Ne Ülker'miş ama...

Ne Ülker'miş ama...

serdargurel1hy4.jpg


Bakmayın siz operasyon üzerine operasyon yapıldığına, gözlaltılara, tutuklama kararlarına meğer işin aslı bizim bildiğimiz gibi değilmiş. Bu ülkede herşeyin olduğu gibi Ergenekon'un müsebbibi de "Ülker" firmasıymış !!! Araştırmak lazım acaba Agarta örgütüyle bağlantısı nedir diye.

Sorup soruşturdum Topkapı'da değil aslında Mu kıtasındaymış fabrikası, yönetim bölümüde Atlantis'te bulunuyormuş, şirketide sanılanın aksine CEO'lar falan değil bildiğimiz (ya da bilmediğimiz) inisiyatörler yönetiyormuş... Yazdıklarım sizlere komik, hayal ürünü, garip bir komplo teorisi gibi geldi değil mi? Evet hakkınız var yazarken de bana öyle gelmişti zaten ama Hıncal Uluç'un bugün yazdıklarından daha fazla değil inanın bana. Ne demiş usta kalem bu günkü yazısında bir göz atalım arzu ederseniz. "Üç büyüklere tonla para yatırıyor Ülker her yıl, basketbol için. Bu sayede üç büyükler yeniden "Üç büyük" oldular. Yeniden seyirci toplamaya başladılar. Basketbola renk, heyecan geldi. Teşekkürler.. Ama kendi bindikleri dalı kesiyorlar.. Diyeti verdiler diye kolu yönetmek de istiyorlar.En canlı örnek Galatasaray!.. Ülker'den gelen para ile iyi takım kuran Galatasaray iyi sonuç alamıyor. Neden?. Çünkü kulüp istediği, düşündüğü, konuştuğu hocayı işin başına getiremiyor. Ülker "Parayı veren düdüğü çalar" diyerek, belki de adını verdiği Fener'e fazla da rakip olmasını istemeyerek "Bizim seçtiğimiz bu hoca ile devam edeceksiniz" diye baskı yapıyor ve Galatasaray sıradan bir takım olmanın ötesine geçemiyor.İşte yeni sezon gene o sıradan "Ülker Hocası" ile başladı ve işte sonuçlar.. Gelen giden yeniyor Galatasaray'ı.."

Sevgili Hıncal Uluç hemen her konuda olduğu gibi konuyu yine Ülker dayandırmayı bir şekilde başarmış. Başarmış başarmasınada ne yazık ki yazdıklarını araştırma zahmetine girişmemiş, sağdan soldan duyduklarını böyle bir yazı kaleme almak için kafi görmüş! Eh olacak o kadar o bir Hıncal Uluç o ne diyorsa doğrudur deyip bildiklerimizi paylaşmayacak değiliz sanırım. Biraz geriye birkaç ay öncesine dönelim; o tarihlerde Galatasaray Kulübü ile Erman Kunter arasında görüşmelerin başladığı, hatta işin imza aşamasına kadar geldiği bilinmekteydi peki bu transferin olmamasının gerekçesi neydi ? Sayın Uluç'un iddia ettiği gibi Fenerbahçe Ülker'e rakip çıkmasını istemeyen Ülker grubu mu ? Hayır efendim tek sorun Kunter'in istediği Fransız oyuncuları ve bazı talepleri son dakikada kabul etmeyen, bu oyuncular bizi şampiyonluğa taşıyamaz diye görüş belirten Galatasaraylı bazı yöneticilerdi. Daha imza atmadan seçtiği oyunculara güvenilmeyen, takım kurarken bile işine karışılmaya çalışılan Erman Kunter'de bu yaklaşımı kabul etmeyerek bu anlaşmadan vazgeçmiş oldu. Erman Kunter'in seçtiği oyuncular konusunda pürüz çıkmasaydı, kendisine biraz itimat edilseydi bu gün Galatasaray Cafe Crown'un başında Erman hoca olacaktı ! Şimdi sormak istiyorum acaba Sayın Kunter'de Ülker'in adamı mıydı da Galatasaray'a transferi gündeme geldi? Ya da aynı Ülker daha önce yollarını pekde hoş olmayan şekilde ayırdığı Ergin Ataman'ın geçtiğimiz sezon Beşiktaş Cola Turka'da çalışmasına neden itiraz etmedi, neden engellemedi ? Yoksa Ülker'in sözü sadece Galatasaray'da mı geçiyor sayın Uluç'a göre ? Bu yazılanlara itimat edilmiyorsa Sayın Uluç yazısını yazarken yapmadığını yaparak konunun muhattaplarına sorabilir...

Ne Ülker'miş ama ... Koskoca şirketler yıllardır ülke sporuna tek kuruş aktarmazken trilyonlarca lirayı gerek amatör gerek profesyonel sporun hizmetine sunan Ülker hayal ürünü senaryoların muhattabı olmaya devam ediyor. Korkum bu insanlarında spordan soğuması "Paramızla rezil mi olacağız" diyerek yatırımlarına bir son vermeleri. Yoksa amaçlanan arzu edilen de bu mu ??? Sahi dün gökten taş yağdı; onu da mı Ülker yaptı dersiniz...

basketdergisi.com / Serdar Gürel
09.10.2008
 
Koskoca şirketler yıllardır ülke sporuna tek kuruş aktarmazken trilyonlarca lirayı gerek amatör gerek profesyonel sporun hizmetine sunan Ülker hayal ürünü senaryoların muhattabı olmaya devam ediyor.

Ajitasyona gerek yok. "Trilyonlarca akitmak", sponsorluk anlasmalarina karsilik yapiyor.
Ulker, bu spor dallarinda bir gelistirme, karsiliksiz, beklentisiz bir şiar edinmis degil.
Bir biskuvitciden de bunu bekleyemezsiniz. Ortada ticari bir meta var.
Ulker'in basketbol umrunda degil, satacagi biskuvitin cikolatanin pesinde.
Geciniz bu yazilari. Kime yaziyorlar bunlari 14 yasinda basketbol sevdalisi cocuklara mi.

Kavram karmasina da yanlis misyonlandirmaya da son vermeli.
Baska detaylara girmiyim, Galatasaray adi ve şanı zarar görüyor, yazik.

Sirketler kusermis de, falanmis da filanmis da.
Galatasaray SK'nin eli armut toplamaz, sponsor küsüp cekip gidicekse.
Galatasaray bu ulkeye basketbolu getiren kuluptur, bazilari kendini sasirmasinlar daha fazla.
Ulker'e muhtac degil bu kulup.
 
İnanmak istediğimize inanıyoruz sürekli. Ülker Galatasaray yönetimine şunları yapın diye emir verecek öyle mi? Gerçekleri saptırmanın bir anlamı yok, böyle birşey olmayacağını hepimiz çok iyi biliyoruz.
 
gözlerim yaşardı ülker'in basketbol sevdasına.hiçbir karşılık beklemeden bu kadar fedakarca kim davranabilir ki.allah tan bu senede bjk,gs ve fb ye eşit miktarda eşit bütçe ayırdılarda yeniden üç takım şampiyonluk yarışında eşit şansa sahip merakla bekliyorum bakalım bu sene kim şampiyon olacak yada playoff finalinde acaba hangisi dışarıda kalacakbu üç takımdan.buradan ülker yetkilerine sesleniyorum :) benim evime bir koli halley yolayın bende birşeyler yazayım buralara fakat espri yeteneyim fazla olmadığından bu kadar komik yazılar yazamam kusura bakmazsınız umarım.sizi çok çok öpüyorum sizi çok seven sömürgeniz.
 
Yazıyı yazana dikkat edelim Serdar Gürel öncelikle Bayan basketbolun içinde ve Febe ! takımıyla iç içe olan biri oldugundan hangi maksatla bu yazıyı yazdığı çok acık belli.

Artık taraftar eskisi gibi Basketboldan bi haber değil herkes az çok takip ettiğinden neyin ne oldugunu anlıyor.
 
Ülker?in G.Saray?daki koç seçiminde bir müdahalesi olsa, kulüp 2 ay koç arayıp transfer dönemini ıskalamazdı.

Etme bulma dünyası mı

EĞER bu dünya gerçekten etme bulma dünyası olsaydı Haluk Yıldırım Beşiktaş-Daçka maçının son saniyesinde üçlüğü atıp G.Saray?ı Türkiye Kupası?nda çeyrek finalist yapmazdı. Çünkü geçen yıl play-off?ta Telekom-G.Saray serisinde G.Saray yöneticisi Ahmet Dedehayır Ankara?daki maç sonrası rakip takım soyunma odasına girip Haluk Yıldırım ve Barış Özcan?a ağıza alınmayacak hakaretler etmişti. O Haluk Yıldırım eğer gerçek bir sporcu olmasaydı, Daçka maçında son üçlüğü taca atardı. G.Saray da Çorum?dan elinde bir kilo leblebi ile İstanbul?a dönerdi... Sporda bugün kadar yarın da önemli. Bu sebepten dolayı sahada, tribünde, masada hep gerçek bir sporcu gibi davranmak lazım... Tebrikler Haluk Yıldırım!




***


Hıncal abiye saygılarımla....

SON bir hafta içerisinde Hıncal abinin (Uluç) iki yazısını okudum... Biri Tolunay Kafkas ile ilgiliydi. Kafkas?ın ?Kayserispor?u neden şampiyonluğa oynatmadığını? sorguluyordu Hıncal abi... Veya bunu neden çıkıp bağıra çağıra söylemediğini eleştiriyordu... Tolunay Kafkas Türkiye?nin son yıllardaki en parlak futbol adamlarından. Hem bilgili, hem tecrübeli, hem de ne kupa kazandığında ne de bir büyüğe 4 gol attığında ayağı yerden kesilmeyecek kadar sağlam bir karakter... Kayserispor?un çalışma şartlarını görmeden, oradaki insanların karakterlerini tanımadan, Kafkas?a böyle yüklenmek, onu vizyonsuz ilan etmek bence biraz ağır kaçmış. Belki de Kafkas, Kafka okuduğu için çıkıp kamikaze açıklamalar yapmıyordur... Bunu hiç düşündünüz mü?

DİĞER bir yazısı ise Ülker ve G.Saray Basketbol Şubesi ile ilgili... Ülker?in G.Saray?daki koç seçiminde bir müdahalesi olsa, kulüp 2 ay koç arayıp transfer dönemini ıskalamazdı. Erman Kunter?in peşinden boşuna koşmazdı. Takımda en az iki oyuncu farklı olurdu... Ülker?in gerçekten basketbol şubesiyle ekonomik katkı dışında bir ilişkisi yok. Aslında olsa, inanın şube daha iyi yönetilirdi... En azından bir plan, bir proje olurdu ortada. Bu saldım çayıra, mevlam kayıra havası yaşanmazdı kulüpte...

gökmen özdemir in yazısı
http://haber.gazetevatan.com/haberdetay ... d=4&wid=35

kendisinin son birkaç yazısına baktım basketbol ile alakalı birşey göremedim.darüşşafaka'ya 20 sayı farktan verdiğimiz maçtan sonra bile birşeyler yazmamış çok sevdiği galatasaray basketbol takımı ile ilgili.hatta milli takımın 0 mağlubiyet ile tamamladığı maçlar bile ilgisini çekmemiş yazmaya değer birşey olarak görmemiş sanırım.ne tesadüftür ki kendisinin son yazısını yine murat özyer'in eleştirilmeye başlandığı günlerde murat özyer'e destek için yazmıştı.forumdada tartışılmıştı yazı. buradan murat özyer e teşekkür ediyorum sayesinde basketbol köşe yazarlarınında ilgisini çekmeye başladı.gökmen özdemir'e de olmamış diyor on üzerinden üç veriyorum o da basketbol yazısı yazdığı için.uleb te elenirsek heralde hürriyet gazetesi murat özyer posteri verir.
 

Üst