Ömer Yalçınkaya

Doğruysa çalsın sazlar oynasın kızlar. Yerine adam akıllı birini koymamız lazım ama.
 
Galatasaray Basketbol Şubesi Genel Menajerimiz Ömer Yalçınkaya, Galatasaray Televizyonu’nda yayınlanan Gün Ortası programında Melisa Çizmeci’ nin konuğu oldu. Galatasaray Doğa Sigorta Erkek Basketbol Takımımız ve Galatasaray Kadın Basketbol Takımımızın geride bıraktığı sezon hakkında değerlendirmelerde bulunan Ömer Yalçınkaya, takımlarımızın geleceğe dair planları hakkında bilgi verdi.



Basketbol Şubesi Genel Menajerimiz Ömer Yalçınkaya şu ifadeleri kullandı:

“Galatasaray Doğa Sigorta olarak, Doğa Sigorta ailesi ile birlikte iş yapmaktan dolayı çok memnunuz. Böyle değerli kurumun Kulübümüz ile bir araya gelmesi ileriki yıllarda Türk Basketboluna çok değer katacaktır. Onlara, huzurlarınızda bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.

Biliyorsunuz Türkiye’nin ekonomik şartları çok iddialı, bütçesi yüksek takımlar kurmaya pek izin vermiyor. Kulübümüzün de imkanları doğrultusunda Sayın Başkanımız Mustafa Cengiz ve Basketbol Şubesinden sorumlu Yönetim Kurulu Üyelerimiz Sayın Ömer Cansever ve Erol Özmandıracı’nın desteğiyle sezon başında herkesin tereddüt ile baktığı ancak teknik ve idari kadronun inanarak kurduğu bir takımla yola çıktık. Tekrar altını çizmek istiyorum Başkanımızın ve Yönetim Kurulumuzun çok önemli destekleri oldu. Sonuçta hiçbir Galatasaray forması sahaya kaybetmek için çıkmaz. Biz de bu amaçla başta Ertuğrul Erdoğan Hocamızla beraber sezona hazırlandık ve adım adım bunda da başarılı olduk açıkçası. Sezon başında tabiri caizse tecrübesiz ve genç bir takımın bazı aksaklıklarını yaşadık. İlk beş hafta istediğimiz sonuçları alamadık. Evimizde beklemediğimiz bir Afyon yenilgisi vardı. Anadolu Efes maçı ile başladık lige, arkasından Bahçeşehir. Bu dönemi hem taraftarımızın hem de Yönetimimizin desteğiyle, Beşiktaş galibiyeti ile başlayan bir seri yakaladık. Ligin ilk yarısında acaba işler kötüye mi gidiyor derken biz bunları hesap ediyorduk. Belli bir dönemden sonra ivmeyi alarak yukarıya doğru gittik. Daha öncesinde şampiyonluklar, kupalar kazandık. Türkiye’ye ilk Euro Cup’ı getirdiğimiz sezon Türkiye Ligi’nde yarı final oynamıştık. Sonrasında üç yıl inişli çıkışlı bir grafik çizdik. Bu sezonla birlikte de tekrar istediğimiz yerlere gelmek için bir başlangıç yaptık diye düşünüyorum. Harcadığımız paranın karşılığını bence bu sene ligde en iyi alan takımı Galatasaray Doğa Sigorta’dır.

Galatasaray hiçbir zaman yarı finallerin takımı değildir, Şampiyonlukların takımıdır. Biz Ertuğrul Erdoğan ile beraber bir proje peşindeyiz. Anadolu Efes’in ve Fenerbahçe’nin Euroleague seviyesinde harcadığı bütçelere bakınca bu sezonu yarı final ile taçlandırmak önemliydi. Yarı finalde Anadolu Efes’e 3-0 kaybettik ama çok ciddi problemler yarattık rakibimize. Normal sezon sırasında evimizde aldığımız Fenerbahçe galibiyeti, Beşiktaş’a karşı hem içeride hem de dışarıda aldığımız galibiyetler çok önemliydi. Ancak biz tabii ki yarı final ile yetinmeyeceğiz, bunun üzerine ne koyabiliriz ona bakacağız. Önümüzdeki 2 yıl içinde şampiyonluğun en büyük adaylarından biri olacağımıza inanıyorum. Başarıda sürekliliği olan bir takım yaratma peşindeyiz. Oyuncuların aidiyet duygusu ile Galatasaray Doğa Sigorta’da oynarken keyif alacağı, başarıya odaklı bir takım sözünü kendi adıma ve antrenörümüz Ertuğrul Erdoğan adına burada veriyorum.

Seyircisiz bir hayat düşünemiyorum. Galatasaray taraftarı her zaman bizim parkedeki altıncı adamımız olmuştur. Onlar bizim için çok değerlidir. Biz de onlara layık olabilmek için çok çalışıyoruz. Bir özeleştiri de yapmam gerekiyor, biz ligde normal sezonda 18 galibiyet aldık ama Eurocup ‘ta istediğimizi yapamadık. Bunun açıklaması lütfen bahane olarak algılanmasın ama biz takımı kurduğumuzda en tecrübeli oyuncumuz 24-25 yaşında, çaylak dediğimiz Amerika’dan Avrupa’ya yeni adım atmış oyunculardı. Onların da lige ve takıma adapte olabilmesi için zamana ihtiyacı vardı. Biz ligin ilk 5 haftasında sıkıntı yaşadık ama Eurocup da o ilk 5 haftada bundan nasibini aldı. Grup maçları olduğu için Eurocup’ ta üzerine koyarak ilerleyemiyorsunuz. Aldığınız galibiyetler sizi bir üst tura taşıyor. Bizim o dönemde kaybettiğimiz çok şanssız maçlar oldu. Bir maçı deplasmanda ULM’a iki uzatma sonucu, yine diğer bir deplasman ona Andorra maçını bir uzatmada kaybettik. Ayrıca evimizde 1 sayı ile kaybettiğimiz Monaco maçı aklıma geliyor. Bu maçları kazanabilseydik üst tura ilerleyecektik ama ilk baştaki acemilik daha doğrusu seyircinin ‘Bu Amerikalı oyuncular çok iyi oyuncular ancak henüz 23-24 yaşındalar. Daha alışmak için süreye ihtiyaçları var’ demesi gerekiyordu. Aslında büyük bir iş yapıldı, taraftarımızın da bunun farkında olduğunu biliyorum. Bunun üzerine ekonomik şartları da göz önünde bulundurarak nasıl üstüne koyarız, Türk basketbolunun gelişmesi için neler yapabiliriz, biz bunları da düşünüyoruz.

Avrupa’da sorun yaşadık ama bizim için Avrupa her zaman çok önemli. Üzerimizde bunun burukluğu da var. Eğer 1 sayıyla kaybettiğimiz maç ya da iki uzatma sonucu kaybettiğimiz maçlar olmasa biz bir üst gruba kalıp, oradan da çeyrek finale doğru gidebilirdik. Bu takımı motoru sonradan ısınan bir araç gibi düşünmek lazım. Genç oyuncular bu özgüveni vermek geldikleri anda maalesef olmuyor. Teknik ekibin sistemine alışmak için de bir süreye ihtiyaçları vardı. Sadece yazın yaptığınız 2 aylık antrenmanlarla bunu sağlayamıyorsunuz. Ligin gidişatı da sizin sisteminizi belirliyor. Biz hep sabırlı olmamız gerektiğini söylüyorduk. Sonuçta başarıya ulaştık mı? Tabii ki şampiyonluk ve final bizim için çok büyük bir hedefti ama yarı final de azımsanmayacak bir başarıdır. Galatasaray Doğa Sigorta olarak bunu yapabildik ama inanın bana bu takım son maçı oynadıktan hemen sonra önümüzdeki sezon bu takımı daha yukarıya taşımak hedefiyle Sayın Başkanımız, Yönetim Kurulumuz ve Teknik Ekibimizle birlikte çalışmalara başladık.

Galatasaray Doğa Sigorta Erkek Basketbol Takımımızın, playoff serüveni hakkında değerlendirmelerde bulunan Ömer Yalçınkaya, “Gaziantep Basketbol’u da çok takdir etmek gerekiyor. Bu sezon ligde önemli işler yaptılar, beşinci sırada bitirdiler. Bir önceki sezona baktığımızda ligde kalmayı son maçta başarmışlardı. Bu sene iyi bir basketbol oynayarak takım halinde beraber iyi bir noktaya geldiler. Rakip olarak bakınca aslında bizden çok bir farkları yoktu. Biz genç bir takımız, yeni kurulan bir takımız fakat çok aşama kaydettik. Bizim çeyrek finalde elenmek gibi bir düşüncemiz tabii ki yoktu. Ev sahibi avantajını almak için son ana kadar mücadelemiz sürdü. Hatta son haftadan bir önceki hafta Gaziantep ile evimizde oynadık ve onları yenerek ev sahibi avantajını kazandık. Gaziantep ile biz ligde deplasmanda oynadığımız mücadeleyi de kaybetmiştik. Biz ev sahibi avantajımızı iyi kullanarak ikinci maçı orada kaybetsek de üçüncü maçı kazanarak yarı finale kaldık. Hayallerimiz aslında final oynamak hatta şampiyonluk kazanmaktı. O ortamı sağladık ama Anadolu Efes çok güçlü bir rakip. EuroLeague Final Four’da final oynayarak güçlerini ispat ettiler. Çok kaliteli ama bedelleri de bir o kadar yüksek oyunculara sahipler. Neticede bu biraz da ekonomiye bakıyor. Her ne kadar birinci maçta kazanma noktasına gelsek de ikinci maçta bir şey yapamadık, üçüncü maçı da kazanmak için sonuna kadar mücadele ettik fakat son topları kullanamayarak mağlubiyet ile ayrıldık. Rakibimizi tebrik ediyoruz, onlar da bu sezonu çok iyi geçirdiler. Şu anda final maçları oynuyorlar. Biz kendimize baktığımız zaman çok büyük paralar harcayarak bu sezonu kurtarabilirdik belki ama uzun vadeye baktığınızda daha iyi yapılanmak, alt yapılardan oyuncu çıkarmak zorundasınız. Biz şu anda alt yapıdan 1-2 oyuncuyu antrenmanlara koyabiliyoruz fakat artık o oyuncularımızın maçlarda süre de alması gerekiyor. Önümüzdeki sezondan itibaren bununla alakalı da teknik çalışmalar yapılacak. Basketbolda asla küçülmeden, her sene alt yapıdan oyuncu çıkartarak; kaliteli, önüne hedef koyan oyuncularla markamızı hep yukarıda tutmak istiyoruz.

Yönetimimiz ve Başkanımız her zaman maçlarımıza geliyor. Bu çok önemli bir destek. Ben ne zaman kafamı kaldırsam Başkanımız ve Yönetimimiz locada bizim yanımızda oluyor. Bu kadar yoğunken, bu kadar branşın olduğu bir kulüpte Sinan Erdem’e gelip bizi desteklemeleri bizleri her zaman onurlandırmıştır.

Oyuncularımızı değerlendirirken isim isim gitmek bana çok doğru gelmiyor ancak şunu söyleyebilirim ki bizim takımımız gerçekten bir takım oldu. Bunu gururla söylüyorum. Buradaki en büyük mimar bence koç Ertuğrul Erdoğan’dır. Seçtiği oyuncuların karakterleri, takıma uyumları…. Yabancı oyuncularla defalarca konuştuktan sonra takıma getirmemiz bu yapıyı kurmamızda çok önemli rol aldı. Ben şunu örnek veriyim: şu anda bizim çaylak olarak aldığımız oyunculardan bir tanesi, Nigel Hayes EuroLeague takımı Zalgris Kaunas ile önümüzdeki sezon için anlaştı. NBA Yaz kampından NBA’de oynamayı deneyecek. Bunlar bizim için doğru seçim yaptığımızın göstergesi. Diğer taraftan baktığımızda Aaron Harrison 24 yaşında, ona da çok ciddi teklifler var. Belki onu da bir yerlerde göreceğiz. Bu seçimleri yaparken hep ileriyi düşünerek yaptık. Burada niye bu oyuncularla 2-3 yıllık kontratlar yapmadınız sorusu akıllara gelebilir. İşin bir de gerçek boyutu var. Bu oyuncuları hedefleri doğrultusunda takıma adapte edebilirsek bir sene sonra biz aynı ayarda oyuncuları belki daha iyisini de bulabiliriz. Bu oyuncular Galatasaray takımından Euroleague veya NBA’ e gidiyorlarsa bu demek ki yerlisi yabancısıyla birçok oyuncu bize gelmek için kapımızı çalıyor. Bunlar güzel göstergeler, kulübümüzün markasını hem saha içinde hem de saha dışında yukarı çıkaran önemli göstergeler. Biz bunun peşindeyiz, şu anda seçici durumda olan biziz. Yabancı oyuncularımızı sene başında buraya geldiğinden daha da üstüne koyarak ilerlediler. Takımın parçası oldular, herkese el uzattılar. Biz bu konuda başarılı olduk zaten başarıyı getiren en önemli etkenlerden biri de buydu. Her oyuncunun, en az oynayan oyuncudan en çok süre alan oyuncuya kadar bütün olarak bir başarı yakaladık. Bunun için de çok mutluyuz.

Yeni sezon çalışmaları daha önceden başladı, takip ettiğimiz oyuncular var. Sezon bittikten sonra da kontratlı oyuncularımız var. Yabancı oyuncularımızdan Marko Arapovic ile kontratımız devam ediyor. Geçen sezon sakatlığından dolayı bir çıkış arıyordu, Galatasaray Doğa Sigorta olarak kapılarımızı açtık. Geçtiğimiz sezon üzerine koyarak katkı verdi, önümüzdeki sezon da bizimle olacak. Diğer yabancı oyuncularımız da gitmek istemiyor ama biz acaba daha iyisini yapabilir miyiz diye düşünüyoruz. Şu anda araştırmalar devam ediyor. Türk oyunculardan Ege, Ayberk, Emir, Can, Erolcan ve Caner ile kontratımız var. Kaptanımız Göksenin Köksal ile kontrat yenileyeceğiz. Yine de Türk kadrosunu güçlendirmek adına bir ya da iki transfer yapmayı planlıyoruz. İsim olarak bir şey söyleyemiyorum şu anda. Türk rotasyonunu kuvvetlendirmek için transferler yapmak istiyoruz. Önemli mesafe de kat ettik bu konuda. Galatasaray Televizyonu ya da Galatasaray’ın medya kanallarıyla açıklama yapmadığımız sürece lütfen itibar edilmesin. Eğer biz bir transfer yaparsak ilk dillendireceğimiz mecra burası olacaktır. Taraftarlarımız sadece burayı takip etsin bu anlamda. Oyun kurucu pozisyonuna mutlaka yabancı bir transfer yapacağız. Aaron Harrison’a da teklifimizi verdik. Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe’ye müthiş üçlüklerini atan, taraftarımızın da çok sevdiği oyuncumuza Avrupa’nın yüksek bütçeli takımlarından teklifler gelse de biz de limitlerimizi zorlayarak, Sayın Başkanımızdan da destek alarak teklifimizi yaptık. Şu anda oyuncudan cevap bekliyoruz. Bunlar kısa sürede olacak şeyler değil. Temmuz başında katılacağımız bir NBA Yaz Kampı var. Oradaki oyuncuları izleme fırsatımız olacak. Tahmin ediyorum temmuzun ikinci yarısına kadar isimler pek netleşmez.

Biz bir ekibiz ama bu işin esas mimarı Ertuğrul Hoca. Sabah akşam mesai yaparak müthiş bir iş yaptılar. Bu oyuncular da kendilerine verilen bu değeri görünce neden gidip başka bir maceraya girsinler ki? Bu işin maddiyat tarafı çok önemli ama ben tercih edilen bir Kulüp olduğumuzu görüyorum.

Her maçın heyecanı ayrı, bizim her maçımız bir finaldi. Tecrübesi az olan takımlar her maça final olarak çıkıyor. Fenerbahçe galibiyetini 7-8bin taraftar ile Sinan Erdem’de yaşamak çok güzel bir duyguydu. Her maçın hikayesi ayrıdır. Bizim deplasmanda kazandığımız Beşiktaş maçı, kötü gidişat içerisinde bir nefes almamızı sağlamıştı. Bizim için önemli bir maçtı. Darüşşafaka deplasman galibiyeti, Fenerbahçe galibiyeti...

Kadın Takımımızla ilgili şunu söyleyebilirim. Bence çok önemli bir iş yaptılar. Kadın Basketbolunun lokomotifi olan Galatasaray’ın hep buralarda olması gerekiyor. Alt yapıdan yukarıya çıkardığımız 5-6 oyuncuyla buralara gelmek çok önemli ve takdir edilmesi gereken bir iş. Kadın Basketboluna yaklaşım maalesef seyirci anlamında çok olmuyor. Biz bunun acısını hem sponsor anlamında hem de maçlardaki seyirci sayılarında eksik olarak yaşıyoruz. Kadın Basketbolumuzun daha da yukarılara gitmesi için biraz daha ilgiye alakaya ihtiyacı var. Biraz daha sponsor desteğine ihtiyacı var. Bunları başardığımızda çok daha önemli işler yapacaktır. Galatasaray her zaman finallerin takımıdır. Kadın Basketbolunda da yüksek bir bütçeye sahip olan ve sezonu üçüncü sırada bitiren Hatay’ı eledik. Son ana kadar mücadele ettiğimiz, hatta ev sahibi avantajını da ele geçirdiğimiz Fenerbahçe serisini de son toplarda kaybetmek skor ve netice anlamında bizi üzdü ama geriye dönüp baktığımızda bu genç oyuncuların Türk Basketboluna kazandırılması, yabancı oyunculardan maksimum verimin alınması bence çok önemliydi. Dolayısıyla onların da hakkını teslim etmek lazım. Galatasaray Kadın Basketbolu, başta Efe Güven ve yardımcıları olmak üzere, Kaptanımız Işıl Alben ile sporcularımız layıkıyla kulübümüzü temsil etti.

Galatasaray Kadın Basketbol Takımının, Avrupa performansı çok daha üst düzeylerde sonuçlandı. Biz bu genç kadroyu kurarken kaptanımız Işıl Alben ile birlikte aldığımız oyuncular, sakatlıktan dönen Moriah Jefferson’ın ilk sezon verdiği katkıyı verememesi, Monika, Victoria ve Farhiya’nın bize yabancı performansı adına çok iyi katkılar vermesi Avrupa’da ilerlememizde çok önemliydi. Onların da verdiği katkıya müteşekkirim. Bizim Kadın Basketboluna farklı bir gözle bakmamız lazım. Galatasaray, Türkiye’de EuroLeague ilk kez kazanan, EuroCup’ı iki kere kazanan ve kulüp bazında müthiş başarılar yakalayan bir takım. Gönül istiyor ki sponsorlar kapıyı çalsın, Kadın Basketboluna ilgi artsın. Belki de bu ilgi ve alakayı başka yerlerden karşılamak gerekiyor. Sezon bitince biz Federasyon ile de bir araya geldik. Belki Kadın Platformlarıyla bir araya gelip, onların desteğini alarak Kadın Basketbolunu Türkiye’de daha yaygın hale getirmemiz gerekiyor. Olmayan paralarla ya da borçla bir işi yürütmek imkansız. Sonuçta kulübümüz başta Sayın Başkanımız Mustafa Cengiz olmak üzere bize müthiş destek veriyor ancak her maçtan sonra 700-800 Lira hasılat ile bu işi yürütmek çok kolay değil. O yüzden biz alt yapıya çok önemli katkılar veriyoruz. Özellikle Kadın Basketbolunda altyapı kızlarımızın A Takıma müthiş bir desteği var. Bunu sponsorlarla desteklemeden, sürekli harcayarak uzun vadeye yaymak imkansız.

