TKBL Final Serisi 5. Maç | Galatasaray 73-54 Fenerbahçe | 2013-2014 TKBL ŞAMPİYONU GALATASARAY!

Hep yazacağım ama unutuyorum, sene başında facebooktaki Galatasaray Basketbol sayfasında takım ile ilgili haber paylaştığımda ya da sezon başladıktan sonra maç anlatımlarında pek çok kişi "bunların maçını ne anlatıyorsun admin, hiç bir şeyi hak etmiyorlar, Canik Belediyesini yensen ne olur Fener'i yenemedikten sonra" diyenler çoktu (keşke isimlerini not etseydim) Biz zaten diğer yönetici arkadaşlarla birlikte hep bu takıma inanıyorduk, güveniyorduk, kötü günlerinde bile sevmekten vazgeçmedik ama o yorumları gördükçe kadın takımının maçlarını daha sık anlatır oldum, izlemediğim anlarda bile canlı skora bakarak paylaştım, şimdi bu cümleleri kuranlar utanmışlar mıdır bilemem ama ben çok mutlu ve gururluyum, tekrardan çok teşekkürler Ekrem hocam ve de kızlar..
 
EVET 3 KUPALI ŞAMPİYONUZ!! Kabusunuz biziz şikeciler! Ortada kupa varsa itina ile alınır! Hakemlerle, şikeyle bir yere kadar; Alayınıza Şerefli GALATASARAY!!
 
Geçen şu videoya denk geldim: http://www.gsbasket.org/forum/kadin-takimimiz/9809-kelsey-bone-2.html#post598850, yeniden izledim.

Videoyu çeken bendim. Aslında çekmeyecektim, ama Kelsey ısrarla bırakmayınca bayrağı elinden, sevinci çok içten geldi; dayanamadım kaydetmeye başladım.

Telefondan çektiğim bütün videoları en fazla 1, bilemedin 1:30 dakika uzunluğunda tutarım. Daha uzunu sıkıcı oluyor çünkü, izlenmiyor. Şimdi, daha uzun bir kayıt almadığım için nasıl pişmanım anlatamam :) Ekrem Hoca'nın omuzlarda, kupayı kaldırışına da denk gelmiş; onu yeni farkettim. Şu maça giderken kendimi şartlamıştım; maçın sonunda Ekrem Hoca'nın yumruklarını havaya kaldırıp, zaferi kutlayışını izleyecektim. Artık nasıl kaptırmışsam kendimi, o 30 sayılık fark benim için hep 3'tü; son saniyeye kadar gözlerimi sahadan alamadım. Kısmetse, gelecek sene o görüntüyü birinci elden tecrübe ederim artık.

Unutulmaz bir sezondu. Emeği geçen herkese bir kere daha teşekkürler :)
 
O günü ölümsüzleştiren bir kare.. Öncelikle fotoğrafı çekene ve burada paylaşana ayrı ayrı teşekkürler.

Kişisel düşüncem; şampiyonluğu bu karede yer alan topluluk kadar hak eden taraftar grubu olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca olmayı fazlasıyla hak edenler ama olamayanlar da var bu karede. Belki salonun bir başka köşesinde kendi iç dünyasında yaşamak istedi belki de Savaş dost gibi salondan binlerce km uzakta ama kalbi tribünde bizimle..

Sami, belki de duygu karmaşası yaşadık o gün, ama değişmez olan tek şey çocuklar gibi şendik biz o gün..
 
Oradayadım!

Üzerinden 2 sene geçmiş. Zaman çabuk geçiyor... Zaman geçiyor da hatıralarda kalan bazı anlar sanki 5 dakika önce yaşanmış gibi taze kalıyor bazen.

Oradaydım. Hatırlıyorum. Her şey rüya gibiydi.

Rüya gibiydi ama rüyamda görsem inanmazdım. Zaten yaşarken de gerçek olduğuna inanamamıştım. Fark 20 küsür olmuş, bana 3 gibi geliyor. Maçın son saniyeleri... Arkamda 2 kız çocuğu vardı. Kim olduklarını hatırlamıyorum ama heyecandan ayağa kalktıkça sahayı göremediklerini hatırlayıp hemen oturuyordum yerime. Son saniyelerde biraz heyecanımın tavan yapmasından, biraz da önümdekiler ayakta izliyor diye sahayı göremediğim için ben de ayakta izledim. Bu yazıya bir gün denk gelirler mi bilmiyorum, biraz da geç kaldım bunu söylemek için ama özür dilerim. Umarım siz de koltuğun tepesinde izlemişsinizdir o son saniyeleri.

Oradaydım... Oradaydım ve gitmeden önce de şartlamıştım kendimi; maçın son anlarında oyunu bırakıp Ekrem Hoca'yı izleyecektim. Maç sonu o, zaferini kutlamak için yumruklarını sıktığında ben, bu mutluluğu ve gururu bizlere yaşattıran adamı izleyecektim. Ancak bilmek ile tecrübe etmek arasındaki büyük farkı hesaba katamamışım. Maç sonu heyecanlı, mutlu ve gururlu hissedeceğimi biliyordum ama o kadar heyecanlı, kelimelerle anlatamayacağım kadar mutlu ve anlam veremediğim kadar gururlu hissedebileceğimi düşünmemiştim hiç. Duygu seli afallattı. Maç sonu Ekrem Hoca'yı izleyemedim, unuttum. Daha sonra maçın tekrarını bilgisayardan izlerken gördüm Ekrem Hoca'yı ve yumruklarını sıkarak zaferini kutlayışını. Çok büyüksün Hocam, çok büyük...

Oradaydım... 15000 kişi o gün, oradaydık. Yıllardır içten ama yetersiz kalan destek o gün çağıldadı salonda. Her bir oyuncu, teknik ekip... Hepsi hak ettiği coşkulu desteği tecrübe etme fırsatı buldu. En çok bunu gördüğüm için mutluydum sanırım. Koltuğun tepesinde, kollarımı kavuşturmuş, ne olduğunu şaşırmış halde takımın sevincini izledim. Neden sonra telefonumla kayıt almak aklıma geldi. Bone'un bayrak sallayış anını kaydettim biraz. GSBasket sayesinde tanıştığım Hatice "Sera iyi misin?" diye sorduğunda. Daha sonra konuştuğumuzda, o an suratımda şaşkın/boş bir ifade olduğunu söylemişti. Bir ara Murat'ın geldiğini hatırlıyorum, sonra kupanın kaldırıldığını, taraftarın sahaya indiğini... Şampiyonduk; hem Avrupa'da, hem de Türkiye'de. En büyük bizdik. Kimse aksini iddia edemezdi, tescillenmişti artık. Her şey çok güzeldi be!

O gün, orada yaşadığımız mutluluk, gurur ve sonrasında aynı şiddette yaşadığımız hayalkırıklıkları... Bugün ikincisini değil, birincisinden bahsetmek için açtım bu başlığı. Bizlere bu güzellikleri yaşatan takımın her bir oyuncusuna, destekçisine ama en çok başarının mimarı Ekrem Hoca'ya bir kere daha teşekkür etmek istiyorum. Tebessümle hatırlayacağımız o sezon için, ne kadar dillendirsek yetmez ama yine de; çok teşekkürler...
 
O sezon playoff serisinde garip bir durum oldu. Ailevi bir koşuşturmadan dolayı 2 maçı izleyemedim ve kazandık. Evde izleyebildiğim 2 maçı ise bir şekilde kaybettik.
2016 Eurocup sonrası burda yayınlanan bir yazıda dediği gibi zordu 2000'lerin başında bir çocuğun baskette de Galatasaray'ı tutuyorum diyebilmesi. 2005'te küme düşen takımın soyunma odasında ağlayan görüntüleriyle başlamıştı kadın basketbola ilgi&alaka duymam. Senelerce batur abiymiş, yok Galatasaraymış, düdükle bir taraftan diğerine verilen maçlarmış derken hayal kırıklığı listemiz bir hayli kabarmış. Her ne kadar Euroleague'in üzerinden bir ay bile geçmemiş olsa da ayrı bir ukde vardı... İzlemek istiyorum ama yüreğim elvermedi. Biliyosun içten içe bir ilgisi olmadığını ama yapacak da bişey yoktu. Babam da yeni emekli olmuş o sıralar televizyonda ne maçı olsa bulup izliyor sıkıntıdan. Maçın pazartesi değil salı olduğu yalanına adamcağızı inandırana kadar canım çıkmıştı :)

Telefonu yalandan şarja taktım, ev ahalisiyle oturduk hiç hatırlamadığım abuk bir dizi izledik. Tabi olay olur bok olur maç gecikir vs. diyerek 2.5 saate yakın açıp bakmadım. Meğerse ilk yarıdan maç kopmuş, eze eze kazanmışız. O gece kadar mutlu uyuduğum gece azdır hayatımda. Arkasından askerlik falan derken kafa gidince maçı 1.5 sene sonra falan oturup izlemiştim bir gece sabaha karşı... Türk basketbol tarihinin en istekli 2-3 tribününden biridir o akşamki kalabalık. Kadın basketbol olarak bakarsak bu seneki Venezia maçı da müthişti ama o geceki atmosfere yaklaşabilir miyiz bir daha pek sanmıyorum...
 
Üzerinden bir sene daha geçti...

2005'te soyunma odasında ağlayan takımdan 2014'te 15 bin kişiyle üçü de ezeli rakibine karşı üçlemeyi yapıp ezeli rekabete nokta koyan takıma. Oradan dalgalana dalgalana sene 2021'de 6 sene sonra ligde bir şekilde final görebilmiş takıma...

16 yılda bir dağı geçtik resmen. Dibinden başladık, düşe kalka tırmandık, zirveyi gördük, sonra sürüne sürüne aşağı indik. 2014 Mayıs'ında bu takım bu ülkenin de Avrupa basketbolunun da zirvesindeydi. 2018 Ocak ayında ise ligde düşme hattının 1 sıra üstündeydi. 2018 Nisan'ında bir Avrupa kupası kaldırdı.

Ezeli rakibimize bakıyorum. 16 senedir oradalar. Zirvenin hemen aşağısındaki dağ evine çökmüş kalmışlar. Zirveyi biz görmüşüz belki ama sefasını hep onlar sürmüş. Biz dizimizde dirseğimizde yaralarla yokuş aşağı yuvarlanırken onlar oralarda keyif çatmaya devam etmiş. Zirveyi istiyoruz ama ya ayaklarımız tutmuyor yorgunluktan, ya kolumuz kalkmıyor ağrı-sızıdan. Derin bir nefes çekip bir iki adım atsak bu sefer toprak kayıyor altımızdan...

Kocaman, dolu dolu bir fotoğraf var o geceden. Pandemi olmasa bile şimdi bir araya gelebilir mi o karedeki eki? Ya da okuyup duruyoruz işte üstü çizili isimlerin zamanında yazdıklarını. O kırmızı koltukların yerinde bile yeller esiyor şimdi. O gün sahada olan kadrodakilere bakıyorsun, onlara yapılan maumeleye...
İnsan tereddüt ediyor bazen, biz mi zirveyi haketmiyoruz diye başımıza geliyor hep bunlar diye...

Bir sene daha geçti, bir sene daha uzaklaştık gençliğimizden...

Emeği geçen herkese bir kez daha selam olsun buradan...
 

Üst