Hahaha. Hey gidi günler. O gün seyrettiğimiz "futbol" maçının -haliyle bunun üzerine konuştuk- ismi de lazım değil gerçi geceyi damarlarında alkol ile balkonda geçirdiğimizden göz atma fırsatı olmamıştı.
Bütün gençliği basketbol oynayarak geçen, Lise Takımına kadar yükselen, çocukluğunda tişörtünün arkasına yıldızların adını yazan, zor koşullarda soğan torbasından file, peynir tenekesinden pota yapan ama oynamaktan vazgeçmeyen, 90'larda Efes'in her maçını takip eden, Naumoski hayranlığıyla tutkusu artan, 96'dan bu yana NBA finallerini, playofflarını seyreden, takip eden bir genç için çok talihsiz yorumlar bunlar.
2000'lerin başında GS kadın basketbolunu ve WNBA'yi izlemeye başladım. (Derya Özyer CNBC-e yorumcusu olurdu) O günden bu zaman kadın basketbolundan hiç kopmadığımı söyleyebilirim. Erkeklerde ise dönem dönem ilgi gösterebildim (Koch, Dixon, Finch, Eurocup dönemi ve Mahmuti) hele de Euroleague konusunda, kopuk kopuk. Futbolu daha çok seviyorum ama basketbolun yeri ayrıdır bende, özel bir bağım hep oldu, içimden gelen bir arzu vardı her zaman, basketbol ve GS aşkı yanında. Futbolun teknik taktik yönünü daha iyi bildiğimi de rahatlıkla söyleyebilirim baskete göre, twitter ve blog mecrasında fark edilir yazdıklarım okunursa, gerçi bunlar göreceli konular ama böyle olduğuna inanmasam, etrafımda insanlar bunu söylemese ve GS sevdam baskın olmasa mühendisliği bırakıp bu işlere girmezdim.
Önder Başgan bombayı basketbol topu zanneder lütfen.
Teşekkürler Ardacığım, hep birlikte başarılara...