Türkiye Basketbol Federasyonu’nun da önderliğinde kadın platformlarıyla bir araya gelerek hem sosyal anlamda görevimizi yerine getirmek hem de Avrupa’da yabancı takımları yenmek bizim için çok önemli.

Işıl Alben saha içinde ve saha dışında çok güçlü bir karakter. Bunun da hem saha içinde hem de saha dışında hakkını sonuna kadar veriyor. Bugün Galatasaray Kadın Basketbol Takımı, rakiplerine göre çok daha düşük bütçelerle, alt yapıdan gelen oyuncularla ve yeni bir antrenörle yola çıkarak bu başarıları yakaladıysa, burada aslan payını Işıl Alben’e vermek lazım.

Teknik anlamda Efe Güven tabii ki çok güzel bir iş yaptı, Kaptanın ona yardımcı olması, gerçek bir Kaptan gibi davranması çok önemliydi. Bir kere daha kendisine teşekkür ediyorum sizin aracılığınızla, Milli Takımda da başarılar diliyorum. Işıl Alben önümüzdeki sezon da Galatasaray Kadın Basketbol Takımını yukarı götürmek için elinden geleni yapmaya devam edecek.

Bizim Kadın Basketbolunda en büyük dayanağımız hem rekabete girecek hem de şampiyonluklar alacak alt yapıdaki oyuncuların varlığı. Bunun belki de bir parlaması olarak Sude Yılmaz’a sezon ortasında gelen bir davet vardı. Avrupa’da oynayan 17 yaş yetenekli basketbolcuları NCAA’in düzenlediği kadınlar Final Four’una bir hafta öncesinde davet ettiler. Kolejden gelen antrenörler onlara bir hafta boyunca antrenman yaptırarak onları izledi. Avrupa’dan oraya oyuncular gitti. Türkiye’den de Sude Yılmaz’ın davet alması aslında bizim ne kadar doğru ve önemli bir iş yaptığımızın göstergesi. Sude’yle biz gurur duyuyoruz. Hem Milli Takımlar da hem de orada gördüğü ilgi alaka diğer oyuncular için de müthiş bir örnek olacak.

Şampiyonluklar alt yapılarda önemli hatıralardır ama esas önemli olan oradaki tecrübeleri edinmiş oyuncuların A Takıma yavaş yavaş gelmesidir. Bunun için hem aldıkları derecelerle hem de A Takıma verdikleri destekten dolayı alt yapı antrenörlerine de teşekkür ediyorum.

İnci çok özel bir oyuncu adından da belli olduğu gibi. Soyadı da Güçlü, bunları aslında kendisinin de hissetmesi gerekiyor. Sezon içerisinde kendisiyle ağabey – kardeş, genel menajer – oyuncu olarak çok sohbetler yaptık. İnci’nin özgüveninin bir parça eksik olduğunu, sahada yapabileceklerinin her ne kadar antrenörü söylese de farkında olmadığını, biraz kırılgan bir yapıya sahip olduğunu gördüğümüz anlar oldu ama sezonun sonuna doğru sanki bir sihirli değnek değdi. Burada teknik anlamda Efe Güven’in de yaptığı çok önemli bir iş var.

