Özyer'den Türkbasket'e Röportaj

TURKBASKET.COM-CAN BUDAK

Can BUDAK- Bu yıl yaptığı Zizic, Gurovic, Milosevic ve Graves gibi flaş transferle sezona oldukça iddialı giren Galatasaray Cafe Crown'da coach Murat Özyer, hedeflerini ve takımın durumunu Turkbasket'e değerlendirdi.

- Öncelikle Teknosa Türkiye Kupası'ndaki performansınızı değerlendirerek başlamak istiyorum. 4 takımlı gruptan son maçta çeyrek final vizesi aldınız. Sanırım Galatasaray Cafe Crown beklentilerinizin altında bir performans sergiledi.

Kupada önce Beşiktaş Cola Turka karşılaştık. Rakibimizin önünde ilk periyota iyi başlamamıza karşın ikinci çeyrekte oyundaki dengeyi Beşiktaş'a kaptırdık. Hücumda zorlanınca savunmada kolay sayılar yedik. Daha sonraki üçüncü ve dördüncü periyotlar başabaş geçti fakat rakibimizin devrede yakaladığı 13-14 sayılık fark bizim kovaladığımız, onların kaçtığı bir mücadeleye döndü. Sonunda son iki topu kullanamayıp, onlarda faul yapınca böyle bir farkla maçı kaybettik. Darüşşafaka Cooper Tires ile oynadığımız ikinci maça gelince. Bu maçı kupada varolmamız için kazanmamız lazımdı. Daçka da genç bir takım. Bir gün önce de Casa TED Kolejliler'e farklı yenilmişlerdi. Bu ortamda maça çok iyi başladık. Birinci ve ikinci periyotta iyi oynarak 17 sayılık farkı yakaladık. Aradaki farkında etkisiyle savunmada biraz gevşedik. Darüşşafakalı oyuncularda kendilerine olan güvenini kazandı. Emre Bayev ve Maarten Leunen'in skorlarla üçüncü periyotta skoru kendi lehlerine çektiler. Dördüncü periyotunun sonuna doğruda öne geçmeyi başladılar. Kaptığımız bir topun ardından kritik bir turnike kaçırdık. Kaçan turnikenin sonraki hücumlarda da başarılı olamadık. Yaptığımız taktik faulleri de değerlendiren Darüşşafaka maçı kazandı. Bu beklemediğimiz bir sonuçtu. Daçka çok genç bir takım olmasına karşın Ekrem Memnun tarafından çok iyi çalıştırılmış bir ekip olarak gözüktü. Sezon başı olmasına karşın genç oyuncular kendilerini göstermek istiyorlardı. Son maça geldiğimizde Casa TED Kolejliler karşısında bize 19 sayılık bir fark gerekiyordu. Maç programında ilk mücadelenin bizimkinin olması hırsımızı olumlu yönde artırdı. Çok iyi savunma yaparak, uzun bir süre rakibimize sayı attırmadık ve 13-0'lık bir seri yakaladık. Bütün periyotlarda geriye düşmeyerek, tümünü kazanarak, farklı bir galibiyet elde ettik. Maç sonrası ikinci karşılaşmayı beklemeden Samsun'a doğru yola çıktık. Çünkü sizin elinizde olan bir şey değil. Çünkü ikinci maçı kaybederek, gruptan çıkma ihtimalllerini başkasının eline bırakmışsınız. Geçen yılda böyle bir durum yaşamış ve gruptan çıkamamıştık.

''HENÜZ YÜKSEK TEMPODA OYNAYAMIYORUZ''
Teknik ekip ve idarecilerle Türkiye Kupası'nı değerlendirdiğimizde şunların altını çizdik. Bazı oyuncularımız henüz maçı yüksek tempoda oynama form düzeyine erişmemiş durumda. Bunlar idman, konsantrasyon eksikliklerinden dolayı olabilir. Ama bu yıl kurduğumuz bu kadro bu tip nedenleri kaldıracak düzeyde değil. Yaptığımız toplantılarda artık daha iyi savunma yapan, 40 dakikaya konsantrasyonunu yayan bir takım olmamız gerektiğini arkadaşlarla paylaştık. Umut ediyorum, Casa TED Kolej maçımızdaki performansımızı daha yukarıya çekerek, lige ve Avrupa Kupası'na başlayacağız.

-Merak ettiğim bir konuyu açmak istiyorum. Son iki yıldır takımınızda ABD'li oyuncuların daha ağırlıklı rol aldığı bir sisteminiz vardı. 2 Sırp ve 1 Hırvat oyuncuyu kadronuza almanızda Avrupalı oyuncularının iş ahlakına daha sadık olmaları mı rol oynadı ? Yoksa kafanızda bir sistem değişikliğine mi yöneldiniz ?

İkisi de aynı yola çıkıyor. Önceki dönemlerle bu sezonki bütçe arasından ciddi bir fark var. Böyle olunca da kariyerli Avrupalı oyuncuya gitme şansımız doğdu. Tabii geçen sezon ULEB Cup'da ilk dört takım arasına kalmamızda, Galatasaray Cafe Crown'un biraz daha ciddiyetini, organizasyonun tanınırlığını artırdığını düşünüyorum. Bu tip yıldız oyuncuların kulübe gelmesinde bunun da rol olduğunu tahmin ediyorum. Avrupalı oyuncular basketbolu daha çok bilerek oynuyorlar. Avrupa'da istikrarlı olan ABD'liler zaten Euroleague'de oynuyor. Bence iyi bir ekip oluşturduk. Ufak tefek eksiklerimiz var. Oralara da gereken takviyeleri yapacağız.

''TÜRKLERİN KALİTESİ LİGİ BELİRLEYECEK''

-Bu takviyelerin hangi pozisyonda olacağını öğrenebilir miyiz ?
Ben 2 Temmuz'da Galatasaray kulübüyle anlaştım. O sırada Fatih Solak Aliağa PETKİM'den aldığı teklifle İzmir takımına gitmişti. Fatih belki geçen yıl fazla süre alamadı ama bu sezon kendisini kullanma şansımız olabilirdi. Şimdi o şans Cemal (Nalga)'a gelecek ve şansı o kullanacak. Bizde kiralık olan Cenk Akyol, bazı maçlar iyi, bazen de kötü oynadı. Yine de takıma katkısı olan bir oyuncuydu. O da kiralık olduğu için Efes Pilsen'e geri döndü. Tufan Ersöz'de geçen yıl 5 maç oynamıştı, ki oynadığı karşılaşmalarda bize büyük katkılar sağlamıştı. Türkiye Kupası öncesi burnu kırılmıştı. Dönüşünde üstüste 3 kritik maç kazanmıştık. O maçlarda da ciddi katkı vermişti. Onun da ağır bir sakatlık yaşaması, bizim kadromuzda yer alması beklenen 3 Türk oyuncumuzdan bizi yoksun etti. Bir tek Polat Kocaoğlu yerli oyuncu takviyesi gerçekleştirebildik. İki genç oyuncu (Teoman Örge ve Alican Güney) aldık. Bunlar gelecekte çok faydalanacağımız oyuncular fakat Türkiye'de bir gerçek var. Üç yabancı sahada iken 2 Türk oyuncu ilk 5'de yer alabiliyorlar. Yukarıdaki grup için yabancılar birbirlerine yakın seviyelerde oyuncular olacaklar. Türk oyuncuların kalitesi, tecrübesi ve ortaya koyacakları performans takımların kaderlerini yukarıya doğru etkileyebileceğini düşünüyorum. Bu anlamda biz Haziran-Temmuz döneminde bize katkı verebilecek Türk oyuncu alamamız nedeniyle bizim burada diğer takımlara göre bir dezavantajımızın oluştuğunu düşünüyorum. Ama burada her dezavantajın getirdiği avantajda vardır. Nedir bu? Şu anda elimizde geçen yılda bu kadroda yer alan Türk oyuncular var. Kim gibi? Murat Kaya, Erdem Türetken, Cüneyt Erden, Hüseyin Beşok, Cemal Nalga gibi bir çekirdek kadromuz var. Bu oyuncularında kendilerini şampiyonluğa oynayan takımın değerli Türk oyuncusu haline getirip, takımlarını yukarıya taşımak için bir fırsat yakaladıklarını düşünüyorum.

-Teknosa Türkiye Kupası'nda oynadığınız 3 maçla ilgili istatistiklere baktığımızda Galatasaray Cafe Crown'un 16 takım arasında hücum performansında altıncı, savunma boyutunda ise beşinciliği elde ettiğinizi görüyoruz. Ribaund ve asist kategorilerinde de ilk 5 takım arasında bulunuyorsunuz. Bunlar bir takım olma olgusunu gösteriyor mu? Hedefinizdeki hücum ve savunmanın yüzde ne kadarına ulaşabildiniz ?

Hepsine baktığımızda yüzde 60'ı diyebilirim. Ben bu dönemde yüzde 70-75'lerde olacağımızı düşünüyordum. Fakat takımı seçemedim. Hücumda belki skor kimi zaman yabancı oyuncularda, bazen de Türk oyuncularının katılımı oluyor. Kimin ne zaman ön plana çıkacağı belli değil. Antonio Graves hazırlık maçlarında önemli sayı katkısı sağladı. Graves'i Türkiye'deki maçlarda henüz beklenen ölçüde hücum anlamında devreye soktuğumuzu söyleyemem. Ama bir paylaşım olması hoş bir durum. Çünkü basketbolu bilen oyunculardan kurulu bir takım olduğundan dolayı, boş oyuncuyu bulana kadar topla oynayabiliyoruz. Bana göre savunma sistemimizde geldiğimiz noktada memnun değilim.

''BU SEZON SİSTEMİMİZ FARKLI...''

- Geçen sezon Galatasaray'da gözlemlediğim bir nokta; sizin oyun stilinize pek uymayan bir hücum anlayışı bulunuyordu. Bu dağınık hücum anlayışı Dee Brown'un oyun karakterinden mi kaynaklanıyordu?

Dağınıktan çok, Dee Brown'un oyuncu özelliğinin önemi vardı. Bir de kadromuzda çok koşan atlet uzunlarımız vardı. Bazı dönemlerde setten çok penetre pas, erken ikili oyunlarla savunmayı dağıtmaya çalışıyorduk. Belki durup, bir set hücumu göstermediğimiz için kamoyunda belki set üzerine yatkın bir takım olmadığımız gözetilmiş olabilir. Tabii burada oyuncu özellikleri öne çıktığını söyleyebilirim.Geçen sene biz iyi savunma yapan, mücadele eden, ikili oyunlarda kolay sayı yemeyen bir takımdık. Ligde geçen yıl normal sezonunu Oyak Renault ile birlikte en az sayı yiyen takım olarak kapattık. Geçen sezon savunmada aldığımız toplarla hücuma hızlı geliyorduk. Dee Brown'un hızlı yapısından dolayı hücuma çok hızlı çıkıyorduk. Zaman zaman bu penetre pas dağınık gözükebilir. Kasım ve Aralık ayında yaptığımız savunma ve hızlı hücumlarla ligde bütün takımları yenerek sıralamada birinci sıraya yerleşmiştik, ta ki sakatlıklar başlayıncaya kadar. Dolayısıyla bu sezonki oyuncularımızın sistemi biraz daha farklı. Yine hızlı oynamaya çalışacağız.Çünkü Cemal, Zizic, Milojevic ve Polat gibi uzunlarımız öbür sahaya hızlı giden oyuncular.

-Burada merak ettiğim bir konuyu sormak istiyorum. Siyahi oyuncuların beyazlara oranla atletik özelliklerinin yüksek olduğu bir gerçektir. Geçen sezona oranla bu yıl sistem farkı nedeniyle oluşan atletik özelliklerinizin düşüşünü nasıl kapatmayı düşünüyorsunuz ?
Takım oyunundan çok biz hızlı hücumu deneyeceğiz.Antonio Graves çok hızlı bir oyuncu. Cemal ve Milojevic çok hızlı koşan oyuncular. Tabii hızlı hücumları deneyeceğiz.Doğal olarak geçen yıl Charles Gaines ve Chris Owens'ın yaptığı smaçları belki göremeyeceğiz ama akıllı iki uzunun paslaşmasından dolayı kolay sayılar bulacağımızı düşünüyorum. Bu arada Milan Guroviç, Cüneyt Erden, Murat Kaya ve Polat Kocaoğlu'nun da iyi bir şutör olması bize hücumda farklı seçenekler sunacak.

-Fatih Solak'ın takımdan ayrılması konusuna gelirsek. Avrupa Şampiyonası Grup Eleme maçlarına Ömer ve Semih'in sakatlıkları üzerine adeta plajdan çağrılan Fatih, son derece olumlu katkı sağladı. Galatasaraylı taraftarlar merak edebilir, yerli uzun konusunda çok da alternatifi olmayan Galatasaray, bu denli hazır pivotu neden bıraktı? Ekonomik şartlar mı yoksa daha fazla süre alma istediği mi ayrılma kararında etkili oldu ?
Valla burada bu konuya en son cevap verecek insan benim. O dönem benim görevim yoktu. Burada yanıtı verecek taraflar; Fatih ile Galatasaray yönetimi olacaktır. Aliağa PETKİM'de iyi maçlar oynadığını duyuyorum. Belki de kendisi böyle bir transfere ihtiyacı olduğunu düşündü. Sözleşmesi de bitmişti. Milli Takımda da ilk 5'de başlamasının savunma kaynaklı olduğunu biliyoruz. Kendisine olan güveninin geldiğini düşünüyorum. İnşallah hem kendisi, hem de gittiği yeni takım için iyi bir sezon geçirir.

''TUFAN'IN DÖNÜŞÜ KENDİSİNE BAĞLI...''

- Tufan Ersöz'e gelirsek.. Sizin oyun rotasyonunuzda önemli bir yeri olan Tufan, geçen sezon geçirdiği sakatlık nedeniyle uzun süre oynayamadı. Ameliyat oldu ancak yine sakatlandı. Peki transfer için ara dönemde yerli oyuncu almayı düşünüyor musunuz ?
Şimdi burada Tufan Ersöz'e bir parantez açmam lazım.. Tufan'ın bu takımın kuruluşunda emeği çok fazla. Hem mücadeleci kişiliği, hem hücum yönü, daha da önemlisi iyi bir Galatasaraylı olup, bunu takım ruhuna yansıtması.Ayrıca tribündeki seyirci ile muazzam bir ilişki ve elektrik içinde olması onun çok büyük artılarıydı. Önemli bir oyuncu kaybettiğimizi düşünüyorum. Tufan hiç oynamayıp, kenarda oturduğunda takıma büyük katkı ve moral veren bir oyuncuydu. Umut ediyorum, sahalara en kısa zamanda döner. İngiltere'de özel bir tedavi görecek. Özel bir fizyoterapist ve kondisyoner tarafından çalıştırılacak. Kulüp bunu üstlenerek, bu değerli oyuncuya vefasını gösteriyor. Sahalara dönüşü, onun çalışma temposu, çalışmaya vereceği reaksiyon ve hepsinden de önemlisi geri döndüğünde psikolojisi önemli olacaktır. İki yılda toplam 5 maç oynamış olacak. Bu kroniklikten çok dizinde bir kemik oluşmuştu. Sezonun ortasında o kemiği aldırdı. Daha sonra Hüseyin (Beşok) ile birlikte İzmir'de özel bir kondisyoner tutup, 1 ay boyunca sezon öncesi çalışma yaptılar.Tufan sezon açılışına çok hazır geldi. Çarşamba günü doktor kontrolünü oldu. Doktor ona 'Hiçbir şeyin yok; devam edebilirsin' dedi. Ama cuma günü maalesef dizinin arkasındaki tendonda bir kopma oldu. Ameliyat gitti; 5.5 -6 ay sonra sahalara dönebileceği söyleniyor. Onun geri dönüşü, tamamen tedaviye vücudunun ve beyninin vereceği reaksiyona bağlı olacaktır. Biz bu yıl 3 Türk oyuncu kaybederken, sadece Polat Kocaoğlu ile anlaşabildik. Çünkü ben göreve geldiğimde sadece o boştaydı. Hiçbir Türk oyuncu serbest değildi. Tahmin ediyorum Aralık'ın sonundaki kiralık döneminde ortaya çıkacak 1-2 Türk oyuncuyu kadromuza dahil etmek istiyoruz. Ama şu an için bir isim yok. Henüz sezon başı olduğu herkes dakika ve sorumluluk alabileceğini düşünüyor. Daha sonra takımında süre alamayan ve önüne yabancı oyuncu gelebilen oyuncular arasında seçimler yapacağız. Şimdi Türkiye Kupası'nda takımlar 3'er maç yaptılar. Lige biraz daha bakış açıları değişti. Belki dördüncü hatta beşinci yabancısını alacak takımlar olacak. Kulüplerinde konumu itibariyle rahatsız olan Türk oyuncularla oturup, anlaşmak istiyoruz.

-Geçen sezon ULEB Cup'da gösterdiğiniz başarıya karşın Darüşşafaka Ayhan Şahenk Spor Salonu seyirciniz tarafından doldurulmadı. Bu sezon Daçka'nın yanında Efes Pilsen ile salonu paylaşacaksınız. Yaptığınız flaş transferlerle oluşturduğunuz güçlü kadronun seyirciyi salona tek başına çekebileceğini düşünüyor musunuz ?

Efes Pilsen'in de oraya gelmesiyle birlikte Ayhan Şahenk, yeni Spor Sergi olmaya aday oldu. O bölge gelişen bir bölge. Salonun çevresinde İstinye Park'ın da olması, çeşitli sinema ve eğlence merkezleriyle birlikte Ayhan Şahenk'in lokalizasyonunu daha iyi bir hale getirdi. İnsanlar yemeklerini yiyip, maçtan sonra da trafiğe takılmadan gidebilecekleri salona çok yakın yerler var. Darüşşafaka ve Efes Pilsen'in yanısıra bizim erkek ile bayan takımlarımızın orada maç oynayacak olması basketbolseverlerin hafta sonunda basketbol keyfini çıkartabilecekleri bir yer haline getirecek. Ben bu idari konuları çok net bilmiyorum ama sanırım hafta sonu iki günde basketbol tutkunları 4-5 saatini rahatlıkla geçirebileceği bir yer olarak düşünüyorum. Bence Ayhan Şahenk hoş bir organizasyon yaşayacak. Avrupa Kupası'nda ise yaşadığımız sıkıntı ise hafta içinde insanların iş saatlerinin sonuna doğru maçların burada olması. İş çıkışında kulelerin olması Maslak civarında trafiğin kaos haline gelmesine neden oluyor. Geçen yıl bizde Ayhan Şahenk'e yakın bir otelde kalmamıza rağmen 1.5-2 kilometrelik yolu 45 dakikada aldığımızı biliyorum. İstanbul'un genel sorunu bu. Metro tamamlanmadan bazı sorunların çözümü çok zor olacak. Geçen yıl ULEB Cup'da mücadele eden 54 takım arasında seyirci sayısında 52. olduk. Son dörde rağmen bu seyirci sayısının durumu aslında göz yaşartıcı bir konu ama lig maçlarımızın çoğunu dolu oynadık. Örnek vermek gerekirse, kimsenin beklemediği bir Oyak Renault maçını 2000 kişiye oynadık. Dolayısıyla hafta sonu oynanan maça seyircinin gelmesi kolay oluyor. Buna kulüp ve sponsorumuzda geçen yıldan yaptığı analizle bir katkı yapacaktır.Bunda bu yıl kurulan takımında alacağı sonuçların destek vereceğini düşünüyorum. Aslında seyirciyi çok özledik. Devamlı deplasmanda oynuyoruz. Seyirci takımı TV'de bile göremedi. Umut ediyorum, onlarla en kısa zamanda Ayhan Şahenk'de buluşacağız.

''ORGANİZASYONUN GÜCÜ YILDIZLARI GETİRDİ''

-Galatasaray'da çok sık yabancı oyuncu değişiklikleri gözleniyor. Türk Telekom ve Fenerbahçe Ülker bu konuda bir istikrar ve uzun vadeli çalışmalar yürütüyorlar. Sizin kulüpte yabancı oyuncular konusunda yaşanan bu istikrarsızlığı neye bağlıyorsunuz ?Maddi mi yoksa başkan etkenler mi bu sirkülasyona neden oluyor?

Bunu belki istikrarsızlık olarak isimlendirebileceğiniz gibi biz sezonluk programlar yapıyoruz. Bunun da etkisi olduğunu düşünüyorum. Bizde birinci yılın bütçesiyle ikinci sezonunki arasında fark oldu. ULEB Cup'da oynanamamız ile birlikte oyuncu profilimizde bir değişiklik oldu. Dolayısıyla bu önemliydi ama gelen oyuncular 2 yıllık sözleşme yapmak istemediler. Şimdi bu sadece kulübün de değil, oyuncuların da sorunu. Sadece 2 yıllık kontratı olan Dee Brown'du ama o da NBA'de oynamayı tercih etti. Geçen yılda bizde 3 yabancı oyuncumuz da bugün NBA'de. Oysa ki geçen yıl bu oyuncular kimilerine göre kötü oyuncular, kimine göre de iyiydi.Bunların üçünün NBA'ye gitmesi değerlendirme yapmak için önemli bir kriter olduğunu düşünüyorum. Bu yıl Galatasaray Cafe Crown'un organizasyon gücü daha kariyerli Avrupalı oyunculara gitmemizi kolaylaştırdı. Bu seneki değişiklikte ondan geldi. Zizic ve Milojevic'i aldığımızda Gaines ve Owens'ın yerleri dolmuş oldu. Forvet Robert Hite, NBA'yi gitmeyi kafasına koyarak bize gelmişti. Bize de NBA'yi sona kadar kovaladığı için 2007'nin sonuna doğru gelmişti. Dolayısıyla şartlar sizi götürüyor. Burada oyuncu 2 yıllık sözleşmeyi kabul etmediği zaman siz onun boğazına sarılıp, 'at şuraya imzanı' diyemezsiniz. Takımın alacağı derecenin yanısıra organizasyonun profesyonelliği, sağlamlığı ve Avrupa ile Türkiye'deki otoritelerin bakış açısı bunların hepsi etki ediyor. Türkiye'de ilk kez bir takımda oynayacak olan bir yabancı oyuncu daha önce ülkemizde oynamış bir arkadaşını arıp, ondan bilgi alıyor. Hele kariyerli oyuncular araştırmadan ülkemize gelmiyorlar. Burada kulübün organizasyon devamlılığı ve profesyonelliği çok önemli.

''EFES'İN KADROSU MUAZZAM''

