Lig performansının çok belirleyiciliği yok. İsmail Kartal'ın 2.67 bu dönem, 2.20 mi ne önceki döneminde puan ortalaması tutturduğu, Şenol Güneş'in çok daha az imkanla geçen yıl 2.30 ortalama yakalayıp yüzyılın depreminde puan gaspçılığına çıktığı bir ligden bahsediyoruz. Yabancı sınırı da varken bu ekonomide, bu ligde sene başı Şenol Güneş'in kurduğu gibi bir kadroya kalmazsanız ve Jesus gibi egoyla bütün ayarlarla oynamazsanız (ki ona rağmen o da acayip puan yakalamıştı) çok kolay puan kaybetmezsiniz.
Ben Okan hocaya ilk defa bu yılki ŞL performansıyla inandım. Sene başından beri ben 3'lü oynayıp kaçak güreşmemizi isterken adam her maça bildiği sistemle çıkıp Emre Özcan'ın dediği ''pres uzmanı'' kisvesini gösterip her şart ve bütçedeki rakibine sahayı dar etti. Adam ŞL'de tüm maçları kazanabilecek seviyede oynatıp belki de sadece en ortalama oynadığını kazandı yani o derece. Portekizli bahisçi hakem hakka girmese belki Allianz Arena'da Kopenhag'dan da önce puan alırdı. Eline Stambouli kadar orta sahada kalite verilmemişken kendi oyuncu devşirip Şampiyonlar Ligi'nde bu performansı izletti, bu kalite olarak direnç noktasıdır.
Kendisinin hala eleştirilecek, geliştirilecek noktaları var ama Galatasaray'a yıllar sonra bir oyun ezberi getirmesi bile takdire şayan noktadır. Zaten o yüzden İsmail Kartal'ın zirvesi Fenerbahçe, Şenol Güneş'in FC Tokyo filan olmuştur. Okan Buruk o 1-2 ince eksiğini de geliştirip bu üstün oyununu her şartta ezber hale getirirse Avrupa'nın en iyi takımlarını çalıştırabilecek bir potansiyele sahiptir.