür dileriz.

Bursa Nutku!

Puanları 0
Çözümler 0
Katılım
9 Ağu 2008
Mesajlar
1,981
Tepkime puanı
0
Yaş
38
Konum
Ankara
@Barış Şişman
Bursa Olayı ve Atatürk'ün Bursa Nutku

Bursa Olayı ve Atatürk'ün Bursa Nutku

1 Şubat 1933?te, Bursa?da öğlenden sonra otuz kadar şahıs Ulucami yanında bulunan Evkaf Müdürlüğü?ne başvurarark ezan ve kametin İstanbul ve diğer şehirlerde olduğu gibi Bursa?da da Arapça okunmasını istemişlerdir. Evkaf müdürünün emrin yukarıdan geldiğini, kendisinin yapacağı bir şey olmadığını bildirmesi üzerine, arkalarına daha büyük bir kalabalık toplayarak valiliğe gitmek istemişlerdir. Fakat bu isteklerine ulaşamadan polis kuvvetleri tarafından dağıtılmışlardır. Müşevviklerle; önayak olanlar yakalanarak tahkikata başlanmıştır.

Bu sırada Atatürk, mevsimin kış olmasına rağmen 22 gün süren bir yurt gezisi yapmaktadır. Bursa olayını duyar duymaz olaya büyük bir önem vererek yola çıkmış, büyük bir hızla 5 Şubat 1933 günü saat 5:00?te Bilecik?e varmış ve sabah olmasını beklemeden otomobille hareket etmiş ve 9:30?da Bursa?ya varmıştır.

Atatürk ?ün büyük bir hızla Bursa?ya gelmesini Cumhuriyet gazetesinde Yusuf Ziya Bey şöyle anlatmaktadır:

?Yirmi iki gündür, adımlarının izleriyle yurdu bir altın haleye saran Gazi, Afyon tepelerini aydınlatırken Bursa ovasına küçük bir irtica gölgesi çöktü. Bir anda onun bir tepeden bir ovaya karanlıkları yırtan bir yıldırım hızıyla düştüğünü gördük? ( 8 Şubat 1933, Cumhuriyet Gazetesi).

Atatürk olayla bizzat meşgul olmuş, 6 Şubat?ta Anadolu Ajansı?na şu tebliği vermiştir:

?Bursa?ya geldim. Hadise hakkında alakadarlardan malumat aldım. Hadise haddizatında fazla ehemmiyeti haiz değildir. Herhalde, cahil mürteciler adaletin pençesinden kurtulamayacaklardır. Hadiseye dikkatimizi bilhassa çevirmemizin sebebi, dini siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeye asla müsamaha etmeyeceğimizin bir defa daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kati olarak bilinmelidir ki; Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatına hâkim esas kalacaktır.?


Olayın soruşturması ile Adalet Bakanı Yusuf Kemal Bey?le, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya Bey görevlendirilmişlerdir. Olayda görevlerini ihmal eden Bursa Savcısı Sakıp Bey?e ve Bursa Sulh Ceza Hakimi Hasan Bey?e ve Bursa Müftüsü Nurettin Bey?e işten el çektirilmiştir. 15 kişi tevkif edilmiştir.

Bursa?da çıkan Arkadaş Gazetesi sahibi, gazeteci Rıza Ruşen Yücer 1947?de ?Atatürk?e Ait Birkaç Fıkra ve Hatıra? adlı bir eser yayımlıyor. Bu kitabında Bursa olayını kısaca anlattıktan sonra nutkun nasıl söylendiğini şöyle açıklamaktadır:

"O akşam Çekirge yolundaki köşkte Atatürk?e bir yemek verildi. Sofrada 13-14 kişi var. O günkü hadiseden dolayı Atatürk?ün gönlünü almak için, bu ondört kişiden birisi:

- Efendim, diye söze başladı? Bursa gençliği bu hadiseyi hemen bastıracaktı. Fakat zabıta ve adliyeye oln güveninden ötürü? devam edemedi. Atatürk bir işaretle sözünü kesti? Sonra Türk gençliğinden ne anladığını şöyle tarif etti:

Türk genci, inkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir diye başlayan Bursa Nutku?nu söylemiş ve şöyle bitirmiştir: İşte benim anladığım Türk genci ve Türk gençliği? dedi.?


1958?de Ulus Gazetesi?nde Bursa Nutku?nun yayımlanmasından ötürü soruşturma açıldığı zaman olayın bir tanığı daha ortaya çıkmış ve tarihçi Nizamettin Nazif Tepedelenlioğlu olaya şöyle tanıklık etmiştir:

?Bu olay Arapça ezanın kaldrırıldığı zaman olmuştur. Mustafa Kemal İzmir?deydi. Bursa?da Ulucamii?de bir müezzinin ezanı Türkçe okumayıp Arapça okuduğunu öğrendi. Sofradaydık, derhal hususi trenin hazırlanmasını emretti. Tren öylesine bir şekilde geldi ki, Karaköy?e kadar Mustafa Kemal bağırıyordu. ?Yavaş gidiyor daha süratli?. Karaköy?den otomobille gayet bozuk bir yoldan Bursa?ya varıldı. Paşa?nın oradan kalkıp Bursa?ya geldiğini haber alınca, Ankara ?Bu telaşa sebep ne? demiş. Bunu Mustafa Kemal duymuştu. ?Bir müezzin Arapça ezan okuyor. Ne vali, ne müddeimumi, ne polis hadiseyle ilgileniyor. Biz inkılap yapıyoruz. Bir milletin kaderini elimize aldık, çocuk oyuncağı mı bu işler? Bu eserin kurucusu benim. Bursa?da devlet makamları inkılapları korumak için alakalanmadıklarında benim ne yapmamı istiyorsunuz? Durmamı mı?? dedi. Ondan sonra verilen yemekte bu sözleri (Bursa Nutkunu) söyledi. Konuşmanın gazetelerde neşredilmediğini hatırlıyorum.?


Bursalı gazeteci Musa Ataş da Atatürk?ün Bursa Nutku?nu söylediğine tanıktır. Bu görüşlerini ölmeden bir süre önce Bursa?da çıkan Hâkimiyet gazetesinin 5 Mart 1963 Hâkimiyet ve 18 Mart 1963 tarihli nüshalarında yayımlamıştır. Aynı zamanda Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Afet İnan tarafından verilen ve 23.1.1964?te Senato?da Milli Eğitim Bakanı İbrahim Öktem tarafından okunan cevap yazısında da Atatürk?ün bu nutku söylediği anlaşılmaktadır.

Musa Ataş Atatürk?ün bu nutku söylediğine tanıktır.

Musa Ataş, 18 Mart 1963 tarihli Hâkimiyet gazetesinde çıkan yazısında şöyle demektedir:

?Aradan 30 sene geçmiş. Bunları bulmak kolay değildir. Bursa gazetelerinde çıkanlar ise, sahipleri öldüklerinden koleksiyonlarının ne olduğunu bilmiyorum. Yalnız bu vaka üzerine Büyük Atatürk?ün yaptığı üç konuşmadan en mühimi olan belediye meclisi salonunda gençliğe yaptığı hitabesini mealen hafızamda saklıyorum. Orada Atatürk gençliğe hitaben demiştir ki:

- Bu hadise mühüm fiili bir hareket değildir. İrticai bir mahiyeti de yoktur. Fakat size şunu bildireyim ki, meş?um Menemen irticai hadisesi, inkılplarımıza karşı yöneltilen bir hareketi önleyici Türk gençliğinin mevcut olduğunu göstermiştir. Kubilay gibi genç ve idealist bir ihtiyat zabiti kendisini bu uğurda feda etmiştir. Onu örnek alın. Herhangi irticai bir hareket olursa onun karşısında daima siz bulunacaksınız. Çünkü inkılaplarımızı ve Türkiye Cumhuriyeti?ni size emanet ettik. Hangi şartlar altında olursa olsun hiçbir devlet kuvvetine dhi dayanmadan bunları siz koruyacaksınız. Alacağınız kuvvet bütün Türk milletinindir. Böyle hareketlerde sizi pervasızca daima bunların karşısında görmek Türk milletinin en büyük inancıdır.?

Bu konuşmadan sonra gençler Atatürk?ü hararetle alkışladılar. ?Yolundayız Paşam? dediler.


TÜRK TARİH KURUMU?NUN BURSA NUTKU HAKKINDA KARARI


?Türk Tarih Kurumu Yönetim Kurulu?nun 24 Ekim 1966 tarihli toplantısında Bornova Asliye Hukuk Hakimliğinin 27/9/1966 tarih ve 1966/338 sayılı yazısı ve bu yazıya ekli Atatürk?ün Bursa Nutku ile ilgili sözlerin üzerine gerekli incelemeler yapılmıştır. Bu incelemeler sonunda bu sözlerin Atatürk?ün 1933 Şubatı?nda Bursa?da yaptığı konuşmadan mealen alınmak suretiyle çeşitli tarihlerde basılmış olduğu kanaatine oybirliği ile varılmıştır.?

--------------------------------------

Konu ile ilgili ayrıntıları aşağıda ki kitapta bulabilirsiniz..

?Atatürk?ün Bursa Nutku (Tanık ve Belgelerle), Reşit Ülker, Cumhuriyet Gazetesi Kitapları

"Bursa Nutku yoktur, bu uydurmadır" diyenlere güzel şekilde cevap verilir ama konuyu dikkatlice okuyan herkes böyle bir olayın varlığından şüphe dahi etmez!

Bir sonraki konu ise Nutuk'un kendisi.. =)
 
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, ?Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır? demeyecektir.

Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, ?Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir? diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ?demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek? Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki, ?ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.?

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!


Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk
 
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
 
Bu müthiş nutkun sabitlenmesini talep ediyorum.

Herkesin ömründe bir defa dahi olsa okuması gerektiğini savunuyorum.
 
Barış Şişman' Alıntı:
?Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır? demeyecektir.
Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, ?demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek.?



Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk

O zamandan günümüzü görmüş, rahmetle anıyorum Ulu Önder'i.
 
Geri
Üst