-Bu sezon Beko Basketbol Ligi'nde birçok takımın zirve mücadelesi yapacağı kurdukları iddialı kadrolarıyla gösteriyorlar. Siz hangi takımları hangi yönlerinden şanslı görüyorsunuz ?
Geçen yılda 5 takım birbirine çok yakındı. Aşağıdan Karşıyaka bir döneme kadar zorladı. Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Kepez Belediyesi çok önemli işler yaptılar. Dolayısıyla bu sezon dengeler oturuna kadar bu 8 takımlı bir lig olacağını düşünüyorum. İki sezondur Beko Basketbol Ligi'nde ilk dönemleri 8 takımla, sonradan 5-6 takımın yukarı için mücadele verdiği bir lig halinde. Bu noktada Fenerbahçe Ülker'in bazı avantajları var. Ülker'in kapanmasıyla elde etttikleri avantajı sürdürüyorlar. Fakat Solomon ile anlaşamayarak köklü bir değişiklik yapıp, farklı bir yapıya büründüler. Giricek gibi bir yıldızın yanısıra Marcus Green gibi çevresindeki oyunculara değer katan bir point guard aldılar. Genç oyuncuları 1 yıl daha tecrübelendi. İki şampiyonluk yaşadılar. Dolayısıyla Fenerbahçe Ülker'in iyi bir takımla lige gireceğini düşünüyorum. Türk Telekom'a döndüğümüzde, Ankara ekibi Türk oyuncularından Haluk ile Muratcan'ı kaybetmesine karşın kadrosuna Serkan Erdoğan, Barış Ermiş ve Asım Pars'ı dahil etti. Erwin Dudley'i Türk vatandaşı yapmaya çalışan Telekom, ligin dengesini oldukça değiştiştirecek bir kadro kurdu. Dudley ve Wright'ın yanına 2 yabancı daha eklediler. Belki de iki numara da bir üçüncüsü daha gelecek. Pivot rotasyonu çok genişledi. Efes Pilsen'e geldiğimiz zaman Ergin'in (Ataman) gelmesiyle köklü bir değişiklik oldu. Avrupa'da çok isim yapmış ve kupa kaldırmış yabancı oyuncuları kadrosuna katarken Türk oyuncularının içine de Kaya Peker, Sinan Güler ve Engin Atsür'ü dahil ederek kuvvetlendirme yönüne gitti. Avrupa için kurulmuş muazzam bir kadro olarak düşünüyorum. Sekiz yeni oyuncu beraberince bir uyum zorluğu getirse de, yeteri kadar maç yaptıklarını düşünüyorum. Yine de zaman zaman zorluk getirecektir. Çünkü hazırlık maçlarını takip ettiğim kadarıyla Avrupa kadrosuyla oynadı. O dönemde milli takımda oyuncuları olduğu için bu uygulamaya yönelmek zorunda kaldılar. Bir dezavantajı ise Efes'de sahaya girebilecek 14 oyuncunun bulunması. Takımı hakkında net kararı verinceye kadar o dışarıda kalacak 2 oyuncuyu kadrosunda tutacaktır. Belki daha sonra o 2 oyuncuyu Darüşşafaka'ya verebilir, ya da başka bir takıma kiralayabilir. Dolayısıyla ben Efes Pilsen'de bu sezon Ergin'in getirdiği anlayışla tekrar şampiyonluk potasında çok iddialı olduğunu düşünüyorum. Beşiktaş Cola Turka'ya gelince; orada bir değişim yaşandı ama kulüp başarılara alışkın bir kulüp. Bence değerli Türk oyuncuları dahil ederek, önemli bir iş yaptılar. Haluk Yıldırım ve Muratcan Güler Türkiye Kupası'nda çok iyi performans gösterdiler. Aldıkları 4 yabancı da iyi ve tecrübeli oyuncular. Akatlar'da seyirci desteğiyle her takımı yenebilecek bir kadroya sahipler.

Galatasaray Cafe Crown'a geldiğiniz zaman... Biz de bu yıl farklı bir kadro kurduk. Türk oyuncu bazında milli oyuncu alamadık. Elimizdeki Türk oyuncuların şampiyonluğa oynayan bir takımın yerli oyuncuları olarak yapacakları katkı hem onların kariyerlerine bir artı olacaktır, hem de takımlarının performansına etki edecektir diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu 5 takımı değerlendirdiğimizde ben kendimizin senelerdir şampiyon olmadığımızdan dolayı açlığımızın, hırsımızın bize avantaj getireceğini ve diğer dezavantajlarımızı kapatmak için bunlardan faydalanacağımızı söyleyebilirim.

Beko Basketbol Ligi'ni avantajlı bir yerde tamamlayarak, play-off'a avantajlı girmek en büyük hedefimiz. Eşleşeceğimiz takımları bir kere yenip, diğerini de kazanarak avantajlı bir konuma gelmeyi arzu ediyoruz. Avrupa'da da eleminasyon turlarını aşıp, kendimizi gruplara atmayı hedefliyoruz. Ondan sonra da oradan adım adım gitmeyi planlıyoruz. Eğer Galatasaray olarak Avrupa'da ilk 8 takım arasında olmayı bir standart haline getirebilirsek, oradan da yukarıya tırmanmaya çalışacağız. Avrupa organizasyonlarından devamlılık beraberinde size saygıyı da getiriyor.

