Ne zamandı böyle bir konu açmak istiyordum, bugüne kısmetmiş.
Bu konuyu 2 farklı şey için açıyorum. Birincisi başta Işıl olmak üzere takımımıza Caferağa'da edilen küfürler, ikincisi ise takımımıza yeterli desteği veriyor muyuz konusu.
İlk konudan başlarsak;
Kadın Basketbol takımımızın maçına gittiğim ilk zaman, Ayhan Şahenk'te oynadığımız o seneydi. Seimone-Sophia-M.Kress-Şaziye'li kadromuz. O zaman taraftar Kadın Takımımız'a inanıyordu gerçekten, müthiş bir destek vardı salonda ve gittiğim maçlardan çok zevk alıyordum.
Yalnız ilginç bir şey vardı. Nevriye'nin Galatasaray'dan ayrılıp Fenerbahçe'ye gittiğini biliyordum, Işıl'a da küfür ettiklerini biliyordum ama bizim Nevriye üzerine oynadığımızı bilmiyordum.
Doğru olmasa da Nevriye'ye ağır küfürler ediliyordu, maçtan önce ısınmaya bile son 5 dakika çıkıyordu. Serbest atışlarda herkesin bireysel ettiği küfürler yankılanıyordu salonda, rahatsız olduğu gerçekten belliydi, vücut dilinden de anlaşılıyordu zaten bu. Sonuç olarak kendimizden yine üstün olan o takıma o maçlarda gerçekten baskı kuruyorduk ve genelde mutlu ayrılıyorduk Ayhan Şahenk'ten.
Nevriye'nin 1 maçtan sonra Ayhan Şahenk'in kafetaryasında "Ben de Galatasaraylıyım, niye böyle küfür ediyorsunuz?" dediğini de biliyoruz zaten. Nevriye konusu çok tartışıldı, kimi yapmayın etmeyin, bize yakışmaz dedi. Kimi onlar Işıl'a yapıyor, biz niye yapmayalım dedi. Sonuç olarak Nevriye üstüne oynamamaya başladık.
Daha sonra Zafer Kalaycıoğlu kabusu çöktü şubeye, taraftar uzaklaştı kadın basketbolundan. Kadın Basketbol maçlarında hep en önde duran taraftarlar yoktu artık, ciddi ivme kaybettik.
Geçen seneki 2 maçı düşünüyorum, Ahmet Cömert'te en etkili tribün olan saha içine taraftar alınmadı güvenlik gerekçesiyle. Ne gariptir ki Caferağa'da Fenerbahçe'nin bağıran taraftar grubu tükürükleri sahaya ulaşacak kadar yakın oluyordu sahaya. Abdi İpekçi'deki maçta 3-4 bin taraftar vardı. Kadın basketbol maçlarının klasiği olan oyuncuları tek tek çağırma yapılmadı, futbol(T.kupası) özelinde dalga geçildi maç öncesi Fenerbahçe ile. Fenerbahçeli kadın basketbolcular şahıslarına en ufak bir küfür duymadan ayrıldı salondan, maç sonu 2-3 pet şişeyi saymazsak ortam hiç gergin değildi.
Yıl 2011, iki Caferağa maçı. 2 maçın tek ortak noktası Işıl'a ana avrat küfür edilmesi. Bunu belirtince "Kulaklarını tıkayıver" diyen masa hakemlerinin olduğu bir ortamda, nispeten zayıf kadromuzla şampiyonluk mücadelesi veriyoruz.
Cuma günü kazanırız, kaybederiz, bilemem ama bildiğim şey Fenerbahçeli Kadın Basketbolcular hiçbir tepkiyle karşılaşmadan oynayıp gidecekler, bizim oyuncularımızın Caferağa'da yaşadığının aksine...
Bayan sporculara küfür etmek tabiki çok yanlış ama her maç oyuncumuza, kaptanımıza edilen o küfürleri duymak ağırıma gidiyor benim. Burda kısasa kısas yapmak mı çözümdür? Biliyoruz ki organize 10 kişi küfür etmeye başlasa tüm tribün küfür edecek potansiyelimiz de var, her tribünde olduğu gibi. Bunu yapmayalım, doğru yoldan şaşmayalım ama o zaman da Işıl'ı bu küfürlerden nasıl koruruz? Işıl da Birsel gibi kötü söz duymadan oynayıp bitiremeyecek mi deplasmandaki bir maçı?