Özellikle Fenerbahçe serisinde kazandığımız maçlarda çok önemli katkı verdi. İnci zaten bunları yapabilecek potansiyele sahip bir oyuncumuz. Bunu devam ettirebilmek için şu anda Milli Takım kampında. Tahmin ediyorum ki bu yaz önemli başarılara imza atacak Milli Takımın bir parçası olacak ve önümüzdeki sezon İnci bu takım için ne kadar önemli bir değer olduğunu kendisi de fark edecektir.

Deplasmanda yarı final maçında kazandığımız Fenerbahçe galibiyeti bu sezonun unutulmaz maçları içerisinde başta geliyor. Işıl Alben’in o kadar taraftarın önünde skora verdiği muhteşem katkı, iyi bir takım olduğumuzu orada ispat etmek müthiş bir duyguydu. Orada gururlanarak izledim. Çeyrek finalde Hatay’ı deplasmanda yenmek de çok önemli bir işti. Son topta maçı kazanıp İstanbul’a dönmek çok güzeldi. Bu iki maçı öne koyarım diye düşünüyorum."
 
Hani kovulmuştu bu adam yahu.
Neymiş 2 yıl içinde şampiyonluğa oynayacak takım olacakmışız.
Siz önce oyuncuların parasını zamanında ödeyin.
Daha sonra da transfer yasaklarını kaldırın.
Sonra şampiyonluktan bahsedin efendi...
 
Futboldaki ezik fenerlilerin sezonda sadece kazanılan Galatasaray maçlarından bahsetmesi gibi, bu sözde menajer de 10 kez "fenerbahçe galibiyeti" demiş. Bravo olağanüstü bir başarı. Heykel falan da dikelim mi? Böyle tipler oldukça seyirci de gelmez, başarı da gelmez. Bunları inatla görevde tutan yönetimi de desteklemiyorum. Yallah futbola!
 
Seni bu şubenin başından almazsak bize yazıklar olsun.
 
Bu uyuz herif Feneri yendik diye yine ekranlara çıkmaya başladı kaçırmayıp. Bunu görevden alamayan her kim varsa çok büyük beddua ediyorum.
 
Göründüğü gibi olmayıp çok sinsi ve farklı ajandalara sahip bir Genel Menajerdir. Özellikle kadın takımını başarısız olmasını hiç istemiyor zira orada kafasına göre yapmak istediği bazı değişiklikler bulunmakta. Bunun için takımı sabote edecek kadar haindir. Şubeden ne olup bittiğinden hiç haberi olmayan ya da yanlış bilgilendirilen sözde yöneticiler de bu arkadaşa çanak tutmaya devam ediyor. Oyuncular ve teknik kadronun maaşlarında ödeme sıkıntısı olurken kendi maaşı hiç sekmemektedir.

Saygılar.
 
Hâlâ görevde rezil. İnanılır gibi değil. Biraz karakter, utanma olsa kendisi giderdi çoktan. Diyecek kelime bulamıyorum. Küfür etmeye bile değmez.
 
FOTO.jpg
BASKETBOL YÜZÜNDEN BIRAKTI
Özüdoğru'nun istifasının ardından ortaya atılan iddialardan biri de Kadın Basketbol takımıyla ilgili... İddiaya göre sakatlıklar nedeniyle takıma transfer yapılmasını isteyen Özüdoğru, buna karşı çıkan diğer yöneticiler Ömer Cansever ve Ömer Yalçınkaya ile ters düştü.
 
87849BA3-0AED-41AF-B166-4534DFFDB238.jpegDefolup gideceksin vasıfsız kanser hücresi..
Seni ısrarla o koltukta tutan liseli dayıların da peşinden gelecek.
Ne pis herifmişsin sen yahu! Yüzsüzlük sende, yalancılık sende, pişkinlik sende, utanmazlık sende, hainlik sende...
Gerçi böyle amatör branş düşmanı yönetimler varken bir şekilde senden beterini de bulurlar ama yine de ilk hedef senden kurtulmak.
 
Bu arkadaşı tutan kişilerin Abdürrahim Albayrak ve Yusuf Günay olduğunu düşünüyorum.Tam başkanda hastayken istediklerini yapıyorlar.
 

Üst