-Geçen sezon siz ULEB Cup'da yarı final oynarken, bu yıl 2 eleme turunda mücadele ediyorsunuz. Ezeli rakibiniz Beşiktaş Cola Turka ise son 8'e kalmasıyla birlikte bu yıl mücadelesine direk gruplardan başlıyor. Bu uygulama konusundaki yorumunuz ?

Bunun adil bir sistem olmadığını düşünüyorum. Bizim elediğimiz takımlar gruplardan, biz ise iki eleminasyonun ardından başlayabiliyoruz. Belki Türkiye'nin lobi çalışmalarının diğer takımlara ve ülkelere göre az olduğundan dolayı bunlar gerçekleşmiş olabilir. Bizim ile ULEB organizasyonu arasından bazı çelişkilerin olması, iletişimsizliğin olmasından dolayı bu durumun oluştuğunu düşünüyorum. Ligi beşinci sırada kapatmış olmamız da Beşiktaş'a bir avantaj getirmiş olabilir. Ama yine de ilk 4 takım arasına kalmış bir takımın ilk eleminasyon grubundan başlamaması gerektiğini düşünüyorum.
 
Re: ÖZYER'DEN TURKBASKET'E RÖPORTAJ!

Bora Yuksel' Alıntı:
TURKBASKET.COM-CAN BUDAK



''BU SEZON SİSTEMİMİZ FARKLI...''

Ben 2 senede bir sistem göremedim??? Aynı macta aynı hücümu iki kerede oynadıgımızı hatırlamıyorum.Gecen sene bir tane hücüm setimiz vardı dısarıdaki uzun iceriye pası aktarmaya calısıyodu. Bütün sene yapmaya calıstık onuda tam yapamıyoduk :)
 
Re: ÖZYER'DEN TURKBASKET'E RÖPORTAJ!

Açıkça ve net olarak kendi açıklamış biz bu sene rakiplerimiz arasında en kuvvetsisiyiz.Lig sonu için şimdiden bahane hazır.

Rakipleri bu kadar iyi etüt ederken kendi takımının gücünü ve yapacaklarını bilmemekte çok basiretsiz bir durum.
 
Re: ÖZYER'DEN TURKBASKET'E RÖPORTAJ!

Konu Özyer ve cevap yazan kişileri görünce bir duygulandım ki anlatamam ;)

Murat Özyer'in tek gözden kaçırdığı nokta şu.Yıldız isimler geldi ancak yaşlı yıldız isimler geldi ve bu oyunculara iyi savunma ve hızlı oyunu nasıl kabul ettirecek çk merak ediyorum.
 
Re: ÖZYER'DEN TURKBASKET'E RÖPORTAJ!

Dün maçta bir iki dakika inanılmaz hızlı geriye koştuk. Bunu yüksek sürelere çıkarabilir mi soru işareti işte.
 
Re: ÖZYER'DEN TURKBASKET'E RÖPORTAJ!

Murat İNAL' Alıntı:
Dün maçta bir iki dakika inanılmaz hızlı geriye koştuk. Bunu yüksek sürelere çıkarabilir mi soru işareti işte.

Bunu tüm maça yayabilmek için geniş bir rotasyonla oynamak lazım. 35-40 dakika oynayan bir oyuncu üstelik +30 yaş ise tüm maç aynı hızda ileri-geri koşmasını beklemek abesle iştigal olur. Aralık ayı ve sonrasında takıma katkı sağlayıp, rotasyonu genişletecek 1-2 transfer yapabilirsek çok rahatlarız.

Önümüzdeki 1-2 ay çok önemli. Bu süreçte maç kaybetmeden devam edersek hem oyun sistemi oturur, hem de oyuncular arasındaki uyum artar.
 
Şampiyonu Türk oyuncular belirleyecekse yandık. Yıların hasretini son verelim derken Cemal'li Erdem'li Türk kadrosu bizi Halil Üner'li yıllara geri götürmesin...
 

Üst