Bu konuda ne yapabiliriz gerçekten merak ediyorum. Ya federasyon ciddi şekilde uyarılmalı, mevcut yönetim ile hiç sanmıyorum, Işıl'a yada başka bir oyuncuya edilen ilk küfürde anons geçilmeli, 2.sinde salon boşaltılmalı. Ya da Işıl'a yaptıklarının 2 katı Abdi İpekçi'de yapılmalı, Fenerbahçeli oyuncular artık şu maç bitse de gitsek diyecek hale gelmeli. Bu konu gerçekten önemli, düşünceleri merak ediyorum. Taraftar olarak üstümüze düşeni yapmıyoruz gibime geliyor bana...
--------------------------------------------------------------------------
2. konu da maçlardaki oyuna etkimiz, yani seyirci baskısı.
Taraftarımız kadın basketbola küstü gibi, gidişatı değiştirmek için bir kıvılcım gerekiyor. Abdi İpekçi Erkek Basketbol'u için çok uygun bir salon ama arka arkaya olan maçlarda bile salonu terk eden taraftarlarımız(!) var.
Burada olası bir salon değişikliği çözüm olabilir belki. Caferağa etkisini yaratacak en iyi salon Ahmet Cömert, saha içi tribünü ne yapıp ne edip kullanmak şartıyla.
Bu konuda da bir şeyler yapmak gerekiyor gerçekten. 12 bin kişilik salonda 100 kişiye oynamak gülünç gerçekten. Biz inanmıyoruz ki oyuncular inansın. Takımı eleştirken önce biz gerekeni yapıyor muyuz diye düşünmekte fayda var bu bağlamda.
Eskiden maçlardan önce oyuncularımız çağırılırdı tek tek. Salon Seimone Augustus diye inlerdi mesela, çok şey değişti o zamanlardan ama o havayı yakalamak yine bizim elimizde.
Sonuç olarak Kadın Takımımız için bir salon değişikliği olmalı mı sizce?
-------------------------------------------------------------------------
Bu iki konu hakkındaki forum ahalisinin düşüncelerini merak ediyorum.
Mümkünse içi dolu mesajlar yazılsın, herkes açıkça düşüncelerini belirtsin. Özellikle ilk konu hakkında herkesin dolu olduğu biliyorum. 2. konu hakkında da ne yapılırsa eski taraftar geri döner onu tartışmalıyız sanki.
Bu konuyu 2 farklı şey için açıyorum. Birincisi başta Işıl olmak üzere takımımıza Caferağa'da edilen küfürler, ikincisi ise takımımıza yeterli desteği veriyor muyuz konusu.
İlk konudan başlarsak;
Kadın Basketbol takımımızın maçına gittiğim ilk zaman, Ayhan Şahenk'te oynadığımız o seneydi. Seimone-Sophia-M.Kress-Şaziye'li kadromuz. O zaman taraftar Kadın Takımımız'a inanıyordu gerçekten, müthiş bir destek vardı salonda ve gittiğim maçlardan çok zevk alıyordum.
Yalnız ilginç bir şey vardı. Nevriye'nin Galatasaray'dan ayrılıp Fenerbahçe'ye gittiğini biliyordum, Işıl'a da küfür ettiklerini biliyordum ama bizim Nevriye üzerine oynadığımızı bilmiyordum.
Doğru olmasa da Nevriye'ye ağır küfürler ediliyordu, maçtan önce ısınmaya bile son 5 dakika çıkıyordu. Serbest atışlarda herkesin bireysel ettiği küfürler yankılanıyordu salonda, rahatsız olduğu gerçekten belliydi, vücut dilinden de anlaşılıyordu zaten bu. Sonuç olarak kendimizden yine üstün olan o takıma o maçlarda gerçekten baskı kuruyorduk ve genelde mutlu ayrılıyorduk Ayhan Şahenk'ten.
Nevriye'nin 1 maçtan sonra Ayhan Şahenk'in kafetaryasında "Ben de Galatasaraylıyım, niye böyle küfür ediyorsunuz?" dediğini de biliyoruz zaten. Nevriye konusu çok tartışıldı, kimi yapmayın etmeyin, bize yakışmaz dedi. Kimi onlar Işıl'a yapıyor, biz niye yapmayalım dedi. Sonuç olarak Nevriye üstüne oynamamaya başladık.
Daha sonra Zafer Kalaycıoğlu kabusu çöktü şubeye, taraftar uzaklaştı kadın basketbolundan. Kadın Basketbol maçlarında hep en önde duran taraftarlar yoktu artık, ciddi ivme kaybettik.
