Çanak söyleşi ve muhalefetin sesi!..
Celal Demirbilek adına üzüldüm, Hürriyet'te Turgay Demirel söyleşisini okurken. Celal, futbol dışı sporlar deyince bu ülkenin en önde gelen gazetecisi, birinci sınıf muhabiridir. Onu bu sütunlarda çok kutladım, hep gururla izledim. İlk defa onun adını olmaması gereken bir yerde buldum. Hem de nasıl çanak sorular.. Hayır.. Bunlar Celal'in olamaz. Federasyon başkanı seçimleri öncesi Hürriyet tarafsızlığını daha evvel de olduğu gibi bırakıp adaylardan birinin yanında yer alabilir. Ona tam sayfa söz hakkı tanıyabilir. Ama bu, ülkenin en gözde muhabirine çanak sorular sordurarak olmaz.
Ünal'ı aradım. Baş muhaliflerden.. "Rakiplerin bak nasıl yol alıyor. Muhalefetin sesini doğru dürüst duyuran bir tek SABAH Spor'da sen vardın. Niye susuyorsun" dedim.. "Susmuyorum. İki yazımı 20 gündür bekletiyorlar" dedi.
"O zaman bana gönder, ben köşemde yayınlarım" dedim.
SABAH Spor beklettiği sürece, Ünal'ın yazıları benim sayfamda yayınlanacak. Bunlar, benim, Ünal'ın muhalefet gurubu içinde yer aldığım, bu görüşleri paylaştığım anlamına alınmasın. İktidar güçleri seçim öncesi bazı yerleri ele geçirip rakiplerini susturma çabasında olabilir. Ben İfade Özgürlüğü adına Federasyon Başkanlığı seçimleri sona erene dek, sayfamı Ünal'a açıyorum. Hepsi bu!..
İşte SABAH Spor'da "Nedense" yayınlanmayan yazıların ilki..
***
NBA, 80'li yıllarda solo kanal TRT'de haftada bir akşam banttan maç yayını ile yaşamımıza girdi. Hafta başı gelen maçı seyrederken anlatır, aynı gün akşamı yayına yetiştirir, Cabbar, Magic Johnson, Jordan gibi yıldızları kamuyla tanıştırır, parlatırdım. Eş zamanlı ekrana gelen "Beyaz Gölge" ve Efeli, Ermanlı, Birinci Rüya Milli Takımımızın Balkan Şampiyonluğu, Türk basketbolunu ülkenin ikinci sporu tahtına oturttu o yıllarda..
Rahmetli Aydan'la birlikte bizim Rüya Takımını her yıl oyunun anavatanı Amerika turuna götürür yeni dünyaya uyumunu sağlardık...
Çeyrek asır sonra bugün geldiğimiz noktada ise, 3 dev adamımız NBA'de oynuyor, dördüncüsü Avrupa'da sakatlıktan uyanıyor, 2 koçumuz Avrupa'nın önemli takımlarını çalıştırıyor.
Efes ve Ülker'imiz basketbolumuzu temsilen Euroleage'de kafaya oynuyorlar.
Sabaha karşı NBA maçları yayınlanıyor. Etraf Mr. NBA doldu, içimiz dışımız NBA oldu...
Oldu da ne oldu?
Bizim ulusal basketbolumuz ne vaziyette peki? Basketbolumuz olması gereken gelişme hızını yakalayıp, iyi yönetilmiş midir bu süreçte?
Kesinlikle HAYIR... Ulusal ligi seyredilmez, TV'de yayınlanmaz olmuş basketbol tepetaklak aşağı gitmektedir.
Kimdir 12 dev adam; sadece Efes ve Ülker'in oyuncularından kurulmuştur. Yani 12 dev adam masalının yazarı da onlardır, ligi sırtlayıp götürenler de onlar. 12 yıldır basketbolü yöneten Federasyon ne yapmıştır peki? 12 dev adamın sportif başarısını basketbol için kazanıma dönüştürememesi en büyük yanlışıdır Federasyon'un. 12 dev adam rüzgârıyla basketbolün yelkenleri doldurulamadı. Sponsor gelirleri çarçur edildi.
Yeni milenyumda, önce 2001'de, koç grubu (Aydın Örs ve saz arkadaşları) yanlış seçimiyle İstanbul'da elden kaçan Avrupa Şampiyonluğu. 2002 aynı nedenle, Indiana'da Dünya 11'inciliği ve Olimpiyat katılım şansının kaybı. 2003'te yanlışta ısrarla, Avrupa ilk sekizine girememe ayıbı.
Ne oldu... Dev adam balonu patladı ve medyadan silindi, şimdi üfle ki yeniden şişiresin...
Ücra yerdeki Apdi İpekçi Spor Salonu'nu basketbolün mabedi ilan ederek seyirciyi ligden küstürdüler. Özerklik konusunda futboldan yıllarca geç kalarak, şaibeye açık vakıf yan yollarını tercih ederek basketbolü profesyonel gelirden yoksun bıraktılar.
Bu gün gelinen nokta şarkıdaki gibi: Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç...