Euroleague dışarıdan göründüğü gibi kolay değil, gerçekten çok yoran ve yıpratan bir süreç ve Top 16’da daha da zorlu olacak. Bizim sene başındaki en temel hedeflerimizin başında Euroleague gruplarına kalmak vardı ve bunu başardık. Genellikle Euroleague’de ilk senesini yaşayan takımların Top 16’ya kalması çok sık olan bir şey de değil, elemeden gelip bunu başarmak da kolay değil. Yaklaşık 3 aydır sürekli maç yapıp 1-2 maçın tamamen seyri değiştirdiği gruplarda her zaman fitte kalmak, kötü maç kaybetmemek, bir sonraki hafta tekrar geri dönebilmek bir şeyler gerektiriyor. Bazı takımlar çok iyi başlayıp sonunu getiremediler, bunda Nba’de lokavtın bitmesinin de etkisi vardı, bazı takımlar ise kötü başlamalarına rağmen iyi bitirmesini bildiler. Seviyenin de ne kadar üst düzeyde olduğunu gösteriyor bu durum, Eurocup ile arasında uçurum var Euroleague seviyesinin. Bizim grubumuzda da Avrupa’nın en büyük favorilerinden Barcelona, benim her zaman özellikle beğendiğim bir kulüp olan ve iddiasını bu sene iyice arttıran son haftalardaki sakatlıklara rağmen Barcelona’yı yenmeyi başaran Siena, 24 takım içerisinde en efektif oynayan, kendi kaynaklarını en iyi şekilde kullanan takım olduğunu düşündüğüm Unics Kazan vardı. Gönül isterdi ki bu takımlara karşı maçlar kazanabilelim ama olmadı, altımızdaki takımları yenerek 4.olarak tamamladık grubu. Bu süreçte en çok kazandığımız şey Euroleague deneyimi oldu, bence zaman da bizim yanımızda olacak ilerleyen dönemde buna bu sene de dahil. Avrupa’nın en iyi 16 takımından 3’ü ile yapacağımız 6 maçta, o seviyede nasıl oynayacağımızı görmek istiyoruz. Herkes kadar biz de oynarız diye düşünüyoruz, kendi sahamızda gruplarda kaybettiğimiz maçlarda da ufak farklarla kaybettik. Barcelona’yı, Siena’yı yenebilen bir takım her takımı yenmeye adaydır, biz de bu noktalara getirmiştik maçları, dolayısıyla 4.torbadan kimsenin bizi güle oynaya çekeceğini, çekmek isteyeceğini sanmıyorum.