Geçen seneki 2 maçı düşünüyorum, Ahmet Cömert'te en etkili tribün olan saha içine taraftar alınmadı güvenlik gerekçesiyle. Ne gariptir ki Caferağa'da Fenerbahçe'nin bağıran taraftar grubu tükürükleri sahaya ulaşacak kadar yakın oluyordu sahaya. Abdi İpekçi'deki maçta 3-4 bin taraftar vardı. Kadın basketbol maçlarının klasiği olan oyuncuları tek tek çağırma yapılmadı, futbol(T.kupası) özelinde dalga geçildi maç öncesi Fenerbahçe ile. Fenerbahçeli kadın basketbolcular şahıslarına en ufak bir küfür duymadan ayrıldı salondan, maç sonu 2-3 pet şişeyi saymazsak ortam hiç gergin değildi.
Yıl 2011, iki Caferağa maçı. 2 maçın tek ortak noktası Işıl'a ana avrat küfür edilmesi. Bunu belirtince "Kulaklarını tıkayıver" diyen masa hakemlerinin olduğu bir ortamda, nispeten zayıf kadromuzla şampiyonluk mücadelesi veriyoruz.
Cuma günü kazanırız, kaybederiz, bilemem ama bildiğim şey Fenerbahçeli Kadın Basketbolcular hiçbir tepkiyle karşılaşmadan oynayıp gidecekler, bizim oyuncularımızın Caferağa'da yaşadığının aksine...
Bayan sporculara küfür etmek tabiki çok yanlış ama her maç oyuncumuza, kaptanımıza edilen o küfürleri duymak ağırıma gidiyor benim. Burda kısasa kısas yapmak mı çözümdür? Biliyoruz ki organize 10 kişi küfür etmeye başlasa tüm tribün küfür edecek potansiyelimiz de var, her tribünde olduğu gibi. Bunu yapmayalım, doğru yoldan şaşmayalım ama o zaman da Işıl'ı bu küfürlerden nasıl koruruz? Işıl da Birsel gibi kötü söz duymadan oynayıp bitiremeyecek mi deplasmandaki bir maçı?
Bu konuda ne yapabiliriz gerçekten merak ediyorum. Ya federasyon ciddi şekilde uyarılmalı, mevcut yönetim ile hiç sanmıyorum, Işıl'a yada başka bir oyuncuya edilen ilk küfürde anons geçilmeli, 2.sinde salon boşaltılmalı. Ya da Işıl'a yaptıklarının 2 katı Abdi İpekçi'de yapılmalı, Fenerbahçeli oyuncular artık şu maç bitse de gitsek diyecek hale gelmeli. Bu konu gerçekten önemli, düşünceleri merak ediyorum. Taraftar olarak üstümüze düşeni yapmıyoruz gibime geliyor bana...
--------------------------------------------------------------------------
2. konu da maçlardaki oyuna etkimiz, yani seyirci baskısı.
Taraftarımız kadın basketbola küstü gibi, gidişatı değiştirmek için bir kıvılcım gerekiyor. Abdi İpekçi Erkek Basketbol'u için çok uygun bir salon ama arka arkaya olan maçlarda bile salonu terk eden taraftarlarımız(!) var.
Burada olası bir salon değişikliği çözüm olabilir belki. Caferağa etkisini yaratacak en iyi salon Ahmet Cömert, saha içi tribünü ne yapıp ne edip kullanmak şartıyla.
Bu konuda da bir şeyler yapmak gerekiyor gerçekten. 12 bin kişilik salonda 100 kişiye oynamak gülünç gerçekten. Biz inanmıyoruz ki oyuncular inansın. Takımı eleştirken önce biz gerekeni yapıyor muyuz diye düşünmekte fayda var bu bağlamda.
Eskiden maçlardan önce oyuncularımız çağırılırdı tek tek. Salon Seimone Augustus diye inlerdi mesela, çok şey değişti o zamanlardan ama o havayı yakalamak yine bizim elimizde.
Sonuç olarak Kadın Takımımız için bir salon değişikliği olmalı mı sizce?
-------------------------------------------------------------------------
Bu iki konu hakkındaki forum ahalisinin düşüncelerini merak ediyorum.
Mümkünse içi dolu mesajlar yazılsın, herkes açıkça düşüncelerini belirtsin. Özellikle ilk konu hakkında herkesin dolu olduğu biliyorum. 2. konu hakkında da ne yapılırsa eski taraftar geri döner onu tartışmalıyız sanki.